KIRKÇEŞME TESİSLERİ
Roma döneminde Konstantinopolis'e su getiren ilk isale hattının Hadrianus zamanında (117-138) yapıldığı bilinir. I. Cons-tantinus zamanında (324-337) ise Istranca-lar'dan gelen çok uzun isale hattının bir bölümü veya tamamı yapılarak tarihi yanmada bol suya kavuşmuştu. Belgrad Orma-nı'nda bugünkü Kırkçeşme isale hattının bulunduğu yerdeki isale hattı ile sukemer-lerinin, L Theodosius (hd 379-395) tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Geç Roma döneminde İstanbul'a su getiren isale hatlarının hepsi şehri kuşatan kavimler tarafından 7. yy'dan itibaren yıkılmıştır. Bizans döneminde bunların bir bölümü onarıldı ise de sonra hepsi harap • oldu. Bizans döneminde şehir surlarının dışında çok sayıda sarnıç yapıldı. 1204'te-ki Latin istilasından sonra şehir şebekesi de tahrip edilince eski suyolları bir daha onanlamadı. istanbul'un fethine kadar ge-• çen süre zarfında, birkaç önemsiz isale hattının dışında, yeni bir isale hattı yapılmadı, şehrin suyu sarnıçlardan sağlandı. II. Meh-med (Fatih) (hd 1451-1481), İstanbul'un fethinden hemen sonra şehre temiz su sağlamak amacıyla, eski suyollarının onarılmasını, genişletilmesini ve yeni suyollarının yapılmasını emretmişti. Fethi takip e-den yıllarda Fatih tarafından Fatih, Turunç-luk, Şadırvan suyolları ile Beylik Suyolu ve bunların dağıtım şebekeleri yaptırıldı. Ayrıca Bizans döneminde I. Theodosius tarafından yaptırıldığı sanılan ve tamamen yıkılmış olan isale hattının Cebeciköy kolundan Bozdoğan Kemeri(->) altındaki, yine Fatih tarafından yaptırılan sıra çeşmeler arasındaki bölümü yeniden yapılır gibi onarıldı ve Cebeciköy kolu ile Balıklıha-vuz'un suyu bu çeşmelere akıtıldı. Daha sonra Mahmud Paşa, Bayezid ve Koca Mustafa Paşa tarafından yeni suyolları yapılarak şehrin su ihtiyacı karşılandı.
I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520-1566) Osmanlı Devleti'nin sınırları üç kıtaya yayıldı ve alanı çok genişledi. Şehirde su kıtlığı başladı. Atlara yüklenen su tulumla-n ile satılan sular çok pahalandı. Kanuni su kıtlığına kesin bir çare bulmak istiyordu. Bir gün av amacıyla Kâğıthane Deresi civarlarında gezinirken eski bir suyolundan sızan suları görünce buradaki suları istanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını araştırmak için bir komisyon kurdu, ayrıca Mimar Sinan'ı da bu işi incelemekle görevlendirdi. Sinan'ın Belgrad Ormam'n-dan Bizans döneminde gelen suları inceledikten sonra, bunların istanbul'a akı-tılmasının mümkün olabileceğini, fakat çok para sarf etmek gerektiğini bildirmesi üzerine Kanuni derhal inşaata başlanmasını emretti.
Devrin sadrazamı Rüstem Paşa ile bazı ileri gelenler bu suların istanbul'a getirilmesine muhalefet ettiler. Rüstem Paşa, Sinan'ın emrine verilen su uzmanı Kiriz (Gürz) Nikola'yı hapsettirdi. Rüstem Paşa' nın İstanbul'a bol su getirildiği takdirde Osmanlı Devleti'nin çeşitli yerlerinden insanların İstanbul'a gelerek şehrin kalaba-lıklaşacağım, iskân ve beslenme zorluk
narak söylentilere son verdi ve inşaatı devam ettirdi.
Kırkçeşme Tesisleri'nin inşası hakkında Tezkiretü 'l-Bünyan ve Tezkiretü 'l-Ebniye adlı, Sâî tarafından Sinan'dan naklen yazılan eserlerde, ayrıntılı bilgiler vardır. Ayrıca Eyyubî'nin Menakıb-ı Sultân Süleyman Hân veya Risâle-i Padişahname adlı eserinde 1563'te yıkılan kemerlerden sonraki onarımlar hakkında 58 sayfalık bilgi verilmiştir. Tezkirelerin yazıldığı sırada Sinan 90 yaşının üzerinde olduğu için bazı kemerlerin kat sayılarını karıştırmıştı. Şehir şebekesi ve dağıtım kollan hakkında ise Sinan'ın yazdığı Tevzi Defteri'nde ayrıntılı bilgiler vardır. Kırkçeşme Tesisleri'nin isale hatları yapılırken, Bizans döneminde yapılmış ve tamamen yıkılmış olan bölümler yol gösterici olarak kullanılmış, yalnız iki kemerde eskilerin temelleri kullanılmıştı. Ayrıca yeni kollar eklenmiş, dağıtım kubbeleri, su terazileri, dağıtım kolları, çeşmeleri ile devrinin en gelişmiş ve teknik yönden kusursuz olan bir su sistemi meydana getirilmiştir. 1554'te başlayan inşaat 1563'te bitirilerek şehre su verilmiştir. 20 Eylül 1563' te İstanbul'a o güne kadar görülmemiş şiddette 24 saat sürekli yağmur yağmış, Mağ-
lova Kemeri ile Kurt Kemeri tamamen, Uzun Kemer'in ise 16 gözü yıkılmış, Kovuk Kemer ile Güzelcekemer'in ayakları temele kadar uyulmuştur. Bu sırada iskender Çelebi Çiftliği'nde avlanan Kanuni de boğulma tehlikesi geçirmiştir. Yıkılan kemerler onarılarak 1564'te tesis tekrar hizmete girmiştir. Batılı kaynaklarda Mağlova Ke-meri'ne lustinianos Kemeri denmesi hatalıdır. 1563'te yıkılan Mağlova Kemeri de Sinan yapısıdır, L lustinianos ile hiçbir ilgisi yoktur. O. Dalman bu Mağlova Kemeri' nin bir tek taşının dahi Bizans döneminden kalmadığını yazar.
Kırkçeşme Tesisleri'nin isale hatları istanbul'un 25 km kadar kuzeyindeki Bel-grad Ormanı'ndan gelir, dereleri birçok
kemer üzerinden geçerek şehir sularının dışında Eğrikapı Maksemi'ne ulaşır. Burada debi ölçümleri yapıldıktan sonra şehre iki galeri ile su verilir. Ana galeri Bozdoğan Kemeri'nin altında, Tezgâhçılar Camii karşısındaki Tezgâhçılar Maksemi'ne girer, oradan bir kol Tahtakale'ye, diğeri Gedikpaşa üzerinden Sultanahmet Mey-dam'ndaki Ayasofya Kubbesi'ne ulaşır. Eğrikapı Maksemi'nden çıkan ikinci galeri Sulukule üzerinden, Haseki Hastanesi civarından Yedikule'ye gider.
Kırkçeşme Tesisleri, şehrin 34 m'den daha alçakta olan bölgelerini, Halkalı suları ise yüksek yerleri besler. Topkapı Sarayı 34 m'den daha yüksekte bulunduğundan, bugünkü bilet gişelerinin arkasında bulunan biri 22 m, diğeri 26 m derinliğinde, çapları 5,6 m ve 6,50 m olan iki kuyuya su verilir. Kuyular alt taraftan birbiri ile bağlantılıdır. 5,20 m çapındaki kuyunun içerisine bir merdiven ile inilir. Buradaki dolaplar ile su çekildiği için tesise "dolap" adı verilmiştir. 1715'te yapılan dağıtım şemasına göre dolaplara günde 357,5 m3 su verilir. Kırkçeşme Tesisleri su alma tertibatı, çökeltme havuzlan 55 km'lik galeri şeklindeki isale hatları, debi ölçme tertibatı, dağıtım kubbeleri, dağıtım şebekesi, su terazileri, çeşmeleri ile komple bir su getirme ve dağıtma tesisidir.
Ayrıca Kırkçeşme Tesisleri, Mimar Sinan' in yaptığı, gerek hacim ve gerekse masraf bakımından da en büyük yapıdır. Aynı zamanda yapılan Süleymaniye Camii tesisleri ile beraber 35.000.000 akçeye, Kırkçeşme Tesisleri ise 50.000.000 akçeye mal olmuştur. Teknik yönden de tesis mükemmeldir. Bilhassa bu tesis içerisindeki Mağlova Kemeri mimarlık ve mühendislik yönünden bir şaheserdir. Bugüne kadar teknik mükemmeliyet ile mimari mükemmeliyeti meze eden böyle bir sukemeri yapılmamıştır.
Kırkçeşme Tesisleri'nin yapımında bütün teknik sorumluluk Sinan'ın üzerindedir. Aynı yıllarda Süleymaniye Camii dahil daha birçok inşaat yine Sinan tarafından yürütülmüştür. Kırkçeşme'nin yapımında bazı kaynaklarda adı geçen Kiriz Nikola'mn, Sinan'ın yanında çalışan bir uzman veya bir kalfa olmaktan ileri gitmediği açıktır.
Dostları ilə paylaş: |