İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə866/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   862   863   864   865   866   867   868   869   ...   1221
Atıf notları:

-Maddî ve manevî feragat mesleğinden ayrılmamak tavsiyesi, bak: 651/3.p. ta 3. bend

- Risale-i Nur’un talimat dairesinde kanaatla hizmet etmek, bak:3940/6 p.

2930/1- Bediüzzaman Hazretleri, Nur dairesinin yakınında bulunan bazı şa­hısların Risale-i Nur mesleğine uymayan dinî faaliyetlerini, Risale-i Nur’un meslek tarzına çevirmek için yazdığı mektublarında evvela mültefitane ve takdirkârane kar­şılar, sonra Risale-i Nur’un hizmet şeklini değiştirmemenin lüzumunu, akla kapı açıp icbar etmeyen bir üslub ve ifade ile beyan meder. Bir şahıs veya cüz’î bir hâdise münasebetiyle yazılan böyle bir mektub, aynı zamanda umum Nurcular için her zaman tazeliğini koruyan ve Nur’un meslek tarzının tesbitine ışık tutan bir ders ola­rak Risale-i Nur’da yerini alır. Ezcümle bir zatın tarikat tarzıyla yapmak istediği dinî hizmetinden dolayı ya­zılan mektubda evvela takdirkâr ve mültefitane karşılanır. Fa­kat mektubun sonunda, Risale-i Nur’un hizmet şeklinde karar kılınması açıklanır. Mektub aynen şöyledir:

“Çok aziz ve sıddık, kahraman Sabri!

Cenab-ı Hak, Galib Bey gibi çok fedakârları İslâm ordusunda yetiştirsin. Bu zat garpta, aynı şarkta Hulusi Bey gibi imana hizmet ediyor. Tarikat ci­hetiyle ehl-i imanı dalaletten çekmeye çalışıyor. Bu zat, eskidenberi Risale-i Nuru görmeden Nur mesleğinde hareket etmeye çalışmış sonra Nurlarla münasebeti kuvvetleştiği zaman, daha ziyade hizmet edebilir.Fakat Nur’un mesleği, hakikat ve Sünnet-i Seniye ve feraize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarikata ikinci, üçüncü derecede bakar. Galib kardeşimiz Aleviler içinde Kadiri, Şazeli, Rüfai Tari­katlarının bir hülasasının Sünnet-i Seniye dairesinde Hulefa-yı Raşidîn, Aşere-i Mübeşşere’ye ilişmemek şartıyla muhabbet-i Âl-i Beyt dairesinde bir tarikat dersi vermesini düşünüyor. Ha­kikat namına ve imanı kurtarmak ve bid’alardan muhafaza etmek hesabına ehemmiyetli üç-dört faidesi var:

Birincisi: Alevileri başka fena cereyanlara kaptırmamak ve müfrit Rafizîlik ve siyasi Bektaşilikten bir derece muhafaza etmek için ehemmiyetli faidesi var.

İkincisi: Hubb-u Ehl-i Beyt’i meslek yapan Aleviler ne kadar ifrat da etse, Rafizî de olsa; zendekaya, küfr-ü mutlaka girmez. Çünki muhabbet-i Âl-i Beyt ru­hunda esas oldukça, Peygamber ve âl-i Beyt’in adavetini ta­zammun eden küfr-ü mutlaka girmezler. İslâmiyete o muhabbet vasıtasıyla şiddetli bağlanıyorlar. Böylele­rini daire-i sünnete tarikat namına çekmek, bü­yük bir faidedir.

Hem bu zamanda, ehl-i imanın vahdetine çok zarar veren bazı siyasi ce­reyanlar Alevilerin fıtrî fedakârlıklarından istifade edip kendilerine âlet et­memek için Nur dairesine çekmek büyük bir maslahattır. Madem Nur şakirdlerinin üstadı İmam-ı Ali’dir (R.A.) ve Nur’un mesleğinde hubb-u Âl-i Beyt esastır, elbette hakiki Aleviler kemal-i iştiyakla o daireye girmeleri ge­rektir.

Bu zaman, imanı kurtarmak zamanıdır. Seyr-ü sülûk-ü kalbî ile tarikat mesle­ğinde bu bid’alar zamanında çok müşkilat bulunduğundan, Nur dairesi hakikat mesleğinde gidip tarikatların faidesini te’min eder diye o kardeşimize Ramazanını tebrik ve selâmımla beraber yazınız. O da bize dua etsin.” (E.L.I.241)

2930/2- Yine Bediüzzaman Hazretleri tarafından yazdırılmış diğer bir örnek mektub:

“Aziz, sıddık kardeşlerimiz Ziya ve Abdülmuhsin,

Üstadımız diyor ki: Eşref Edip kırk seneden beri iman hizmetinde be­nim arka­daşım ve Sebiürreşad’da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıy­metli kardeşleri­min mümessili ve hakiki İslâmiyet mücahidlerinden bir kar­deşimdir. Ben vefat et­sem de Eşref Edip, Nurcular içinde bulunmasıyla bü­yük bir teselli buluyorum.

Fakat Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok ve Risale-i Nur, rıza-i İlahîden başka hiç bir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un mensubları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak is­temiyorlar. Yalnız Sebilürreşad, Doğu gibi mücahidler iman hakikatlarını ehl-i dalaletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin ediyoruz. On­larla dostuz ve kardeşiz, fakat siyaset noktasında değil. Çünki iman dersi için gelen­lere tarafgirlik nazarıyla bakıl­maz. Dost düşman derste fark etmez. Halbuki siyaset tarafgirliği, bu manayı zedeler. İhlas kırılır. Onun içindir ki, Nurcular emsalsiz iş­kencelere ve sıkın­tılara tahammül edip Nur’u hiç bir şeye âlet etmediler. Siyaset to­puzuna el atmadılar.” (E.L.II.35)

Bunlar gibi daha da nümuneler gösterilebilir. Fakat bu iki mektub, mak­sadı açık gösterdiğinden yeterli görüldü.

2931- Nurculuk cereyanının en birinci vazifesi, iman hizmetidir. Kâi­natta en büyük hakikat, iman ve ona hizmet etmek olduğunu beyan eden Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinden birkaç cümleyi nakledelim:

“Bu zaman hem iman ve din için, hem hayat-ı içtimaiye ve şeriat için, hem hu­kuk-u amme ve siyaset-i İslâmiye için gayet ehemmiyetli birer müceddid ister. Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-ı imaniyeyi muhafaza nokta­sında tecdid vazifesi, en mu­kaddes ve en büyüğüdür.” (K.L.189)



2932- “Risale-i Nur’un hakiki şakirdleri hizmet-i imaniyeyi her şeyin fevkinde görür.” (K.L.251)

“Hakaik-ı imaniye herşeyden evvel bu zamanda en birinci maksad olmak ve sair şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalmak ve Risale-i Nur’la onlara hiz­met etmek en birinci vazife ve medar-ı merak ve maksud-u bizzat olmak lâzım” (K.L.l17)

“Kâinatta en büyük mesele ve vazife ve hizmet olan hakaik-ı imaniye”dir (K.L. 89)

“Risale-i Nur ve şakirdlerinin meşgul oldukları vazife, ruy-i zemindeki bütün muazzam mesailden daha büyüktür.” (E.L.I.43)

“Risale-i Nur’un hizmet ettiği hakaik-ı imaniye herşeyin fevkinde olduğu gibi, bu zamanda herşeyden ziyade onlara ihtiyaç var.” (K.L. 230)

“ O hizmet-i imaniye, hayat-ı bakiyeye baktığı için, hayat-ı faniyenin meşgalele­rine ve faidelerine tercih etmek ehl-i imana vacib iken...” (E.L.I.51)

“Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz, vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvidir, herbir saatiniz bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki, elinizden kaçmasın.” (M.427)

2933- “Ben tahmin ediyorum ki, eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylani (R.A.) ve Şah-ı Nakşibend (R.A.) ve İmam-ı Rabbani (R.A) gibi zatlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini hakaik-i imaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine sarfedeceklerdi. Çünkü saadet-i ebediyenin medarı onlardır. On­larda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir.” (M.22)

2934- “Böyle bir zamanda en lüzumlu, en ehemmiyetli, en birinci vazife imanı kurtarmak olduğundan; bu zamana ve bu seneye bakan beşaret-i Kur’aniye ve (57:21 ve 62:4) ­š_«L«< ²w«8 ¬y[¬#ÌY­< ¬yÁV7~­u²N«4 (33:47) ~®h[¬A«6 ®Ÿ²N«4 âyetlerini müjdesi en büyük bir fütuhat suretinde Risalet-in Nur’un manevi fütuhat-ı imaniyesini gös­teriyor.

Evet bir adamın imanı, ebedî ve dünya kadar bir mülk-ü bakinin anahtarı ve nurudur. Öyle ise, imanı tehlikeye maruz her adama, bütün küre-i arzın saltanatın­dan daha faideli bir saltanat, bir fütuhat kazandıran Risale-i Nur, elbette bu âyetle­rin, bu asırda, bu beşaretlerinin kasdî bir medar-ı nazarları­dır.” (K.L. 22)

“Bir hadiste vardır ki: Bir tek adam seninle imana gelse, sahra dolusu kırmızı koyundan daha hayırlıdır.” (E.L.I.149)

2935- “Risale-i Nur hizmetiyle Isparta ve civarında binler ehl-i imana fevkalâde kuvvet-i imaniyeyi te’min etmek olan bu netice, bizim fevkalâde hizmetimize kâfi­dir. On kutub derecesinde biri çıksa, bin adamı derece-i ve­layete sevketse, yine bu neticeyi aşağıya düşürtmez. Nur’un hakiki şakirdleri, bu gibi neticelere kanaat edi­yorlar.” (E.L.I.90)

İşte örnek olarak nakledilen bu birkaç parçadan açıkça anlaşılıyor ki; Ri­sale-i Nur ve şakirdlerinin yani Nurculuk cereyanının en birinci vazifesi, imana hizmettir. (Bak: 1642-1644.p.lar)

Çok ehemmiyetli olan bu iman hizmeti, tebliğin düsturlarına uygun ya­pılmalı­dır. Risale-i Nur’da meslekî esaslardan olan tebliğ düsturlarına da çok ehemmiyet ve yer verilir. (Bak: Tebliğ)

Yukarıdaki izahlardan ve Nurculuk hareketinin esas istinadgâhı olan Ri­sale-i Nur eserlerinden, Nurculuk hareketinin temel yapısı şöyle hülasa edi­lebilir:

l- Risale-i Nur eserlerinin neşri ve muhtaçlara tebliği.

2- Dershaneler açılıp (Bak: Medrese) Risale-i Nur eserleriyle dersler ya­pılması.

3- Dershanelerde hizmet yapacak fedakâr şakirdlerin yetişmesi. (Bak: Vakf-ı Hayat)

4- Cemiyette zamanla ortaya çıkan bazı hâdiseler karşısında istikametli hareketi tayin etmek ve Nur cemaatının hizmet birliğini korumak ve mezkûr esasların ehemmiyetini beyan ile teşvik etmek ve muarızların aleyhteki plan­larına karşı ikaz etmek ve Nur cemaatının manevî istinad noktasını göster­mek gibi hikmetler için, haslar dairesinden lahikaların zaman zaman neşre­dilmesidir. Haslar dairesi bütün imkânlarını mezkûr sahaya hasrederler.

Risale-i Nur’da bildirildiği üzere, içtimaî ve siyasî hayata bakan diğer hizmetler ve faaliyetler ise, ikinci ve üçüncü derecede ve geniş daireye ait olup, ittihad-ı İslâmın şahs-ı manevisinin kuvveti ile ifa edilebilir.


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   862   863   864   865   866   867   868   869   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin