Resim 3: Biruni (Beyruni’ye armağan. Ankara: TTK Yay.; 1974.)
Ebu Reyhan Muhammed el-Biruni (973–1051) de dönemin ünlü hekimlerinden bir diğeridir. Biruni İslam döneminin en önemli eczacılık kitabı olan “Kitabü’s-saydala” (İlaçlar hakkında kitap)’yı yazdı. Bu kitap 850 ilaçla ilgili farmakolojik bilgi birikiminin geniş bir derlemesidir. Kitapta ayrıca drogların Yunanca, Süryanice, Arapça, Farsça vb. dillerdeki karşılıkları da verilir. Dönemin diğer hekimleri gibi Biruni de matematik, astronomi, tarih, optik, farmakoloji ve maden bilimi gibi tıp dışındaki diğer dallarla da ilgilendi, fizik alanında ise 18 madenin yoğunluğunu büyük bir isabetle belirledi.
İslam dünyasının Doğu kısmının ulaştığı bu bilimsel gelişme düzeyinden sonra Batı kısmı da gelişmiş bir merkez haline gelmeye başladı. Bilimsel uğraş Müslümanlar aracılığıyla bu kez Batı Avrupa’ya, yani İspanya’ya (Endülüs) taşındı. Bundan sonra bilim meşalesi buradan Avrupa’ya devredildi ve bir daha da ne yazık ki Doğu topraklarına geri dönemedi.
Batı İslam dünyasının ilk büyük hekimleri 10–11. yüzyıllardan itibaren ortaya çıkmaya başladı. Bunların en ünlüsü Kurtuba (Kordova)’da doğan Ebul-Kasım Ez-Zehravi (Abulcasis) (?-1030)’dir. Zehravi yazdığı 30 ciltlik ansiklopedik tıp kitabı ile ünlüdür. “Kitabü’t tasrif” (Uygulamaların kitabı) adlı bu eserin ancak 27–30 bölümleri günümüze ulaşabilmiştir. Kitabın 30. bölümü olan Kitabü’l-cerrahiyye’de cerrahlığa ait çok önemli bilgiler yer alır. Kitaptaki bilgiler aslında 7. yüzyılda yaşamış Bizanslı hekim Aeginalı Poul’den alınmış, ancak Zehravi bunlara kendi deneyimlerini ekleyip pek çok yenilikler ortaya koymuştur. Zehravi’nin eserini 12. yüzyılda Kremona’lı Gerard Latince’ye çevirdi ve bu bilgiler Avrupa’da cerrahlığın gelişmesinde önemli rol oynadı. Zehravi; kanamanın durdurulmasında basınç uygulaması veya koterizasyona önem verdi, pek çok şak ve insizyon (kesme) yöntemleri geliştirdi, irin boşaltma (drenaj) uygulamaları yaptı ve birçok cerrahi alet (örn. idrarı akıtmak için katater, sığır kemiği gibi organik maddelerden takma diş vb...) geliştirdi.
Kurtuba’da gelişen tıp biliminin en ünlü simalarından bir diğeri de Ebu Mervan İbn Zühr (Avenzoar) (1101–1161)’dü. “Kitabü’t-teysir fi’l müdavat -ve’t-tedbir” (Tedavi ve perhizle ilgili araştırmaları kolaylaştırıcı kitap) adlı eseri Endülüs’te yazılmış İslam tıp ürünlerinin en ünlülerindendir. Diğer tanınmış tıp eseri ise “Kitabü’l Agdiyye” (Beslenmeye dair kitap)’dir. İbn Zühr tıp tarihinde uyuzu ilk kez tarif etti ve beslenemeyen hastanın rektum yoluyla beslenmesini sağladı.
12. yüzyılda İspanya’da hem filozof, hem de hekim olan bir grup bilgin ortaya çıktı. Bunlar arasında bulunan İbn Rüşd (Averroes) (1126–1198) Endülüs’ün en önemli İslam felsefecisi olup, tıp ile de uğraştı. Tıp eseri “Kitabü’l-külliyat” (Genel kuralların kitabı) Batıda çok ün kazandı. Rüşd, retinanın görmedeki işlevinden söz etti ve bir kez çiçek geçirenin bir daha bu hastalığa yakalanmadığını belirtti.
Yahudi hekim ve filozofu İbn Meymun (Maimonides) (1135–1204) da tedavi sanatında çok başarılıydı ve bu nedenle Mısır’a gidip Selahaddin Eyyubi ailesinin hekimliğini yaptı. İbn Meymun, “Kitabü’l-fusul” (Aforizmalar kitabı) ve “Kitabü’t-tedbirü’s-sıhah” (Sağlığın korunmasına dair kitap) adlı eserleriyle tanındı ve zehirler hakkında yazdığı kitabı ile de toksikoloji bilimine katkıda bulundu.
Önde gelen İslam botanikçilerinden olan ve ilaç bilgisinin büyük sınıflayıcısı İbn Baytar (1197–1248) Malaga (İspanya)’da doğdu. Daha sonra Doğuya giderek Şam’a yerleşen İbn Baytar, “Kitabü’l-mugni fi’l edviyetü’l-müfrede” (Basit droglarla ilgili bağımsız risale) adlı eserinde hayvan, bitki ve maden kaynaklı 1400 drog kaydetti. Bu çalışma kendi alanında gerek İslam, gerekse diğer ülkelerde en çok etki yapan müfred devalar (basit ilaç) kitabıdır. Kitap temel bir botanik eser olmasının yanı sıra perhizle ilgili bilgiler de içerir.
Dostları ilə paylaş: |