KIŞLALAR
Özellikle III. Selim döneminde (1789-1807) askeri gereksinimler çerçevesi içinde yoğun bir şekilde inşa edilmeye başlanan kışlalar mimari alandaki Batılılaşmanın ilk fiziksel görüntülerini oluşturmaları yanında ordudaki yenileşmenin bir anlatımı olarak da algılanmaktadır.
Türkçede "kışın oturulan yer" anlamındaki "kışlağ" sözcüğünden gelen kışla, koruma, askerleri topluca barındırma işlevine sahip büyük binalardır. Bu durumlarıyla Roma askeri örgütlenmesinin "castrum" larını anımsatırlar. Plan bakımından kare ya da dikdörtgen biçimindeki "castra", bir çukur ve çakılı kazıklarla yapılmış bir metris tarafından çevrilirdi.
İstanbul'daki ilk kışlalar II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-1481) yapılmıştır. Acemi Ocağı'mn(-») ve Kapıkulu Ocaklar^-») kışlaları için ilk olarak Şehzadeba-şı'nda Eski Odalar(->) yapılmıştı. I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520-1566) Aksaray'da yaptırılan Yeni Odalar(->) da yine aynı amaca hizmet ediyordu. 1826'da yeniçeriliğin kaldırılışı sırasında bütün o-dalar yıktırıldığı için mimarileri ve mekân düzenleri hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Ancak 16. yy'daki durumunu, konumunu Matrakçı Nasuh'un İstanbul tasvirinden görmek olasıdır.
Hadîka'da. verilen bilgilerden de bu kışlaların ortadaki geniş bir avlu etrafında karşılıklı iki sıra halinde dizili odalardan oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu şemalarıyla Osmanlı medrese planlarını ve Horasan ile Türkistan'daki yaygın konut tiplerini anımsatırlar.
18. yy'da Avrupa ile ilişkilerin sıklaşması sonucu oluşan değişimler ilk olarak mimari ve mimariye bağlı süsleme alanında görülür. Mimaride değişen biçimler, teknik-
Dostları ilə paylaş: |