İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə843/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   839   840   841   842   843   844   845   846   ...   1221
2839- qqNEFS-İ MÜLHEME yWZV8 ¬jS9 : Tas: Lüzumu halinde Cenab-ı Hak tarafından kendisine hakikatlar ilham edilen, tasaffi ve tekâmül etmiş nefis.

2840- qqNEMRÛD …—hW9 : Nemrud hakkında Kamus-ul A’lam’da özetle şu bilgi verilir: Babil’in müessisi ve hükümdarı olup en evvel tasallut eden ve mütecebbir olduğu mervidir. Nemrud’un Allah’a isyanına ceza ola­rak, Allah tara­fından musallat olan bir takım sivrisineklerce itlaf edilen ve mechul olan Nemrud, milattan 2640 sene evvel bulunmuş olduğu zannedilir. Nemrud ismi bir şahsa mah­sus olmayıp Firavun gibi bütün Babil hüküm­darlarına yahud bir sülaleye ünvan ol­ması dahi melhuzdur. (Bak: İbrahim (A.S.)

Bazı müfessirler, Kur’an (21:70) âyetinin sivrisineğin Nemrud’a musallat oldu­ğuna işaret ettiğini de kaydederler.



2841- Kur’anda Nemrud ismi açık olarak geçmemekle beraber bazı âyetlerde ona atfen işaretler bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ezcümle: “Bakınız Allah’ın inayetiyle bir mü’min bir tağuta ne yapmış? Ve Allah mü’minlere ne gibi şeyler göstermeye kadirdir. İşte tarihten misal:

(2:258) «t²V­W²7~ ­yÁV7~ ­y[«#³~ ²–«~ ¬y¬±"«‡ |¬4 «v[¬;~«h²"¬~ Å‚_«& >¬gÅ7~ |«7¬~ >«h«# ²v«7«~

Görmedin mi Allah kendine mülk yani devlet ve hükümdarlık verdiği için mağrur olarak veya hükümdarlığının şükranını ma’kûs bir surette küfran ile edaya kalkışarak Halilullah olan İbrahim’e Rabbi hakkında muhacce eden, galebe etmek zulmüyle münazaraya çıkışan o tağuta -o Nemruda- baksana

­a[¬W­<«— ¬|²E­< >¬gÅ7~«|¬±"«‡ ­v[¬;~«h²"¬~ «Ä_«5²†¬~ O zaman İbrahim “Benim Rabbim o Zat-ı Ecellü A’ladır ki, hem ihya eder hem de öldürür” demişti ki, hem hayat halk eder hem memat demekti.

Rivayet olunduğuna göre Hazret-i İbrahim putları kırdığı zaman Nemrud onu zindana atmış, bir müddet sonra çıkarıp, sen kime davet edi­yorsun diye sormuş, o da böyle söylemişti. Buna karşı Nemrud: ­a[¬8­~ «— |¬[²&­~ _«9«~ «Ä_«5 Ben de ihya ederim ve öldürürüm dedi. Rivayete nazaran iki adam getirmiş, birini idam edip birini salı­vermiş. İşte gördünmü demiş! Bu­nunla Hazret-i İbrahim’in dermiyan ettiği ihya ve imate bürhanına gereği gibi atfı- nazar etmemiş, güya kendince bir taraftan üslub-u hakîm yapmış bir taraftan da tehdid savurarak “İşte o benim” diye rububiyyet iddi­asına kalkmış idi. Bu cahilane müşrik cevabına karşı derhal ona haddini bildirmek için tam yerinde bir üslub-u hakîm ile

¬¬h²R«W²7~ «w¬8 _«Z¬" ¬€²_«4 ¬»¬h²L«W²7~ «w¬8 ¬j²WÅL7_¬" |¬#²_«< «yÁV7~ Å–¬_«4 ­v[¬;~«h²"¬~ «Ä_«5

İbrahim, “Şu muhakkak ki Allah güneşi maşrıktan doğduruyor, sen de mağribden doğdur bakayım” deyince kâfir tutuldu kaldı; mebhut ü mağlub oldu.” (E.T: 877)

2842- Mezkûr âyette bildirilen ihya ve imateden tedvir-i şemse intikal ile İbra­him (A.S.) bir nevi tehekkümî manada olarak Nemrud’un ahmaklık ve gabavetini ihsas etmiştir. Yani: Değil insanın belki bir elmanın dahi ihya ve imatesi bütün kâi­nata sahip olmakla mümkün olduğunu ve böylece her türlü şirkin butlanını bildir­miştir.

“Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’ın Nemrud’a karşı imate ve ihyada gü­neşin tulu’ ve gurubuna intikali, cüz’î imate ve ihyadan küllî imate ve ihyaya intikaldir ve bir terakkidir. O delilin en parlak ve en geniş dairesini göster­mektir. Yoksa bir kı­sım ehl-i tefsirin dedikleri gibi, hafî delili bırakıp, zâhir delile çıkmak değildir. “ (M.240) (Bak: 3050.p.)



2843- “Nasılki bir elmayı halkedecek, elbette dünyada bütün elmaları halketmeye ve koca baharı icad etmeye muktedir olmak gerektir.

Baharı icad etmeyen, bir elmayı icad edemez. Zira o elma, o tezgahta dokunu­yor. Bir elmayı icad eden, bir baharı icad edebilir. Bir elma, bir ağacın belki bir bah­çenin belki bir kâinatın misal-i musaggarıdır. Hem san’at itiba­riyle koca ağacın bü­tün tarih-i hayatını taşıyan elmanın çekirdeği itibariyle öyle bir hârika-i san’attır ki: Onu öylece icad eden, hiçbir şeyden âciz kal­maz.

Öyle de bugünü halkeden, Kıyamet gününü halkedebilir ve baharı icad edecek, Haşrin icadına muktedir bir zat olabilir. Zaman-ı mazinin bütün âlemlerini zamanın şeridine kemal-i hikmet ve intizam ile takıp gösteren; el­bette istikbal şeridine dahi başka kâinatı takıp gösterebilir ve gösterecektir.” (S.79)

2844- “Hem meselâ: (3:26) ­š_«L«# ²w«8 «t²V­W²7~|¬#ÌY­# ¬t²V­W²7~ «t¬7_«8 Åv­ZÁV7~¬u­5

İşte şu âyet Cenab-ı Hakk’ın, nev’-i beşerin hayat-ı içtimaiyesindeki tasarrufatını şöyle gösteriyor ki: izzet ve zillet, fakr ve servet doğrudan doğ­ruya Cenab-ı Hakk’ın meşietine ve iradesine bağlıdır. Demek “kesret-i tabakatın en da­ğınık tasarrufatına kadar, meşiet ve takdir-i İlahiye iledir... te­sadüf karışamaz.”

Şu hükmü verdikten sonra insaniyet hayatında en mühim iş, onun rızkı­dır. Şu âyet, beşerin rızkını doğrudan doğruya Rezzak-ı Hakiki’nin hazine-i rahmetinden gönderdiğini bir-iki mukaddeme ile isbat eder. Şöyle ki:

Der: Rızkınız, yerin hayatına bağlıdır. Yerin dirilmesi ise, bahara bakar. Bahar ise, Şems ve Kamer’i teshir eden, gece ve gündüzü çeviren zatın elin­dedir. Öyle ise bir elmayı, bir adama hakiki rızk olarak vermek; bütün yeryü­zünü bütün meyvelerle dolduran o zat verebilir. Ve o, ona hakiki Rezzak olur.”

Sonra da: (3:27) ¯_«K«& ¬h²[«R¬" ­š_«L«# ²w«8 ­»­ˆ²h«#«— der. Bu cümlede o tafsi­latlı fiilleri icmal ve isbat eder. Yani, size “Hesapsız rızık veren odur ki, bu fiilleri ya­par.” (S.418)

İşte Nemrud’un ihya ve imate davasındaki cehalet ve butlanı bu izah ile aşikâre görünüyor. Hem, her asra ders veren böyle kıssalardan her asır hisse-i dersini alma­lıdır. (Bak: 973/1.p.9)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   839   840   841   842   843   844   845   846   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin