MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHANE 3 76
Her cemaatten, belli seviyede öğrencinin alındığı kurumda öğretim dili Fransızca idi. 1842-1843 öğretini yılında, 3 yıllık ilk ve idadi sınıfların ardından 4 yıllık bir tıp ve cerrahi dönemi ile toplam 7 yılda mezun veriliyordu. 1845-1846'da her iki bölümün 5 er yıla çıkarılmasıyla öğrenim süresi 10 yıl olmuştur. Ayrıca askeri eczacı yetiştiren eczacı sınıfı l yıllık eğitimle ebe ile cerrah yardımcısı ve yardımcı sağlık personeli yetiştiren bir bölüm de bulunmaktaydı.
184l'de, prangalı mahkûmların cesetlerinin kullanılması şartı ile disseksiyon izni alınmış, ancak Tersane Hapishanesi'n-den getirilen kadavralar ihtiyacı karşılayamadığı ve kadın kadavraları bulunmaması üzerine, Hekimbaşı ismail Efendi'nin girişimleriyle esir pazarında ölen kölelerin, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın okula gönderilmesi sağlanmıştır. Bazı gayrimüslim kadınların, ölen çocuklarının cesetlerini o-kula vermeyi kabul etmeleriyle her cins ve yaştan kadavra üzerinde çalışma olanağı elde edilmiştir.
Hasta başında klinik öğretime önem verilmiş, Dr. Bernard, pek çok dalda başarılı ameliyatlar yapmıştır. Cerrahi Muallimi Konstantin Karateodori(->) de ameliyatları ile ün kazanmıştır. Son sınıf öğrencileri tarafından gerçekleştirilen çeşitli ameliyatlarda da yüksek bir başarı oram elde edilmiştir.
1847'de, Abdülmecid'in isteği üzerine, Avusturya'ya gönderilen, okuldan mezun hekimler, Viyana Tıp Fakültesi'nde ünlü hocaların yaptığı dinleyicilere açık bir bitirme sınavına girmişler, elde ettikleri başarı, istanbul'da Avrupa'daki tıp fakülteleri ile aynı düzeyde tıp eğitimi aldıklarını kanıtlamıştır.
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane askeri bir o-kul olmasına rağmen sivil halkın sağlığı ile de yakından ilgilenmiş, toplum hayatını tehdit eden salgınlarda öğretim kadrosu ile öğrencileri aktif mücadeleye katılmışlardır. Üsküdar, Beyazıt, Eyüp ve Gu-reba Hastanesi'nde birer muayenehane a-çılmış, buralarda öğretim üyeleri ve yardımcıları ücretsiz hasta muayene etmişler, yoksul hastaların ilaçları okul bünyesindeki Merkez Eczanesi'nden verilmiştir. Eczacılık öğrencilerinin pratik yaptığı bu eczanede üretilen ilaçlar askeri hastanelere gönderilmekte ve çiçek aşısı ile de her yıl binlerce çocuk aşılanmaktaydı.
11 Ekim 1848 günü, Beyoğlu'nda çıkan ve güneyden esen rüzgârın yardımıyla da Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane' ye ulaşan yangın, 300 ev ve okulu mahvetmiştir. Bu yangınla, okulda yıllardır özenerek yapılan her şey kaybedilmiştir.
Yangından sonra okul, Halıcıoğlu'nda, daha önce Mühendishane-i Berri-i Hümayun olarak kullanılan Humbarahane Kış-lası'na taşınmıştır. 1865'teki kolera salgınında, kışla hastaneye çevrilince, idadi bölümü Topkapı Sarayı içindeki Kırmızı Kışla'ya, tıp ve cerrahlık bölümü de Hasköy' deki Gergeroğlu Konağı'na ve 1866'da da Sirkeci'deki Demirkapı Kışlası'na yerleşmiştir. 1874'te yangında harap olan bina-
nın onarılması üzerine tekrar Galatasaray'a nakledilmiş ancak 1876'da Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) buraya taşınınca yeniden Demirkapı Kışlası'na dönülmüştür. Artık okulun adındaki Adliye sözcüğü kullanılmaz olmuştur. Bu tarihlere ait diplomalarda okulun adı, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (Ecole Imperiale de Medeci-ne-Faculte de Medecine de Constantinop-le) olarak yer almaktadır. Başbakanlık Ar-şivi'ndeki belgelerde 1893'te Mekteb-i Fü-nun-ı Tıbbiye-i Askeriye, 1900'e ait Askeri Tıbbiyenin umumi imtihan cetvelinde ise, Mekteb-i Tıbbiye-i Fünun-ı Şahane a-dı geçmektedir.
Kırım Savaşı'nda (1853-1856) ordu, hekim yetersizliği nedeniyle yabancı hekimler çalıştırmak zorunda kalınca, her yıl mezun olan hekim sayısının düşük olduğu ve ihtiyaca yetmediği anlaşılmıştı. Hekim sayısını artırmanın Türkçe öğretim ile mümkün olduğunu düşünen Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırı Cemaleddin Efendi 1856' da bir "mümtaz sınıf" açarak seçilen ehliyetli öğrencilere Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri verdirmeye başladı. Amacı bu dilleri çok iyi öğrenenlere tıp kitaplarını Türkçeye çevirtmekti. 6 sene sonra kapatılan "mümtaz sınıf öğrencileri, tıp biliminin Türkçe okunabileceğini savunarak, Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye'yi(->) kurdular ve tıp kitaplarını Türkçeye çevirmeye başladılar. Diğer taraftan da derslerin Fransızca okutulmasını şiddetle savunan bir kısım yabancı ve azınlık hocalara karşı mücadele etmekteydiler.
Öğrencilerin bütün ihtiyaçlarının karşılanmasına, ara sınıflarda ve mezuniyette başarılı olanların ödüllendirilmesine rağmen derslerin Fransızca olması yüzünden mezun sayısı bir türlü artırılamamıştı. Diğer taraftan sivil halk da ehliyetsiz yabancı hekimlerin elinde kalmıştı. İşte bu sebeplerle, 1867'de okulun bir bölümünde, derslerin Türkçe olduğu, Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye açılmıştır. Türkçe öğretimin başarılı olması, Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâ-ne'de de Fransızca öğretimin terk edilmesini zorunlu hale getirmiş ve 1870'te Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'de de dersler Türk-çeleştirilmiştir. Bunun üzerine iyi Türkçe
Mekteb-i
Tıbbiye-i
Şâhâne'nin
Demirkapı'daki
hariciye ve
cerrahiye
kliniği.
Nuri Akbayar
koleksiyonu
bilmeyen hocalar ayrılmak zorunda kalmışlar, onların yerine yetişmek üzere 1871' den itibaren Paris ve Viyana'ya hekim gönderilmeye başlanmıştır. Uzmanlık öğrenimi gören bu hekimlerin çoğu dönüşlerinde askeri ve sivil tıp okullarında ders vermeye memur edilmişlerdir.
1870'te, askeri hekimlerin daha iyi yetiştirilmesi amacıyla, Mekteb-i Tıbbiye-i Şâ-hâne'den mezun olan hekim, cerrah ve eczacıların, Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nde 2 sene süreyle her klinikte üçer ay staj gördükten sonra tabur ve hastanelere tayin edilmeleri esası getirilmiştir. 1898' den itibaren mezunlar aynı yıl açılan, Gül-hane Tatbikat Mektebi ve Seririyat Hastanesi'nde^) staj yapmaya başlamışlardır.
Nakillerin yarattığı zorluklara rağmen okul bünyesinde, 1887'de Dâülkelp Ameliyathanesi, 1888'de Telkihhane, 1893'te Bakteriyolojihane-i Şâhâne(-»), 1894'te de Vilâdethane (doğumevi) açılmıştır.
Demirkapı Kışlası'nın, gelişen tıp öğretimi için yetersiz kalması yeni bir binanın yapımını gündeme getirmiş ve 1895'te Haydarpaşa'da görkemli bir binanın yapımına başlamış, 1901 de ise karşısında okulun hastanesi olmak üzere 5 pavyonun yapımına girişilmiş, bazı eksikleri olmasına rağmen 1903'te yeni binalarda öğretime geçilmiştir.
1909'da askeri hekim yetiştiren Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ile sivil hekim yetiştiren Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye, Da-rülfünun-ı Osmani Tıp Fakültesi adı altında birleştirilmiş, daha sonra istanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi, 1933'te üniversite reformuyla da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi adını almıştır.
Bib. A. Altıntaş, "Tıphâne-i Amire ve 14 Mart Tıp Bayramı", 77; S. 117 (Eylül 1993), 45-56; T. Baytop, "Sultan Mahmud Döneminde İstanbul'da Eczacılık", /. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildirileri, Ankara, 1988, s. 141-148: ay, "Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Toplu Eczacılık Öğretimine Geçilmesi ve Sonuçları", Türk Eczacılık Tarihi Katkılar-I, İst., 1992, s. 1; "Ecole de Medecine", Gazette Medicale de Constantinople, Sene l (Ekim 1849), s. 38-39; Ergin, Maarif Tarihi, I-II; S. Eyice, "Dr. K. A. Bernard ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'ye Dair Birkaç Not", Türk Tıbbının Batılılaşması, İst., 1993, s. 97-124; R. J. Gasser, "Profesör
Dr. Joseph Hyrtl und seine beziehungen zur Kaiserlichen Medizinschule in istanbul", Türk Tıp Tarihi Yıllığı (Açta Turcica Historiae Me-dicinae), I, İst., 1994, s. 91-121; F. tsfendiya-roğlu, Galatasaray Tarihi, İst. 1952; A. Kern-bauer, "Sigismund Spitzer und die Medizini-sche Schule in istanbul", Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane ve Bizde Modern Tıp Öğretiminin Gelişmesine Kalkılan, İst., 1993, s. 70-81; "Rapport sur leş Travaux de l'Ecole Imperiale de Medecine de Constantinople", Gazette Medicale de Constantinople, Sene 2 (Haziran 1850), s. 13-20; Tahsin, Tıbbiye, I; M. Skopec, "Zu Leben und Werk von Kari Am-ros Bernard dem Schöpfer und der Seele der rnedicinischen Schule zu Galata Serai", Türk-Avusturya Tıbbi İlişkileri, İst., 1987, s. 100-104; B. N. Şehsuvaroğlu, "Muallim-i Evvel Dr. C. A. Bernard", Türk İstanbul'da Tıp Öğretiminin 500. Yıldönümü, İst., 1971, s. 62-70; ay, Türk Tıp Tarihi, Bursa, 1984; A. Terzioğlu, "Başlangıcından Bugüne Kadar Türk-Avusturya Tıbbi İlişkilerine Bir Bakış", Türk-Avusturya Tıbbi İlişkileri, İst., 1987, s. 21-25; ay, "Dr. Kari Ambros Bernard ve Onun Galatasaray'daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Hakkındaki Fransızca Raporu", TT, S. 103 (Temmuz 1992), 16-23; ay, "Galatasaray'daki Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne'ye Dair Şimdiye Kadar Bilinmeyen Almanca Kaynaklar", TT, S. 100 (Nisan 1992), 17-26; ay, "Hekimbaşı Salih Efendi ve Onun Prof. Dr. Joseph Hyrtî'e Yazdığı Fransızca Bir Mektup", TT, S. 118 (Ekim 1993), 30-36; ay, "Galatasaray'da Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'nin Tesisi ve Bizde Modern Tıp Öğretiminin Gelişmesinde Önemi", Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane ve Bizde Modern Tıp Öğretiminin Gelişmesine Kalkılan, İst., 1993, s. 11-23; H. Tritt-hart, "Lorenz Rigler und seine Verdienste für die Entiwicklung der Medizinschule Galatasaray", ae, s. 82-87; E. K. Unat, "Türkiye Cerrahisinde Dr. K. A. Bernard ve Muallim Dr. Konstantin Karateodori", Haseki Tıp Bülteni, 24, S. 3 (1986), s. 241-243; F. N. Uzluk, "Bir Sertifika", Türk Tıp Tarihi Arkivi, c. 6, S. 21-22 (1943), s. 1-8; Y. I. Ülman, "Journal de Constantinople'e göre Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne'nin Galatasaray Dönemi", (yayımlanmamış yüksek lisans tezi), İst., 1994; S. Ünver-M. Belger, "Tam Bir Asır Evvel İstanbul Tıbbiye Mektebinde Bir Avusturyalı Muallim-i Evvel: Dr. C. A. Bernard", İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, c. 3 (1940), s. 1420-1425; S. Ünver, "1838'de Dr. Bernard'ın Memleketimize Gelişi", İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, no. 3-4 (1956), s. 494-510.
NURAN YILDIRIM
Dostları ilə paylaş: |