Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’nin önemli sağlık sorunları nelerdi
Cumhuriyet Hükümeti, birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da örgüt, yetişmiş kadro, teknoloji ve alt yapıdan yoksundu. Bütün bunları diğer bir olumsuzluk, maddi yetersizlik tamamlıyordu. Cumhuriyet’in ilk yıllarının sağlık sorunlarının çözümünde uygulanan sağlık siyaseti de toplum sağlığına yönelikti. Millî Sağlık Politikası; "Vatandaşların sağlığını korumak, takviye etmek, ölüm oranını azaltmak, nüfusu arttırmak, bulaşıcı hastalıklardan korunmak ve bu yolla da millet fertlerinin sıhhatli vücutlar hâlinde yetişmesini temin etmek" olarak tespit ediliyordu. Şartlar ağırdı ama imkansızlıklara rağmen bu siyaset kararlılıkla uygulanarak çok büyük olan sağlık sorunlarının çözümü için kararlı adımlar atıldı ve olağanüstü başarılar elde edildi.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarının toplumsal sağlık sorunlarının başlıcalarını şu başlıklar altında toplayabiliriz:
Bazı bölgelerde daha yoğun olup, bütün ülke sathına yayılmış ve insan gücünü sınırlayan ve kısıtlayan sıtma,
Çocuk ölüm hızının yüksekliği,
Verem,
Frengi,
Özellikle Güneydoğu Anadolu’da Trahom,
Hekim, meslek eğitimi almış hemşire ve ebe ve diğer sağlık üyelerinin sayıca yetersizliği,
Hastane ve benzeri kuruluşların yetersizliği,
Bütün bunların sonucu çoğu hasta ve az sayıda nüfus.
O günkü şartları bildirmesi bakımından Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Mart 1923’de T.B.M.M.’ni açarken yaptığı konuşma önemlidir: “Sağlık çalışmalarımızın önemli bir kısmı salgın hastalıkların durdurulmasına ve bulaşmayı önlemeye sarf edildi. Bu türlü hastalıklardan yalnız çiçek ile lekeli humma bazı bölgelerde sınırlı bir şekilde salgın yapma eğilimi göstermişse de, zamanında alınan ve devam edilen durdurucu ve koruyucu tedbirlerle önlerine geçilmiştir. Memleketin büyük bir kısmının düşman tarafından bir harabe şekline ve mazlum ahalisinin derin bir sefalet içerisinde bırakıldığı, içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye sürekli göç akımının sürüp gitmekte olduğu şimdiki durum karşısında bu gibi hastalıkların görülmesi şaşırtıcı olmayıp, belki bunların yerlerinde çabucak söndürülmesinde gösterilen başarının kıvanç vermesi gerekir. Bulaşıcı ve salgın hastalıklara karşı insanların korunması hususunda büyük hizmetleri görülen aşıları hazırlamakta olan Hıfzısıhha Müesseseleri tam başarıyla çalışmalarına devam etmekte ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili savaşta yararlı hizmetler vermektedir. Kapitülasyonların kaldırılması işinin meyvesi olarak milletlerarası bir idare durumundan çıkarılıp, doğrudan doğruya Vekâlet’in idare kollarından biri haline gelen eski Karantina Sağlık İşleri de en zor şartlar içerisinde teslim alınmış olmasına rağmen, tam başarı ile sürdürülmekte ve yönetilmektedir. Sıtma hastalığının kökünden koparılması için tek çare olan bataklıkların kurutulması ve ıslahı, şehir ve köylerin sağlık şartlarının düzeltilmesi ve noksanların bitirilmesi ise normal şartlar gelir gelmez başlanacak bayındırlık ve sağlık işlerimizin en kaçınılmaz ve önemlilerinden biri olacaktır. Frengi savaşı her yerde ve her zamanki çalışmalarla sürdürülmektedir. Yıkıcı endemik hastalıklarımızdan şüphesiz bulaşıcı olan verem hastalığına karşı şimdiye kadarki durum ve şartların maa-t-teessüf müsaadeye imkân vermediği tedbirlere başlangıç olmak üzere, İstanbul’da veremliler dispanseri açmak ve bu suretle yeni ve pek lûzumlu bir savaşın ilk temel taşını koymak düşünülmektedir”.Atatürk’ün Savaş kazanıldıktan hemen sonra yaptığı bu konuşmasından, o günlerin koşullarını iyice değerlendirmek gerekir. İşgal güçleri ile savaş sürüyor, ülke harabe halinde ve fakir, ülkenin düşman istilasına, hastalıkların istilası da eşlik ediyor. Bu koşullarda bulaşıcı hastalıklarla mücadele ediliyor.