Atıf notları:
-Bazı velilerin gaybdan haber vermeleri, bak: 42 ilâ 44.p.lar
-Dünyevî geleceği mübhem, uhrevî geleceği açıkça haber vermenin hikmeti, bak: 1993, 2106.p.lar.
-Maneviyatta büyük şahsiyetlerin bazan her tarafı görür gibi, bazan da en yakını göremez olan halleri, bak: 1913.p.
-Bazı zâtlara eşya-i gaybiyenin inkişafı, bak: 1798.p.
1009- Peygamberimiz’in (A.S.M.) gaybdan ihbarları pek çoktur. Fakat
yÁV7~ Ŭ~ «`²[«R²7~ v«V²Q«< « sırrınca: Kendi kendine gaybı bilmezdi; belki Cenab-ı
Hak O’na bildirirdi, O da bildirirdi. Cenab-ı Hak hem Hakîm’dir, hem Rahîm’dir. Hikmet ve rahmeti ise, umur-u gaybiyeden çoğunun setrini iktiza ediyor, mübhem kalmasını istiyor. Çünki şu dünyada insanın hoşuna gitmeyen şeyler daha çoktur. Vukuundan evvel onları bilmek elîmdir. İşte bu sır içindir ki: Ölüm ve ecel mübhem bırakılmış ve insanın başına gelecek musibetler dahi, perde-i gaybda kalmış.
İşte hikmet-i Rabbaniye ve rahmet-i İlahiye böyle iktiza ettiği için Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam’ın ümmetine karşı ziyade hassas merhametini ziyade rencide etmemek ve âl ve ashabına karşı şedid şefkatini fazla incitmemek için, vefat-ı Nebevîden sonra, âl ve ashabının ve ümmetinin başlarına gelen müdhiş hâdisatı, umumiyetle ve tafsilatıyla göstermemek mukteza-yı hikmet ve rahmettir.(113)
Fakat yine bazı hikmetler için mühim hâdisatı, fakat dehşetli bir surette değil, ona talim etmiş. O da ihbar etmiş. Hem güzel hâdiseleri kısmen mücmel, kısmen tafsil ile bildirmiş. O da haber vermiş. Onun haberlerini de, en yüksek bir derece-i takvada ve adlde ve sıdkda çalışan ve
¬‡_ÅX7~ «w¬8 ˜«f«Q²T«8 Ì~ ÅY«A«B«[²V«4 ~®f¬±W«Q«B8 Å|«V«2 ««g«6 ²w«8«— (114) hadisindeki tehdidden şiddetle korkan ve ¬yÁV7~|«V«2 ««g«6 ²wÅW¬8 v«V²1«~ ²w«W«4 (39:32) âyetindeki şiddetli
tehdidden şiddetle kaçan muhaddisîn-i kâmilîn bize sahih bir surette o haberleri nakletmişler.» (M.96)
Kur’an (7:188) âyeti de Resulullah’ın (A.S.M.) -Allah’ın dilediğinden başka-kendi kendine gaybı bilmediğini beyan eder.
1010- Şimdi de «umur-u gaybiyeye dair hadislerin birkaç misalini zikrederiz:
Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm, nakl-i sahih ile ve mütevatir bir derecede bize vasıl olmuş ki; minber üstünde, cemaat-ı Sahabe içinde ferman etmiş ki:
¬w²[«B«W[¬P«2 ¬w²[«B«\¬4 «w²[«" ¬y¬" yÁV7~ d¬V²M[«, °f¬±[«,~«g; °w«K«&|¬X²"¬~ (115)
İşte kırk sene sonra İslâm’ın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (R.A.) ile musalaha edip, cedd-i emcedinin mu’cize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.» (M.98) (Bak: 1198.p.)
1011- «Hem Hazret-i Ali (R.A.) Hazret-i Zübeyr ile seviştiği bir zaman dedi: “Bu sana karşı muharebe edecek, fakat haksızdır.” (116)
Hem Ezvac-ı Tahiratına demiş: “İçinizde birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek.” ¬`«=²Y«E²7~ «Ÿ¬6 _«Z²[«V«2 d«A²X«#«— (117)
İşte şu sahih, kat’i hadisler; otuz sene sonra Hazret-i Ali’nin Hazret-i Aişe ve Zübeyr ve Talha’ya karşı Vaka-i Cemel’de ve Muaviye’ye karşı Sıffîn’de ve Havaric’e karşı Harevra’da ve Nehrüvan’da muharebesi, o ihbar-ı gaybiyenin bir tasdik-i fiilîsidir.» (M.98)
1012- «Hem -nakl-i sahih-i kat’i ile- ferman etmiş:
|«K«2 «yÁV7~ Å–¬~«— «r«E²MW²7~ ~«h²T«< «Y;«— –_«W²C2 u«B²T<
(118) y«Q²V«' «–—f<¬h< ²vZÅ9¬~«— _®M[¬W«5 y«K¬A²V< ²–«~
deyip, Hazret-i Osman halife olacağını ve hal’i istenileceğini ve mazlum olarak Kur’an okurken katledileceğini haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.» (M.103)
1013- «Hem -nakl-i sahih-i kat’i ile- Emeviye Devleti’nin zuhurunu ve onların padişahlarının çoğu zalim olacağını ve içlerinde Yezid ve Velid bulunacağını ve
Hazret-i Muaviye ümmetin başına geçeceğini ²d¬D²,«_«4 «a²U«V«8 ~«†¬~«— (119) ferma-
nıyla, rıfk ve adaleti tavsiye etmiş. Ve Emeviye’den sonra,
~YU«V«8_«8 «¿_«Q²/«~ «–YU¬V²W«<«— ¬…YÇK7~ ¬_«<~ÅI7¬_" ¬‰_ÅA«Q²7~ f«7«— ‚h²F«< (120) deyip, Devlet-i Abbasiyenin zuhurunu ve uzun müddet devam edeceğini haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.» (M.103) İşte bunun gibi daha pekçok istikbalî ve gaybî ihbarat-ı sadıka var ki, Nübüvvet-i Ahmediyenin (A.S.M.) hakkaniyetini isbat ederler.
Dostları ilə paylaş: |