2879- qqNOKTA-İ NAZAR hP9 ¶yOT9 : Bakış tarzı. Bir şeyi anlamada, değerlendirmede ve hususiyetlerinin tesbitinde isabet edebilmek için yapılan taharri ve tefekkürde istinad edilen hareket noktasıdır. (Bak: Mana-yı Harfî)
Tefekkür ve taharri-i hakikatta isabet için vahiy nokta-i nazarını esas almak gerekir. Ancak böyle bir başlangıçla hikmet-i ilahiye yani her şeyin yapılış gayesi ve mahiyeti anlaşılabilir ve verilecek hükmün isabetinden emin olunabilir. Evet âlem-i kevne, yaratılışındaki İlahî hikmet ve gayeler nazarıyla bakılmazsa, mücerred akıl ile o hikmetler bilinemez. Hatta gözümüz önünde hemcinsimiz olan bir insan, meselâ ilk yaptığı bir eserini ne maksatla ve ne için yaptığını bildirmezse, biz o şeyin hikmetini ve değerini bilip anladığımızdan emin olamayız. Demek önce failin eserinde takib ettiği hikmet ve gayeleri bilmeli ki, eserin o gayelere göre yapılışındaki mükemmellik görülüp anlaşılsın. Bu vesile ile de eser sahibindeki maharet ve sıfatlarının mükemmelliği bilinsin. Şu halde bu nokta-i nazarla kâinat hakikatlarını tefekkür etmek icabeder.
Kur’an’da (29:99) ayeti “Hakk u emr işinde daha ziyade tafsil istersen başkasından değil her şeyi bilen o Habîr’den sor” (E.T. 3609.) manasında da tefsir edilmiştir. Bu manaya nazaran bilgi nazariyesi vahye istinad etmesinin lüzumuna da işaret vardır.
Feylesofların bir kısmı bu esasa riayet etmeden ve naklî delili nazara almadan kâinat hakkında fikir yürütmeleri neticesi, hakikatı gereği gibi göremiyorlar ve göremezler.
Elhasıl taharri-i hakikatta yalnız akl-ı beşer yahut beşerî bir nokta-i nazar, hakkı ve hakikatı bulmakta nâkıs olup, en emin yol Kur’ana tabi olmak ve onun ışığı altında hakikata varmaya çalışmaktır. (Bak: 661.p.)
Dostları ilə paylaş: |