Uyuşturucu, Escobar ve kahve; Kolombiya denince zihnimizde bir çırpıda yer bulanlar.”Koca koca ülkeleri böyle mini mini imgelerle zihnimizde canlandıran ne?” o apayrı bir mevzu, ona hiç girmeyeyim. Ya da cevabı Hollywood olabilir mi diye inceden bir gireyim ve orada durayım. Sonuçta bu bir gezi yazısı, toplumsal ve siyasi bir analiz raporu değil.
Peki Kolombiya deyince aslında neler canlanmalı zihnimizde? Bizden çok uzaklarda yaşayan Kolombiyalılar nasıl insanlar? Neden gider ki insan Kolombiya’ya? Yazının sonunda (eğer sıkılmadan okuyabilirseniz tabi) Kolombiya konusunda birer uzman olmasanız da baya fikir sahibi olacaksanız diye umduğumdan şimdilik bu sorulardan sadece “Neden gittim Kolombiya’ya” sorusunu cevaplandırmak isterim müsaadenizle:
“Çünkü, Güney Amerika bende bir tutkudur.”
GENEL BİLGİLER
Ön edit: “Ya yemişim ülkenin tarihini-kültürünü, bana gezilecek yerler,yiyecek yemeklerden bahset” diyenlerdenseniz bu bölümü direkt es geçebilirsiniz.
Hemen hemen her gezi yazımda olduğu gibi önce Ana Brittanica tadında genel kültür bilgileri ile başlayayım daha sonrasında kişisel izlenimlerime geçerim. Sonuçta gittiğimiz ülke nedir,ne değildir bilmek,öğrenmek gerekir.Yoksa bu nice gezmektir?
Yüzölçümü olarak Brezilya Arjantin ve Peru’dan sonra Güney Amerika’nın en büyük 4. ülkesi olan Kolombiya, yaklaşık 50 milyonluk nüfusu ile de Brezilya’dan sonra en kalabalık 2. Güney Amerika ülkesidir.(Brezilya 200 milyonmuş, buna çok şaşırmıştım yazmak istedim.)Başkent Bogota, son zamanlarda Amerikan dizi ve sinema sektörünün Escobar pompalaması nedeniyle Medellin şehrinin biraz gölgesinde kalmış olsa da, hala ülkenin en kalabalık ve metropol şehri konumundad.Yüz binlerce cana sebep olan uyuşturucu ticareti (narcotrafik) ve FARC meselesi nedeniyle dünyanın en tehlikeli ülkeleri arasında gösterilen Kolombiya,uyuşturucu karteli lideri Pablo Escobar’ın ölümü ve FARC örgütüyle yapılan barış görüşmeleri sonrasında çok daha huzurlu ve güvenli bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte.Son zamanlarda iktidara gelen hükümetlerin huzur ve kalkınma yatırımlarına ağırlık vermesi de, daha güvenli bir Kolombiya adına oldukça faydalı adımlar olmuştur.Muhtemelen bir on seneye kadar turizmi ile anılan bir ülke olacak Kolombiya.Yırtık Harita demişti dersiniz.
Ülkenin iklimi konusuna gelirsek, sanırım Kolombiya adına cevaplanması en zor sorulardan biri bu.Ülkenin bir yanında çöl iklimi yaşanırken, öbür tarafında oldukça serin her an yağmur yağıp güneş açan tropikale yakın bir havaya denk gelmeniz mümkün.Ama illa bir şeyler karalamak gerekirse genel olarak şunu diyebilirim; Bogota’daysan şemsiyen hep yanında olsun,ceketini unutma, Cartagena’ya gidiyorsan tshirt,şort al başka bir şey almana gerek yok, rotan Medellin ise her daim bahar havasıyla dünyanın en ideal iklimi, ona göre bir şeyler bulunsun çantanda.
Kolombiya, uyuşturucu trafiği ve FARC meselesi gibi negatif haberler ile sürekli dünya gündeminde yer etmiş olsa da elbette dünya kültürüne ve gündemine sunmuş olduğu oldukça önemli pozitif figür ve kişiler de var.Peki kim mi bunlar? Bir kaçına değinelim.Yaşadığı yüzyılın en önemli yazarlarından kabul edilen Nobel ödüllü Gabriel Garcia Marquez, insanları sürekli şişman olarak resmeden ya da şişman insanları resmeden ünlü heykeltıraş ve ressam Fernando Botero, sporseverlerin yakından tanıdığı futbolcu Radamel Falcao ve F1 pilotu Juan Pablo Montoya ve son olarak genç erkeklerin sevgilisi, (orta yaşlı erkeklerin de sevgilisi olabilir) Pique’nin yavuklusu Latin ateşi Shakira. (Bu arada memleketinde “Çakira” diye okunuyormuş, ben öğrendim siz de bilin istedim.)
"ben sizden de değilim, diğerlerinden de; ben ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. ben hala şiir okuyanlardanım. ben ölürken vatanını yahut dinini değil, "sevgiliyi" düşünecek olanlardanım”
ÜLKE TARİHİ
Geçmişi İnkalar’â dayanan Kolombiya, 18.yy’a kadar İspanyol sömürgesi olarak, beyazlar tarafından yönetilmiştir. Milli kahramanları Simon Bolivar (ülkenin her yerinde birbirinin aynısı ata binmiş heykellerini görmek mümkün) önderliğinde 1821 yılında bağımsızlığı ilan eden ülkeye, 1886’da kıtayı keşfeden Kolomb’un adı verilmiştir.(celladına aşık olmak böyle bi’ şey sanki).Kolombiya’ya bağlı Panama 1903’te A.B.D. etkisiyle ayrılıp bağımsızlığını ilan ettikten kısa bir süre sonra büyük gelir kapısı olan Panama kanalının kullanımını da A.B.D.’ye bırakmıştır.1948 ile 1963 yılları arasında yaşanan ve La Violencia adı verilen bir çeşit iç savaşın hakim olduğu, çok karanlık bir dönemden geçen ülke, 2000’li yıllarla birlikte kendine çok daha huzurlu bir rota çizmeye başlamıştır.Ülke tarihi ile ilgili ilginç bir nokta da,ülkeye adını veren isim olan Kolomb’un Kolombiya’ya hiç ayak basmamış olması.Bir ülkeye adınız veriliyor ama siz oraya hiç ayak basmamışsınız,çok enteresan bir hikaye gibi geliyor bana her duyduğumda.Aslında saçma da geliyor ama tam hikayeyi bilmeden yargıda bulunmak istemiyorum ama saçma
GENEL İZLENİMLER
Ülkenin tarihiydi, coğrafyasıydı,iklimiydi gibi “kimilerine göre sıkıcı” kısımları geçtikten sonra, biraz da Kolombiya’nın ben de bıraktığı izlenimleri sıralamak isterim ki gezi yazılarında yazmaktan en keyif aldığım kısım burasıdır:
-Güvenlik: Söz konusu Kolombiya olunca burayı ziyaret etmek isteyenlerin “nasıl giderim”’den sonra en çok merak ettiği konu “ülke güvenli mi?” sorusudur diye tahmin ettiğimden buradan başlamak isterim.Ben ve yol arkadaşımın da gitmeden önce kafasını en çok kurcalayan konu açıkçası güvenlikti.Bir çok blogta tehlikeli bir ülke diye bahsedilen Kolombiya, bize kalırsa Avrupa kadar olmasa da yine de oldukça güvenli bir ülke.Başkent Bogota ve kısmen Medellin dışında bulunduğumuz süre boyunca hiçbir tedirginlik dahi hissetmedik diyebilirim.Sadece Bogota özelinde gece belirli saatlerden sonra biraz daha aydınlık ve kalabalık caddeleri tercih edip, kapkaç ve gasp olaylarına karşı ekstra teyakkuzda olmakta yarar var.Onun dışında biraz gezme, seyahat etme kültürü olan temel kurallara uyup, biraz da uyanık olursanız pek bir sıkıntı yaşamazsınız diye düşünüyorum.Hele İstanbul’dan gelenler için, İstanbul’daki güvenlik kuralları aynen Bogota’da da geçerli diyebilirim.
-Pahalılık: Türkiye ile Kolombiya pahalılık konusunda denk güçlerin mücadelesi gibi bir yarış içinde desem yanıltmış olmam sanırım. Genel olarak fiyatlar Türkiye ile benzer olsa da, özellikle kara ulaşımı,hastane masrafları ve kıyafet alışverişi olarak ülkemizden daha pahalı,konaklama ve eğlence hayatı olarak daha ucuz diyebilirim.Avrupa tatilleriniz gibi alışveriş yaparken ince hesaplara girip,tatilin keyfini kaçırma gibi bir durum söz konusu değil yani.Ne o bir hamburger 10 Euro filan.Ülkenin para birimi Kolombiya Pezosu(COP).1TL biz tatil planlarına başlarken yaklaşık 1000COP civarı gibi kolay hesaplanır düzeylerdeydi, ah ne güzel zamanlardı.Tatile başladığımızda 900 COP civarlarına indi.En son tatil bitip eve dönerken 850 COP’lara kadar inmişti.Kolombiya ucuz ülkeler kategorisinden çıkmaz üzere kısaca.Geciktirmeyin çıkmadan gidin.(kamu spotu)
-Toplum Yapısı ve İnsanlar: Genel olarak Latin Amerika insanı denince aklınıza ne geliyorsa hepsi Kolombiya halkı için de geçerli. Yoksul ama mutlu, dans etmeyi eğlenmeyi çok seven, yardımsever insanlardır Kolombiyalılar. Genel olarak yoksul bir halka sahip Kolombiya’da özelliklede de Bogota’da çok dikkat çekici bir gelir dağılımı eşitsizliği var.(her ülkede var da, Bogota bi’ fena dostum).Kızları çoğunlukla güzel ama estetikli (bu konuya sonra geleceğim),erkekleri ise genelde kısa boylu ve salaş diyebilirim. Janjanlı bir jean kot modası var ki evlerden uzak, umarım ülkemize hiç uğramaz.Kadın-erkek, genç-yaşlı fark etmez inanılmaz bir diş teli takma yaygınlığı var ki, fark etmemek mümkün değil.Bunun da bir çeşit estetik saplantısından kaynaklandığını düşünüyorum.Kolombiyalılar ilgili ilginç bir nokta da, gezdiğim onlarca ülke içinde bu kadar az sigara içen bir halka daha denk gelmemiş olmam.Hemen “hepsi kokain içiyor,sigara kesmiyordur” esprisi yapmayın ayıplarım.Sigara içen insan görmek o kadar nadir ki,yol arkadaşım Şükrü Kolombiya’da sigarayı bıraktı.Gerçi memlekete dönünce hemen başladı ama olsun, bu da bir şeydir sonuçta.
-İletişim: Bu kısmı kısa ve öz tutuyorum ve diyorum ki ; İspanyolca bilmiyorsan, öğren de gel. Bilmiyorduk iletişemedik… İngilizce hiç para etmiyor bu sarı topraklarda hem de hiç. İletişim demişken Türklere nasıl bakıyorlar konusuna gelirsek; Türk algısı konusunda tuhaf bir durum var buralarda. Ülkede El Turco denen insanlar var ama onlar bizler değiliz, zamanında buraya göçmüş Arap yarımadası insanları. Haliyle kafalarında Türkiye denince,deveye binen insanlar, 4 eşi olan erkekler geliyor.Ama son yıllarda aşklı-meşkli yurdum dizileri Kolombiya televizyonlarını işgal ettiğinden Türk algısı baya değişmiş durumda.Fatmagül,Elif,Kara Para Aşk isimli diziler burada çok popüler.Kısa keseceğim demiştim ama olmadı.İşte bunlar hep iletişimsizlik.
-Yeme-İçme: Bu konu zayıf olduğum bir mevzu, haliyle çok açıklayıcı bilgi veremeyeceğim. Ama yemek konusunda baya ince eleyip sık dokuyan bir milletiz, haliyle bir şeyler karalamam şart elbette. Kısaca şunu diyebilirim, aç kalmanız mümkün değil Çünkü kırmızı et çok yaygın ve fiyatları oldukça uygun. Onun dışında tattığım yerel yemeklerden ajiaco oldukça lezzetli çorba-yemek karışımı bir lezzet. İçinde mısır koçanı ve patates bulunan tavuklu bir çorba kendileri. Yanında avokado ve sütle ikram edilmesi ile oldukça enteresan bir sunumu oluyor.Ülkenin diğer en önemli yemeği belki de en ünlüsü benim görüntüsünden dolayı yemeğe cesaret edemediğim Bandaje Paisa.İçinde bir ben yokum kültüründen gelen bu güzide yemekte; bir parça et,barbunya, platano(kızartılmış muz),sosis ve yumurta bulunmakta.Tam bir atom.Kolombiya mutfağında ve kültüründe çok önemli bir yere sahip mısırdan yapılan Arepa isimli mısır ekmeği ve bir çeşit hamur işi olan empanada da denenmesi gereken sokak lezzetleri arasında.İçecekler konusuna gelirsek hayatımda içtiğim en iyi naneli limonataları burada içtiğimden mütevellit (özellikle Santa Marta cafeleri bu konuda efsane) saçmada olsa içecekler konusuna taze sıkılmış meyve sularından başlamak istedim.Mutlaka deneyin.Meyve suları dışında bira olarak özellikle yaygın olan Club Colombia’yı lezzet olarak önerebilirim.Daha yaygın olan Poker’i pek sevemedim.Alkol anlamında ülkenin celebrity’si olan Aguardiante ise tad olarak Bulgar rakısına benzeyen ama shot içilen, baya da sağlam çarpan renksiz kokusuz anasonlu bir içki.İspanyolca yakan su anlamına geliyor ki, isminin hakkını veriyor namussuz. Aguardiante ile birlikte zirveyi paylaşan tabi o coğrafyanın olmazsa olmazı rom’lar.Bu tada aşinaysanız ve seviyorsanız tam yerine geldin yeğen,otur bir soluklan.Kolombiya’nın yeme-içme kültüründen bir şeyler karalarken, kahveden bahsetmezsek ayıp olur en hafif tabirle. Geçimini kahveden sağlayan milyonlar, işi gurmeliğe döken coffee shoplar, ülkenin Starbucks’ı konumundaki Juan Valdez kahve zinciri, kahveye adanmış hediyelik eşyalar ile ülkenin adeta atardamarı konumunda kahve.Tüm bu veriler eldeyken, oralara kadar gitmişken, kahvenin dibine vurun dememe çok da gerek yok sanırım.Ama siz yine de vurun…
Genel bilgiler ve izlenimler kısmını geçtikten sonra gezginlerin en sevdiği kısımlar olan nereleri görmeli, neler yapmalı bölümüne gelelim artık.Ama tabi önce bir Kolombiya’ya varmalı ve konaklamayız.
ULAŞIM VE KONAKLAMA
Dünya’nın en çok noktasına uçan havayolu olma misyonunu başarıyla devam ettiren THY bu anlamda 2016’da İstanbul’dan başkent Bogota’ya düzenli direkt uçuşlara başladı. Haftalık 3 frekans olarak gerçekleştirilen seferler yaklaşık 12 saat sürmekte.Dönüş seferleri ise Panama aktarmalı İstanbul şeklinde gerçekleştirildiğinden toplam süre 14-15 saate çıkmakta.Bu arada direkt ve okyanus aşırı bir uçuş olması sebebiyle uçak biletleri cep yakmakta.Durum böyle olunca,aktarmalı uçuş seçeneklerine göz gezdirmekte büyük fayda var.Özellikle ABD vizesi olanlar için Miami aktarmalı Bogota olarak daha uygun fiyatlara uçak bileti bulmak mümkün.Kolombiya içi ulaşımda ise ilk tercihiniz havayolu taşımacılığı olmalı.Kara yolculuklarını engebeli coğrafya ve yetersiz yollar sebebiyle uzun sürmesi hem de bazı bölgelerde güvensiz olması sebebiyle hava taşımacılığını şiddetle öneririm.Ülkenin bayrak taşıyıcı firması Avianca’nın yanında, low-cost bir firma olan Viva Colombia ve LATAM Airlines da geniş bir uçuş ağına sahip.Bu şekilde yoğun bir rekabetin yaşandığı ülkede haliyle çok uygun fiyatlara bilet bulmak mümkün.Örnek fiyat isteyenler için; yaklaşık bir saat süren Bogota-Medellin arası için 1 ay sonraya 100TL’ye bilet bulmak mümkün.Şehir içi taşımacılıkta ise taksi yada UBER isimli application’u gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.Başkent Bogota dışında diğer şehirlerde taksilerde pek taksimetre kullanılmıyor.Genelde pazarlık usulü, binmeden anlaşma sistemiyle taksicilik yapılıyor.Taksiciler turist olduğunuz 100 metreden belli birer gringo olsanız da abartılı fiyat çekmiyorlar.İstenen fiyatın %70 ine anlaşırsınız.”Pazarlıkta %70 modeli” dediğim ve defalarca başarıyla uyguladığım bu freeshare modeli sıklıkla kullanabilirsiniz.Taksilerin Kolombiya’da çok tehlikeli olduğu sıkça yazılır çizilir.Ama söylemeliyim ki; nerdeyse tüm tatil boyunca kullandığımız taksilerle ilgili hiçbir olumsuz durum ya da tehlikeye şahit olmadık.Yine de taksi kullanırken bizim de uygulamış olduğumuz birkaç temel kuralı hatırlatmakta fayda var:
1-Arka koltuğa oturun ve camı açık tutun.
2-Gideceğiniz nokta konusunda ve fiyatta anlaştığınıza binmeden emin olun.
3-Gideceğiniz güzergah boyunca telefondan navigasyonunuzu açık tutun ve sesinin şöförün duyacağı kadar açık olmasına özen gösterin.
4-Shazam uygulaması için eliniz her an tetikte olsun.Çoğu taksicinin harika müzik zevkleri var. Çok güzel şarkılar yakalayabilirsiniz.
Son olarak taksicilerle ilgili bana oldukça ilginç gelen bir anektodu paylaşmak istiyorum:Başkent Bogota’da taksiciler sizi bıraktıktan sonra ayrılmıyor,binaya güvenle girdiğinizi gördükten sonra gaza basıp yola devam ediyor.Durumu sevgilisini eve bırakan yurdum erkeği modeli gibi bir an olarak hayal edebilirsiniz.
Konaklama konusuna gelecek olursak, Kolombiya’nın genel olarak insanın cebini rahatlatacak bir ülke olduğundan başlamam gerek. Her bütçeye uygun konaklama seçeneği bulmak mümkün.Turistik şehir Cartagena hariç, diğer yerlerde çok uygun fiyatlara konaklamak mümkün.Bizim tercihimiz çoğunlukla hostellerden yana olsa da yaptığımız tur boyunca ara ara kendimize otelde kalmak gibi ufak süprizler de yapmadık değil.Konakladığımız yerlerin isimlerini ve yorumlarımızı her şehrin altındaki yazılarda bulabilirsiniz.Döneme ve konuma göre biraz farklılık gösterse de, genelde hostel fiyatları 8-15 dolar aralığındayken(dormitory room) budget(keseye uygun) otellerdeki fiyat aralığı ise 20-40 dolar civarı.
GEZİLECEK YERLER
Küçük bir Kolombiya turu yaptığımı için, gezilecek yerleri uyguladığım rota sırasıyla anlatmaya çalışacağım. Haliyle önce rotayı vereyim sonra da sırasıyla şehirleri tanımaya başlayalım. İşte Kolombiya rotamız: BogotaMedellinGuatapeMedellinCartagenaSanta MartaBogota
BOGOTA (METROPOL BAŞKENT)
Ülkenin en büyük ve en kalabalık şehri Bogota, haliyle diğer şehirlerine oranla biraz daha dikkatli hareket etmeniz gereken bir şehir.8 milyonluk şehrin en dikkat çekici yanı, bana kalırsa gelir dağılımındaki uçurum. Evet, bu gelişmiş ülkeler hariç diğer ülkeler için genel bir durum gibi gözükse de, buradaki adaletsizlik çok can yakıcı ve görünür.Şehrin kuzeyi ile merkezi arasında binalardan insanlara, kıyafetlerden mekanlara kadar o kadar bir fark var ki; birinden birine giderken semt değil ülke değiştirmiş gibi hissediyorsunuz.Genel olarak ekonomi ve ticaretin kalbi burada atsa da en çok evsizi burada görmüş olmamız oldukça ironik. Belki de değil, kapitalizm denen şey tam da bu belki de.
Havalimanından şehre 30K-35K civarı bir ücret ödeyerek taksi ile ulaşmak mümkün. Normalde Bogota gezdiğimiz Kolombiya şehirleri arasında taksimetre açılan tek şehir olsa da nedense havalimanı-şehir arasında pazarlık esaslı çalışıyorlar. Şehre havalimanı önünden geçen minübüslerle de ulaşmak mümkün ama elinizde bavul ve eşyalarla minübüse binmeyi de inmeyi de pek tercih etmezseniz diye düşünüyorum.Bu arada illa da minübüse bincem derseniz nasıl gidilir konusunda kimseden yardım beklemeyin.Havalimanı çevresinde bile İngilizce bilen çok az.He benim İspanyolcam var diyorsanız o da yetmez.Bir de gideceğiniz yeri bilen birini bulmanız lazım.Uğraşmayın işte binin taksiye…
Şehirdeki en önemli ulaşım kaynağı bizdeki metrobüsün esin kaynağı,atası olan Transmileno.Şehrin hemen hemen her yerine giden Transmileno, özellikle mesai saatlerinde çok kalabalık.Transmileno’yu bu saatlerde kullanacaksanız haliyle yankesiciler konusunda ekstra dikkatli olmalısınız.Transmileno bilet fiyatı ise 2000 COP.Şehri eğer 2 ya da daha fazla kişi geziyorsunuz bence hiç metrobüs çilesini elin yaban ellerinde de çekmeyin,binin taksiye.(bunu daha önce de yazmış mıydım?)
Bogota’da konaklamak için en uygun yerler, şehir merkezi olarak da kabul edilen eski yerleşim alanı olan La Candeleria bölgesi ve daha güvenli ve zengin kısmı kabul edilen Zona Rosa bölgesi.Biz Bogota tatilimizin ilk kısmını Casa Bellavista Hostel’de 2.kısmını da 3 yıldızlı bir hotel olan Ambar Hotel’de geçirdik.Konaklama konusunda çok fazla beklentisi olmayan, merkezi bir yer arayanlar için önerebileceğim yerler.
Bogota’ya geldik, konaklamamızı yaptık, öyleyse sıra geldi gezmeye…
GEZİLECEK YERLER
MONSERRATE TEPESİ
“Sana bugün tepeden baktım Bogota.” demek isteyenler için biçilmiş kaftan Monserrate. Deniz seviyesinden yaklaşık 3100 metre yüksekte bulunan Monserrate, şehri tepeden kuşbakışı izlemek isteyenler için harika manzaralar sunuyor. Tepeye füniküler ya da teleferik ile çıkmak mümkün.Yürüyerek de çıkılıyormuş diye de duydum ama ne kadar sürer valla tahmin bile edemedim.Tepede eşsiz Bogota manzarasının yanında,1640 yılında inşasına başlanmış bir kilise, irili ufaklı hediyelik eşya satan dükkanlar ve yerel tatlar sunan ufak restoranlar var. Tepeye ulaşım için; inüküler ile çıkıp,teleferik ile inmek ya da tam tersini yapmak iki ulaşım şeklini de deneyimlemek adına mantıklı bir hareket olacaktır kanaatindeyim.Bu arada finüküler belirli bir saatten sonra hizmet vermiyor, onu da hesaba katmayı unutmayınız.Teleferik ücretleri haftasonu ve haftaiçi günlerinde değişmekle birlikte şu şekilde:
LA CANDELERIA
Tarihi Koloniyal döneme uzanan şehri en eski yerleşim bölgesi olan La Candeleria, hediyelik eşya dükkanları,yerel ürünler satan mağazaları,efsane grafitileri ile gezilmesi çok keyifli bir bölge.Çok büyük olmayan bir alandan ibaret olan bölgeyi yürüyerek keşfetmek mümkün.La Candeleria’nın merkezinde yer alan Chorro del Quevedo meydanı da içkisini ve enstrümanı alıp gelen gençlerle dolu oldukça keyifli hippy-tarz bir yer.Şehrin ilk burada kurulduğu rivayet edilmekte.Bu arada eğer Free Walking turu katılacaksanız,ki bence kesin katılmalısınız turun başlangıç noktası da yine bu meydan.
PLAZA DE BOLIVAR( BOLIVAR MEYDANI) VE CARRERA 7
Kolombiya senatosu,adalet sarayı, Kolombiya Katedrali ve şehrin kültür-sanat merkezi Palacio Lievano ile çevrili Bolivar meydanı şehrin en canlı noktalarından biri.Sürekli yoğun bir insan trafiğine sahip meydanda zaman zaman protestolara denk gelmeniz de mümkün.
Bogota’nın en eğlenceli yerlerinden biri olan Carrera 7 (7.Cadde) yol boyunca seyyar satıcılar, sokak göstericileri, sokak sanatçıları ve kumar oynatıcıları gibi çok renkli tipi bulabileceğiniz bir cadde.Özellikle hafta sonu bin bir çeşit kumar/bahis oynatıcısına denk geleceğiniz caddeyi en az bir kez gezmenizi öneririm.
ALTIN MÜZESİ(MUSEO DEL ORO) VE BOTERO MÜZESİ
Pazar günleri girişi ücretsiz olan Altın Müzesi, dünyanın en büyük altın koleksiyonuna sahip. İspanyol sömürgeciler o kadar altını Avrupa’ya taşımış olsalar bile hala burada bu kadar altın kalmış olması bu topraklardan zamanında altın fışkırdığının net bir belgesi adeta. Yeni kıtadan getirilen altınlar ile donatılmış Sevilla Katedralini gezerken bu duruma ne kadar sinir olduysam aynı hisleri yeniden yaşıyorum Kolombiya’da.
Obez dostu ünlü ressam-heykeltraş Fernando Botero’dan yazının başlarında kısaca bahsetmiştim.“ şişman insanlar en mutlu insanlardır,bundan onları resmediyorum” diyen Botero adına bir müze var başkent Bogota’da.Müzenin ismi Botero Museum olsa da içeride sadece Botero’nun değil Dali, Rodin ve Picasso gibi ünlülerin de eserleri mevcut.Ayrıca müzenin bulunduğu avlunun içinde paranın Kolombiya’daki tarihini anlatan bir adet de para müzesi var.(adı başka olabilir ama böyle adlandırmak istedim.)Müzenin girişi ücretsiz ya da en azından biz girerken bir ücret ödemedik.Bolivar meydanına çok yakın bir konumda bulunan müzeyi mutlaka ziyaret edin ve şişman Mona Lisa’ya bir selamımı iletiniz.Biz seni böyle daha bi’ sevdik Mona Lisa.
PARQUE 93- ZONA ROSA
Park 93, Zona Rosa ya da Chapinero denen şehrin kuzeyi olarak tarif edebileceğim bölge şehrin gece ve kültür hayatının kalbinin attığı yer.Şehir merkezinden buraya geldiğinizde kendinizi adeta başka bir ülkeye geçmiş gibi hissedebilirsiniz.Birileri bölgenin girişine pasaport kontrol noktası koysa hiç tereddüt etmeden pasaportunuzu gösteririp,inşallah girişte bir sıkıntı yaşamayız diye anlık bir gerilim yaşarsınız.Bölge hemen hissedeceğiniz üzere şehrin en lüks bölgesi.Elit restoranlar,büyük alışveriş merkezleri,uzun uzun binalardan oluşan finans merkezi, devasa gece klübü ve her telden müzik yapan barla şehrin bu kısmında toplanmış durumda.Güney Amerika’dan uzaklaşıp biraz Avrupa havası solumak isteyenler için şehir merkezinden bu bölgeye 20K COP ödeyerek ulaşmak mümkün.He kim Latin Amerika’nın güzel havasını solurken Avrupa havası alım der onun için derin şüphelerim var.
BAŞKA NERELERİ GÖRSEK?
“Biz yukarıda yazan her yeri gezdik ama hala vaktimiz var başka nereleri görsek?” diyenler için;
-Koloniyal dönemin en eski yerleşim yerlerinden ve günümüzde hala orjinalliğini yitirmemiş olan Villa De Levya.Bogota’dan 3-4 saat uzaklıkta.
-Bogota’dan 1 saat uzaklıkta olan Zipaquira’daki tuz madeni de Bogota ve çevresinde görülmesi gereken yerler arasında gösteriliyor.Krakow/Polonya’da ziyaret ettiğim tuz madeninden daha etkileyici olacağını düşünmediğimden ziyaret etmedim.Siz yine de bir yerlere not edin.
- Boş gününüz pazara denk geldiyse yerel ve hediyelik ürünler için Usaquen Flea marketi ziyaret edebilirsiniz .Her ne kadar flea market (bit pazarı) dense de öyle pek de bit pazarı değil fiyat ve kalitesi skalası bit pazarından yüksek.
HAYAT KURTARAN BOGOTA NOTLARI
-Gitmeden biraz İspanyolca öğrenin ve Über uygulamasını indirip, Türkiye’de bir iki deneme yapın.
-Bogota’da uçuş saatleri 13:42,06:16,14:34 vs. gibi bize ve genel havacılık kültürüne oranla garip küsüratlı saatlerde.Bogota’da hava trafiği çok yoğun ve yerde bekleme süresi çok kısa olduğundan uçuş saatleri bu şekilde diye düşünüyorum.Hal böyle olunca “last call” uyarı filan pek olmuyor.Uçak hemen kanpı kapatıyor.Kısaca havalimanında saatinizi sık sık kontrol edin, uçağı kaçırmayın.
-Eşe dosta hediye almadan dönmem ama çok da param yok diyenler için hediyelik eşya için en uygun yer Bolivar meydanın hemen aşağısında bulunan Pasaje Rivas.Çok uygun fiyatlara hediyelik eşya bulmak mümkün.Biz tün hediyelik eşya alışverişimizi buradan yaptık.Pazarlık elbette geçerli burası Güney Amerika dostum ama fiyatlar zaten uygun cılkını çıkarmayın lütfen.Pasaje Rivas ile ilgili İngilizce kaynakta “geldiğiniz yerden geri çıkın, daha aşağı bölgeye inmeyin tehlikeli” yazıyordu.Biz ne yaptık tabiki indik ve biraz ürkütücü olduğunu deneyimledik.Bence inmeseniz iyi olur,sürekli tetikte gezmek çok hoş bir duygu değil.
-Atm’den para çekecekseniz, süpermarket yada avm gibi kapalı alanları tercih edin.Tamam ülkede güvenlik anlamında bir sıkıntı hissetmedik ama sokağın ortasında para çekecek kadar da değil.
-Gitmeden okuduğumuz bir blogta en iyi kur Cartagena’da yazıyordu.İlk başta o kadar turistik ve küçük bir şehirde kur nasıl iyi olur diye düşünsek de bloga uyduk, hata yaptık.En iyi kur Bogota’da.Kolombiya’nın diğer şehirlerini de gezecekseniz paranızı burada bozunuz.
-Şehrin en büyük gece klubü Theatron aynı zamanda LGBT’nin buluşma noktasıymış.Bu duruma hazırlıklı olun. Bizim gibi dumur olmayın.
-Dünya zümrüt(emerald) reservinin %50’si bu ülkede.Bu işlerden anlıyorsanız değerli madenin borsası ve karaborsası Bogota’da bulunmakta.Biraz alışveriş yapabilirsiniz.
-Free Walking tur ve özellikle Grafiti tur harika kesinlikle katılmadan şehirden ayrılmayın.Her iki turda günde iki kez düzenleniyor.Biri sabah 09:30 sularında, diğeri de öğleden sonra 14:00 gibi .
-Kahve için Juan Valdez ya da Oma, bira için BBC, tatlı için Crepes&Waffles, market alışverişi için Exito iyi birer alternatif.
-Priz soketleri ülkemizdekinden farklı.Bizim gibi şanslı iseniz bir hırdavatçı bulup,dönüştürücü temin edebilirsiniz ya da teknoloji elveda der kafa dinlersiniz.
-Bogota gezdiğimiz Kolombiya’da gezdiğimiz şehirler arasında tek güvensiz hissetiren şehir oldu.Haliyle biraz temkinli gezmekte, ara sokaklara girmemekte,bir şeyler sorulacaksa polislere sormakta fayda var.Bu arada her yerde polis var.
-Havası çok değişken, her an yağmur yağabilir.Bunu göz önünde bulundurup, bir yağmurluğunuz ya da şemsiyeniz olmadan dışarı çıkmayınız derim.
Dostları ilə paylaş: |