KÖY ENSTİTÜSÜ ÖĞRETMENLERİMİZLE DUYGU DOLU GÜNLER...
15/04/2016 günü, 17 Nisan 2016 günü Köy Enstitüsünün kuruluşunun 76. Yıl dönümü olması vesilesiyle biz CHP Merkez İlçe Başkanlığı olarak Sn. Ali KİLCİ başkanlığında, yönetim kurulu üyelerimiz Sn. Rezan ŞAHİN, Sn. Gülşen VURKAN, Sn. Rıza ÇAPAR ile 17 Nisan 1940 yılında açılan, Ülkemizin gelişmesinde büyük öncülük eden Amasya Merkezde ikamet etmekte olan Köy Enstitüsü öğretmenlerimiz;
Merkez ilçe Başkanlığımıza davet edip Köy Enstitüsünün kuruluşunun 76.yılını kutladık.
Merkez İlçe Başkanımız Sn. Ali KİLCİ tüm öğretmenlerimize Cumhuriyet Halk Partisi Merkez İlçe Başkanlığı hoş geldiniz sözleriyle başladı ve bu güzel anlamlı günlerini kutladı.Öğretmenlerimizde Bu davetten dolayı kendilerinin unutulmayarak anlamlı günlerinin kutlanmasına ve gönüllerinin alınması ve davet edilip, hoşgörü ile karşılanmalarına Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Merkez İlçe Başkanı Sn. Ali KİLCİ’ye ve Yönetime teşekkür ettiler. Merkez İlçe Başkanı Sn. Ali KİLCİ’de hiçbir zaman unutulmayacaklarını dile getirdi.
Bu davette öğretmenlerimizin anılarını, o günkü durumları hepsinden ayrı ayrı dinledik. Onlarda mutlu oldu bizde çok mutlu olduk. Ülkemizin o günden, bugüne kadar olan durumunu, Köy Enstitüsünün ne zaman ve amacını, neden kapatıldığını ve buraların kapatılmasıyla nelerin kayıp olduğunu görüştük.
Köy Enstitüsü, Emekli İlköğretim Müfettişi Sn. Hüsamettin ÇITIR, Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 Yılında Kuruldu Kuruluşunun 76. Yılı Türk Ulusuna Kutlu olsun diyerek söze başladı ve hatırladığı ve o günden bugüne kadar aldığı notlarla özetle açıklamalarda bulundu;
ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullardır. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti.
Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği gözönüne alınarak, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti.
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı.
Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Dedi.
Emekli İlköğretim Müfettişi Sn. Hüsamettin ÇITIR Köy Enstitüleri hakkında yazmış olduğu notları da aşağıdaki şekilde açıkladı;
Şahsiyetli kişiler yetiştirmekti şahsiyetli kişiler demek çağdaş düşünen düşündüğünü özgürce ifade eden kimseden etkilenmeyen doğruları savunmayı bilen bilinçli yürekli adam gibi adamları yetiştirmekti.
Köy enstitüleri Cumhuriyet devriminin tüm yenilik ve getirileri modelleştirme çalışmalarını köylüye götürmek Türk halkına ulaştırıp özümsetmek istiyordu.
Köy enstitüleri üretici eğitim teknikleri ile kendi kaynaklarını kendisi yaratan üretici eğitim tekniklerini köylüye götürme yolunda dev adımlar atan müessesler olarak tarih sahnesine çıkan ve tarihe mal olmuş kurum ve kuruluşlardır.
Köy enstitüleri amaçları doğrultusunda yeni yetişen Nesil Türk ulusuna çağdaş bilgi ve becerilerle donatarak muasır medeniyetler seviyesine çıkaracaktı.
Yeteneklerine göre haklarını bilen haklarını savunan demokratik yollardan örgütlenebilen ulusal kültürü geliştiren koruyan demokratik toplum değerlerini yükselten bilinci yerleştirmekti.
Eğitimdeki eşitsizliğe kadın erkek arasındaki ayrım ve uçurumlara son vermek karma eğitim i yaygın duruma getirip eksiksiz uygulamaktı.
İş sevgisini, çalışma saygısını aşılamak milli duyguya sahip vatandaş yetiştirmektir. Eşit demokratik eğitim sistemini gerçekleştirerek ulusla eğitim birliğini sağlamaktı, Köy enstitüleri toprak reformunun yapılmasına feodal düzenin kalkmasına öncülük ederek aç, açık, topraksız insanımız kalmayacaktı.
Kısaca özetleyecek olursak Köy enstitülerinin kuruluşunun en önemli amaçlarından biriside bilgi edinilecek öğrenilen bilgiler ise hünere üretime dönüşecek üretilen değerler ile halkımız yoksulluktan kurtarılacak kendi kendine yeterli bir duruma getirilecektir. İnsan olmanın insan gibi yaşamanın tadına mutluluğuna varılacak birlik beraberlik dirlik içinde kardeşçe olmanın zevki yaşanacaktı.
Türk milli eğitiminde eğitim sistemimiz köy enstitülerinde uygulanan Atatürkçü halkçı eğitim sistemine dönmedikçe eğitimimizin her aşamasında köy enstitülerindeki eğitim sistemi uygulanmadıkça Türk ulusuna gelişme Kalkınma Demokrasiye geçiş olanaksız olacaktır. Bağımsızlık, Hak, Adale,t özgürlük Kavramlarına Yüce ulusumuz hiç bir zaman ulaşamayacaktır. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkış rüyalarda kalacaktır.
Yüce Türk ulusuna canım gibi kanım gibi güveniyorum. Tarih boyunca nice karanlıklardan kurtulup aydınlık günlere çıktığı gibi içinde bulunduğu zifiri karanlığı da yok edecek Çanakkale ve kurtuluş savaşlarımızın hangi yokluk sefalet ve şartlar içinde kazanıldığını düşünerek karşılaştığı her güçlüğü karanlığı da yırtıp atacaktır. dedi ve devam etti;
KÖY ENSTİTÜLERİ KAPATILMASAYDI NELER OLURDU ?
Köyden kentlere göç olmazdı üretim durmazdı.
Yoksuzluk Hırsızlık tefecilik olmazdı.
Okulsuz Öğretmensiz köy kalmazdı.
Okumayan çocuk ve genç kalmazdı.
Çorak toprak kalmaz. Modern tarım teknikleri uygulanırdı.
Feodal düzen devam etmezdi Vefakar cefakar halkımız ağalara soygunculara kul köle olmaktan kurtulurdu .Topraksız vatandaş kalmazdı.
Boşu boşuna akan hicbir akarsuyumuz kalmaz kuraklıktan yanan ovalarımız sulanır duruma gelir topraklarımızdan ekmek ve bereket fışkırırdı.
Dışarıdan sanayi ve tarım ürünü satın almazdık ihracatımız ithalatımızı çok rahat karşılar cari acık sorunumuz olmazdı.
Milli servetlerimizi hesapsız kitapsız satmaz özelleştirme batağına batmazdık.
Terör olmazdı. Terör cinayetleri ile karşılaşmazdık. Ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen içinde olurduk. Toprak işleyenin su kullananındır prensibi uygulanmış olurdu.
Milli varlıklarımız yok edilmez. Milli birliğimiz devam eder imtiyasız sınıfsız eşit haklara sahip bir ulus olarak varlığımızı onurumuzu koruyabilen bir kitle durumuna gelirdik. Bugünkü kaos batağına batmazdık.
Paralı eğitim, paralı sağlık, paralı savunma olmaz Bu görevler devletin asli görevi olarak yapılırdı
Ülkemizde alt yapısı olmayan, Öğretim görevlisi bulunmayan araçsız gereçsiz donanımsız yüzlerce üniversite açılmaz. Mezunlar aşsız işsiz sokak ta bırakılmazdı .Özel okul ve dershanelere gerek kalmazdı.
Borç batağına batmaz emperyalizmin maşası haline gelmez yabancılara boyun eğip Yüce Türk ulusunu küçük düşürmezdik.
Demokrasimize darbe vuran ihtilallar olmaz. Demokratik Ülkerler safında yerimizi alırdık.
Bölünme parçalanma batağına batmaz. Hiçbir aymaz kutsal topraklarımızı isteme göz dikme cesaretinde bulunamazdı.
Düşünmeyen yorum yapmayan ezberci evet efendimci papağanlar yetiştiren bir eğitimle karşı karşıya gelmezdik.Eğitim birliği bozulmazdı.
.Türk ulusunun muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılması engellenemezdi .Bugün uygar uluslar arasında yerimizi alırdık. Demokratik laik sisteme geçiş tam anlamıyla sağlanmış olurdu.
Kısaca özetleyecek olursak Türk milli eğitim felsefesi Köy enstitülerinde uygulanan Atatürkçü eğitim sistemine dönmedikçe Türk ulusuna kalkınma gelişme insanca yaşama gerçek demokrasiye geçiş olanaksız olacaktır. Bağımsızlık hak adalet eşitlik özgürlük kavramlarına yüce ulusumuz ulaşamayacaktır. dedi.
Bugün kü görüşmede kısaca çıkan sonuç ;
Köy Enstitülerinin kapatılmasında; Ülkemizin gelişmesinde, insanlarımızın eğitilmesinde, modern çağdaş, laik ve demokratik düzene geçilmesinde, bir adım daha ileri gidilmesinde vede Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yaptığı devrimlere karşı, feodal ağa düzenin, emperyalist güçlerin ve siyasetçilerin, yine makam ve rantçıların bugün ne ise o günde büyük desteği olmuştur.