And (be mindful of) the Day when He will say: Call those partners of Mine whom ye pretended. Then they will cry unto them, but they will not hear their prayer, and We shall set a gulf of doom between them.
Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.
Edip Yüksel Meali
Biz bu Kuran'da halk için her türlü örneği verdik. Fakat insan tartışmaya çok düşkündür.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Şüphesiz biz, bu Kur'ân'da insanlara çeşitli mânâları türlü misallerle açık olarak verdik. İnsan ise, her şeyden çok mücadelecidir.
Süleyman Ateş Meali
Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık. Ama insan, tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yemin olsun, biz, bu Kur'an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Yusuf Ali (English)
We have explained in detail in this Qur´an, for the benefit of mankind, every kind of similitude: but man is, in most things,(2398) contentious. *
M. Pickthall (English)
And verily We have displayed for mankind in this Qur’an all manner of similitudes, but man is more than anything contentious.
Kehf Suresi 55
وَمَا مَنَعَ
alıkoyan şey
النَّاسَ
insanları
أَنْ يُؤْمِنُوا
inanmaktan
إِذْ
zaman
جَاءَهُمُ
kendilerine geldiği
الْهُدَىٰ
hidayet
وَيَسْتَغْفِرُوا
ve istiğfar etmekten
رَبَّهُمْ
Rablerine
إِلَّا
ancak
أَنْ تَأْتِيَهُمْ
kendilerine de gelmesi
سُنَّةُ
yasasının
الْأَوَّلِينَ
evvelkilerin
أَوْ
yahut
يَأْتِيَهُمُ
karşılarına gelmesidir
الْعَذَابُ
azabın
قُبُلًا
açıkça
Türkçe Transcript (*)
Vemâ mene’a-nnâse en yu/minû iż câehumu-lhudâ veyestaġfirû rabbehum illâ en te/tiyehum sunnetu-l-evvelîne ev ye/tiyehumu-l’ażâbu kubulâ(n)
Ali Bulaç Meali
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
Edip Yüksel Meali
Kendilerine yol gösterici geldiğinde, halkı inanmaktan ve Rab'lerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilerin sünnetinin (benzer uygulamanın, örneğin, geçmiş toplumlara verilen mucizelerin bir benzerinin) kendilerine de gelmesini veya azabın açıkça karşılarına gelmesini dilemeleridir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiğinde insanları, iman etmekten ve Rabblerinden günahlarının mağfiretini istemekten alıkoyan şey sadece geçmiş milletlerin başlarına gelen felaketlerin kendilerine de gelmesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre gelip çatmasını beklemek olmuştur.
Süleyman Ateş Meali
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerine istiğfar etmekten alıkoyan şey, ancak evvelkilerin yasasının kendilerine de gelmesi(ni) yahut azabın açıkça karşılarına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Kendilerine hidayet geldikten sonra, insanları iman etmekten, Rablerinden af dilemekten alıkoyan şey şundan başkası değildir: Evvelkilerin yol ve yöntemlerinin kendilerine de gelmesini yahut bizzat azabın karşılarına dikilivermesini beklemek.
Yusuf Ali (English)
And what is there to keep back men from believing, now that Guidance has come to them, nor from praying for forgiveness from their Lord, but that (they ask that) the ways of the ancients be repeated(2399) with them, or the Wrath be brought to them face to face? *
M. Pickthall (English)
And naught hindereth mankind from believing when the guidance cometh unto them, and from asking for forgiveness of their Lord, unless (it be that they wish) that the judgment of the men of old should come upon them or (that) they should be confronted with the Doom.
Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkâr edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler.
Edip Yüksel Meali
Biz, elçileri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdik. Kafirler, gerçeği sahte ve yanlış ile ortadan kaldırmak için gayret ediyor. Ayetlerimi (işaret ve mucizeleri) ve uyarıldıkları şeyleri alaya aldılar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Halbuki biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise hakkı, batılla ortadan kaldırmak için mücadele ediyorlar. Onlar, âyetlerimizi ve korkutuldukları azabı da alaya almışlardır.
Süleyman Ateş Meali
Biz elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkar edenler, hakkı batılla gidermek için mücadele ediyorlar. (Onlar), ayetlerimle ve uyarıldıkları şeylerle alay ettiler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.