711- qqDÜNYA _[9… : (a.i. Denaet veya Dünüvv’den ism-i tafdili olan “edna”nın müennesidir.) En yakın, en aşağı mânasına gelir. Şimdiki âlemimiz. Âhirete veya ölüme en yakın olmasından veya insan nefsindeki hislere tesirde en yakın ve aldatıcı olması sebebiyle bu isim verilmiştir. (Bak: Arz, Eyyam-ı Kur’aniye)
Dünyanın yüz ölçümü, 510.101.000 km2’dir. Aydan uzaklığı, 384.365 km.dir. Güneşten takriben 149.589.000 km. uzakta bir yörünge boyunca ortalama saatte 107.219 km. hızla döndürülmektedir.
Dünya Güneş etrafında, bir elipse benzer medarında hareket ederken güneşe olan uzaklığı ve hızı her noktada aynı değildir. Bunun için verilen rakamlar ortalama olarak alınmaktadır. Bu husus diğer seyyareler için de variddir.
Dünyanın Güneş etrafındaki bir dönüşü, güneş yılı olarak tarif edilmiş olup 365 gün 5 saat 48 dakika ve 46 saniye sürecek şekilde ayarlanmıştır. Dünyanın şekli, kutuplardan basık karpuz biçimindedir. Ekvatordaki çapı, 12.756,3 km., kutuplardaki çapı ise 12.713,6 km.dir. Atmosferinin % 78,09’u azot, % 20,95’i oksijen, yaklaşık % 0,2-0,4’ü su ve kalan kısım da diğer bazı gazlardır. Dünya hem Güneş, hem de kendi etrafında döndürülür. Cenab-ı Hak dünyanın dik değil de 23º 27’ eğik yaptığı ekseni ile güneş etrafında dönüşü, mevsimlerin husulüne; kendi etrafında dönüşünü de gece ve gündüzün husulüne sebeb kılmıştır.
«Kur’an (79:30) âyetinde, yayıp döşemek ve deve kuşu yumurtası ma’nasında olan (dahy-dahv) tabirinden, hicri 968 tarihinde vefat eden Ahteri Kebir müellifi, dünyanın bir elips şeklinde, devekuşu yumurtası biçiminde yuvarlak olduğuna inanmış ve bundan üç asır evvel ifşa etmiştir.» (H.Basri Çantay)
712- Âyetlerde, hadislerde ve bütün İslâm büyüklerinin irşadlarında, dünya hayatına aldanmamak için pek çok ikaz ve ihtarlar vardır. Ezcümle: Kur’anda (17:19) âyetinin de teyid ettiği gibi:
«(11:15,16)_«Z«B«X<¬ˆ«—_«[²9Çf7~ «?Y«[«E²7~ f<¬h< «–_«6 ²w«8 Her kim dünya hayat ve zinetini isterse yani muradı, niyeti hep bu olur, buna çalışırsa ²vZ«7_«W²2«~ ²v¬Z²[«7¬~ ¬±¿«Y9 dünyada amellerini kendilerine tevfiye ederiz, bâligan mâbelağ ifa eder veririz.
«–YK«F²A< « _Z«[¬4 ²v;«— Ô O halde bunlar dünyada bahse maruz olmazlar. Yani hakları yenmez, sa’y ü amellerinin bedelinde hiçbir şey eksik verilmez.
«t¬¶[³7—~ Ô Bunlar -dünya hayat ve zinetini murad eder olanlar «w<¬gÅ7~ o mahrumlardır ki ‡_ÅX7~ Ŭ~ ¬?«h¬'³²~ |¬4 ²vZ«7 «j²[«7 Ô Âhirette kendilerine ateşten başka hiçbir şey yoktur. _Z«[¬4 ~YQ«X«. _«8 «n¬A«&«— Ô ve bütün işledikleri orada habtolmuş bulunur.
«–YV«W²Q«< ~Y9_«6 _«8 °u¬0_«"«— Ô ve her ne yaparlarsa bâtıldır. Haddizatında boştur, daha açıkçası Allah’tan başkası fani olduğundan mahza Allah için yapılmış olmayan her amel bâtıldır.» (E.T.2771) (Bak: 1507.p.)
713- Diğer bir ayette de: «_«[²9 Çf7~ «?Y«[«E²7~ «–—h¬$ÎY# ²u«" (87:16) fakat siz gafil insanlar o felahı herşeye tercih ederek o tezekkiye çalışacak yerde öyle yapıyorsunuz da dünya hayatını tercih ediyorsunuz. onun zinetini, eğlencesini, yemesini, içmesini, kadınlarını, lezzetlerini takdim ediyor, onlarla iştigal ve o yolda mallar sarf ü istihlâkini hoşlanıyorsunuz da âhiret felah ve saadetini hazırlayan temiz ve güzel amelleri arkaya atıyorsunuz.» (E.T.5766) (Bak: 1082, 1083.p.lar)
«Hasılı: (57:20) ¬‡—hR²7~ _«B«8 Ŭ~ _«[²9Çf7~ ?Y«[«E²7~ _«8«— dünya hayatı, meta-ı gururdan başka birşey değildir. bir meta’dır fakat bir aldanma metaıdır... ancak Said İbn-i Cübeyr Hazretlerinden mervi olduğu üzere meta-ı gurur olması, âhiret talebinden alıkoyması cihetiyledir. Amma Allah Teâla’nın rıdvanına ve âhiret metali-bine vesile edinilmesi haysiyetiyle ne güzel meta’, ne güzel vesiledir.» (E.T.4752)
714- Sual: Ehadiste «dünya tel’in edilmiş, “cîfe” ismiyle yadedilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat, dünyayı tahkir ediyorlar. “Fenadır, pistir” diyorlar. Halbuki sen bütün kemalât-ı İlahiyeye medar ve hüccet, onu gösteriyorsun ve âşıkane ondan bahsediyorsun?
Elcevab: Dünyanın üç yüzü var:
Birinci yüzü: Cenab-ı Hakk’ın esmasına bakar. Onların nukuşunu gösterir. Mâna-yı harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubat-ı Samedaniyyedir. Bu yüzü gayet güzeldir. Nefrete değil, aşka lâyıktır.
İkinci yüzü: Âhirete bakar, âhiretin tarlasıdır. Cennet’in mezrasıdır. Rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete lâyıktır.
Üçüncü yüzü: İnsanın hevesatına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesatı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünki fanidir, zâildir, elemlidir, aldatır. İşte hadiste varid olan tahkir ve ehl-i hakikatın ettiği nefret bu yüzdedir.
Kur’an-ı Hakim’in kâinattan ve mevcudattan ehemmiyetkârane, istihsankârane bahsi ise; evvelki iki yüze bakar. Sahabelerin ve sair ehlullahın mergub dünyaları, evvelki iki yüzdedir. (Dünyevî meşru işlerin bir nevi ibadet olması, bak: 2793.p.)
715- Şimdi dünyayı tahkir edenler dört sınıftır:
Birincisi: Ehl-i marifettir ki, Cenab-ı Hakk’ın marifetine ve muhabbet ve ibadetine sed çektiği için tahkir eder.
İkincisi: Ehl-i âhirettir ki ya dünyanın zaruri işleri onları amel-i uhrevîden men’ettiği için veyahut şuhud derecesinde iman ile Cennet’in kemalat ve mehasi-nine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’a güzel bir adam nisbet edilse yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymetdar mehasini varsa, Cennet’in mehasinine nisbet edilse, hiç hükmündedir.
Üçüncüsü: Dünyayı tahkir eder. Çünki eline geçmez. Şu tahkir, dünyanın nefretinden gelmiyor; muhabbetinden ileri geliyor.
Dördüncüsü: Dünyayı tahkir eder. Zira dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder. “Pistir” der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki, makbul tahkir odur ki; hubb-u âhiretten ve marifetullah’ın muhabbetinden ileri gelir. Demek makbul tahkir, evvelki iki kısımdır. Cenab-ı Hak, bizi onlardan yapsın. Amin» (S.625)
716- «Sual: Diyorlar ki: ehl-i velayet ve ashab-ı kemalat, dünyayı terketmişler. Hatta Hadiste var ki: “Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır.” Halbuki sahabeler dünyaya pek çok girmişler. Terk-i dünya değil, belki bir kısım sahabe, o zamanın ehl-i medeniyetinden daha ileri gitmişler. Nasıl oluyor ki, böyle sahabelerin en ednasına, en büyük bir veli kadar kıymeti var, diyorsunuz?
Elcevab: Otuzikinci Söz’ün İkinci ve Üçüncü Mevkıflarında gayet kat’i isbat edilmiştir ki: Dünyanın âhirete bakan yüzüyle, Esma-i ilahiyeye mukabil olan yüzünü sevmek; sebeb-i noksaniyet değil, belki medar-ı kemaldir ve o iki yüzde ne kadar ileri gitse, daha ziyade ibadet ve marifetullahta ileri gider. Sahabelerin dünyası ise, işte o iki yüzdedir. Dünyayı âhiret mezraası görüp, ekip biçmişler. Mevcudatı, Esma-i İlahiyenin ayinesi görüp, müştakane temaşa edip bakmışlar. Fena-i dünya ise, fani yüzüdür ki, insanın hevesatına bakar.» (S.484) (Dünya âhiretin tarlasıdır, bak: 535, 544, 1031.p.lar)
Dostları ilə paylaş: |