Evrenin ve Çevrenin İnsan Sağlığına Etkisi
Eski çağlarda su, hava, besin maddeleri ve haşarat (sinek, parazit vs.) ile insan sağlığı arasında ilişki kurulabilmekteydi, ancak sebep sonuç ilişkisinin doğru kurulması kolay değildi. İnsan ile çevresi arasında kurulan ilk bağlantılara Mezopotamya uygarlığında rastlıyoruz. Mevsimler ile hastalıklar arasında da ilişki kuran Mezopotamyalılar, yıldızların belirli hareketleri ile hastalıkların ortaya çıkışı ve salgınlar arasında ilişki olduğunu ileri sürdü. Mezopotamyalılar kışın göğüs hastalıklarının, yazın mide-bağırsak rahatsızlıklarının arttığını gözlemişti. Eski Mısırlılar da hava ve beslenme değişikliklerinin hastalıkların tabiatını etkilediğini kaydettiler.
Çinli hekimler, evrenin ruhu olduğuna inanılan Tao ile bu ruh tarafından sarılmış olan insanın yin ve yang dengesi bozulduğunda evrenin bir parçası olan insanın hastalandığını düşünürdü. Nefes ve yiyecekler insanın yin ve yang dengesini etkilerdi. Örneği, havanın durumu (atmosferdeki durumlar) insanın yin ve yang dengesini altüst edebilirdi. “Rüzgâr” (Türklerde “yel”) pek çok hastalığın nedeni sayılırdı. Hintli hekimler de doğanın etkilerini, örneği nem/rutubet (abharaja) ve rüzgâr (vajata) gibi sebepleri hastalık nedenleri arasında sayardı.
Hipokrat hastalık nedenleri arasında çevre şartlarına önemli bir yer vermişti; örneği, soğuk hava, güneş, rüzgâr, yiyecek ve içecekler insan sağlığını etkileyen doğal dış etkenler olarak dikkatle gözetilmeliydi.
Dostları ilə paylaş: |