980- qqFİTNE }XB4 : İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muharebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilafı. * Şikak. Anarşi. * Mihnet ve beliyye. * Potada altın ve gümüşü eritmek. (Bak: Anarşi, A’ver, Bid’at, Günah, İmtihan, Kıyamet Alâmetleri, Müsbet Hareket)
981- «Âhirzaman fitnesinde en dehşetli rolü oynayan taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu, hadisin rivayetlerinden anlaşılıyor. Evet nasıl ki tarihlerde eski zamanlarda “Amazonlar” namında gayet silahşör kadınlardan mürekkeb bir taife-i askeriye olarak hârika harbler yaptıkları naklediliyor. Aynen öyle de: Bu zamanda zendeka dalaleti, İslâmiyete karşı muharebesinde nefs-i emmarenin planiyle, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi, yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacağıyla, dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikah yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe çalışarak, çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar. Bir kaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennem’in odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkaten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına bela bulur. Hatta bu halin neticesi olarak, o âhirzamanda, bazı yerlerde nikaha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği, hadisin rivayetinden anlaşılıyor.» (G.R.23) (Bak: 2861.p.)
982- «Rivayette var ki, “fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlildir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.” Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra
¬–_«8Åi7~ ¬h¬'³~ ¬}«X²B¬4 ²w¬8«— ¬Ä_Å%Åf7~ ¬}«X²B¬4 ²w¬8 (98) vird-i ümmet olmuş.
Allahu a’lem bissavab, bunun bir te’vili şudur ki: O fitneler nefisleri kendine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikab ederler. Meselâ: Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar. Ve fıtraten cemalperest erkekler dahi nefsine mağlub olup, o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid’aları, birer cazibedarlık ile, pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa cebr-i mutlak ile olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz.» (Ş.584) (Bak: İkrah-ı Mülci) (Âhirzaman fitnesini ateşlendirenler, bak: 386.p.)
983- Resul-i Ekrem (A.S.M.) «nakl-i sahih-i kat’i ile ferman etmiş ki:
¬•—Çh7~«— «‰¬‡_«4 _«X«" ²vZ²B«8«f«'«— «š_«O²[«OW²7~ ~Y«L«8 ~«†¬~
²v¬;¬‡_«[¬' |«V«2 ²v;«‡~«h¬- «nÅV«,«— ²vZ«X²[¬" ²vZ«,²_«" yÁV7~Å…«‡
(99) deyip “Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizmet etti; o vakit belanız, fitneniz içinize girecek, harbiniz dahilî olacak, şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize musallat olacaklar!” haber vermiş. Otuz sene sonra, haber verdiği gibi çıkmış.» (M.107)
Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
« ¬š_«K¬±X7~ «w¬8 ¬Ä_«%¬±h7~ |«V«2 Åh«/«~ «|¬; ®}«X²B¬4 >¬f²Q«" a²6«h«# _«8
Resulullah (A.S.M.): Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne, bir imtihan vesilesi bırakmadım.» (100)
«Nitekim ¬–_«O²[ÅL7~ u¬¶<_«A«& š_«K¬±X7~ (101) “Kadınlar şeytanın, nifak cereyanının ağlarıdır” denilmiştir. Şeytanlar başka tarik ile aldatamadıklarını, en ziyade kadınla aldatır.» (E.T.1471)
Diğer bir hadis meali de şöyledir.
«İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki: Onların endişeleri mideleri olacak, şerefleri de meta-ı dünya olacak ve kıbleleri de kadınları olacak ve dinleri de dirhem ve dinarları (paraları) olacak. Bunlar mahlukatın en şerlileridir ve Allah katında onların hiç nasibleri yoktur. » (K.H. hadis: 3270) (R.E. sh: 504) (Bak: 2804/1.p.sonu)
983/1- Âhirzaman fitnesinde bozulan insanların garib hallerini haber verip ikaz eden bir rivayet de şöyledir:
«–YA«6²h«<«— _«Z«9~«Y²7«~«— _«[²9Çf7~ «`¬¶<_«0«~ «–YV6²_«< °•²Y«5 ²v6«f²Q«" |¬#²_«[«,
«–YK«A²V«<«— «_Z«9~«Y²7«~«— ¬š_«K¬±X7~«u«W²%«~ «–YE¬U²X«<«— _«Z«9~«Y²7«~«— ¬u²[«F²7~«˜«h4
°jS²9«~«— p«A²L«# «ž ¬u[¬V«T²7~ «w¬8 °–YO" ²vZ«7 _«Z«9~«Y²7«~«— ¬_«[¬±C7~ «u«W²%«~
_«Z²[«7¬~ «–Y&—h«< «— «–—f²R«< _«[²9Çf7~ |«V«2 «–YS¬6_«2 p«X²T«# «ž ¬h[¬C«U²7_¬"
«–YZ«B²X«< _«;¬h²8«~|«7¬~ ²v¬Z¬±"«‡ «–—… È_"«‡«— ²v¬Z¬Z7¬~ ¬–—…²w¬8 ®}«Z¬7³~ _«;—g«FÅ#¬~
y«6«‡²…«~ ²w«W¬7 ¬yÁV7~ ¬f²A«2 ¬w²"~ ¯fÅW«E8 ²w¬8 °}«W<¬i«Q«4 «–YQ¬AÅB«< ²v;~«Y«Z¬7«—
«v¬±V«K< «ž ²–«~ ²vU¬S«V«' ¬r«V«'«— ²vU¬A¬T«2 ¬`¬T«2 ²w¬8 –_«8Åi7~ «t¬7«†
«h¬±5«Y< «ž«— ²v;«i¬¶<_«X«% «p¬AÅB«< «ž«— ²v;_«/²h«8 «…YQ«< «ž«— ²v¬Z²[«V«2
¬•«¶Ÿ²,¬ž²~ ¬•²f«; |«V«2 «–_«2«~ ²f«T«4 «t¬7«† «u«Q«4 ²w«W«4 ²v;«h[¬A«6
«Sizden sonra öyle insanlar gelecek ki, türlü ve zevkli yemekler yiyecek, renkli ve rahat binitlere (binek ve seyahat vasıtalarına) binecek, rengârenk ve güzel kadınlarla evlenecek, kat kat ve nefis kumaşlar giyecektir. Onların bir mideleri var ki az ile doymaz, onların bir istekleri var ki çoğa da kanaat etmez. dünyaya bağlanmışlar, Akşam-sabah düşündükleri ve taptıkları dünyalıktır. Onu, Allahü Teâla’nın dışında ilâh ve Rablerinden başka rab kabul ederler. Bütün çabaları dünya içindir. Yalnız hevâ ve heveslerinin peşinde koşarlar. Abdullah’ın oğlu Muhammed’in kat’î sözü şudur ki; sizin veya onların peşinden, sizden sonra veya onlardan da sonra gelenlerden o güne yetişenler, bunlara selâm vermesin, hastalarını ziyaret etmesin, cenazelerine gitmesin ve büyüklerine hürmet göstermesinler. Zira bunları yapanlar, İslâmiyet’in yıkılmasına yardım etmiş olurlar.» (*) (İ.U. ci: 3, sh: 516)
Âhirzaman fitnesine karşı teyakkuz ve ibret için dikkat çekici olan böyle rivayetler, bozuk cemiyetlerde aşılanan sefih hayattan uzak durmayı ders verir.
984- «Âhirzamanda bir şahsın hatiat ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide acaba adi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi ve o âhirzamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki kâinatın hey’et-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harab olmasına sebebiyet verir, diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddid esbabını gördük.
Ezcümle müteaddid vücuhundan radyo ile anlaşıldı ki: O bir tek adam bir tek kelime ile, bir milyon kebairi birden işler ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar. Evet küre-i havanın yüzbinler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlahiyedir ki, küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü sena ile doldurmak lâzım gelirken, dalaletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye, o azîm nimeti şükrün aksine isti’mal ettiğinden elbette tokat yiyecek. » (K.L.71)
985- Âhirzaman fitnesinin bilhassa son devresinde moda ve medeniyet namı altında umumileşen sefahet ve hayatperestliğin tesiriyle kulaklar devamlı nefsanî müzikte ve gözler nefsin emrinde ve haram manzaraların seyrinde çalıştırılıp, kulak hakkı duyamaz, göz kâinat sergisindeki masnuat-ı İlahiyeyi tefekkürle ibret alamaz, kalb kumandanı da maneviyat cihetinde ölür. Böyle insanlardan müteşekkil olan cemiyetlerde günahlara medeniyet ismi verilip günahı tahsin etmek, dinî hayatı da irtica diye takbih etmek gibi acib bir vaziyet meydana gelir. İşte ümmeti bu hale düşürecek olan fitneden Peygamberimiz (A.S.M.) çok tekrarla ikazatta bulunmuştur. Ezcümle bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:
«}«T¬A²OW²7~ š_«[²WQ²7~ š_ÅWÅM7~ }«Q¬"~Åh7_«4 °w«B¬4 p«"²‡«~ >¬f²Q«" ²w¬8 ²vU«[¬#²¶_«#
¿—hQW7~_Z[4 hUX< |B& v<~ ¾h2 ¬šŸA7_¬" _Z[¬4 }Å8²~ ¾hQ#
vZ9~f"~ YW# _W6 vZ"YV5 _Z[4 YW#hUXW7~ _Z[4 ¿hQ<—
«Yani size benden sonra dört fitne gelecektir. Dördüncüsü geldiğinde, kulağa bir şey girmez, göz görmez ve her tarafı fitne sarar. Ümmet bir belaya mübtela olur, yılanın çöreklenmesi gibi. Öyle ki, onda maruf inkâr edilir, münker ise maruf sayılır. Ve bu fitnede, insanların bedeni öldüğü gibi kalbleri de ölür.» (102) (Şehevî musikî gibi ifsad vesileleriyle yapılan manevi tahribat, bak: 2652, 2653.p.lar)
İnsanın hakiki ilim ve fazileti kazanmasının iki temel menbaı, naklî ve aklî delillerdir. Kulak naklî delillerin, göz aklî delillerin iki ana cihazıdır. Fitneye düşmemek isteyen bu mühim iki organı asıl vazifelerinde istihdam edip nefsin âleti olarak kullanmamalıdır. (Bak: Musikî, Nazar-ı Haram)
Dostları ilə paylaş: |