Korkaklık kelimesinin Ä°slâmî kaynaklarÂdaki yaygın karşılığı olan cübn (cebânet) ile ilgili tanımları, "cesaret ve atılganlık gösterilmesi gereken durumlarda ileri atılmaktan korkup çekinmeye yol açan ruhî zaaf, aklıselimin cesaretli olmayı geÂrektirdiÄŸi hallerde korku ve telâşa kapılÂma" ÅŸeklinde özetlemek mümkündür.32 Klasik sözlüklerde cübn daÂima ÅŸecaatin karşıtı olarak gösterilir. Na-sîrüddîn-i Tûsî'den itibaren Farsça yaÂzılan ahlâk kitaplarında, ayrıca Osmanlı Türkçesi'nde cübn yerine bed-dilî (ödlekÂlik, yüreksizlik) kelimesi de kullanılmıştır.33
Kur'ân-ı Kerîm'de cübn kelimesi geçÂmez. Sıkça kullanılan havf, haÅŸyet, takÂva, Ä°ÅŸfâk, vecel ve rehbet gibi kavramlar da korku anlamını içermekle birlikte cübn, Özellikle kiÅŸinin gerçek veya hayalî bir tehlike karşısında hissettiÄŸi kontrol edilemez, önlenemez, panik derecesine kadar varabilen bir tedirginlik ve telâş hali için kullanılırken anılan kavramların geçtiÄŸi âyetlerin önemli bir kısmı daha çok ahlâkî ve dinî sebeplerden dolayı hisÂsedilen ÅŸuurlu endiÅŸeyi. Allah'a karşı gelÂmekten, O'nun koyduÄŸu yasakları ihlâl etmekten ve bunun sonucunda cezalanÂdırılmaktan duyulan korkuyu, bu anlamÂda otoriteye ve kurala saygıyı ifade eder.34 Ayrıca birçok âyette bu kavÂramlar, "istenmeyen bir durumla karşıÂlaÅŸmaktan korkup kaygılanma" ÅŸeklindeki sözlük anlamıyla da geçmektedir.35 Râgıb el-Ä°sfahânî, bu mânadaki korkunun her insanın tabii yapısının ayÂrılmaz bir özelliÄŸi olduÄŸunu belirtir.36 Havf ve haÅŸyet kavÂramlarının yer aldığı âyetlerin bir kısmınÂda müminler insanlardan ve düşmanlaÂrından deÄŸil Allah'tan korkup çekinmeye, O'nun buyruk ve yasakları çerçevesinde hareket etmeye çaÄŸrılmaktadır.37
Hadislerde ise belirtilen kavramların yanında cübn kelimesi de geçmektedir. Buhârî'nin el-Câmi'u'ÅŸ-ÅŸahîh'm\n "CiÂhâd" bölümünün yirmi dördüncü babı "SavaÅŸta Åžecaat ve Cübn" baÅŸlığını taşır.
Bazı hadislerde çocuk sevgisinin Ä°nsanı cimrileÅŸtirdiÄŸi ve korka ki aÅŸtırdığı ifade edilir.38 Genel olarak insanÂlar hakkında düşünülebilen en kötü ve al-çaltıcı iki huyun cimrilik ve korkaklık olÂduÄŸunu belirten Hz. Peygamber,39 hemen bütün hadis mecmualarında yer alan bir duasında Allah'a sığındığı sıkınÂtılı durumlar ve kötülükler arasında korÂkaklığı da zikretmiÅŸtir.40 Ayrıca müslümanlara haklarını, inanç ve deÄŸerÂlerini koruyup savunma, düşmana karşı koyma konulannda cesaret ve kahramanÂlık duyguları aşılayan âyet ve hadislerde dolaylı olarak korkaklığın bir erdemsizlik olduÄŸu da ortaya konmaktadır.
Edebî-ahlâkî mahiyetteki eserlerin ceÂsaret ve korkaklık konularına ayrılan böÂlümlerinde cesaretin önemi, korkaklığın kötülüğü ve zararları hakkındaki edebî sözler nakledilir.41 Ä°slâm düşünce tarihinde Yunan kaynaklı felsefenin etÂkisiyle oluÅŸan ve zamanla filozoflarla birlikte Ä°bn Hazm, Râgıb el-Ä°sfahânî, Gazzâlî gibi diÄŸer birçok âlimce de benimsenen sistematik fazîlet-rezîlet (erdem erdemsizlik) teorisi çerçevesinÂde ele alınan baÅŸlıca erdemsizlikler araÂsında korkaklığa da yer verilmiÅŸtir. Bu sistemde dört temel fazîlet (hikmet, ÅŸeÂcaat, iffet, adalet) benimsenirken rezîlet konusunda iki farklı tasnif yapılır. Rezî-letleri faziletlerin karşıtı olarak gösteren Stoa kaynaklı tasnife göre ÅŸecaatin karşıtı daima cübn kelimesiyle karşılanan korÂkaklık, rezîletleri faziletlerin ifrat ve tefÂriti olarak gösteren ve genel kabul gören Aristo kaynaklı tasnife göre ise ÅŸecaatin ifratı tehevvür (saldırganlık), tefriti ise korkaklıktır.42
Kaynaklarda kontrolsüz öfke ve tehevÂvürün zararları üzerinde önemle durulÂmakla birlikte aklın kontrolünde bir öfke duygusunun yaÅŸatılması ve yiÄŸitlik erdeÂminin geliÅŸtirilmesi gerektiÄŸine, hem ferÂdî hakları ve deÄŸerleri hem de zayıfların ve mazlumların hakkını korumanın ancak bu sayede mümkün olduÄŸuna, cesaretÂten yoksunluÄŸun gayretsizlik, hamiyetÂsizlik, kiÅŸilik zafiyeti gibi insan onuruna yakışmayan ve onun alçaklıkla damgalanÂmasına yol açan sonuçlar doÄŸuracağına dikkat çekilir.43 Bu sebepledir ki ÅŸecaat dört temel erdemÂden biri sayıldığı gibi korkaklık da bir tür hastalık kabul edilerek tedavi yolları gösÂterilir.44
Bibliyografya :
Râgıb el-Ä°sfahânî. et-Müfredât, "hvf" md.; a.mlf., ez-Zeri'a ilâ mefcârimı'ÅŸ-ÅŸerfa (nÅŸr Ebü'l-Yezîd el-Acemî), Kahire 1405/1985, s. 331; Li-sânü'tJArab,"cbn" md.; et-Ta'rÄ°fât,"cübn" md.; VVensinck, et-Muccem, "cbn" md.; Müsned, I, 22, 54, 183; II, 302, 320; VI, 409; Buhârî. "Daıavât", 36-38, 40-42; Müslim, "Zikir", 49-51; Ä°bn Mâce. "Edeb", 3; Ebû Dâvûd. "Cihâd", 21; Tirmizî, "Birr", 11; Ä°bnü't-Mukaffa', el-Ede-bü'l-kebîr, Beyrut, ts. (Dârü'l-cîl). s. 111-113; Ä°brahim b. Muhammed el-BeyhakÄ°. et-Mehâsin oe'l-mesâuUnÅŸT. Muhammed Süveyd), Beyrut 1408/1988, s. 541-547; Ä°bn Miskeveyh. Tehzı-bü't-ahlâk(nşı Ä°bnü'l-Hatîb). Kahire 1398, s. 39, 45-49; Mâverdî, Edebü'd-dünyâ ue'd-dtn,BeyÂrut 1398/1978, s. 247-249; Ä°bn Hazm, el-Ahlâk ve's-sÄ°yer, Beyrut 1405/1985, s. 32, 59; îbn Ab-dülber, Behcetü'l-mecâlis, I, 466-483; Gazzâlî. Ä°hyâ\ III, 57, 168-169; Nasîrüddîn-i Tüsî. Atı-tak-ı NaÅŸiri (nÅŸr. Müctebâ Minovî- Ali Rıza Hay-darî}, Tahran 1369 hÅŸ.,s. 169;Dewânî. Ahlâk-t Celâli, Leknev 1316/1898, s. 146; Kınalızâde Ali Efendi, Ahlâk-ı Alâî, Bulak 1248,1, 66, 107-108. Mustafa ÇaÄŸrıcı
KORKÎS AVVÂD
(1908-1992) Irak kültür tarihîne dair çalışmalarıyla tanınan âlim.
Musul'da doÄŸdu. Geçimini marangozÂlukla saÄŸlayan hıristiyan bir ailenin çocuÂÄŸudur. Babası Hannâ, aile mesleÄŸini geÂliÅŸtirerek tambur ve ud yapımına yönelÂdiÄŸinden Avvâd (udcu) lakabıyla tanınÂmıştı. Korkîs Avvâd öğrenimine Musul'da baÅŸladı. BaÄŸdat'ta Dârülmuallimîn'den mezun olduktan (1926) sonra on yıl öğÂretmenlik yaptı. Ardından BaÄŸdat'taki TaÂrihî Eserler Dairesi müdürlüğüne, bir süre sonra da Irak Müzesi Kütüphanesi müdürlüğüne tayin edildi ve kütüphaneyi kısa sürede düzenleyip geliÅŸtirdi. Bu göÂrevden ayrıldığında kütüphanedeki kitap sayısı 60.000'e yükselmiÅŸti. Korkîs, resmî görevle gönderildiÄŸi Amerika'da Åžikago Ãœniversitesi'nde kütüphanecilik dersleri verdi. Arapça yazmaları tesbit etmek üzeÂre çeÅŸitli ülkelerde çalışmalar yaptı. ArÂdından BaÄŸdat'taki Müstansıriyye ÃœniverÂsitesi Kütüphanesi müdürlüğüne getirilÂdi, bu görevi sırasında kütüphanenin fihÂrist ve kataloglarını hazırladı. BaÄŸdat, Dımask ve Amman dil akademüeriyle HinÂdistan Ä°lim Akademisi'ne üye seçilen Kor-kîs BaÄŸdat'ta vefat etti.
Korkîs Avvâd, Anistâs el-Kermilî'nin saÂdık bir öğrencisi olmuÅŸ, onun ölümünden sonra Ya'küb Serkîs'ten istifade etmiÅŸtir. BaÄŸdat'taki Mektebetü'l-müsennâ yayıÂnevinin sahibi Kasım Receb ile aralarınÂda saÄŸlam bir dostluk kurulmuÅŸ, birçok âlim ve ÅŸarkiyatçı ile onun vasıtasıyla taÂnışmıştır. Kasım Receb'in çÄ
Dostları ilə paylaş: |