Istanbul Üniversitesi Matbaası



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə74/329
tarix07.01.2022
ölçüsü1,58 Mb.
#88912
1   ...   70   71   72   73   74   75   76   77   ...   329
Resim 1: William Harvey
Harvey’in geliştirdiği kuram, yaşadığı çağda hakim bilimsel yaklaşım olan mekanist hareket özellikleri göstermektedir. İnsan ve hayvan vücuduna tıpkı bir makinanın işleyişi gibi bakarak, sistemik özelliklerini anlamaya çalışmıştır. Araştırmaları bedenin diseksiyon ve viviseksiyon ile açılması sonucu yapılan sistemli gözlemlere dayanır. Kalp kapakçıklarının, ana damarların septumun geçirgen olmadığını, fetal kan dolaşımını bilimsel deneylerle göstererek kanıtlamıştır. Total kan hacmini ölçmeyi başarmış ve kanın kapalı bir sistem içinde dolaştığını kanıtlamıştır. Mikroskobik incelemenin henüz gelişmemiş olmasından ötürü, kanın arterlerden venlere nasıl geçtiğini bilememişti. Bu boşluk kapileri (kılcal damarları) keşfeden Malpighi tarafından doldurulacaktı.

Harvey aynı zamanda embriyoloji ve karşılaştırmalı anatomiye de meraklıydı. O zaman kabul edilmiş olan önceden oluşum (preformasyon) teorisine karşı çıkarak, embriyonun yavaş yavaş gelişimi fikrini savunmuştu. Fakat, döllenmenin gerçek sistematiğinden habersizdi ve bu süreç ancak 19. yüzyılda geliştirilerek anlaşılabildi. Harvey’in bilimsel kuramları şiddetli eleştiriye uğradı ve tıp mesleğini bırakmak zorunda kaldı. Ancak keşifleri kendisinden sonra gelenleri etkilemeyi başardı. Richard Lower (1631-1691) hayvandan hayvana kan transfüzyonunu 1665’de başarıyla gerçekleştirdi. Paris’ten Denis 1667’de 16 yaşında erkek anemi hastasına hayvandan kan transfüzyonu girişiminde bulundu. Ancak yaşanan aksilikler ve kazalar yüzünden bu alandaki çalışmalar durdu ve teknik terk edildi ve kan aktarımı ancak 20. yüzyılda güvenli biçimde gerçekleştirilebildi.

17. yüzyılda solunum fizyolojisinde de ilerlemeler oldu. İngiliz kimyacı Boyle (1627-1691) canlıların soluduğu havanın bir karışım olduğunu buldu. Kan transfüzyonunun öncüsü Lower, arteryel ve venöz kanın rengindeki değişimin akciğerlerde gerçekleştiğini ispatladı.

Kimya dalında bilinenlerin sınırlı olması sebebiyle solunum ve sindirim fizyolojisinde dev hamleler yapılamadı. Fakat Padua’dan Sanctorius (1561-1636) klinik termometre, nabız saati gibi aletleri icat etti ve bu aletleri kullanarak metabolizmanın işleyişini göstermeyi başardı.

Mikroskopinin yükselişi çoğunlukla, Delft (Hollanda)’lı bir kumaşçı ve amatör bilim adamı olan Anton van Leeuwenhoek (1632-1723) ismiyle birlikte anılır. Leeuwenhoek’un mikroskopla sayısız keşfinin pek çoğunun tıbbi önemi büyüktür. Bakterileri, çizgili kasları, spermatozoonu ilk tarif eden odur. 200 adet el yapımı mikroskopla yapılmış gözlemleri nesneleri 160 kez büyütebiliyordu.

İlk mikroskobistlerden biri olan Kirchner, enfeksiyöz hastalıkların nedeninin kanda bulunan kurtçuklara bağlı olduğunu belirtmişti. (Ama gördüğü kurtçuklar muhtemelen alyuvarlardı). Robert Hooke bitkilerde gözlemlediği yapılara “hücre” ismini veren ilk kişidir. Jan Swammerdam alyuvarları ilk tanımlayan bilim adamıdır. Kılcal damarları keşfeden Malpighi, akciğer, karaciğer, böbrek, dalak ve derinin yapısı hakkında ilk mikroskobik analizleri de yapmıştır.

Lenfatik sistemin keşfi bu yüzyılın gros anatomideki en büyük adımlardandır. Wirsung (kanalı), Bartholinus (guddesi), Brunner, Meibomius (bezi), de Graaf (folikülleri) gibi 17. yüzyılın büyük anatomistlerinin isimleri anatomi terimlerinde hala yaşamaktadır. Yeni temel bilimlerin, fiziğin ve kimyanın klinik tıbba uygulanması iatrofizik (iatromatematik) ve iatrokimya akımlarını tetiklemiştir. Ünlü iatrokimyacı Leyden’li Sylvius (1614-1672) hastalıkları “asidosiz” ve “alkalosiz” olmalarına göre sınıflamıştır. Bu terimler günümüzde de kullanılmaktadır. İatrokimya ve iatrofizik akımları verimsiz kalıp, başarısızlığa uğramışlardır. Onlara tepki olarak gelişen vitalizm ise hayat fenomeninin sadece fizik, kimya terimleriyle açıklanamayacağını savunmuştur. Tüm bu teorilerin tıbbın ilerlemesine katkıları çok azdır.

İngiltere’den bir başka hekim, İngiliz Hipokrat ünvanlı Thomas Sydenham (1624-1689), kuru teorileri olarak adlandırılabilecek yukarıda sayılan akımlardan kurtularak bağımsızlığını ilan eden klinik hekimliğin en başarılı temsilcilerindendir.



Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   70   71   72   73   74   75   76   77   ...   329




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin