Kuran & İtret ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabı, diğeri İtretim; Ehl-i Beyt’imdir. Bu ikisine sarıldığınız müddetce benden sonra asla sapmazsınız. Hz. Muhammed (s a. a) Muhammed Hadi marifet kur’ÂN İLİmleri



Yüklə 1,21 Mb.
səhifə34/53
tarix31.10.2017
ölçüsü1,21 Mb.
#23316
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   53

Kuran'daki Nesh Çeşitleri


Kuran ayetlerinin nesh edilmesi ve dolayısıyla nasıh–mensuh ayetlerin oluşabilmesi için birkaç yol bulunmaktadır, fakat bunların hepsi doğru değildir, bazıları olabilir ve bazıları ise asla gerçekleşmez. Nesh çeşitleri şöyledir:

1- Hükmün Ve Ayetin Birlikte Kuran'dan Kaldırılması


Buna göre, şer'i bir hükme yönelik olan bir ayetin hem hükmünün ve hem de Kuran'da bulunan cümlesinin Kuran'dan kaldırılmasıdır. Böylesi bir nesh gerçekleşmemiştir ve gerçekleşmesi de imkânsızdır; çünkü bu Kuran'ın mahiyetini zedeler. Başka bir ifadeyle böyle bir şeyi kabul etmek Kuran'da değişim ve tahrifin olacağını kabul etmektir, zira Kuran'dan bir ayetin düşürülesi Kuran'ın tahrif edilmesi demektir.

Bu çeşit neshin olduğunu iddia eden yalnızca Ayşe'dir. Kuran-ı Kerim'de başka bir çocuğa süt verme sonucu mahremiyetin oluşması hakkında hiçbir ayet bulunmamaktadır, oysa Ayşe'den nakledilen bir rivayette böyle bir ayetin olduğu Peygamber'in vefatına kadar da okunduğu, ama sonraları ayetin yazılı olduğu şeyi keçinin yemesiyle bu ayette Kuran'dan kaldırılmıştır!

Sözde ayet şuydu: "On defa anne sütü içme sonucu mahremiyet oluşur." Bu ayetten sonra başka bir ayet geldi ve mahremiyetin oluşması için anne sütü içme beş defaya indi. Ayşe şöyle diyor: "Hem nasih hem de mensuh olan bu iki ayet bir kâğıt üzerine yazılmış ve yatağımın altına konulmuştu, fakat keçi odaya girdi ayetin yazılı olduğu kâğıdı yedi, böylelikle de o iki ayet yok oldu."1

Ayşe'ye isnad edilen bu sözler çok yakışıksızdır, nasıl olur da Kuran ayeti bir keçinin yemesiyle yok olur? Rivayette Peygamberimizin vefatına kadar bu ayetlerin sahabeler tarafından okunduğu söylendi, bundan da anlaşılan o iki ayeti birçok sahabenin ezbere bildiğidir. Peki, nasıl olur da bir keçinin yemesiyle ayetler zihinlerden de silinebilir. Acaba onca sahabenin içinde bu ayeti hatırlayacak bir kişi dahi yok muydu?


2- Hükmün Kalıp Ayetin Kuran'dan Kaldırılması


Bu durumda yüce Allah'ın belirlemiş olduğu hüküm olduğu gibi kalmaktadır, fakat kaldırılan ayettir yani o hükmün belirtildiği ayet Kuran'dan kaldırılmaktadır. Bu da Kuran için düşünülemez, fakat bu durumun gerçekleştiğini Ömer iddia etmiştir.

İkinci halife Ömer'e göre Kuran-ı Kerim'de şöyle bir ayet bulunmaktaydı: "Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina ettiklerinde onları taşlayın. Bu Allah'tan bir cezadır. O güçlü ve hikmet sahibidir."2 Ömer'e göre bu Kuran ayetiydi, fakat Kuran toplatıldığında Zeyd b. Sabit hiçbir neden olmadan Mushaf'a yazmadı.

Bu düşünceler sadece Ömer'in zannından oluşmaktadır ve Ömer'in de bu sözüne hiçbir şahidi bulunmamaktadır. Zaten bu yüzden kendi denetiminde bulunan ve Kuran'ı toplamayla görevli olan Zeyd bile Ömer'in bu iddiasını kabul etmemiştir.

Söz konusu farazi ayetler Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra mensuh kılınmıştır. Ama şeri'i bir hükme kaynak ve ispatına delil olarak gösterilen bir ayetin, lâfzen Kuran'dan kaldırılıp hükmünün de hiçbir dayanak olmadan baki kalması makul ve mümkün olabilir mi? Bu yüzden Şia âlimlerinin tümü bu gibi aslı ve esası olmayan rivayetlere ne önem vermiş ve ne de fetvaları için delil olarak kullanmışlardır.


3-Ayetin Kalıp Hükmün Kuran'dan Kaldırılması


Yani yüce Allah ayet nazil etmekle bir hüküm belirlemiştir fakat bir süre sonra o hükmü yürürlükten kaldırmış, ama ayeti Kuran'dan çıkarmamıştır. Hükmü kaldırılan ayet, olduğu gibi Kuran'da bulunmakta ve okunmaktadır. Bu tür bir neshi âlimlerin büyük çoğunluğu kabul etmişlerdir ve gerçekleştiğini söylemişlerdir. Bu nesh çeşidi üçe ayrılmaktadır:

Bir: Ayetteki hükmün kesin sünnet veya icma ile nesh edilmesi.

İki: Bir ayetin hükmünün başka bir ayetin hükmü ile nesh edilmesi.

Üç: Ayet ile ilgili hükme nazır olmayan başka bir ayet ile nesh edilmiş olması. Bu nesh iki ayet arasında çelişkili anlamdan ve ikinci ayetin önceki ayetten sonra nazil olmasına binaen gerçekleşmelidir.

Üstat Ayetullah Hoi (r.a) yalnızca ikinci şıktaki neshi kabul etmiştir. Birinci şıkta yer alan nesh için bir delil ve örnek bulunmamaktadır, üçüncü şıktaki neshi ise kabul etmemiş ve imkânsız olduğunu söylemiştir; çünkü böyle bir şeyi kabul etmek Kuran'da çelişkinin olduğunu kabul etmek olur oysa Kuran'ın hiçbir ayetinde tutarsızlık söz konusu değildir. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Hâlâ Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı." 1

4- Şartlı Nesh:


Neshin bu şıkkında, önceki hükmün kalkmasının nedeni şartların değişmesiydi, bu yüzden eğer eski şartlar yeniden oluşursa mensuh olan hüküm gene geçerlidir fakat oluşmazsa yeni hüküm geçerlidir. Velhâsıl, hem mensuh ve hem de nasih kendilerine özel zamanlarda değerlendirilir ve uygulanılır. Üçüncü şıkta nesh mutlaktı ve tekrar edilmesi söz konusu değildi, ancak buradaki nesh mutlak olmayıp mukayyettir.

Neshin bu çeşidi belki de bazıları için yeni olabilir, ama mensuh olarak nitelenen birçok ayet üzerinde iyice düşünüldüğü takdirde mutlak şekilde nesh edilmedikleri bilakis şartlı olarak nesh edildikleri anlaşılacaktır. Diğer bir tabirle, şartların değişmesi ve durumun düzelmesine binaen önceki hüküm nesh edilmiştir, eğer eski zamansal ve mekânsal şartlar oluşursa mensuh olan ayet yeniden yürürlülüğe girer ve uygulanmalıdır.

Şartlı nesh için verebileceğimiz en iyi örnek "safh" ayetidir, bu ayetle yüce Allah inananlara müşriklerin zulüm ve işkenceleri karşısında sabretmeleri emrini vermektedir. İslam'ın ilk yıllarında özellikle de Mekke döneminde, Müslümanlar azınlık ve güçsüz oldukları için, müşriklerin onca zulmüne karşı sabretmeleri gerekmekteydi, zira karşı koymaya çalışsalardı tamamen yok olacaklardı. Bunu yüce Allah o zamanın Müslümanlarına şu şekilde buyurmaktadır:

"İman edenlere söyle: Allah'ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar." 1

Ayette geçen "Eyyamullah" tabirinden maksat korku ve dehşetli ilâhî azabın geçekleştiği günlerdir, nitekim başka bir ayette şöyle buyrulmaktadır:



"…onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket) günlerini hatırlat…" 2

Yani ilâhî azaptan endişe duymayan, başlarına gelecekten çekinmeyen ve korkmayanlara vaat edilen azap günlerini hatırlat ki, onlar İslamî bağış ve merhamete lâyık değillerdir. Bunun için ayetteki özveri ve müsamaha ile ilgili emir yalnızca Müslümanların zayıf ve güçsüz oldukları zaman için geçerlidir, o günün şartlarında Müslümanların korunması için bu emre uyması gerekiyordu, fakat Müslümanlar düşman karşısında güçlü olunca savaşma ve direniş izni verildi.



"Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir." 3

Bu ayettin peşi sıra ise şu ayetler indi:



"Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et."1

"Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın." 2

"Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin." 3

Bu gibi ayetleri şartlı neshe örnek olarak getirmemizin nedeni şudur: şartlı olarak nesh edilen ayetler zaman ve mekân şartlarına bağlı ayetlerdir, herhangi bir zaman ya da mekânda, bu ayetlerin nazil olduğu günlerde hâkim olan şartlar yeniden oluşursa hüküm yeniden yürürlüğe girer. Yani ne zamanki Müslümanlar düşman karşısında zayıf oldu toleranslı olmalı, yok olmamak için sabretmesini bilmeli ve güçlendi zaman düşmanın karşısında durup, direnmelidir.

Bazı hükümleri aşamalı olarak yürürlüğe sokan ayetlerde bunun gibidir, dolayısıyla önce yumuşak bir ifade ile hüküm beyan edilmiş ve daha sonra da ifade tarzı gelişmelere paralel olarak şiddetlenmiştir. Bunun için en güzel örnek Kuran-ı Kerim'in cihad ayetleridir; önce savaşa izin verildi:

"Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi." 4

Daha sonra Müslümanların savaşa teşvik edilmeleri ve düşmanların saldırılarına karşı misillemede bulunma ayetleri indi:



"Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et."

"Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın."

Bir sonraki aşamada ise cihat hükmü İslam memleketinin içinde yahut etrafında yaşayan kâfirleri ve inatçı kitap ehlini de kapsamı alanına aldı.

En sonunda ise kâfirlere ve müşriklere karşı mutlak anlamda savaşılmasına ve görülen yerde öldürülmelerine dair hüküm indirildi:

"…müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün…" 1

Yukarıdaki ayetlerin hükmünü gerekli kılan farklı aşamaların bugünde yeniden oluşması mümkündür, her emir zaman ve mekân şartlarına uygun olarak geçerliliğini korur. Dolayısıyla bu tür ayetlerde mutlak anlamda bir nesh söz konusu değildir, içkiyi aşamalı olarak haram kılan ayetler de bu türdendir. Ayrıca aşamalı olarak teşri edilen hükümlerin hiç birinde mutlak nesh söz konusu değildir, bu ayetlerle ilgili nesh şartlı neshtir.


Yüklə 1,21 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin