Istanbul Üniversitesi Matbaası



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə39/329
tarix07.01.2022
ölçüsü1,58 Mb.
#88912
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   329
HEKİMİN SORUMLULUĞU

Denetleyici Kurallar - Yasaklar- Yasalar

Tarih boyunca tıp mesleği hekime güç sağlamıştır. Zehirli maddeleri, fizik ve biyoloji etkenlerini tanıyan hekim, bunları serbestçe kullanabilmiştir. Hastası tarafından açıklanan sırlar da hekime hastası üzerinde ayrı bir güç sağlar. Bu yetkinin kötüye kullanılması durumunda tehdit edici olabilmesine karşı toplumu korumak üzere ilk çağdan bu güne hekimin davranışlarını düzenleyen bazı kurallar getirilmiştir. M.Ö. 2700 yıllarında Mezopotamya’da haksız kazanç sağlayan din adamlarının ve kusurlu hekimlerin cezalandırıldığını tabletlerden öğreniyoruz. Yazılı kuralların ilkini, taş bir anıta kazılı Hammurabi yasalarında buluyoruz. Babil kralı Hammurabi (M.Ö. 1958-1916) halkın törelerini ve yasalarını derleyip, bazı yenilikler de getirerek tarihin ilk yazılı kanunlarını oluşturdu. Taş anıtın en üstünde yer alan Hammurabi tahta oturmuş, adalet ve güneş tanrısı Şamas’a dua ederken gösterilmiştir. Anıt, halkın görmesi ve haklarının teminat altında olduğunu bilmesi için Babil’in koruyucusu baş tanrı Marduk’un tapınağına dikilmişti. Çivi yazısı ve Akad dili ile yazılı taş anıt yirminci yüzyılın başında Louvre Müzesine götürüldü.

Hammurabi kanunlarında tıp uygulamalarına ait özel maddelerin de bulunması o devirde hekimlik mesleğinin kurumlaştığını; cerrahi ameliyatların yapıldığını ve hekimlerin bir takım kurallarla yükümlü olduğunu gösteriyor. Ancak bu yasa hekimin (Asu) sadece cerrahi faaliyetleriyle ilgilidir. Mabetlerde din adamlarının hastaları için ettiği duaların etkisini, uyguladığı ilaç tedavilerinin sonucunu tespit etmek güçtü; ama açıkça görülen ve sonuçları çabuk ortaya çıkan cerrahi girişimler kolayca değerlendirilebilinirdi. Bu kurallar eski Mezopotamya hekimliğinde sınıf ayırımı yapıldığını da gösteriyor. Başarılı bir cerrahi girişim karşılığında hekimin alacağı ücret ameliyatın türüne ve hastanın toplumdaki sınıfına bağlıydı. Örneği, “Bir hekim asil tabakadan ağır bir yaralıyı bronz bıçağı ile ameliyat edip hayatını kurtarırsa ya da hastanın alnını ya da şakağını bronz bıçağı ile açıp iyileştirirse on şekel gümüş alacaktır. Bu ameliyat orta tabakadan birine yapıldıysa beş şekel, köleye yapılmışsa iki şekel gümüş alacaktır.” Hekim girişimin sonucundan sorumluydu ve başarısız bir ameliyat sonucunda cezalandırılırdı. Cezalar kısasa kısas anlayışına dayanırdı. Örneği, “Bir hekim asil tabakadan birini tedavi ederken ölümüne sebep olursa, ya da göz bölgesini bıçağı ile açıp tedavi ederken gözünü kör ederse, hekimin elleri bileklerinden kesilecektir. Bu ameliyat bir köleye yapılırken köle ölürse, hekim köle sahibine yeni bir köle verecek; gözü kör olmuşsa kölenin yarı değeri kadar gümüş şekeli sahibine ödeyecektir.”

Eski Mısır’da hekim tıp metinlerinde yer alan bilgi ve usullere göre tedavi yapar ve hasta ölürse sorumlu tutulmaz; hekim kendi bildiğine göre tedavi eder ve hasta ölürse ölümle dahi cezalandırılabilirdi. Bu uygulama bir yandan tıbbın gelişmesini engellese de, hastaların tecrübe tahtası yapılmasına mani bir uygulamaydı.

Eski Çin’de üst tabakadan hasta birinin tedavisini yapan hekim bu hastanın ölmesi halinde ölüm ile cezalandırılabilirdi.

Eski Hint uygarlığında Manu ve Zoroastre kanunlarında (M.Ö. 200- M.S. 200) hekimlerle ilgili maddeler de yer alır ve ilk defa hekimin “kusurlu davranışının” cezai sorumluluğu söz konusu edilir. Hekimlerden oluşan bir kurul hastanın gördüğü zarardan hekiminin sorumlu olup olmadığına karar verirdi. Mesleğini kötüye kullandığına ya da dikkatsizliğine hükmedilen hekime ilk keresinde para cezası verilir; fakat kusurlu davranışıyla hastalara zarar vermeye devam ederse parçalanarak öldürülürdü.



Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   329




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin