DARUL HİLAFE
Hükumetin başkentinde halifenin ikametine hizmeten yapılmış olan binaya verilen addır. Eskiden halifenin bulunduğu şehrin kendisine de bu ad verilirmiş. Darul hükumet de aynı anlamdadır. Yezit, İmam Hüseyin (a.s)’ın şehadetinden sonra, esirleri sarayına getirdiğinde, zaferini göstermek için bütün halka oraya girme izni verdi ve saray dolup taştı. Halk iyice toplandıktan sonra, esirleri iplerle birbirlerine bağlayıp, peş peşe büyük bir hakaretle Yezid’in karşısına getirdiler.377
Yezid’in Darul hilafesi, Dimeşk camisinin yakınlarındaydı.
SİDR AĞACI
Harun Reşit döneminde İmam Hüseyin (a.s)’ın kabrinin etrafında evler ve çeşitli binalar yapılmıştı. Yine orada bir tane sidr ağacı vardı ki, hem ziyaretçiler için bir nişaneydi hem de gölgelik görevi yapıyordu. Harun’un emriyle o ağacı kestiler.
Bu olay, Mütevekkil zamanında defalarca kez İmam’ın kabrinin tahrip edilmesinden yıllarca önce gerçekleşen bir olaydır. 378 Yine bir nakle göre o ağaç, Musa b. Abdulmelik tarafından kestirilmiştir. Peygamber efendimizden şöyle bir hadis nakledilmiştir: “Allah Sidr ağacını kesene lanet etsin.”379 Harun Reşit dönemine kadar, insanlar bu hadisin neyi ifade ettiğini anlayamamışlardı. Cureyr b. Abdulhamid, Irak’tan gelen biriyle sohbet ederken, İmam’ın kabrinin yanındaki Sidr ağacının kesildiğini öğrenince, ellerini havaya kaldırarak şöyle dedi: “Allah’u Ekber! Peygamberimizden Sidr ağacını kesene lanet ettiğine dair bir hadis var. Ama biz bugüne kadar onun neyi ifade ettiğini anlayamamıştık. Hadisin kastettiği İmam Hüseyin (a.s)’ın kabrinin yok edilmeğe çalışılmasıdır.”380
AŞURA DERSLERİ
Aşura hadisesi şüphesiz çok büyük bir hadisedir ki, insanlık tarihinde büyük bir etki bırakarak büyük bir kıpırdanmaya yol açtı. Hem Müslümanlara hem gayrı Müslimlere yüce değerleri ve hayatın anlamını öğretti. İnsanın özgürlüğü için ve zalimlere boyun eğmemesi için mücadele etmesinin gerekliliğini bütün dünyaya bir ders niteliğinde haykırmış oldu. İnsanlar, bu hadiseden ne kadar ders almışsa, o oranda faydalanmış, izzet sahibi olmuş ve tağut hükümetlerinin temellerini sarsmışlardır.
Aşura’dan alınacak dersler, İmam Hüseyin (a.s)’ı ve yarenlerinin sözlerinde ve amellerinde açıkça ortaya konmuştur. Bu kitapta çeşitli unvan ve şekillerde Aşura derslerinden bahsedilmiştir. Özellikle şu başlıklara bakılabilir: “Aşura kıyamının sonuç ve etkileri, Özgürlük, Aşura kıyamının hedefleri, fedakârlık, basiret, bela ve Kerbela, askeri taktikler, cihad, Aşura’nın ebedilik sırrı, yaşam, ziyaret, Aşura şiarları, şehadet arzusu, İmam Hüseyin (a.s) Şiası, başkalarının nezdinde Aşura, Aşura ve iyiliği emretmek, Aşura ve sakife, sabır, İslam’ın fatihası, fetih, futuvvet, Aşura kültürü, kurtuluş, kurbanlık, her gün Aşura, Kerbela kıyamının mahiyeti, methiye ve mersiyeler, namaz, kıyam veya isyan, varis, vefa, hicret, helmin nasır, zillet bizden uzaktır, ya fetih ya şehadet, keşke seninle olsaydık ve…
SÂAT KAPISI
Ehl-i beyt esirlerinin Dimeşk’e getirildikleri kapıdır. Ehl-i beyt esirleri oraya getirildiğinde halk davullar çalarak bayram ediyordu. O kapının adı Bab’ı Sâat idi. 381 O kapı, şehrin doğu kapılarından biriydi ki, Halep ve Kufe yolu bu kapıyla biterdi. Esirler, Şam kapısına getirildiğinde, izdihamdan dolayı saatlerce bu kapının önünde bekletildiler. Bundan dolayı Şiiler bu kapıya saatlerce anlamına gelen Bab’ı Sâat demişlerdir.
Günümüzde bu kapıya Tuma kapısı denilir. Bu kapının olduğu bölgede Hıristiyanlar ikamet etmektedirler. Bu bölge, şehrin diğer bölgelerine nazaran çok bakımsız ve kötü bir durmundadır. 382
DUREYD
Aşura gününde Ömer sad’ın ordusunun bayrağını taşıyan kişidir.
KESİLEN KOLLAR
Kerbela alemdarı Ebulfazl Abbas, çadırlara su getirmek için Fırat’a gitti ve dönüşünde pusu kuran askerler tarafından sağ kolu kesildi. Ama o, şu recezi okuyarak suyu çadırlara ulaştırmaya çalışıyordu: “Vallahi sağ kolumu kestiyseniz de, sonuna kadar dinimi savunacağım.” Sonra sol kolunu da kestiler. Buna rağmen ilerlemeğe çalışıyordu ve sonunda şehit oldu.
Mersiyelerde Aşura’nın kahramanının kollarının kesilmesinin özel bir yeri vardır. Annesi Ümmül Benin’in halini ifade eden nuhalar da okunur.
Keşke eline kurban olsaydım da,
Elinin yasını tutmasaydım.
Aşura günü öğlen vakti çadırlar,
Senin elinle ayaktaydı.
Mustafa’nın bağının yeşil ağacından,
Bir dalı kestiler ki senin elindi.
Yaşlar akar gönül ehlinin gözünden,
Senin elinin gamlı mateminde.
Neyneva’nın kızıl gülleri bir çimendir ki,
Yeşilleniyor senin elinle.
Hayretler içerisindeyim ey Allah’ın eli!
Nedir ellerinin kan bedeli?383
Bu gün Hz. Abbas’ın hareminin dışında sağ ve sol elinin kesildiğinin belirtildiği iki, küçük mekân vardır. Sağ elinin kesildiği yerle sol elinin kesildiği yer arasında, yaklaşık 100 m. Mesafe vardır. Ziyaretçiler, bu iki yeri de ziyaret ederler.
DESTELER
Deste, insanların bir araya gelip bir grup oluşturarak, her hangi bir şeyi yapmalarıdır. Matem desteleri, İmam Hüseyin ve diğer İmamalar için sokağa çıkarak şiir ve nuhalarla yas tutarlar.384 Bu nuha okuma esnasında desteler, ya sinelerine vurarlar ya da zincir vururlar. Bu şekilde matem tutmak, Safaviye döneminde daha yaygınlaştırıldı. Bu desteler, belli bir isimde, özel bayraklarla Aşura günlerinde ve diğer yas günlerinde, sokağa çıkarlar. Bu merasim özellikle Irak’ta, Necef ve Kerbela gibi şehirlerde daha eskilere dayanmakta ve daha oturmuş bir hal almıştır. Merhum Kaşiful Ğita şöyle yazmıştır: “İmam Hüseyin (a.s) için desteler halinde yas tutmak, bin yıldan daha eski zamanlara dayanmaktadır. Muizzu Devle ve Rüknu Devle zamanında da desteler İmam Hüseyin (a.s) için nuhalar okur, akşamları meşalelerle Bağdat yollarına çıkarlardı. Bu dördüncü asırdaydı. Eğer bu desteler ve dışarı çıkmalar olmasaydı, İmam Hüseyin (a.s)’ın hedefi unutulur ve yok olurdu.”385
Toplu bir şekilde desteler halinde yollara çıkmak, özellikle Erbein günlerinde Irak’ta daha başka olur. Tasua ve Aşura günlerinde Şiilerin olduğu her şehir ve köyde bu desteler vardır. Bu destelerden bazıları, uzun bir geçmişe hatta birkaç yüzyıl gibi bir geçmişe sahiptir. (Tıpkı Kerbela’daki Tuveyrec Destesi gibi) Nesilden nesile kendi sünnetlerini korumuşlardır.386
Bu desteler bir çeşit teşkilatlanmanın tatbikatını yapmaktır. İnsanlarda sorumluluk ve kendine güven hissini güçlendirir. İnsanlara düzen ve tertip kazandırır ve hem de hiç kimseye karşı kaba kuvvet kullanmadan bu durum gerçekleşir. Desteler tamamıyle ihlâsla, aşkla, edeple, anlam bulan birlikteliklerdir.
Dostları ilə paylaş: |