1990- qqKERUBİYYUN –Y["—h6 : (Kerrubiyyun) Allah’a en yakın olan melekler. Büyük melekler. Kerubiyyun yalnız hamele-i arştır diyenler olduğu gibi, Kerrubiyun diyenler de olmuştur. Aslı Kerubiyyun’dur. (Bak: Hamele-i Arş)
1991- qqKESRET ?hC6 : Çokluk, sıklık. *Bir şeyin ekserisi ve mu’zamı. Bolluk. (Bunun zıddı kıllettir). (Bak: Kemmiyet)
1992- qqKEŞFİYAT _[SL6 : (Keşf. c.) Keşifler. Bulup meydana çıkarılan şeyler, telefon ve radyo gibi fennî buluşlar.”Cenab-ı Hakk’ın ihsan ve ilhamı ile evliyaullahın, hususan evliya-i izam hazeratının ve hasseten Kur’an-ı Hakîm’in irşadı ile ve feyzi ile Rüesa-i Evliya ve Server-i Kâinat olan Peygamberimiz Resul-i Ekrem (A.S.M.) Efendimizin dersi ile ferd-i ferid-i azam makamının zirve-i âlîsine yükselen büyük hâdînin vâkıf oldukları maziye, hale, istikbale müteallik, kevnî, manevi sırlar, keşifler.” (Z. Gündüzalp) (Bak: Terakkiyat)
1993- “Sual: Keşfiyat-ı fenniye ve fünun-u hazıra eski insanlara meçhul ve gayr-ı me’luf olduğundan, onları onlara ders vermek hatadır” diyorsun. Bilhassa âhirete ait ahval gibi, müstakbeldeki nazariyat da böyle değil midir? Onlar da bize meçhul ve gayr-ı me’lufdurlar. Onlardan bahsetmek ne için hata olmuyor?
Cevab: Müstakbeldeki nazariyat, bilhassa âhirete ait ahvale hiç bir cihetle hiss-i zahirî taalluk etmemiştir ki, o hissin hilafını söylemek şaşırtma olsun. Binaeenaleyh o gibi şeyler, daire-i imkândadırlar. Öyle ise, onlara itikad ve onlar ile itmi’nan peyda etmek mümkündür. Öyle ise, o gibi şeylerin hakk-ı sarihi, onları tasrih etmektir. Lakin keşfiyat-ı fenniye; eski insanlara göre, imkân ve ihtimal dairesinden çıkıp, muhal ve imtina derecesine girmişlerdir. Çünkü gözleriyle gördükleri şeyler, onlarca bedahet derecesine girmekle, onun hilafı onlarca muhaldir. Öyle ise, onların hissiyatına hürmeten, o gibi mes’elelerde belagatın iktizası, ibham ve ıtlaktır ki, onlara bir şaşırtma olmasın. Fakat Kur’an-ı Kerim, irşadını noksan bırakmamıştır. Bu zamanın fencilerini de istifadeden mahrum etmemek üzere, çok karine ve emarelerin vaz’iyle, hakikatlara işaretler yapmıştır. (Bak: 2104-2106,3728/1.p.lar)
1994- Ey insafsız! Seni insafa davet ediyorum. Bir kere |«V«2 «‰_ÅX7~ ¬v¬±V«6
²v¬Z¬7YT2¬‡«f«5 (*) olan meşhur düsturu nazara almakla, zamanlarıyla muhitlerinin müsaadesizliğini düşünerek, telahuk eden binlerce efkârın neticelerinden doğan şu keşfiyat-ı fenniyeyi o zamanlardaki insanların kafa mideleri alıp hazmedemediklerine dikkat edersen anlayacaksın ki; Kur’an-ı Kerim’in o gibi meselelerde ihtiyar ettiği ibham ve ıtlak yolu, ayn-ı belagat olduğu gibi, yüksek i’cazını da isbata aşikâr bir delil olduğunu gözün kör değilse göreceksin.” (İ.İ.l17) (Bak:1008.p.sonu)
Dostları ilə paylaş: |