İZ TV “DENGE OYUNU” BELGESELİ, JONGLÖRLÜK ROPÖRTAJI 16.Mart.2009
JONGLÖRLÜK HAKKINDA BASINA ve MEDYA YER ALAN POPÖRTAJLARIMIZ ve KİTAP TASLAĞI
SORU1: Jonglörlük nedir, nasıl yapılır, tarihçesi ve türleri nelerdir?
CEVAP1: Jonglörlük Ortaçağda Avrupa’sında gezgin, iyi söz dizen müzisyen, şair ve dil ustalarına verilen bir isimken, günümüzde nesnelerle ustaca oynayan, hareket ettiren, çeşitli nesnelerle şaşırtıcı bir şekilde estetik ve sanatsal şekilde koreografi ölçüleri içinde, yaratıcı gösteriler hazırlayan ve sunan insanların mesleklerine verilen addır. Bu uygulamalara ‘jonglaj’ ve bu işle uğraşanlara da ‘jonglör’ denilmektedir.
Tabii ki bu işi de hobi olarak yapan insanlar vardır. Zaten jonglörlükte aynı, bir basketçinin profesyonel hayatı olabileceği gibi, herhangi birimizin amatörce ilgilendiği bir rekreasyon yani boş zamanlarını değerlendirmek için ilgilendiği zihinsel, bedensel ve ruhsal geliştirici, aynı zamanda sağlık veren bir eğlence aktivitesi olarak da herkesin hayatında yer alabilir. İş yaşamının boğuculuğundan sıyrılmak ve yaşadığını anlamak için almalıdır da. Ayrıca müşterileriyle iletişimi geliştirici ve ürün satışını artırıcı bir etkinlik olarak birçok firmanın bizden bunu talepettiğini göz önüne alırsak geleceğin trendy aktivitesi diyebiliriz.
Kısaca top, lobut, sopa, diabolo, devil stick, staff, yoyo, çember, poi, huloop, vb gibi hatta aklımıza gelmeyecek birçok nesneyi hünerle, yaratıcı ve şaşırtıcı bir şekilde çevirme aktivitesine jonglörlük diyoruz.
Jonglörlük uygulamaları ‘cascate’ denilen, topların bir fıskiye şeklinde çevrimini sağlamak üzere beceri kazanmaya çalışarak başlar. Bu süreç bazı solunum teknikleriyle en iyi şekle getirilir; tek topun her iki elle çalışılması sonucu iki topa geçilir tek el iki top ve iki el iki top gibi çalışmaların akıcı bir seviyeye gelmesinden sonra, üç top cascate hareketi çalışılmaya başlanabilir. Üç top çalışmasında akıcılık sağlandıktan sonra ki bu kişiden kişiye değişse de ortalama min.1 hafta ile max. 4 hafta gibi bir süredir. Bundan öncesi de sonrası da gözlenmiştir, bu yüzden katılımcılara ‘ben yapamıyorum yapamayacağım’ gibi bir kaygıya kapılmamasını telkin ediyoruz. Zaten katılımcılar ertesi gün bile bir şeylerin geliştiğini ve bir gün öncekinden farklı algıladıklarını, daha iyi bir durumda olduklarını söylüyorlar. Buna zamanında bizde şahit olduk; bu, beynin bir şeye odaklanarak onu analiz etmesi sırasındaki bilgi ve verilerin, uykumuzu aldıktan sonra daha duru bir şekilde hatırlanması ve bedeni daha kolay yönlendirebilmemiz sonucunda gerçekleşiyor. Yapmaya çalışacağımız hareketi ilk önce zihnimizde çizmemiz (vizülasyon) bize her alanda olumlu geri dönüşler sağlıyor. Bu, her şeyde olduğu gibi jonglörlük içinde geçerlidir. Akıcılık, el çabukluğu sağlandıktan sonra farklı figür denemelerine girişilir. Çünkü her yeni hareket beyinde yeni etkiler oluşturur. Bu da beyinlerimizde korteks denen beyin kabuğunun genişleyerek, günlük yaşamlarımızda tasarım, yaratıcılık gibi oldukça sık ihtiyaç duyduğumuz özelliklerimizin etkinliğini arttırdığı tespit edilmiştir. Bir de yakın zamanda basında çıkan bir araştırma ve sonuçlarından bahsetmek isterim: Zaten beynin kullanılmayan bölgeleri sonucu Parkinson ve Alzheimer gibi rahatsızlıklara neden olabileceği araştırılıyor, beynin birçok bölgesini aktive ettiği tespit edilmiştir. ‘Jonglörlük beyin gücünü artırıyor’Oxford Üniversitesi araştırmacıları jonglörlük (birden fazla topu havaya atarak düşürmeden yakalama) gibi karmaşık işler yapmanın beyin yapısında olumlu değişimlere yol açtığını ortaya çıkardı. Araştırma için hiç jonglörlük yapmamış 24 kişi seçilerek, denekler iki gruba ayrıldı. İlk gruba her gün 30 dakika pratik yaptırıldı. İki grup da beyin dokularındaki su moleküllerinin hareketini ölçen bir cihazla taramadan geçti. Jonglörlük eğitimi alan grubun beynindeki beyaz maddede yüzde 5 oranında artış kaydedildiği görüldü.
Amaç, figür arttırmak ve her bir figürü akıcı bir şekilde birbirlerine birleştirmek olabileceği gibi, yalnızca top sayısını arttırmak üzerede çalışılabilir. Şimdilik bildiğimiz top sayısı 12 dir. Bu kişinin kendi isteğine bağlıdır: biz ileride gösteri, eğlence ve eğitimlerimizde ikisini birleştirmek amacındayız. Bedenimizi ısıttıktan sonra çalışmalara başlıyoruz.
Özet: tanım, kimler yapıyor, uygulama, figür
SORU2: Biraz kendinizi tanıtırımsınız, ekibiniz kimlerden oluşuyor?
CEVAP2: İsmim Serdar Güven, Halkla ilişkiler ve İşletme mezunuyum ve sağlık kurumları işletmeciliğinde öğrenciyim. Jonglörlük ve diğer sanat dallarında Türkiye’de bir projelerimizi gerçekleştirmek, istihdam alanı oluşturmak, amacıyla, yakın zamanda da bir vakıf üniversitesinde Sanat Yönetimi konusunda yüksek lisans burs başvurusunda bulundum.
Aynı zamanda yine bir vakıf okulunda kantin sorumluluğu görevinde bulunurken, usta öğretici olarak gitar, piyano ve Jonglörlük konularında eğitmenlik görevlerinde bulunuyorum.
Evliyim ve Nisan isminde bir kız çocuğu babasıyım. Jonglörlük önceleri yalnızca benim ilgi alanımdı ama artık tüm ailemizi sardı: eşim Cevahir, kardeşim Sertaç , kuzenlerim Kamer ve Burçin, eşimin kardeşleri Aysel ablamız, kızı Gizem,Salih, Miray, Atilla, Şükran, Kerem ve arkadaşlarımız, onların aileleri ve arkadaşları… Hepsi sağ olsunlar, projelendirme aşamasında daha birçok insan katkıda bulundu, internette, bloğumuzun teşekkür bölümünde hepsine yer vermeye çalışıyoruz. Çünkü bir hayalle ( Türkiye’de de dünyadaki şekliyle hatta daha ileri götürerek halkın yararına sunmak hayaliyle) çıktık yola ve yolumuzda nice insanlarla karşılaştık, tanıştık ve yardımlaştık.
Tabiî ki okulumuzun Müdiresi Nilgün Baturalp, öğrenci-öğretmen, tüm çalışanlarına minnet borcumuz var. Velilerimizin büyük teşvik ve katkıları oldu herkese teşekkürü borç biliyoruz.
Özet: kimim, kimiz
SORU3: Nerede, ne zaman, niçin ve nasıl başladınız?
CEVAP3: 1998 yılında başladım diyebilirim: 12 yıldır görev yaptığın Kaşgarlı Mahmut Fen lisesinde başladım. Zaten oldum olası beyin, zihin isteyen işlere karşı hep ilgim vardı. Harlem ve Brezilya’yı küçüklüğümden bu yana estetik ve şaşırtıcı şovlarını ilgiyle izlerdim; sirk ve akrobatik gösterilerde ilgimi oldukça çekerdi.
Kantinde suları barmenler gibi çevirmeye çalışırdık, bu davranışlarımız çocuklarında çok hoşuna giderdi… 7 yıl kadar önce Tolga arkadaşımın kardeşi Levent Amerika’ya ekonomi master eğitimi için gidip geldiğinde üniversitelerinde ‘Juggling’ yani Jonglörlük eğitimi bölümlerinin olduğundan dersler verildiğinden bahsetti. Bende o zamanlar ki imkânlarımla Jonglörlük konusunda araştırmalara başladım. İlk yıldan sonra oldukça çok figürü yapabiliyor hatta kendi figürlerimi oluşturmayı deniyordum. Ama amacım eğitim olduğu için hem Türkiye ve Dünya’da ki çalışmaları takip etmeye çalışıyor; hem ilişkiler kurmaya çalışıyor hem de her şeyin bir tekniği olduğuna, daha doğrusu olması gerektiğine inanarak birkaç ilgi alanımın bilgilerini de(müzik eğitimciliğimi, aikido, binicilik, meditasyon, yoga, yaratıcı drama vb.) harmanlayarak ‘Jonglörlük ve Beceri Gelişimi’ isimli eğitim tekniğimizi bir program haline getirdim. Sabahları 04:00–05:00 ler de kalkarak işe hazırlanana kadar, gün içinde ve akşam yatmadan, oluşturduğum tekniği geliştirmeye çalıştım. 6 yıldır da arlıksız üzerinde düşünmeye devam ediyor, sürekli yeni bilgiler edinmeye çalışıyoruz.
Gelip geçici bir heves olarak algılandı başlarda, ama müzik, fotoğraf, resim, hat, tiyatro, sinema, şiir, edebiyat, bilim ve spor konularında biliyordum ki her alan aslında bir deryadır. Ve oradan Mevlana Celalettin Rumi’nin dediği gibi ‘kabın kadar su alabilirsin, kabını genişlet.’. Bende kabımı genişletmeye çalıştım. Ve zaman geçtikçe kabımı başkalarının kaplarıyla birleştirerek toplumsal yararları olduğunu gördüğüm ve inandığım için bir proje haline getirmeye çalıştım. Birçok arkadaş ve çevreden takdirler aldım: ‘Serdar olmayan bir şeyi var ettin, bir meslek ve istihdam alanı haline getirdin.’ sözlerini işittim. Haklılık payı vardı, fakat böyle bir alan dünya’da zaten vardı ama pek halka inmemişti ve daha hala bir meslek dalı olarak meslek odalarında kayıtlı değil. İnanıyoruz ki Jonglörlük gelişmiş ülkelerdeki gibi hatta daha da gelişerek Türkiye’de de meslek odalarında ve eğitim sistemimizde yerini alacak. Çünkü Türkiye birçok kültüre beşiklik yapmış bir coğrafya olarak bu sosyo-kültürel açılımları olan alanı, kendi kültürü içinde farklı bir yapıya kavuşturacaktır.
SORU4: Jonglörlüğün dünyadaki durumu nedir?
CEVAP4: Jonglörlük dünyada oldukça geniş alanlara yayılmış durumda; eğitim, sanat, spor ve bilim başta olmak üzere, sağlık, iletişim, bireyler ve toplumlar arası birliktelik amaçlı etkinliklerde kullanılmaktadır.
WJF Dünya Jonglörlük Federasyonu,
IJA Uluslararası Jonglörlük Birliği,
EJA Avrupa Jonglörler Birliği… gibi büyük organizasyonlara imza atan dünya çapında kuruluşlar vardır. Bu kuruluşların amacı Uluslar arası bilgilendirme çalışmaları, bilgi ve haber paylaşımları, etkinlikler, festivaller, yarışmalar, vb. düzenleyerek kültürler arası birlikteliklere Jonglörlük aracılığıyla ortamlar hazırlamaktır.
Düzenlenen yarışmalar top, labut, çember, vb gibi araçlarla yapılıyor, ancak zamanla sopa, diabolo, devil stick, staff, yoyo, poi, huloop, contact konularında da ehil insanların sayısı arttıkça diğer araçlarla da organizasyonların artacağı kanısındayım.
Bizimde okulumuzda benzeri bir ‘jonglör olimpiyat oyunları’ denememiz oldu; oldukça eğlenceli geçti, çocuklar tüm yıl boyunca hazırladıkları gösterilerinden sonra bu eğlencelerle coştular. Bu olimpiyat oyunlarında tek top, iki top ve üç topu en uzun süre ve en uzun mesafe kimler taşıyabilecek gibi kategorilerde oldu. Bağlarbaşı kültür merkezindeyse farklı konseptte gösteri ve ödüllü bir yarışma programı hazırladık ve sunduk.
Birçok ileri ülkenin düzenlediği festivallerde yine birçok ülkeden farklı alanlarda uzman ve eğitmen kişilerin katılımıyla, konulara ilgi duyanlara ulaşılmak üzere atölye çalışmaları, yıl içinde hazırlanan performanslar ve malzemelere ucuza ulaşım imkânı sağlanıyor.
Çağdaş sanatlar, sirk sanatları, alternatif, gezgin, sufi müzikleri eşliğinde, tiyatro, mim sanatları, akrobasi, alternatif yaşam ve dans etkinlikleriyle, beden, zihin ve ruh üçlüsünü geliştirmeye çalışan insanların katılımlarını eğitimlerini içeren ortamlar sağlanıyor.
Bir araya gelen insanların kendi hayat deneyimlerini paylaşmaları sağlanabilecekleri ortamlar yaratılıyor. Tabii ki bundan herkes kendi payına bir kazançla dönüyor. Ekonomik, kültürel ve sosyal boyutlarıyla tüm insanlar için güzel şeyler oluyor.
SORU5: Jonglörlüğün Türkiye’de ki durumu nedir?
CEVAP5: Jonglörlük Türkiye’de gelişmekte olan bir aktivite: şu an da gösteri ve çağdaş sirk, sahne, sokak sanatları alanlarında çekirdek bir zümre ilgileniyor. Ve tabii ki bu zümreden ve dünyadan bu aktiviteyi takip eden başka bir kitle daha var. Fakat bu iki kitle ilginçtir büyük bir hızla genişliyor. Zaten yenilik arayışı her alanda olduğu gibi alternatif spor, sanat, sağlık, eğitim, vb. gibi her alanda var. Yeniliğin, gelişmenin, değişmenin önü alınamaz; her insan içine girdiği yapıyı, mesleği, ülkeyi değiştirir; aynı zamanda mesleklerde insanları, ülkeleri değiştirir ve yine ülkeler, toplumlar içlerine giren yapıları, meslekleri ve insanları değiştirirler: dolayısıyla jonglaj, jonglör ve Jonglörlük tabirleri de zamanla içinde bulunduğu koşullara göre değişecek ve çevresini değiştirecektir.
Türkiye’de bu değişimin başında malzeme üretimiyle, organizasyonlarıyla, eğitim alanlarıyla bizde bir şeyleri olumlu, katma değer yaratacak şekilde değiştirmeye çalışıyoruz. Bu değişim katılım yoluyla ve herkesin elinden geleni geciktirmeden, ertelemeden, yeniliğe,
açık olarak harekete geçmesiyle gerçekleşebilir. Tersi bizim dünyaya uzak kalmamız demek olur.
Çalıştığımız kurumlardaki yetkili kişiler, bu yenilikçi aktiviteye kendi inisiyatifleriyle katkı ve güç vermektedirler. Ama inanıyorum ki, bugüne kadar ziyaret ettiğimiz ve bize ulaşacak kurumlar aracılığıyla Türkiye’de bu alanda daha çok çalışmanın yapılacak. Kurumsal çalışmalar bazında çalışanların bu eğitimleri almaları sonucunda kısa, orta ve uzun vadede herkese yarar getireceği görülecektir.
SORU6: Karşılaştığınız ilginç olay ve anılarınız var mı?
CEVAP6: Evet, Jonglörlük bugüne kadar ikibinin üzerinde insanla tanışmamıza ve ilişkiler geliştirmemize vesile oldu. Bu kadar insan ve onlarla geçirdiğimiz sürelerde ilginç gözlem, duyum ve anılarımız oldu. Beni en çok etkileyenlerden biri, sokaklarda bally çeken çocuklardan birine Özay Şahin isimli bir sinema yönetmeninin jonglörlük öğretirken verdiği bir anekdot oldu; ‘jonglörlük yaparken iki elinizde bu işle dolu olmalı.’ diyerek onların uyuşturucudan uzaklaşmalarına vesile olduğunu okudum.
Bizimde ileride projeler üretmek üzere sokak çocukları derneği kurucusu Yusuf Bey’le bir görüşmemiz oldu. Eşim ve ben bir sokak çocukları barınma merkezine giderek müzikli bir toplantı yapmıştık, bu ziyaret sohbet havasında geçmişti. Bizde ve sanırız onlarda da hoş ve derin anılar bırakmıştı. Gelecekte bu çalışmalara çocuk esirgeme kurumları, yaşlı yurtları, hapishanelerde, vb. yerlerde sosyal sorumluluk proje çalışmaları bazında devam etmek istiyoruz.
Dışarıda park ve açık alanlarda insanların gösterdiği ilgi çok güzeldi. Yaptığımız gözlem şudur ki; izleyenlerin haricinde katılmak isteyenlerin çoğu meraklı, girişken ve dış dünyaya açık, kendine sınır koymayan insanlardı.
SORU7: Jonglörlüğün hangi alanlarla bağları var?
CEVAP7: Jonglörlük birçok alanla bağlantılı, sanatın birçok alanı tiyatro, müzik, güzel sanatlar. Spor ve beden aktivitesi ile ilgili olarak akrobasi, denge çalışmaları olarak. Yine fizik ve matematik gibi soyut ve somut birçok alanla bağlantıları var.
Bunların dışında sağlıkla ilgili etkilerinden dolayı bedensel, zihinsel ve ruhsal konularla ilgili çocuk, genç, yaşlı tüm yaş gruplarında eklem, kas, sinir yapılarında ve koordinasyon geliştirici yönleri var. Ayrıca otizim ve benzeri engellerle karşı karşıya olan insanlarımızın günlük hayata geçişlerine kolaylık sağladığı gibi, günlük hayata karışmaları sonucu kent düzeninde de onlara yönelik düzenlemelerin artacağına inanıyor ve bunun örneklerini ileri ülkelerde görüyoruz. Erken davranışsal ya da kavrayışsal müdahaleler çocukların kendine bakabilme yetisi ile sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına yardımcı olabilir.
Çalışmalar sırasında zihin tamamen top, ritim ve hareketlerde olduğundan, zihni bir noktaya odaklayıp rahatlatma, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırma etkisine sahip. Ve tüm bunları eğlenerek, neşe içinde yapmanız söz konusu.
Müzik ve beden ilişkisi içinde yapılan her tür aktivite, beyinde denge ve beceri gelişimini sağladığından, günlük hayatta kendine ve çevresine güven duygusunu geliştirdiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya konmuştur.
Ruhsal yönü ise, kendisiyle ve çevresiyle barışık, problemi çözmeye odaklı bir zihin ve ruh yapısı sağladığı ilgili çevrelerce tespit edilmiştir.
Bizlerde yaptığımız çalışmaların geri bildirimlerini alarak, bunlardan sonuçlar çıkarmaya çalışıyoruz. Başlama sürelerinden itibaren günlük yaşantılarında, el beceri ve reflekslerinde, aile, iş ve çevresiyle ilişkilerinde, ders, okul ve işleriyle ilgili ne tür değişim ve gelişimler olduğunu takip etmeye çalışıyoruz.
Şimdiye kadar sağlık, huzur, neşe, iletişim, başarı, vb. gibi konularda hep olumlu yönde geri bildirimler aldık. Yinede olumlu olumsuz tüm yönleriyle deneyim, gözlem, araştırma ve değerlendirmelerimize devam ediyoruz.
SORU8: Jonglörlükle ilgili hayal ve projeleriniz varmı?
CEVAP8: Hayallerimiz büyük, dolayısıyla amaç, hedef, misyon ve vizyonlarımızda büyük. Kısa vadede orta ve uzun vadedeki ihtiyaçlarımız olan, çevre, yer, eğitmen ve kaynak konusunda hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki beş yıl içinde bu konularda ki çalışmalarımız orta vadedeki yani on yıl içinde karşımıza çıkacak fırsatları değerlendirmemizi sağlayacak. Bu fırsatlar nelerdir derseniz basın, özel ve kamu kuruluşlarından gelecek tekifleri değerlendirmek, irtibat, ilişki ve çalışmalarımızı artırarak daha fazla insana ulaşıp eğitim ve eğitimci donanımımızı arttırmak istiyoruz.
Çünkü bu da uzun vadedeki yani yirmi yıl içerisinde tüm Türkiye’de bu faaliyetlerin uluslararası etkilerini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz.
SORU9: Siz ve ekibiniz Jonglörlüğün hangi alanlarıyla ilgileniyorsunuz?
CEVAP9: Uzun süredir kendimizi eğlendirmeye ve geliştirmeye çalışıyorduk, bu süre bize öğrenmeyi öğrenmeye ve öğretmeyi öğrenmeye hazırladı. Şimdilerde ise öğretmeyi öğretmeye çalışıyoruz, yani asıl işimiz’ ÖĞRETMEK’
Eğitim konusunda bugüne kadar beş binin üzerinde insanla çalıştık. Bu da bize eğitim konusunda oldukça büyük deneyim, özgüven, heves ve motivasyon getirdi. Bizler ekip olarak gösterilere çıkıyoruz ama bunu bu konuda neler yapılıyor, neler yapılabilir, insanların jonglörlükle ilgili bir fikri olsun diyerek hazırlıyoruz.
Birde içten gelen bir şey olsa gerek, sağlık konusunda bir şeyler başarmak istiyoruz. Sağlıktan kastımız ‘bireyden başlayıp topluma ulaşabilecek sağlıktır.’ Yani bireysel ve toplumsal, zihin, ruh ve beden sağlığıdır. Bu beş değişkenin birleştiği toplum insanlarının dünyaya güzel şeyler verdiği inancı ve farkındalığındayız. Bizde dünyaya güzel şeyler bırakmak sevdasındayız: kendimiz ve tüm insanlık için.
SORU10: Jonglörlüğün size kattıkları nelerdir?
CEVAP10: Aslında bize ve jonglörlükle uğraşanlara katmadığı yok diyebiliriz. Bu sorunuzla ilgili bir hikâyeciğim var, paylaşmak isterim: Jonglörlüğü ve çalışmalarımızı tanıtmak için özel bir okulun müdür yardımcısı ile görüşme sırasında: broşürümüzün orta sayfasındaki ‘jonglörlüğün yararları başlıklı bölümü işaret ederek ‘gerçekten bu kadar yararı olduğuna inanıyor musunuz?’ diye sordu. Bu soru karşısında kendimi gülümsemekten alamadım ve kendisine ‘bu ilgileri bir ay gibi kısa bir sürede, buroşürümüz için internetten toparladığımızı’ ilettim ve o zamandan bu zamana geçen süre içinde yararlarıyla ilgili deneyimlerimiz, bilgilerimiz ve inancınız katbekat arttı. Zaten yetkili kişi de o ifademe karşılık bilgilerimize ve inancımıza hak vermişti.
Bize kattıklarından ziyade, ilgilenenlerde ne tür etki ve gelişmeler gözlendiğinden bahsedecek olursak:
Psikomotor beceri gelişimi
Psikomotorik tedavi etkisi
Özgüven gelişimi
Öğrenme isteğinde artış
Görme, duyma, dokunma algılarında artış
Duruş, mimik ve jestleriyle kendini ifade ederek dışa vurma yetisi
Günlük yaşamda bağımsız ve uyumlu davranışı özendirme ve geliştirme
Grafomotorik terapi etkisi ile el yazısı gelişiminde destekler ve sorunlarıyla baş edebilmeleri için stratejiler ve kendilerine ait çözüm yolları geliştirirler
Kurumlara bağlılık
Sağ ve sol beyin loblarını aynı anda kullanarak yaratıcılık
Yeniliklere açıklık
Zihin, beden, ruh sağlığı ve gelişimi
Sosyokültürel faaliyet ve organizasyonlara katılım
Konsantrasyon
Koordinasyon
Motivasyon
Soyut zekânın gelişimi(matematik, sanat, vb.)
İç dünyayı zenginleştirmek
Dış dünya ile iletişim
Uyum
Empati
Esneklik
Basit ve ileri derece denge sorunlarını giderme
Algısal öğrenme, ayırt edici öğrenme, birleştirici öğrenme, özümleme, uyumlulaştırma, sembolik öğrenme, analiz, karar verme, uygulama, vb. hayati önem taşıyan konularda hız ve kapasite ile ilgili olumlu gelişmeler yaratmak
Yarattığı pozitif etki ve sinerjiyle zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırmak
SORU11:Hareketleri hiç yapamayan oluyor mu?
CEVAP11: Hareket çeşitliliği ve zenginliği olan bir aktivite olduğu için, her uygulayıcı kendi ölçüsünde bir şeylere ilgi duyuyor ve kendini o yönde geliştiriyor. Başlangıçtaki inanç ve amacımıza paralel işliyor her şey: Herkes kendi kapasitesini geliştirebilir ve imkânsız denen her şey imkânlı hale getirilebilinir. Birlikte yaptığımız ekip, takım çalışmaları eğer kullanabilirsek yarattığı sinerjiyle buna katkı sağlar.
İşin felsefesinde kimsenin kimseyi olumsuz bir şekilde eleştirmesi, yermesi söz konusu değildir. Çünkü kişi o an ki durumunun üzerine ancak zaman içinde, algısı ve deneyimleri sayesinde çıkabilecektir. Dolayısıyla, kimseden bir hareketi ilk seferde, bir anda yapabilmesi beklenmemektedir. Çünkü, zaten farklı seviyelerde olan algı ve motor beceriler, zihnin odaklanması, beynin algılaması ve bedenin uygulaması sonucu hedefe farklı şekil ve zamanlarda ulaşır. Buda kişinin ve ortamın karşı tarafı kendi gibi düşünerek, anlamaya, hak vermeye ve algılayıp, deneyip, hazır hale gelmesini denemeye, o sırada kendini geliştirmeye, zihin odağını kendi yapabilecekleri ve verebilecekleri üzerinde odaklaması gerekliliğini öğretir.
Hülasa, Jonglörlük ayna karşısında bir oyundur, oynamasını bilene; yaşam gibi bir oyun, yaşamasını bilene. Sorunuza bağlarsak: hareketleri yapamayan oluyor mu? – oluyor. Herkes yaşamayı öğrenebildiği kadarıyla yaşıyor: burada önemli olan sahip olduklarımızdan aldığımız keyif değimli?
SORU12: Jonglörlük ne kadar zamanda öğrenilebilir?
CEVAP12: Eğitim ve öğretimin birkaç alanıyla bazı vesileler ile bir araya geldim. Ve gördüm ki “öğrenmenin sonu yok.”hele hele öğrenmeyi öğrenmeden hiçbir şey öğrenemiyor insan. Aslında öğretmeye başladığında başlıyor öğrenme. Ve ancak öğrenmek isteyenin öğrenebileceği kadar oluyor öğrenme, yine ve sonsuza dek. Yani birazda Öğretmeyi öğreniyor insan. Dolayısıyla bu vizyon, bizi sonsuz bilgi ve olasılıkla karşı karşıya olduğumuz ve öğrenmek için yapabileceğimiz tek şeyin; ilgili, istekli, inançlı, merakı olmak, bir kerede olsun denemeye açık olmak ve baştaki durumun değişeceğini bilerek zorluklardan yılmamak gerektiğini bildiriyor.
“Zaman diye bir şey yok, onu insanlar yarattı.” der bir bilim insanı düşünür. Her alanda bu vizyonla yola çıktığımızda, zamanın göreceli olduğunu, eğer yaptığınız şeyden keyif alıyorsanız bir gün bir şeylerin değiştiğini ve amacınıza ulaşmış olduğunuzu görüyorsunuz. Amacınızı ne kadar netleştirir, konsantre olur ve odaklanarak çalışırsanız varma noktanız o kadar yakın olur. Yani Jonglörlük çalışmalarında da zihninizi ne kadar hareketleri çözümlemeye çalışır, hareketlere ve malzemelere ne kadar odaklanır ve devam ederseniz eğlenceniz, öğrenmeniz ve sonuç elde etmeniz mümkün ve kısa sürede oluyor.
Az ama nitelikli, az ama sürekli bir ilişki her konuda olduğu gibi Jonglörlük sırasında da küçük sağlam ve devamlı adımların sağladığı verimi verecektir.
SORU13: Jonglörlükle kimler ilgileniyor, kimler ilgilenebilir?
CEVAP13: Bizim sloganımız 8’den 88’e. 8 yaş burada üç top seviyesinde beceri geliştirilebilecek ortalama yaştır. Ailemiz ve arkadaş çevremizde çocuk yaş ortalaması 4 ve hemen hepsinin elinin altında jonglör topları ya da malzemeleri bulunduğundan gözlemimiz, oyun amacıyla atıp tutabiliyorlar. Malzemelerin renkleri, şekilleri, dokuları çocuklara hoş ve çekici geliyor. Ve yine hepsi anaokuluna gidiyor: bizim kızımızın gittiği anaokulunun Müdiresi, drama ve oyun türünde yeni eğitim alanları ve eğitmen bulmakta güçlük çektiklerinden bahsetmişti. Bizde zamana bıraktığımız bir projeyi yakın zamanda hayat geçirme kararı aldık. Anaokulu öğretmenlerine ve öğrencilerine yönelik ayrı ayrı olmak üzere ilk ve orta okul öğrencilerininkinden farklı, iki eğitim programı hazırladık: taleplere göre kurumlara bu zihinsel, bedensel ve ruhsal yayarları olan, aile içi iletişimi arttıran etkinliği okul öncesi eğitim hayatına girmesi gerekliliğine inanıyoruz. Çünkü çocukların, belli bir ağırlığı, şekli, olan bir nesneyi farklı ölçüde uzaklıklara atmaya çalışması sırasında, beyin farklı hareket etmek zorunda. Ve bu da beynin koordinasyon, analiz, gibi fonksiyonlarını tetikleyerek gelecekteki yapacağı her işinde beceri gelişimi sağlamış bir beyin ile sağlıklı, analitik karar verme seviyesinde olacaktır.
Yine sorunuza bağlarsak, bunlardan çıkarabileceğimiz birçok sonuç var. Beyin, kas, eklem, sinir, refleks, analitik zekâ, kurgusal zekâ, sağ sol loblar, el, göz, kulak, boyun, kollar, kalp, vb. gibi günlük yaşamımızda hayati önem taşıyan uzuvlarımız, Jonglörlük çalışmaları sırasında bütüncül bir şekilde faaliyette olduğundan, bunun yararlarını gören ileri ülkedeki eğitim ortamlarını Türkiye’de de oluşturmak çok zor olmayacaktır diye düşünüyoruz.
Avrupa, Amerika, Çin, Japonya gibi yerlerde genelde gençlerin yüksek tavanlı spor kulübü ve alanlarını doldurduğunu söyleyebiliriz. Besyo Beden Eğitimi Spor Yüksek Okullarından bir profesörümüze amaçlarınızdan bahsettiğimizde “Bir zamanlar sucuba adında bir alan yoktu, şimdiyse beş alt dalı var.”demişti. Bizde yolumuza bu niyetle başlamıştık: her yaş, her kesimden insanımıza hitap ettiğine inanıyoruz.
Jonglörlük eğitimine kimler katılabilir, nerelerde kullanılabilir?
* Spor, sanat ve bilim alanında çalışma yapanlar,
* Çiftler arasında ve aile terapisi amacıyla,
* Masabaşı gibi az hareketli iş yaşantılarında,
* Görüş alanı genişliği isteyen, şoförlük, kaptanlık, pilotluk gibi sürüş mesleklerinde,
* Eklem, adele, sırt, kol, boyun ağrıları ve rahatsızlığı olanlarda ve oluşmasının önlenmesinde
* Kalp, sinir, denge ve stres şikâyetlerinin tedavisi ve oluşmasının önlenmesinde,
* Oluşturduğu olumlu etkiyle kötü alışkanlıklardan uzak kalmak isteyenlerde,
* 8’inden 88’ine her yaşta insana…
SORU14: Jonglörlük çalışmaları nerelerde yapılabilir?
CEVAP14: Ben iş ortamında başladım ama ailece evde başladık diyebilirim. Eve misafir geldiğinde 11–12 kişi ayakta, yerlere diz çökerek yada bulduğumuz yer oturarak küçük atölye çalışmalarımızı yapıyorduk, ortam olduğunda yine yapıyoruz. Zaten aile içi iletişim platformumuz haline geldi. Bir araya gelme nedenimiz bazen yalnızca Jonglaj çalışması yapmak, yeni hareketler denemek, ikili üçlü dörtlü passing (paslaşma) çalışmaları yapmak için olabiliyordu. Şimdi ise hem eğlenmek, birlikte güzel neşeli saatler geçirmek, hem gösteri koreografileri tasarlamak ve çalışmak, hem de yeni projelerimiz üzerinde tartışmak, beyin fırtınaları yapmak oluyor.
Bir araya geldiğimizde tabiî ki bizde de her ailedeki günlük diyalog ve sahneler var. Türkiye’nin, dünyanın gidişatından konuşup haspihal ediyoruz. Jonglörlük çalışmalarımız sırasında ağzımıza pelesenk olan bazı jargon kelimeler günlük hayatımıza da giriyor bazen. Mesela paslaşma çalışmaları sırasında herkesin seviyesini biraz daha zorlaması için “şapşi” adı verdiğimiz bir oyun var, bu oyun ve kelime kendini yaptığı hatalara bağlamak yerine geliştirmeye odaklamak gerektiğin anlamına gelir. Günlük hayatımızda da yaptığımız bir hatayı işaret ederek bir daha ki sefer daha dikkatli olmayı simgeler.)
Avrupa’da işyerlerinden, okullarından, evlerinden çıkıp spor salonlarına giderek bu sosyo-kültürel faaliyete katılan yüz binlerce insan var. Yer olarak başlangıçta normal yüksekliklerde apartman daireleri yeterli olurken, ilerleyen zamanlarda, figür ve nesne sayılarının artması nedeniyle açık alanlar mevsime ve hava koşullarına göre kapalı salonlarda yapılan bir aktivitedir.
Bizim amaçlarımızdan biride insanları evlerinden çıkarmak birbirleriyle tanışma ortamları kurarak güzel zamanlar geçirmelerini sağlamak ve aynı zamanda kaliteli bir boş zaman aktivitesi bilincini yaymaktır.
Jonglörlüğün kullanım alanları
1-Aile içi birleştirici faaliyet alanı olarak bireysel ya da toplu olarak,
2-İlk ve orta eğitimde zihinsel, bedensel, ruhsal ve sosyal gelişim için eğlenceli bir sosyokültürel faaliyet,
3-Kolej ve üniversite eğitimlerinde kulüp çalışmaları ,
4-Günlük hayatta rekreasyon, sosyallik ve spor amaçlı,
5-Özel ve kamusal iş yerlerinde çalışanlara,
6-Çocuk esirgeme kurumlarında,
7-Engelliler rehabilite merkezlerinde,
8-Yaşlıları koruma organizasyonlarında,
9-Fitness kulüplerinde,
10-Turizm sektöründe animasyon faaliyetlerinde,
11-Spor kulüplerinde,
12-Tiyatro ve drama eğitimlerinde,
13-Modern ve klasik dans kulüplerinde,
14-Alternatif spor,sanat ve bilim merkezlerinde,
15-Kurumların konser,gösteri,tören,açılış,vb.
SORU15: Jonglörlük çalışmaları yapanlara neler kattığını söyleyebilirsiniz?
CEVAP15: Bizim ailece hareket alanlarımızı genişletti, festivaller, yolculuklar, değişik iller, değişik insanlar, değişik bir çok şey…
Öğrencilerimiz için hayatlarının şekillerimi değiştiğini ifade ediyorlar. Velilerimiz böyle bir aktivitenin yıllardır aynı şekilde sürüp giden, artık sıkıcı olmaya başladığını ifade ettikleri ‘klasik şiir, marş, koro, folklör dörtlüsünden’ farklı, eğlenceli, heyecan verici, şaşırtıcı bir çalışma olduğunu ifade ediyorlar. Evet, şiirlerde bizim bir değerimiz, şarkılarda, marşlarda, halk dansları da, hatta jonglörlükle iç içe yeni gösteri bilincinin gelişmesi gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin eğitim hayatında, özel gün,bayram, tören ve kutlamalarında, çocukların heves, istek ve arzuyla içinde yer almak istedikleri farklı, yeni bir etkinlik yer almış oldu.
Gösterilerimizin koreografilerini şimdilik benim yönlendirmelerimle götürüyoruz ama ileride çocukların teknik, artistik, sahne sanatları, Jonglörlük bilgi ve hünerlerini arttırmaları oranında gösterilerimizin senaryo, kurgu ve koreografilerimizi birlikte yapacağız. Öğrencilerimizin araştırma, analiz etme, uygulama ve sonuçları analiz etme gibi yetilerinin erken yaşlarda farkında olmaları ve geliştirmeleri yönünde bir bilinç geliştirmek istiyoruz. Beş yıldır insanların içinde, üç yıldır eğitim kurum ve kuruluşlarında eğitimlerimizi gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra ense kökü, omursa ve kasların bir bölümünde sertleşme başlayan bir yakınımızın Avrupa’da bu tür vakalarda top ve lobutlarla çalışma yapması tavsiye edildiğinden bir süre devam etmiş. Ve yumuşama belirtilerini bizzat deneyimlemiş.
İkili çalışmalarımıza katılan öğrencilerimiz ’empatiyi’ deneyimledi. Başkalarının yerinden olaylara bakmayı duyumsadı.
Yine özel kurumlarda verdiğimiz eğitimlerde ikili çalışmalar sırasında, takım ve ekip çalışmasında ilk gerekliliklerden biri olarak ‘aynı noktaya: misyon, vizyon, aynı hedefe kilitlenmek’ gerektiğini gördük. Aynı amaç ve aynı hedefe bağlı insanların ortalama davranışları da o yönde oluyor. Kimse kimseye yük olmak istemiyor. Yapabileceklerini görünce de, yaptıkları artıyor. Özgüven sahibi bir kişilik bulunduğu ortama da güven ve özgüven aşılıyor. Güvenilir bir insan olarak başkalarının da başkalarına güvenebilmesini sağlıyor. Karşılarına çıkan problemlerin üzerinde tartışarak, çözüm odaklı düşünce ve davranış kalıplarına göre hareket ederek yeni davranış modelleri öğreniyor, deniyor ve geliştiriyorlar.
SORU16: Jonglörlükle ilgili son olarak neler söylemek istersiniz?
CEVAP16: Sonsöz de ziyadesiyle gerekliliklerden bahsedebiliriz: Her şeyden önce insanlarımızın yeniliklere açık olmaları gerektiğini gördük. Çünkü ketum, başkası ne der diyerek düşünüp hareket eden her işe zor başlıyor. Bu girişimciliğe vurulan en büyük darbedir. Farklılıklara açık bir zihin ve dünya görüşü gerekiyor. Eleştirmek için değil, öğrenmek, hayret etmek, geliştirmek için bakmak, izlemek ve katılım gerekiyor. Gelişim odaklı, bencillik ve egodan sıyrılmış, her şeye eşit mesafede, güçten ziyade aklın yoluna inanan, bu yolda ilerleme heves, istek ve bilincinde olmamız gerekiyor.
Olimpiyat ruhunun tam ortasında duran,”kendini tanı ve kendini geç.” felsefesinde olmayı gerektiriyor. ARTIK SANAT, SPOR, BİLİMDE İZLEYİCİ DEĞİL, KATILIMCI ve ÜRETİM-TÜKETİM ZİNCİRİNDE BİLİNÇLİ OLMAMIZ GEREKİYOR…
FARK YARATANLAR -- CNN TÜRK
1.bölüm: Adayınızı gerçek bir fark yaratan olarak görme ve seçtiğiniz kategoriden aday gösterme sebebiniz nedir? (Lütfen, adayınızın insanların hayatında yarattığı farkı ve başarısını detayları ile anlatınız- en fazla 200 kelime)
Sayın Serdar GÜVEN’in çalışmalarını,
Türkiye’de olmayan dünya'da da oldukça az oranda ve gelişmiş ekonomili ülkelerde yapılan bir çalışmayı; sağlık, spor, sanat, bilim, eğitim, toplumsal iletişim, kişisel gelişim, vb. gibi alanlarla birleştirerek, eğitim, organizasyon ve üretim konularında istihdam yaratmasından dolayı değerlendirmeye alınmasını uygun gördük.
Rekreasyon çalışmalarına Türkiye'de yeni bir alan getirmiştir: her yaştan insanın her türlü çalışma yaşantılarında azalan ve / veya biten zihinsel, bedensel ve ruhsal enerjilerini aktif şekilde ve pozitif yönde geliştiren "JONGLÖRLÜK" etkinliğini altı yıldır Türk insanının günlük hayatına sunmuştur. Jonglörlüğü, açık alanlarda her yaştan insanlarla, aile-arkadaş toplantılarında misafirlikte ve misafirleriyle, festival ve şenliklere gönüllü katılımlarıyla; eğitim kurumlarında, sosyal gönüllülük çalışmalarıyla çocuk esirgeme kurumlarında, özel kurum ve kuruluşlarda ekibiyle verdikleri eğitimlerle; televizyon ve gösteri dünyasında yine ekibiyle klip, reklam ve sahne gösterileriyle ve son aylardaki çalışmalarıyla 2010 İSTANBUL Avrupa Kültür Başkenti ve benzeri organizasyonlara hazırladığı sosyo-kültürel eğitim projeleriyle Türkiye’de birçok çalışmalara imza atmıştır.
Ve yine azimle özel zamanlarından feragat ederek Spor AŞ. , Kültür AŞ. , Sağlık AŞ. , Milli Eğitim Müdürlüğü ve bir çok özel ve kamuya ait eğitim, kültür ve üretim hizmeti veren kurum ve kuruluşlara yaptığı ziyaretlerle "JONGLÖRLÜK" aktivitesini tanıtarak Türkiye'de bu aktivitenin bir yerlere gelerek yararlarından hızla insanlarımızın faydalanmasına çalışmıştır. Bütün bunları üçüncü üniversitesini okurken ve yüksek lisans hazırlıkları yaparken, bir okul kantininde çalışırken, altı yıllık evliliğini sürdürürken ve beş yaşındaki kızları Nisan'a babalık yaparken, mümkün olduğunca tüm ailesini de çalışmalara katılımlarını sağlayarak devam etmiştir.
2. bölüm: Adayınızın yarattığı etki neden önemli? (Lütfen kaç kişinin etkilendiğini, etkinin süresi ve derecesini, kaç kişinin ilham alarak aynı çalışmaları devam ettirdiğini belirtiniz- en fazla 200 kelime)
"JONGLÖRLÜK" yalnızca sirklerde yapılan bir pasif izleyici eğlence unsuru olarak bilinir ve üç top çevirme ve deneme girişimlerinden başarısız çıkılırken; 6 yıldır beş binin üzerinde insanla bu çalışmaları yaparak hayatlarına yeni bir ilgi alanı sokmuştur.
Dostları ilə paylaş: |