Yirmialtıncı Bâb Kahin Ve Benzerleri Hakkında Bâb
Müslim Peygamber sallallâhu aleyhi ve scllem'İn hanımlarının birinden şöyle bir rivayete yer vermektedir: "Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Bir kabine/medyuma giderek soru soran ve tasdik edenin kırk gün namazı kabul olunmaz.»77
Ebû Hurayra radıyallâhu anh'tan gelen rivayete göre Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: «Kabine gidip de söylediklerini tasdikleyen Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellemV İndirilene küfretmiş Olur.» 78 Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Sunenlerde ve Hakim'in eserinde -Hâkim bu rivayetin Bu-hârî ve Müslim'in şartına uygun olduğunu söyler- Ebû Hurayra radıyallâhuanh'tan gelen bir rivayette şöyle buyurulmaktadır: «Bir arrafa ya da kahine (yani medyuma) gidip de söylediklerini tasdikle-yen Muhammed saüallâhu aleyhi ve sellem'e indirilene küfretmiş olur.»79
Ebû Ya'lâ'da da benzer bir rivayet ceyyid isnadla mevkuf olarak yer almaktadır.80
'Imrân b. Husayn radıyallâhu anh'tan merfu olarak şöyle rivayet edilmiştir: «Fal bakan ve kendisi baktıran için bizden değildir. Kehanette bulunan ve kendisi adına kehanette bulunulan bizden değildir. Sihir yapan ve kendisi adına sihir yapılan bizden değildir. Kahine gidip de söylediklerini tasdikleyen Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'e İndİrekm küfretmiş t İr.» 81 Bezzâr ceyyid isnadla rivayet etmiştir.
Aynı hadisi Taberânî, el-Evsât'da hasen bir isnadla İbn Ab-bas radıyallâhu anhumâ'dan «Kahine gidip ...» kısmı olmadan rivayet etmiştir.82
Beğavî şöyle der: "Arrâf, Bir takım öncüllerden hareketle bazı şeyleri bildiğini iddia eden kimsedir. Bu yolla çalınan bir şeyi, kaybolan eşyayı vb. bildiğini ileri sürer."83
Arrafin kahin anlamına geldiği de söylenmiştir. Kahin, gelecekte meydana gelecek olayları önceden haber veren kimsedir.
Arrafin insanın iç dünyasında, vicdanında olanları bîlen kimse olduğu da İfade edilmiştir.
Ebu'l-Abbâs İbn Teymiyye şöyle der: "Arraf, kahin, müneccim, remilci gibi benzer yollarla bazı şeyleri bildiklerini İleri süren kimseler için kullanılan bir isimdir."84
İbn Abbâs radıyallâhu anhumâ ebûcâd 85 yazıp yıldızlara bakan bir topluluk hakkında "Böyle bir uygulamanın Allah katında hiçbir nasibe sahip olmadığı kanaatindeyim." demiştir.86
İlgili Mes'eleler
1. Medyumu tasdiklemekle Kur'an'a iman bir arada bulunamaz.
2. Kahine İnanıp onu tasdiklemenin küfür olduğunun açıklanması.
3. Kendisi adına kehanette bulunulanın da zikredilmesi.
4. Kendisi adına fal bakılanın da aynı kapsamda sayılması.
5. Kendisi adına sihir yapılanın da zikredilmesi.
6. Ebûcâdı öğrenenlerin zikredilmesi.
7. Kahin ve arraf arsındaki farkın belirtilmesi.
Açıklamalar
Bu bâb, herhangi bir yolla gayb ilmine sahip olduğu iddiasında bulunan kimselerle alakalıdır. Bu ilme sahip olan yalnız ve yalnız Allah'tır. Kehanet, medyumluk ve benzeri herhangi bir şekilde gayb ilmi konusunda Yüce Allah'a ortak olduğunu ileri süren ya da böyle bir iddiayı tasdikleyen kimse Allah'a ait Özelliklerde bir başkasını orrak koşmuş; Allah ve rasûlünü yalanlamış demektir.
Şeytanlarla ilgili bulunan çok sayıdaki kehanetin şirkten uzak olmadığı görülmektedir. Gaybî bilgilere sahip olma iddiasına destek olacak bir takım aracı ve vasıtalara yakınlaşmaya çalışmak da sadece kendisine özgü olan gayb bilgisi hususunda Allah ile ortak olma iddiası bakımından ve Allah'tan başkasına yakınlaşmaya çalışmak açısından şirk koşmak anlamındadır.
Bu vesile ile Sâri, insanları din ve akla zarar getiren hurafelerden uzak tutmaktadır.
Yirmiyedinci Bâb Nuşra 87 Hakkında Bâb
Câbİr radıyallâhu anh'tan rivayete göre; Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e nuşra hakkında sorulduğunda «şeytan işidir» buyurmuştur. 88 İmam Ahmed, ceyyid isnadla rivayet etmiştir.
Aynı hadisi rivayet eden Ebû Dâvûd, "İmam Ahmed'e nuş-radan sorulduğunda 'İbn Mes'ûd tüm bunları mekruh görür' demiştir." der.
Buhârî'de yer alan rivayette Katâde şöyle anlatmaktadır: "İbnu'l-Museyyeb'e sihire maruz kalmış ya da hanımına karşi kendisine büyü yapımlış olan bir adamın içinde bulunduğu durumdan kurtulması için büyünün çözülmesinin ya da mısra yapılmasının hükmünü sordum, 'Herhangi bir sakıncası bulunmadığını; bu yapılanla ıslâhın hedeflendiğini ve faydası olan bir Şeyin yasaklanmayacağını' söylemiştir."89
Hasan'dan rivayet edildiğine göre "Sihri sihirbazdan başkası bozmaz." demiştir.90
İbnu'l-Kayyım şöyle der: "Nuşra, büyü etkisi altında kalmış olan kimse üzerindeki sihrin bozulmasıdır. İki türü bulunmaktadır:
a) Yine kendisi gibi olan bir başka büyü ile bozulması. Bu da şeytanın işlerindendir. Hasan'ın sözü buna hamledilir. Büyüye maruz kalanla bu büyüyü bozmaya çalışan kimse, hedefe ulaşabilmek için -hoşlandığı şeyleri yaparak- şeytana yakınlaşmaya çalışırlar. Şeytan da buna karşılık sihrin etkisini kaldırır.
b) Rukye, dualar, çeşitli tedavi yöntemleri ile büyünün bozulması. Sihrin bu yolla çözülmeye çalışılması caizdir."
İlgili Meseleler
1. Nuşranın yasaklanması.
2. Yasak olanla ruhsat tanınmış olan nuşra şekilleri arasındaki farkın -muhtemel karışıklığı engellemek amacıyla- belirtilmesi.
Açıklamalar
Nuşra, büyünün bozularak etki altındaki kimsenin kurtarılmasıdır. Musannif, caiz olan ve olmayan ayırımını ifade eden İb-nu'1-Kayyım'ın görüşünü yeterli olacak şekilde zikretmektedir.
Yirmisekizinci Bab
Dostları ilə paylaş: |