-
İmam Hüseyin (a.s)’ın Yezid’e biat etmediği günden itibaren Aşura’ya kadar süren kıyam müddeti yüz yetmiş beş gündür. On iki gün Medine’de, dört ay on gün Mekke’de, yirmi üç gün Mekke’den Kerbela arasında ki yolda, sekiz gün Kerbela’da (Muharrem ayının ikinci gününden onuncu gününe kadar) geçmiştir.
-
İmam Hüseyin (a.s)’ın Kerbela’ya giderken Mekke ve Kufe Yolu arasındaki konakladığı on sekiz konak vardı (Mucem-ul Buldan).
-
Her konak arasındaki mesafe üç fersah bazen de beş fersah idi.
-
Ehl-i beyt esirlerinin götürüldüğü Kufe ve Şam arasındaki konaklar on dört taneydi.
-
İmam Hüseyin (a.s)’a Kufe’den davet amaçlı gelen mektuplar imam Mekke’deyken on iki bin idi. (Şeyh Müfid’in nakline göre)
-
Kufe’de Müslim i. Akil’e biat edenlerin on sekiz bin, yirmi beş bin veya kırk bin kişi olduğu söylenmiştir.
-
Ziyareti Nahiye’de adı geçen Ebu Talib’in evlatlarından Kerbela’da şehit olanlar on yedi kişidir. Ziyareti Nahiye’de adı geçmeyen Ebu Talib’in evlatlarından Kerbela’da şehit olanlar on üç kişidir. Üç kişide Beni Haşim’den şehit olan çocuklardı. Toplam otuz üç kişi idi. Bunlar: Bir kişi imam Hüseyin (a.s), üç kişi imam Hüseyin (a.s)’ın evlatları, dokuz kişi imam Ali (a.s)’ın evlatları, dört kişi imam Hasan (a.s)’ın evlatları, on iki kişi Akil’in evlatları, dört kişide Cafer’in evlatları.
-
Ziyareti Nahiya-yi Mukaddesede ve diğer bazı kaynaklarda imam Hüseyin (a.s) ve Beni Haşim şehitleri dışında adı geçen seksen iki kişi vardır. Onların dışında da yirmi dokuz kişinin adı daha sonraki kaynaklarda gelmiştir. (ashabı imam Hüseyin (a.s))
-
İmam (a.s)’a yardımcı olan Kufe şehitlerinin toplamı yüz otuz sekiz kişi idi. Bunların on dört tanesi köle idi.
-
Başları kabileler arsında dağıtılan ve Kerbela’dan Kufe’ye götürülen şehitler yetmiş sekiz kişi idi. Başların dağıtılması şu şekilde oldu: Beni Kendeh reisi Kays i. Eşasa on üç baş, Hevazin reisi Şimre on iki baş, Beni Temim kabilesine on yedi baş, Beni Esed kabilesine on altı baş, Mizhec kabilesine altı baş ve diğer kabilelere on üç baş verilmiştir.
-
Seyid-i Şüheda (a.s) şehit olduğunda elli yedi yaşındaydı.
-
İmam Hüseyin (a.s)’ın şahadetinden sonra vücudunda ok yaraları dışında otuz üç mızrak yarası, otuz dört kılıç yarası vardı.
Kan deryasına düşen bu balık
Vücudundaki yaraların yıldızlardan daha çok olduğu, senin Hüseyin’indir.36
-
İmam Hüseyin (a.s)’ın bedeni üzerinde at koşturanlar on kişiydi.
-
İmam Hüseyin (a.s) ile savaşmaya gelen Kufe ordusu otuz üç bin kişi idi. İlk önce gelenler yirmi iki bin kişiydi. Bu şekilde: Ömer Sad altı bin kişiyle, Sinan dört bin kişiyle, Urvet i. Kays dört bin kişiyle, Şimr dört bin kişiyle, Şebs İ.Rebi dört bin kişiyle gelmiştiler. Sonradan eklenenler: Yezit i. Rikab-i Kelbi iki bin kişiyle, Hosayn i. Numeyr dört bin kişiyle, Mazeni üç bin kişiyle, Nesri Mazeni iki bin kişiyle gelmişlerdir.
-
Seyyidi Şüheda (a.s) Aşura günü on kişi için mersiye okumuş ve şahadetlerinde bazı sözler söylemiş, onlara dua etmiş veya düşmanlarına lanet etmiştir. Bu on kişi: Ali Ekber, Abbas, Kasım, Abdullah İ. Hasan, henüz bebek olan Abdullah, Müslim İ. Evsece, Hebib İ. Mezahir, Hur İ. Yezidi Riyahi, Züheyr İ. Geyn ve Cevn. İki kişinin şahadetinde de onlara rahmet okumuş ve selam göndermiştir: Müslim ve Hani.
-
İmam Hüseyin (a.s) Şehitlerden yedi tanesinin başucuna yürüyerek gitti: Müslim İ. Evsece, Hur, Vazıh Rumi, Cevn, Abbas, Ali Ekber, Kasım.
-
Aşura günü üç şehidin başını İmam Hüseyin’e doğru fırlattılar: Abdullah İ. Umeyri Kelbi, Emr İ. Cenade, Abbas İ. Ebi Şebibi Şakiri.
-
Aşura günü üç kişinin bedenini parça parça ettiler: Ali Ekber, Abbas, Abdurrahman İ. Umeyr.
-
Aşura günü Kerbela şehitlerinden dokuz tanesinin annesi oradaydı ve evlatlarının şahadetlerine şahit oldular: Abdullah İ. Hüseyin’in annesi Rubab, Ovn İ. Abdullah Cafer’in annesi Zeynep (s.a), Kasım İ. Hasan’ın annesi Remle, Abdullah İ. Hasan’ın annesi Binti Şelili Ceyliyye, Abdullah İ. Müslim’in annesi Rugeyye (Hz. Ali (a.s)’ın kızı), Muhammed İ. Ebi Seid İ. Akil, Emr İ. Cenade, Abdullah İ. Vehebi Kelbi’nin anneleri Ummu Veheb, Ali Ekber’in Annesi (bir rivayete göre Leyla idi ama bu kesin bilinmemektedir.)
-
Ergenlik çağına erişmemiş beş çocuk Kerbela’da şehit oldu: İmam Hüseyin (a.s)’ın bebeği Abdullah, Abdullah İ. Hasan, Muhammed İ. Ebi Seid İ. Akil, Kasım İ. Hasan, Emr İ. Cenade-i Ensari.
-
Kerbela şehitlerinden beş kişi Allah Rasulünün sahabelerindendi: Enes i. Hersi Kahili, Hebib İ. Mezahir, Müslim İ. Evsece, Hani B. Urve, Abdullah İ. Begteri Umeyri.
-
Seyyidi Şüheda yolunda on beş köle şehit oldu: Nasr ve Said ( Hz. Ali (a.s)’ın kölelerinden) Munceh (İmam Hasan Mücteba (a.s)’ın kölesi), Eslem ve Garib (İmam Hüseyin (a.s)’ın köleleri) Hamza’nın kölesi Hers, Ebuzerin kölesi Cevn, Müslim-i Ezdi’nin kölesi Rafi, Benil Medine’nin kölesi Salim, Ebdi’nin kölesi Salim, Şakir’in kölesi Şuzeb, Hersi Cabiri’nin kölesi Şib, Hersi Selmani’nin kölesi Vazih, bu on dört kişi Kerbela’da şehit oldular. İmam Hüseyi (a.s)’ın kölesi olan Salman ise imamın emri ile gittiği Basra’da şehit edildi.
-
İmam Hüseyin (a.s)’ın yarenlerinden iki kişi Aşura günü esir alınmış ve öldürülmüştür: Suvar İ. Munim ve Mugi İ.Semame Seydavi.
-
İmam Hüseyin (a.s)’ın yarenlerinden dört kişi imamın şahadetinden sonra şehit oldular: Sed İ. Hers ve kardeşi Ebul Hutuf, Suveyd İ. Ebi Muta (çünkü yaralı idi.) Muhammed İ. Ebi Seid İ. Akil.
-
Yedi kişi babasının gözleri önünde şehit oldular: Ali Ekber, Abdullah İ. Hüseyin, Emr İ. Cenade, Abdullah İ. Yezid, Ubeydullah İ. Yezid. Mecme İ. Aiz, Abdurrahman İ. Mes’ud
-
Kadınlardan beş kişi hüseyni çadırlardan dışarı çıkıp düşmana saldırmış veya itiraz etmiştir: Müslim İ. Evsece’nin cariyesi, Abdullah Kelbi’nin Karısı Ümmü Veheb, Abdullah Kelbi’nin annesi, Zeyneb-i Kubra (s.a), Emr İ. Cenade’nin annesi.
-
Kerbela’da şehit olan kadın Veheb’in annesi (Abdullah İ. Umeyri Kelbi’nin karısı) idi.
-
Kerbela’da bulun kadınlar: Zeynep, Ümmü Gülsüm, Fatime, Safiye, Rugeyye, Ümmü Hani (bu altı kadın Emirul Mümininin evlatlarındandır.) Fatime ve Sakine (Seyyid-i Şühedanın kızlarıdır.) Rubab, Atike, Muhsin İ. Hasan’ın annesi, Müslim İ. Akil’in kızı, Fizze-i Nubiyye, imam Hüseyin (a.s)’ın cariyesi, Veheb İ. Abdullah’ın annesi.
EBA EBDİLLAH (A.S)
Eba Ebdillah Künyesini Allah Resulü imam Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde ona vermiştir.37 Öyle bir künye ki yüreği titretip gözleri yaşartıyor.
İBRAHİM İ. HUSAYN EZDİ
Kerbela şehitlerinden ve imam Hüseyin (a.s)’ın cesur ashabındandı. Öyle ki imam Hüseyin (a.s) yalnız kaldığı son anlarında seslendiği birkaç yareninden biri idi “Ya İbrahim İ. Husayn…” İbrahim İ. Husayn’nin savaş meydanında okuduğu recez şöyleydi:
Vuracağım sizin mafsal ve bacaklarınıza
Dökülsün bugün kanım aksın
Tatsınlar ölümü ishakın babaları
Yani facir ve fasıkların evlatları
O, Aşura günü öğleden sonra imam Hüseyin (a.s)’ın yanında şehit oldu38
İBNİ HUVZE
O, Ömer Sâd’ın ordusundan olup Kerbela’da imam Hüseyin (a.s)’a ihanet ve hakaret edenlerdendi. İmam Hüseyin (a.s)’ın ona beddua etmesinin hemen akabinde İ. Huvze’nin atı ürkerek nehire doğru koşunca ayağı atın üzengisine takıldı ve ölene kadar sürüklendi.39
EBU-ŞŞÜHEDA
Şehitlerin babası. Hüseyin İ. Ali (a.s)’ın künyesidir. İmam Hüseyin (a.s) hak yolunun şehitlerine ilham kaynağı olduğu için ve Kerbelası şahadet mektebi olduğu için bu ünvanı almıştır. O, hem hürlerin babasıdır, hem şehitlerin babasıdır, hem de mücahitlerin babasıdır. Bu isim usta yazar ve şair olan mısırlı Abbas Mahmut Akkad (1964)’ın Seyyid-i Şüheda hakkında yazmış olduğu ve Kerbela olayını incelediği kitabına vermiş olduğu addır.
EBUBEKİR İ. HASAN İ. ALİ (A.S)
Kerbela şehitlerinden olup imam Hasan Mücteba (a.s)’ın oğludur. Annesi Cariye (Ümmü Veled) idi. Medine’den Kerbela’ya amcası imam Hüseyin (a.s) ile beraber gelmiş ve Aşura günü Kasım İ. Hasan’ın şahadetinden sonra Seyyid-i Şüheda’nın huzuruna gelmiş ve meydana çıkmak için izin istemişti. Savaş meydanında cesurca savaştıktan sonra şahadete erdi. Katili Abdullah İ. Ukbe idi. Bu yüce şehidin adı Nahiye-i mukaddese ziyaretinde de geçmektedir.
EBUBEKİR MEHZUMİ
O, yedi fakihten biri olup hayrını istediğinden dolayı imam Hüseyin (a.s)’a Irak’a gitmemesini tavsiye ediyor ve Irak halkının imamın babasına ve kardeşi imam Hasan’a yaptıklarını hatırlatıyordu.40 O, Kureyş seyitlerindendi Ömer’in hilafeti döneminde dünyaya geldi. Çok namaz kıldığı için ona Kureyş’in rahibi diyorlardı. Hicretin doksan beşinci yılında dünyadan gitti.41
EBU SUMAMEYİ SAİDİ
Seyyid-i Şüheda yarenlerinden olup, Aşura günü şahadet makamına ulaşan namaz şehididir. O, Kufe’de Şia’nın tanınmışlarındandı. Bilinçli, cesur ve silah kullanmasını çok iyi bilen bir kişiydi. Müslim İ. Akil Hüseyni kıyam için insanlardan biat aldığı günlerde onu silah ve verilen malların alınması için görevlendirmişti. Adı Ömer İ. Abdullah’tı42 Kerbela’da savaş başlamadan önce kendisini Kerbela’ya yetiştirdi ve imamın ordusuna katıldı.
Aşura günü Hüseyin İ. Ali (a.s)’ın yarenleri birer birer şehit oluyor. Ve sayıları azalıyordu bu azalış tamamen hissediliyordu. Öğlen vakti Ebu Sumame imamın huzuruna gelerek dedi ki: “Canım sana feda olsun! Görüyorum ki düşman sana yakınlaşmış. And olsun Allah’a! Ben öldürülmeyene kadar seni öldüremeyecekler. Vakti yaklaşan namazı kılmış bir halde Allah’a kavuşmayı isterim” imam gökyüzüne baktıktan sonra şöyle buyurdu: “namazı hatırlattın Allah seni namaz kılanlardan karar kılsın. Evet, şimdi namazın tam vaktidir.” Düşman ordusundan biraz zaman istediler sonrada Ebu Sumame bir grupla beraber imam Hüseyin (a.s)’la cemaat namazı kıldılar.43 O, İmam (a.s)’ın yarenlerinden Aşura günü ilkindi vaktine kadar hayatta kalan üç kişiden biri idi. Bazıları demişlerdir ki savaşırken aldığı yaralardan ötürü yere düşünce yakınları onu omuzlayıp meydandan çektiler. Ve daha sonraları dünyadan göçmüştür.44
EBU EMRİ NEHŞELİ (YA DA HESÊMİ)
Kerbela şehitlerindendir. Bir nakle göre ilk toplu saldırıda bir nakle göre de teke tek savaşta şehit olmuştur. Kufe’nin önemli şahsiyetlerinden olup Zikir ve gece namazı ehliydi.45
EBU MİHNEF
İslam’ın tanınmış maktel yazarlarından Lut İ. Yahya B. Said B. Mihnefi Kufidir. Birçok kitap yazmıştır. Aşura olayları hakkındaki maktelul Hüseyin kitabı onlardan biridir. Taberi kendi tarihinde ondan ve kitabından çokça nakl etmiştir. Hicretin yetmiş beşinci yılında dünyadan göçen Ebu Mihnef Şia’nın tarihçi ve hadisçilerindendi onun makteli Ebi Mihnef adlı kitabı elimize ulaşmamıştır. İsmi ise ancak tarih kitaplarından ve o maktel kitabından nakl edilen kitaplardan elde edilmiştir.
EBU HARUN MEKFUF
O, imam Sadık (a.s) döneminde Şia’nın şairlerindendir. İmam (a.s)’ın isteği üzerine Hüseyin İ. Ali (a.s) için şiir okumuştur. “Hüseyin (a.s)’ın kabrinden geç ve tertemiz kemiklerine deki…”46 Ebu harun’un adı Musa B. Umeyr idi. ve kendisi Kufeli idi.
ECFUR
Geniş kuyu anlamındadır. Kufe etrafında ki sulak ve yeşillik bir bölgenin adıdır. Önceleri Beni Yerbu’a aitti orada bir saray birde cami varmış. İmam Hüseyin (a.s) Kufe’ye giderken bu mekânda da istirahat etmiştir.47 Oranın Mekke’ye olan uzaklığı otuz altı fersahtır.48
EDBUTTAFF
Aşura edebiyatı anlamındadır. Taf Kerbela bölgesinin adıdır. Edbuttaff arapça yazılmış olan on ciltlik bir kitabın adıdır. Hazırlayan Cevad Şubber’dir ki bu kitabında imam Hüseyin (a.s) hakkında şiir, mersiye ve anlatımı olan şairleri tanıtmıştır. Bu eser hicretin birinci asrından on dördüncü asrını kapsamıştır. Eser sahiplerini kısaca tanıtmış ve onların bazı şiirlerini de örnek olarak seçmiştir. Kitap, Şia’nın edebiyatını, aynı zamanda inançlarını, duygularını ve şairlerin etkilendikleri konuları ve özelliklede yürek yakan Kerbela olayını kapsamaktadır. Kitabı yayınlayan Darul Murtezadır, Beyrut 1409 kameri.49
AŞURA EDEBİYATI
On dört asır boyunca edebiyat ve hüner kalıplarında Kerbela kahramanlarının ve Kerbela olayının incelendiği eserlerin tümüdür. Bu eserler şiir, mersiye, nuha, taziye, maktel, müsibetname, tiyatro, film, hikâye, fotoğraf, slâyt, kitaplar, makaleler, edebi nesirler, Kerbela kahramanlarının durumlarının beyanı, tablolar, programlar, posterler, maketler ve… Olabilir. Aşura’nın hem içeriği var (neler oldu?) hem de mesajı var (ne yapmamız lazım?) edebiyat ve hüner, her ikisinin risalet ücretini ödemektir. Bazen bir tablo bir kitaptan daha çok şey anlatabiliyor. Hattatları, yazarları ve şairleri mesaj ve yön verme konusunda yetiştirebilirler ve Aşuracı isimlerle her biri hünerlerini ortaya koyarak çizgi ve resimle olaya metafizik boyutu verebilirler. Şairler ve yazarlar Kerbela olayı ve mesajı hakkında kalıcı eserler yaratabilir ve Kerbela’da ki açık güzellikleri ebedi kılabilirler. Müze ve büyük sergiler düzenlenerek bu ebedi kahramanlıkla ilgili çalışmalar yapılması ve bu çalışmaların her türlü araştırma ve ilham kaynağı olması için bunlar oluşturulmalıdır. Aşura’nın içeriğini, mesajlarını ve hedeflerini tanıma konusunda ziyaretnamelere, dualara, maktellerede müracaat edilebilir. Ziyaretlerde ziyaret şekline, konularına tabir ve cümle yapılarına ve yine ziyareti okuyanın o anki hal ve durumuna dikkat edilebilinir.50
“Aşura edebiyatı” adında farklı şairlerden şiirler bir araya toplanmıştır ki Aşura olayı ve Kerbela şehitleri hakkındadır. Bu kitabı yayınlayan “Hovzeyi Hüneri”’dir. Ve Ehl-i beyt şairi Merhum Muhammed Ali Merdani’nin çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. 1372 yılına kadar bu mecmualardan altı cilt yayınlanmıştır.
EDHEM İ. UMEYYE EBDİ
Basra’nın Şialarındandı Mariye B. Mengezin evinde bulunuyordu. Aşura günü ilk toplu saldırıda şehit edilmiştir.51
EZAN
İlan etmek. Hicretin başlangıçlarında Müslümanların namaza çağrılmaları için teşri olunan çağrıdır. Kerbela olayında birkaç yerde uygulanmıştır. Birincisi Hüseyin (a.s)’ın Kervanı Kerbela yolundaki Zuhusem denilen yerde Hürr’ün ordusu ile karşılaştığı zaman. Öğlen vakti olduğunda imam Hüseyin (a.s) Heccac İ. Mesrug’a (bazı kaynaklara göre kendi oğluna) ezan oku diye buyurdu. Ezan okundu ve imam Hüseyin (a.s) cemaat namazı kıldı. Hürr’ün ordusu da imama iktida ettiler.52 İkincisi Şam’da Yezid’in sarayında okunmuştu. İmam Seccad (a.s) o her şeyi açığa çıkaran ve ezici hutbesini okuduğunda peşpeşe kendi faziletlerini saydığında orada bulunanlar ağlamaya başlamış ve düşünceleri altüst olmuştu. Yezit büyük bir fitne kopmasından korkarak ezan okunmasını emr etti böylece imamın hutbesini bölmek istiyordu. Müezzin Allahu Ekber dediğinde, imam buyurdu:”Alah her şeyden yücedir ve üstündedir.” Müezzin Eşhedu en la İlahe İllallah dediğinde, İmam buyurdu: “saçım, derim, etim, kanım, beynim, kemiğim, Allah’ın birliğine şehadet eder.” Müezzin Eşhedu Enne Muahmmeden Resulullah dediğinde imam (a.s) Yezid’e şöyle hitap etti: “Ey Yezit! Bu “Muhammed” benim dedem midir? Yoksa senin deden mi? Eğer deden olduğunu söylesen yalan söylemiş olursun. Eğer benim dedem olduğunu söylesen, peki neden onun ailesini öldürdün?”53 İşte bu şekilde Hz. Zeynel Abidin (a.s) Yezid’in ezanı kullanarak canlı ezanı susturmaya çalıştırması yöntemini etkisiz hale getirmiş, o ezandan en güzel bir şekilde yararlanmıştır. İbrahim İ. Talha’da imam Seccad (a.s)’a: Kim kazandı? Diye sorduğunda, imam (a.s) buyurdu: “Namaz vakti Ezan ve İkame oku, kimin kazandığını anlarsın”54
GİRİŞ İZNİ
İslam adaplarına göre bir eve veya odaya girerken izinsiz girmemek gerekir, buna istizan ve istinaz da denir bu konu nur suresinin 26 ve 28. ayetlerinde geçmiştir. Peygamberimizin, imamların, mübarek mekânların ziyaret adabında Allah evliyalarına karşı edebi riayet etme hususunda giriş izni geçer. Haremin girişinde belirlenmiş olan izni okumak gerekir. Allah resulünün hareminin giriş izni şöyledir: “Allah’ım, ben peygamberlerinden birinin ve peygamberinin ehlinden birinin evinin kapısında durdum. Allah’ın izniyle, Resulünün izniyle, halifelerinin izniyle ve izninizle (Allah’ın selamı üzerinize olsun) bu eve giriyorum.55
MEYDAN GİTME İZNİ
Meydana gitmek için izin almaktır. Eskiden savaş adetlerine göre teke tek savaş için meydana gitmek istendiğinde komutandan izin alırlardı. Aşura kahramanlığında Hz. Seyyid-i Şüheda (a.s)’ın yarenleri meydana gitmek için ondan izin alıyorlardı. İzin alma şekli selam vermeleri idi. imamın çadırının önüne gelir veda için Selam olsun sana ey Resulallah’ın oğlu derlerdi. İmam da cevapta: “sana da selam olsun peşinden geliciyiz” diyerek Ahzap yirmi üçüncü ayeti okurdu.56 İmam bazen meydan izni vermiyordu. (bazı yarenlerinin eşi veya annelerine izin vermemesi gibi) bazılarına da geç izin veriyordu. O kimse aşırı ısrar etmekle imamı razı edebiliyordu tıpkı Hz. Kasım (a.s)’ın, Ebuzer’in kölesi Cevn’in, Müslim İ. Akil’in evlatlarının ve… Meydana gitmeleri gibi… Bazen de meydana gidip düşmanla konuşmak ve hücceti tamamlamak için imamdan izin istiyorlardı tıpkı Yezid İ. Hosayn Hemedani’nin izin istemesi gibi.57 Ebulfezl (a.s) meydana gitme izni istediğinde imam geç kabul etti. Çünkü o, imamın bayraktarı, çadırların ve çocukların sekkasıydı.
ERBEİN
Kırk, kırkıncı İslam kültüründe ve irfanda kırk sayısının ayrı bir yeri vardır. veya irfan makamlarında meşhurdur. Kırk hadis ezberlemek, kırk gün ihlâslı olmak, aklın kırk yaşında kemale ermesi, kırk mümine dua etmek, kırk Çarşamba akşamı ve… Bunun gibi birçok örnekler vardır.58
Aşura kültüründe Erbein Hüseyin İ. Ali (a.s)’ın şahadetinin kırkıncı günüdür ki sefer ayının yirminci günü ile müsadiftir. Ölenlerin kırkıncı gününü hatırlamak halk geleneğidir. Böylece sevdiklerinin ölümüyle onun hakkında hayırat yapar sadaka verir ve meclis düzenlerler. Sefer ayının yirmisinde de Şialar Hüseyni Aşura’nın hatırlanması için çeşitli ülke ve şehirlerde en büyük matem meclisleri tertiplerler. Sine vuran destelerle dinin simgelerini yüceltir ve matem tutarlar. Kerbela şehrinde imam Hüseyin’in Erbaini ayrı bir coşku ve azamete sahiptir. Desteler ihtişamlı merasimler düzenliyorlar.
İmam Hüseyin (a.s)’ın şahadetinin ilk erbeininde Cabir İ. Abdullah Ensari ve Atiyyeyi Ûfi, Seyyid-i Şüheda’nın kabrini ziyaret etmişlerdir. Nakledilen bazı rivayetlere göre ilk erbainde Ehl-i beyt (a.s)’ın esirleri de Şam’dan Medine’ye dönerken Kerbela’dan geçtiler ve Cabir ile karşılaştılar. Elbette bazı tarihçilerde bunu kabul etmemişlerdir. Mesela Merhum muhaddis Kummi, Muntahal Amal kitabında Ehl-i beyt’in ilk erbeinde Kerbela da olmadığına dair deliller getirmektedir.59 Bazı âlimlerde bu konu hakkında geniş araştırmalar yapmış ve yayınlamışlardır.60 Sonuçta Aşura’nın hüzün dolu hatıralarının ihya edilmesi, Aşura heyecanının sonraki zamanlarda da devam etmesini sağlamıştır. İran İslam İnkılâp tarihinde de erbeinleri yaşatmanın çok önemli etkileri olmuştur. Kum şehri olayında (halkın 1356 şemşi tarihinde kıyam etmesi) şehitlerin kırkıncı günü için, Tebriz halkı kıyam ettiler ve şehit verdiler. Tebriz şehitlerinin kırkıncı gününde diğer şehirler kıyam ettiler derken erbeinler birleşerek baştan ayağa İran’da bir kıyama dönüştü. Böylece islami inkılâp 1357 şemsi yılında gerçekleşti. Bu galibiyet Kahraman İran halkının Aşura’dan öğrenmiş olduğu şahadet ve can fedakârlığından ilham alınarak gerçekleştirilmiştir. Erbein Aşura’nın devamıydı. Ve zikir, kan ve şahadetten sonra geriye kalan mesajdı.
Kerbela anısıyla kalpler hüzünlüdür.
Yüreğim kan ağla bugün erbeindir.
Kanın mesajı, Ateşli hitaptadır.
Din varlığını, erbeine borçludur.
Kan ve şehadetle dolu tarih,
Baştan ayağa erbein içinde erbeindir.
Ey yürek, yan çünkü bugün erbeindir.
Hatem-ul murselinin oğlunun matemidir.
Şia akidesinin kökü kandandır.
Kan iziyle koruyuculuk işte böyledir.
KANLI ERBEİN
Irak’ta, özel günlerde Hüseyni ezadarlar küçük ve büyük gruplar halinde yaya olarak Kerbela’ya giderler. Bu mukaddes hareket özelliklede Necef’den Kerbela’ya din âlimlerinin de katılıyla gerçekleşmiş ve defalarca kez Irak Ba’s rejimi tarafından engellenmiş ve kan dökülmüştür. Bu olaylardan biri 1397 Kameri yılında idi. ziyaretçiler Irak tağut devleti aleyhinde tebliğ ve siyasi amaçla geniş çaplı bir program düzenlemişlerdi. Irak hükümeti de bu duruma şiddetle müdahale etmiş havadan ve karadan yürüyüş yapan herkesi kurşun yağmuruna tutmuştu. Bu olay 1390, 1395, 1396 Kameri yıllarında gerçekleşen olaylardan hemen sonra Aşura ve Erbein günlerinde yaşanmıştır. İntifaza ve 1397’nin kapsamlı hareketi görülmemiş bir şey idi. O yıl bu büyük halk gücünü oluşturan, Necef’ti. Emiral müminin (a.s)’ın hareminden yola çıkıp dört gün yürüdükten sonra Kerbela’ya yetiştiler. Bu yürümeler, yol boyu sloganlar ve çeşitli konuşmaların tamamı Ba’s hükümeti ile mücadele idi. Büyük halk dalgası “Biz asla Hüseyni unutmayacağız” sloganıyla yola çıkmışlardı. Devlet güçleri ziyaretçilerin Kerbela’ya ulaşmalarını engellemek için çeşitli yollara başvurmuş ve onlarla çatışmışlardır ki, bu olayda nice şehitler verildi. Kerbela’ya yetiştiklerinde ise daha ağır olaylarla karşılaşmışlardı bir kısmı katledilmiş, bir kısmı tutuklanmıştı, o yıl Şia’nın erbein kıyamı tarihe kaydedilmiş ve sonraki yıllar için ilham kaynağı olmuştur. Bu olay Şemsi 1356 yılında gerçekleşti.61
EZD
Arapların büyük ve meşhur kabilelerinden birinin adıdır. Önceleri Yemen’de yaşıyorlardı. Sonra farklı mekânlara dağıldılar. Bir grupta Irak’a yerleşmişti ki onlara “Ezdul Irak” deniliyordu.62 Kufe’ye yerleştiler. Ensarın seçkinleri de bu kabiledendirler. Kerbela şehitlerinden bazıları da bu kabiledendirler.
ESARET
Tutuklamak. Savaşlarda karşı ordudan askerleri veya sivil birilerini esir olarak almak ve köle etmek. İslam’ın ilk dönemindeki savaşlarında da kâfirlerden bir grup esir alınıyordu veya Müslümanlardan bir grup müşrikler tarafından esir ediliyordu.
Kerbela olayında da, Aşura’dan sonra imam Hüseyin (a.s)’ın Ehl-i beyt’ini esir alıp Kufe, Şam ve diğer şehirlerde dolaştırmaları yapılan en büyük facialardandı.63 Onların bu yaptığı islam kanunlarına açıkça ters düşmekteydi çünkü Müslümanı esir almak caiz olmadığı gibi Müslüman bir kadını da esir almak caiz değildir. Tıpkı Ali (a.s)’ın Cemel savaşında kimseyi esir almadığı ve Ayşe’yi de bir grup kadınla kendi şehrine gönderdiği gibi. Ama Besr İ. Evtad, Muaviye’nin emri ile Yemen’e saldırmış ve Müslüman kadınları esir almıştı. Emevi hükümeti zamanında peygamber ailesini esir almaları dinin değerlerine hakaretti, öyle ki Şam sarayında Şamlılardan birisi Yezit’den Seyyid-i Şüheda’nın kızı Fatime’yi keniz olarak kendisine bağışlamasını istemiş ve Hz. Zeynep’in sert çıkışıyla karşılaşmıştı.64
Yezit imam Hüseyin (a.s)’ın Ehl-i beyt’ini halka gözdağı vermek için esir almış, aşağılayıcı bir şekilde şehir şehir dolaştırmıştı. Ancak bu izzet ve özgürlük ailesi esir oluşlarını bile düşmanın iç yüzünü ortaya koyup batılla mücadelede bir silah olarak kullanmışlardır. Hutbeleri ve aydınlatıcı konuşmalarıyla düşmanın hileleri suya düştü. Zeynebi Kübra (s.a)’nın, İmam Seccad (a.s)’ın ve imam Hüseyin (a.s)’ın kızının Kufe ve Şam’da yapmış oldukları konuşmalar esaret anında verdikleri mücadeleye bir örnekti. Hz. Zeynep (s.a) Yezid’in meclisinde bile Ehl-i beyt’i esir almalarına, zalimce davranışlarına ve Ehl-i beyt’i dinden çıkmış olarak görmelerine itiraz ederek şöyle buyurmuştur: “Kendi kadın ve cariyelerini perde ardında tutup, Resulullah (s.a.a)’in kızlarını da yüzü açık ve örtüsüz olarak düşmanlarının yanında şehir şehir dolaştırman ve her konağın sakinlerine göstermen, yabancıya ve aşinaya, alçaklara ve şerefli insanlara, bu himayesiz esirleri göstermen insaf ve adalet midir?.”65
Dostları ilə paylaş: |