Latince’de tiyatro oyuncularının yüzlerine taktıkları maske anlamına gelen “persona” kökünden gelmektedir.
Kişinin toplumda oynadığı roldür.
Kişinin toplumda oynadığı roldür.
Bireysel farklılıkları vurgulamak için kullanılır.
Geçmişin, mevcut zamanın ve geleceğin oluşturduğu bir bütündür.
Yaşam tarzıdır.
İnsanın ilgi alanlarını, tutumlarını, yeteneklerini, konuşma tarzını, dış görünüşünü, çevreyle uyum biçimini kapsayan bir kavramdır.
Kişilik, insanın, konuşma, düşünme, hissetme, olaylara ve insanlara bakış şekilleriyle doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı, onu diğer insanlardan ayıran özelliklerin tümünün oluşturduğu bir bütündür.
Doğuştan getirilen + sonradan kazanılan özellikler
Doğuştan getirilen + sonradan kazanılan özellikler
Sosyal ortam içinde sergilenen davranışların toplamıdır.
Bedensel + zihinsel özellikler
Davranışların toplamından oluşur ve davranışlara yön verir.
Her kişilikte doğuştan getirilen bir mizaç vardır ve bu mizaç kişiliğin vazgeçilmez bir özelliğini oluşturur.
Tutarlı ve süreklidir.
Kalıtımsal yapı faktörleri (göz rengi, ten rengi, boy, yürüyüş, duruş biçimi)
Yetenek: Bireylerin davranışlarını düzenlemede yararlandıkları zihinsel ve bedensel kapasiteleridir.
FREUDIAN TEORİ (PSİKOANALİTİK KURAM)
FREUDIAN TEORİ (PSİKOANALİTİK KURAM)
ALFRED ADLER’İN KİŞİLİK KURAMI
TREYT (ÖZELLİK) KURAMI
CARL GUSTAV JUNG’UN KİŞİLİK KURAMI
Bu kurama göre kişilerin bilinçli olarak fark edemedikleri bir takım bilinç altı etkiler vardır.
Bu kurama göre kişilerin bilinçli olarak fark edemedikleri bir takım bilinç altı etkiler vardır.
Kişiliğin üç temel birimi bulunmaktadır:
İD
SUPEREGO
EGO
İçgüdüsel olarak ortaya çıkan bilinçsiz davranışların kaynağıdır.
Kişiliğin doğuştan gelen yönüdür ve bitmez tükenmez istekleri vardır.
İd ilkel dürtülerin (cinsellik ve saldırganlık dürtülerinin) kaynağıdır ve davranışı büyük ölçüde etkilemektedir.
Mantıksızdır. Sonuçları düşünmeden hareket eder.
İd’in karşıtıdır. Toplumsal ve kültürel etkilerin içinde kişinin ne yapması gerektiğini belirler, sansür koyar. Zaman içerisinde kazanılan değer yargılarının benimsenmesidir.
Superego ile id devamlı bir çekişme içerisindedir. Bu çekişme ego tarafından dengelenir.
Superego kişinin vicdan yönüdür ve kişiyi ayıp, günah gibi yasaklarla sürekli engellemeye çalışır.
İd’in koruyucusu, yöneticisi durumunda olan superego ile id arasında denge kurulmasına yardım eder.
Ego’nun başarısız olduğu durumlarda davranış bozukluğu ortaya çıkar. İd’in sonsuz istekleriyle superegonun baskıları arasında denge kurmaya çalışılır.
İnsanın temel dürtüsünün üstünlük elde etmek olduğuna inanır.
Yaşamın temel amacının kişinin benliğini en mükemmel duruma getirmek ve çocukluğunda elde ettiği aşağılık duygusundan kurtarmak olduğunu söyler.
Satın alınan evler, arabalar benliği mükemmel kılmaya ve başkalarına göre daha az aşağılık duymaya yöneliktir.
Kişilik, kişinin sahip olduğu özelliklerin belirlediği bir yapıdadır.
Kişilik, kişinin sahip olduğu özelliklerin belirlediği bir yapıdadır.
Kişinin temel özellikleri bilinirse, kişiliği de öğrenebilir. Bu özelliklere sevimlilik, dürüstlük, çekingenlik örnek olarak verilebilir. Bu kuram niceliksel ve uygulamalıdır.
Kişiliğin belli psikolojik özelliklere göre ölçülmesine önem verir.
Algılanan benlik,
İdeal benlik,
Özdeğer,
Sosyal kimlikler.
1. Algılanan Benlik: Bireyin kendisini nasıl gördüğü, onun benlik kavramının çok önemli bir boyutunu oluşturur. Algılanan benliğin de üç bileşeni vardır:
1. Algılanan Benlik: Bireyin kendisini nasıl gördüğü, onun benlik kavramının çok önemli bir boyutunu oluşturur. Algılanan benliğin de üç bileşeni vardır:
a) Kişilik özellikleri: Birey benzer durumlarda benzer şekilde davrandığı zaman, hem dışardan bakanlar, hem de kişinin kendisi o davranışla kişilik özellikleri arasında bağ kurar: “Çabuk kızan biriyim; böyle durumlara gelemem.”
b) Yetkinlikler:Herkes sahip olduğu yetenek, beceri, yeti ve bilgi düzeyi hakkında bir algıya sahiptir: “Kriz durumlarında çözüm üretmekte başarılıyımdır.”
c) Değerler: Birey kararlarını ve eylemlerini değerlerinin yönlendirdiğine inanır ve kendisini bu çerçevede algılar: “Haksızlığa tahammül edemem.”
2. İdeal Benlik: Her bireyin sahip olmak istediği özellikler, yetkinlikler ve değerler vardır. Kişi bu özelliklere gerçekten sahip olduğuna inanmak ve başkalarını da inandırmak ister.
3. Sosyal Kimlikler: İnsanlar ait oldukları ve değer verdikleri gruplar içinde kurdukları sosyal etkileşimler sonucunda sosyal kimlikler geliştirirler. Kişi, arkadaş grubunda başka, spor yaptığı klüpte farklı, çalıştığı dernekte farklı, iş yerinde farklı roller üstlenir; farklı rollerin gerektirdiği sosyal kimliğe uygun davranışları sergiler.
3. Sosyal Kimlikler: İnsanlar ait oldukları ve değer verdikleri gruplar içinde kurdukları sosyal etkileşimler sonucunda sosyal kimlikler geliştirirler. Kişi, arkadaş grubunda başka, spor yaptığı klüpte farklı, çalıştığı dernekte farklı, iş yerinde farklı roller üstlenir; farklı rollerin gerektirdiği sosyal kimliğe uygun davranışları sergiler.
4. Özdeğer: Özdeğer, ideal benlikle algılanan benlik arasındaki farktır. Algılanan benlik ideal benlikle eşleştiği zaman, özdeğer oldukça yüksektir. Ancak ideal benlikle algılanan benlik arasındaki fark, yapılan işe ve elde edilen sosyal geribildirime bağlı olarak sürekli değişir. Bu nedenle özdeğer, benlik kavramının dinamik bir bileşenidir ve sürekli değişim ve gelişim içindedir.
4. Özdeğer: Özdeğer, ideal benlikle algılanan benlik arasındaki farktır. Algılanan benlik ideal benlikle eşleştiği zaman, özdeğer oldukça yüksektir. Ancak ideal benlikle algılanan benlik arasındaki fark, yapılan işe ve elde edilen sosyal geribildirime bağlı olarak sürekli değişir. Bu nedenle özdeğer, benlik kavramının dinamik bir bileşenidir ve sürekli değişim ve gelişim içindedir.
Benlik algısı bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda oluşur. Çevreden alınan tepkiler açık seçik ve tutarlı olduğu zaman güçlü bir benlik algısı oluşur. Bulanık, eksik ve tutarsız tepkiler ise zayıf benlik algısına neden olur.
Benlik algısı bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda oluşur. Çevreden alınan tepkiler açık seçik ve tutarlı olduğu zaman güçlü bir benlik algısı oluşur. Bulanık, eksik ve tutarsız tepkiler ise zayıf benlik algısına neden olur.