4.1.Bilgi Teknolojilerinin Niteliği
Günümüz kuruluşlarında elektronik ortamda iş yapmak, müşteriye, satıcılara, aracılara ve stratejik ortaklara bağlanmak amacıyla bilgi teknolojileri yaygın biçimde kullanılmaktadır. Bilgi teknolojisi kavramı bir işletmenin bilgisayar ve iletişim teknolojilerine yaptığı toplam yatırım olarak tanımlanabilir. Bu kapsama donanım, yazılım, telekominikasyon, veri toplama ve gösterme araçları (sözgelimi süper marketlerdeki satış noktası araçları, banka otomatik vezneleri), elektronik olarak saklanan bütün veriler ve bu hizmeti sağlayan bütün kişiler girer. İşletme dışındaki IBM veya Microsoft gibi çeşitli kuruluşların sağladığı bilgi teknolojisi yatırımları da bu kapsamın içerisindedir. Bütün bu yatırımların toplamı olarak görülen bilgi teknolojisi yatırımları portföyü tıpkı bir finansal portföy gibi yönetilmeli, müşteri, aracılar, ve işletme mikro çevresi açısından değerlendirilmelidir. Bilgi teknolojisi portföyünün temelini işletmenin uzun vadeli bilgi teknolojisi alt yapısı oluşturur. Bu alt yapı ise banka ödeme sistemleri, hava yolu rezervasyon sistemleri, otomotiv endüstrisindeki elektronik veri alışveriş ağları gibi dışa dönük sektör alt yapıları ile İnternet, telekominikasyon şebekeleri gibi kamusal alt yapılarla bağlantılıdır. Bütün bu alt yapılar firmaların müşterileri veya satıcıları ile bağlantı kurarak işlerini yürütmeleri, devlet kuruluşlarının da topluma düşük maliyetle hizmet sunmalarını sağlar. Yeni örgütsel biçimler, yeni ürünler, yeni piyasalar, ve değişikliğe uğrayan birçok iş bu teknolojilere dayanır. İşletmenin iç bilgi sistemlerinin alt yapısı ile kamusal iletişim ve teknoloji altyapısın bileşimi bu yeni yapıyı oluşturur. Bu yeni alt yapı gelecekte iş süreçlerinin yürümesi açısından bugün yolların, mağaza vitrinlerinin, banka şubelerinin hisse senetlerinin, teslim hizmetlerinin ve ürün kataloglarının oluşturduğu fiziksel yapı kadar önem taşıyacaktır. Yeni altyapı ile iş süreçlerini gerçekleştirmek için gerekli bilgi sistemleri, firmanın bilgi teknolojisi portföyünü oluşturur. Bilgi teknolojisi alt yapısı kurulurken strateji, teknik, rekabet, finansman ve örgütlenme boyutları göz önüne alınarak karar verilmelidir
Birçok kuruluşta en önemli sermaye harcamasını bilgi teknolojisi oluşturmaktadır. ABD de bütün sermaye yatırımlarının yüzde 50’den fazlası bilgi teknolojisine yapılmakta ve ABD’nin ekonomik büyümesinde bilgi teknolojisinin payı üçte biri bulmaktadır( Weill ,1999, s.8 ). Peter WEILL ve Marianne BROADBENT’in beş yıl boyunca incelediği ve çoğunluğu küresel çapta faaliyet gösteren 5000 işletmenin bilgi teknolojisine yaptığı ortalama yatırımda yıllık artış yüzde 12’nin üzerinde olduğu görülmüştür . Ayrıca ortalama olarak işletme gelirlerinin yüzde 7.7’si bilgi teknolojisine yatırılmıştır. Bilgi teknolojisi yatırımının giderlere oranındaki yıllık artış yüzde 3 civarlarında bulunmaktadır (a.g.e. s.9 ). Bu araştırma sonuçlarına göre bilgi teknolojilerindeki yatırımlar işletmelerin zorunlu yatırımlar dışındaki yatırımlarında sürekli artış olduğunu göstermektedir. Bunun sebebi değişik sektörlerin sürekli olarak bilgi teknolojilerine bağımlılık göstermesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle finans sektörü (bankacılık ve sigortacılık) bilgi teknolojilerine dayanmakta başı çekmekte. Finans sektörünü perakendecilik ve imalat sektörü izlemektedir. Bankacılık sektöründe bilgi teknolojisi bir lokomotif görevi yaparak her gün milyarlarca işlemi gerçekleştirir. Perakende sektöründe işletme yöneticileri neyin satıldığını nerede satıldığına dair kesin veriler isterler. Bu verilere dayanarak satıcıların istenen miktarda ambalajlanmış malı dağıtım merkezlerine teslim etmesini sağlarlar. Bir perakende mağaza zincirinde atılan her adım verilerin zamanında alınmasına, işlenmesine ve gönderilmesine dayanır. Ayrıca verilerin satıcılar ile alıcılar tarafından rahatça kullanabileceği bir şekle sokulması gerekir. Bu tür bir işletme organizasyonu veri alımını ve aktarımı kolaylaştıracak gelişkin bir bilgi sistemi altyapısının oturtulmasına bağlıdır.
İşletmeler çok farklı bilgi teknolojilerine ihtiyaç duyarlar. Uluslararası faaliyet gösteren havayolları binlerce rezervasyon işlemini gerçekleştirmek için sabit bir bilgisayar donanımına ihtiyaç duyarken, birçok mağaza küçük boyutlu ve kızılötesi iletişim bağlantıları olan sistemler sayesinde yapılan alış verişleri, satış noktalarındaki yazar kasalara işler. Bu tür yatırımlar ister teknik bölümün isterse işletmenin genel ihtiyacı ile gerçekleşmiş olsun, temelde işten pozitif bir getiri sağlama beklentisi ile gerçekleştirilir. WEILL ve BROADBENT’in yaptığı araştırmanın sonucunda , yapılan bilgi teknolojisi yatırımları sonucunda işçilik giderlerinde azalış ve birçok işletmenin karlılığında artış gözlenmiştir.
Küresel çapta faaliyet gösteren ve küresel rekabete giren işletmeler mevcut birimleri arasında eşgüdümlülüğü sağlayacak, üretim ve hizmet faaliyetlerinin maliyetlerini düşürecek ve pazar payını arttıracak bilgi teknolojisi alt yapısını kurmak ve geliştirmek zorundadır. Bu alt yapıyı kurarken veya geliştirirken işletmenin bulunduğu sektör göz önüne alınmalı bilgi sisteminin kullanılacağı alan araştırılmalıdır.
4.1.1.Bilgi Teknolojilerinin Altyapısı
Bir işletmenin üretim veya hizmet gereklerini yerine getirmede kullandığı bilgi teknolojileri oluşturmayı sağlayan entegre teknik donanımlar dizisine bilgi teknolojisi alt yapısı denir. Bilgi teknolojisinin alt yapısı, bilgi teknolojisinin, bilgiyi toplamak, iletmek, işlemek, değerlendirmek, dağıtmak ve yaymak için oluşturduğu ağ sistemleri donanımını kapsamaktadır. Örneğin, data banklar, iletişim donanımlı araştırma merkezleri ve bunları bireysel kullanıma bağlayan ağ sistemleri bütünü bilgi teknolojisinin altyapısı donanımıdır. Bilgisayar ağlarından uydu haberleşmesine ve TV türü kitle iletişim araçları ağlarının her biri yeni alt yapı sistemleridir.
Bilgi teknolojilerinde veya sistemlerinde alt yapı oluşturmak farklı işletme faaliyetlerini, en iyi uygulamalardan oluşan bir ortak paydada buluşturmak amacındadır. Bilgi teknoloji alt yapısının oluşturulması; bilgi teknolojisini kullanmaya yön veren ve gelecekte işlemlerin nasıl yürütüleceğinin yolunu çizen bir dizi politika ve kuraldan oluşur. Sabit kalıplara bağlanmamıştır ve sürekli gözden geçirilmesi gerekir. Bilgi teknolojisinin alt yapısının oluşması işletmeler açısından şu bakımlardan gereklidir.
1.Değişik sistemlerin birbirleri ile bağdaşmasını sağlamak
2.Bilgi teknolojisi stratejisini oluşturmaya yönelik politikaları belirlemek
3.İşletmenin teknolojik modelini belirlemek
4.Çok sayıda satıcı ve müşterinin oluşturabileceği kaosu aşmak
Bir alt yapı oluşturmanın teknik işlemleri çoğu kez işletmedeki bütün bölümlerin belirli bilgi teknolojisi parçalarını satın almasını gerektirir. Böylece işletmenin farklı bölümleri arasında eşgüdüm sağlanır. Bilgi teknolojisi alt yapısının teknolojik bileşenlerinin temelinde bilgisayarlar, yazıcılar, veritabanı yazılım paketleri, iletişim sistemleri ve tarayıcılar gibi teknoloji bileşenleri yer alır. Sayılan cihazların hepsi ticari maldır ve piyasadan kolayca bulunabilmektedir. İkinci aşmada bir dizi ortak bilgi teknolojisi hizmeti vardır. Teknoloji bileşenleri bilgi, beceri, standart ve tecrübenin oluşturduğu bilgi teknolojisi insan kaynakları alt yapısı aracılığıyla yararlı ortak hizmetlere dönüşür. Bu insan altyapısı aracılığıyla yararlı ortak hizmetlere dönüşür.
Bir işletmedeki bilgi teknolojisi altyapı hizmetleri genellikle telekominikasyon ağı hizmetlerini, büyük ölçekli bilgisayar donanımının sağlanıp düzenlenmesini, ortak müşteri veri tabanlarının düzenlenmesi ve yeni gelişmekte olan teknolojilerin iş alanı için ne kadar yararlı olduğunu belirlemeye yönelik araştırma-geliştirme uzmanlığını kapsar. Giderek artan sayıda işletmede bütün işletme birimlerinin kullandığı ortak ve standart altyapı uygulamaları bulunmaktadır.
Bilgi teknolojilerini alt yapısı beş kategoride yapılacak teknik seçimlerle oluşturulur. Bunlar :
1.Bilgisayar ( donanım ve işletim sistemleri ); kişisel veya sistemin ana bilgisayarları ve bu bilgisayarların yazıcı, tarayıcı gibi yan donanımları.
2.Komünikasyon / telekominikasyon ağları ; Yerel LAN ağları veya işletme içerisinde fiber optik ağlar.
3.Veriler (veri kaynakları, veri kullanımı, veri saklama, veri kontrolü )
4.Uygulamalar : Fonksiyonlar, aralarındaki ilişkiler ve nasıl yüklenecekleri veya geliştirilecekleri
5.Çalışma :standart süreçler, başarı ölçüleri ve çalışma sistemleri
Bilgi sistemleri alt yapısı; fonksiyonel üstyapı alanları olan üretim, tüketim, kaynak dağıtımı ve bölüşüme yeni boyutlar getirmektedir. Bilgisayar destekli tasarım ve üretim yöntemleri bir yandan; iletişim kanallarıyla haberleşmedeki hızlanmalarla birlikte taşımacılıkta beklenen hızlanmalar diğer yandan , üretimde ve tüketimde verimlilik ve etkinliği hızla arttırmaktadır.
4.1.2. Bilgi Teknolojilerinin Kullanım Alanı
Bilgi teknolojileri sadece üretim ve hizmet işletmelerinde değil, bilgi toplumu olma yolunda faaliyet gösteren bir ülkenin bütün örgütlerinde kullanılmaktadır. Bilgi teknolojisi sistemleri altyapı olarak düşünüldüğünde kamusal sağlık hizmet birimlerinden eğitim sektörüne, sivil toplum kuruluşlarından tarım sektörüne kadar hemen her alanda bilgi teknolojileri kullanılmaktadır. Genelde bilgi teknolojilerini kullanan bütün örgütler özelde ise işletmeler bilgi teknolojilerini dört alandaki hedeflerine ulaşmak için kullanırlar. Bunlar , altyapı, işlem, bilgi ve stratejidir.
Altyapı; işletme veya örgüt bazında ortak, herkes tarafından ulaşılabilen hizmetler şeklindedir. Bilgi teknolojisi hizmetleri, çoğu kez örgüt çapındaki iletişim ağı hizmetlerini, büyük ölçekli bilgisayarları, ortak müşteri tabanlarını, örgüt çapında intranet kapasitesini, ve yeni gelişen teknolojileri örgütte uygulamaya yönelik araştırma geliştirme uzmanlığını içerir. Bilgi teknolojilerinin diğer bir kullanım alanı ise tekrara dayalı temel işlemlerini otomatik olarak işlemeyi sağlayan sistemlerdir. Bu sistemlerin kapsamına sipariş işleme, envanter kontrolü, alacak ve borç takibi, bankadan para çekme, hesap özeti isteme gibi işlemleri yapan sistemler girer. İşlemsel sistemlerin amacı işgücü yerine sermayeyi koyarak giderleri azaltmak ve daha yüksek hacimde işlemi daha hızlı ve işlem başına daha düşük maliyetle yerine getirmektir. Bilgi amaçlı kullanılan bilgi teknolojilerinin amacı daha çok işletmeyi veya kurumu yönetmek ve kontrol etmek için gerekli bilginin sağlanmasıdır. Bu alandaki sistemler, tipik olarak yönetim kontrolü, karar verme planlama, iletişim ve muhasebe süreçlerini destekler. Özellikle “toplam kalite yönetiminde” bu alandaki bilgi sitemleri kullanılmaktadır. Bilgi amaçlı teknolojilere diğer bir örnek olarak “yönetim bilgi sistemleri” (YBS) gösterilebilir. Stratejik alanda bilgi teknolojileri, çoğunlukla işletmelerin pazar payını veya satışlarını arttırarak rekabette avantaj sağlamak ya da işletmeyi piyasada iyi bir konuma getirmek için kullanılır. Stratejik bilgi teknolojisinde başarılı girişimlerde bulunana firmalar genellikle zamanın belli bir noktasında, bir sektör için bilgi teknolojisinin yeni bir kullanım alanını bulmuşlardır. Örneğin 1980’lerde ortaya çıkan otomatik vezne makineleri (ATM’ler) bilgi teknolojilerinin stratejik alanda kullanımının en başarılı örneklerindendir.
Bilgi teknolojilerini gelişimi ve yaygın olarak kullanımı yeni bazı sektörlerde yer alan şirketleri ortaya çıkarmaktadır. Bunlar :
Teknik altyapı şirketleri: Haberleşme hizmetleri, telefon, faks, bilgisayar, yonga gibi bilişim teknolojilerinin teknik yapısını oluşturan ürünlerin üretilmesi ve hizmetlerinin verilmesi gibi doğrudan bilgi üretmeyen ama bilginin üretilmesi ve iletilmesine katkıda bulunan şirketlerdir. Bu hizmetlerin yürütülmesinde teknik katkıyı sağlayan, bakımı yapan şirketlerde bu grup içinde yer alacaktır.
Uzmanlaşmış hizmet şirketleri: Belli bir işi yapmak için oluşturulan örgütlerde, genel olarak asıl için yanı sıra “yardımcı hizmetler” olarak adlandırılan işlerinde yapılması gerekir. Yardımcı hizmetlerin bir örgüt içinde, örgüt dışındaki bir başka örgüte yaptırması ile “yardımcı hizmet şirketleri” ortaya çıkmıştır. Yardımcı hizmet şirketleri aslında bir uzmanlaşma şirketidir. Bu şirketler aynı hizmeti, değişik bir çok müşterilerine verdikleri için,
verimleri artıracak yolları araştırıp bulmak, bu konudaki bilgileri en iyi şekilde kullanmak durumunda kalırlar. Tam rekabetin bulunduğu bir ortamda buna zaten mecburdurlar. Bu da zamanla bir birikime sahip olarak, uzmanlaşmalarını sağlar. Böylelikle “uzmanlaşmış hizmet şirketleri” ortaya çıkar. Bu şirketler bilinen günlük işleri bilimsel teknikler kullanarak yapan şirketlerdir.
Eğlence ve turizm şirketleri: Bilgi toplumunda refahın artacağı, üretim fazlalıklarından dolayı bireylerin boş zamanlarının artacağı beklentisi genel olarak insanların işten artan boş zamanlarını nasıl değerlendireceği sorusunun sorulmasına neden olmaktadır. Sorunun cevabı da genel olarak “bireylerin üretimden arta kalan zamanlarını eğlence, turizm ve kültür faaliyetleri ile geçirecekleri” şeklindedir. Bu kısmen doğru bir tahmindir. Bilgi toplumu mükemmeli arayan bir toplum olmaktan öte, mükemmel olmayanın varolma şansı bulamayacağı bir toplum olacaktır. O yüzden bireylerin üretimden artan zamanlarında daha iyiyi, daha kaliteliyi, daha mükemmeli üretmek için araştırma-geliştirme ve eğitim faaliyetleri içinde olacaklarını düşünmek gerekir. Aslında bu beklentinin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmaksızın turizm ve eğlence sektörlerinin önem kazanacağını söylemek mümkün. Bu sektörler genel olarak bilgiyi yalın olarak pazarlayan şirketlerdir. Müşterisinin ne istediğini bilmekten öte sayılar ile ifade eden, sunulan imkanları değerlendiren bir yapıya sahip olacaklardır. Sürekli olarak bir alternatif eğlenme ve dinlenme imkanı sunmaya çalışacaklardır.
Bilgi ile para kazanan şirketler: Aslında günümüzde fazla miktarda kendini gösteren bir şirket türüdür. Yatırım, finans, bankacılık, sigortacılık gibi şirketlerdir. Bu tür şirketlerde bilginin önemi yadsınamaz. Bireyin artan refahı, artan bilinci ve zaten varolan endişeleri birleştiğinde, bireylerin risklerini sigorta ettirme eğilimi artacaktır. Bu durumda sigorta şirketleri toplum içinde risklerin varlığını, ortaya çıkma nedenlerini, gerçekleşme sıklıklarını, toplum içindeki bireylerin taşıdıkları riskleri tek tek bilmek isteyeceklerdir.Gerçekleşen riskleri tazmin etmeye çalışmaktan çok, risklerin gerçekleşmemesi için önlemler geliştireceklerdir.
Danışmanlık şirketleri: Bünyesinde en iyi uzmanları bulunduran, bilimsel metot ve teknikleri çok iyi bilen, teknolojileri yakından tanıyan, geçmişe ait birikimleri yakından bilen
şirketlerdir. Bu şirketler müşterilerine ya bu bilgilerini aktarırlar yada bu bilgi birikimlerini müşterileri lehinde kullanırlar. Teknolojik danışmanlık, Eğitim ve personel yönetimi danışmanlığı, Yönetim danışmalığı, Hukuki danışmanlık, Ekonomik danışmanlılık, başta olmak üzere, hemen hemen her alanda, uzman danışmanlık şirketlerinin kurulacağını söylemek mümkündür.
AR-GE şirketleri: Bir şirket için araştırma-geliştirme ( AR-GE ) çalışmaları rekabet için, pazardan daha çok pay almak için oldukça önemlidir. Bu yüzden küçük, büyük bütün şirketler AR-GE çalışmalarına heves ederler. Gerekli yatırım gücüne sahip olanlar ise bunu başarırlar. Ancak günümüzde AR-GE çalışmaları büyük şirketleri bile aşmış durumdadır.
AR-GE artık çok büyük şirketlerin yapabileceği bir çalışma haline gelmiştir. Bunun temel nedeni AR-GE çalışmalarının belli bir alan ile sınırlandırılamamasından dolayı artan AR-GE maliyetleridir.Teknolojik akımlar artık birbirine paralel seyretmemektedir. Birbirleri ile kesişmekte, biri biri üstüne çakışan noktaların sayısı artmaktadır.Örneğin elektronik eşya üreten şirket bu konuda çalışacak yeterli AR-GE yatırımı ve personeli olmasına rağmen, bu konuda AR-GE çalışması yürütmek yerine mekanik problemleri, ile uğraşmak zorunda kalmakta AR-GE yatırımların bu konuya doğru yaymak zorunluluğu hissetmekteler.Yine bu firmalar AR-GE alanlarını genişletmek yerine üniversite, enstitü, danışmanlık kurumları gibi uzmanlardan bu konuda yardım almak ve çoğunlukla işi doğrudan onlara yaptırmak yolunu seçmektedir. “Bundan dolayı, araştırma laboratuarı, giderek, kendi ayakları üstünde durabilen bir işletme haline gelip, sanayideki birçok müşterisi için sözleşme bazında araştırma işleri yapabilir” duruma gelmektedir.Beklenen zamanla bu eğilimim artacağı ve bütün AR-GE çalışmalarının bağımsız araştırma kurumları tarafından yapılacağıdır. Bu şekilde şirketler,
üretime odaklanan, AR-GE’ye odaklanan, hizmete odaklanan olarak uzmanlaşma yolunu seçeceklerdir.
Yazılım Şirketleri: Bilginin sembolleşen önemi yanında bilginin işlenmesi, saklanması , ulaştırılması, yeni bilgilerin üretilmesi büyük önem taşıyacaktır. Bu işlemleri hızlı ve etkin yapılması temel şarttır. Bu da bilgisayarların ve türevlerinin günlük hayata daha çok girmelerine neden olacaktır. Bilgisayarlara ise istenilen işleri yaptırmak ancak uygun yazılımların geliştirilmesi ile mümkün olacaktır. Her insan bilgisayarı ile aynı dili konuşmak isteyecek, her şirket kendi bilgisayarında kendisini görmek isteyecektir. Bir şirket içinde belli bir işin oto matize edilmesi, belli bir zaman sonra, bu işin etrafındaki işin de oto matize edilmesini gerektirecektir. Bu ancak yeni donanımlarla birlikte uygun yazılımların satın alınması ile gerçekleştirilecektir.Yazılıma artan bu talep yazılım geliştiren şirketlere talebi artıracaktır.
4.1.3.Bilgi Teknolojilerinin Transferi
Günümüzde değişimin artan boyutları, bilgi teknolojilerinin ve bilgisayara bağlı bilgi sistemlerinin hızla gelişmesi, hiyerarşik organizasyon yapılarının ve bürokratik düzenlemelerin ortadan kalkarak, üretim süreçlerinin her alanında yalınlaşma yaşanması bir bakıma gelişen teknoloji, özellikle de üretim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde olmuştur. Bilgi teknolojilerinin üretimin ve sermaye birikiminin en önemli kaynağı haline gelmesi, bu alanda yatırım ve AR&GE çalışmalarına verilen önemi arttırmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler, küresel ürün tasarımında ve üretiminde temel rolü oynamaktadır. Teknoloji alanında yaşanan gelişme, aynı zamanda işgücü niteliğinin önemini bir kat daha arttırmış, üretime uygulanan yeni teknolojinin, rakiplere göre işletmeye sağlayacağı göreli avantajlar ve rekabet üstünlükleri, teknoloji transferi arzularını güçlendirmiştir. Teknoloji bu haliyle, üretimde rekabet üstünlüğü sağlayan temel girdi haline gelmiştir. Teknoloji üretmek için AR&GE çalışmalarına , önemli ölçüde kaynak ayırmak gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu amaçla kaynak ayrılan alanların başında elektrik-elektronik, bilgisayar ve iletişim sistemleri gelmektedir. Bugün araştırma ve geliştirme giderlerine ayrılan kaynakların GSMH içindeki payı yüzde olarak; Japonya’da 3, ABD’de 2.8, AB ülkelerinde 2 dolayındadır. Türkiye’de ise sadece %0.5 tir (Tutar, 2000, s.29). teknoloji kullanımında dışa bağımlılıktan kurtulmak için mutlaka AR&GE’ ye ayrılan payın arttırılması gerekmektedir.
Ülkelerin ve işletmelerin teknoloji transfer şekilleri , ya sermaye mallarına dönüşmüş olarak ya da yalın biçimiyle ithal edilerek yapılamaktadır. Bunları şu şekillerde belirleyebiliriz;
Sermaye malları ithaliyle sağlanan teknoloji: İletişim sistemleri, bilgisayarlar, makinalar ithal etmek yoluyla teknolojiyi elde etmek yöntemi yaygın olarak kullanılan bir transfer şeklidir.
Dolaysız sermaye yatırımları: Küresel işletmeler, sınır ötesi ülkelere yatırım yaparken kendi üretim teknolojisinde birlikte götürür. Dolayısıyla bu tür yatırımların, ülkede ihtiyaç duyulan alanlara yapılması, tercihen yerli, özel ve kamu işletmesi şeklindeki ortak girişimler şeklinde olması, ülkede teknoloji düzeyinin yükselmesi bakımından da uygun bir teknoloji transferi şeklidir.
Yalın biçimde teknoloji transferi: Henüz bir sermaye malına dönüşmemiş teknolojinin transfer edilmesi, bu gruba girer. Örneğin yabancı teknolojinin patentini satın almak, lisans anlaşmaları ile teknoloji kiralamak veya ücretli danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak bu yalın şekilde teknoloji transferi şekillerindendir.
Bilimsel konferans, teknik bülten ve yabancı bilim adamı değişim programı: Üniversite ve çeşitli araştırma kuruluşlarının yapmış olduğu çalışmalardır.
Teknik yardım programları: az gelişmiş ülkelere verilen yardımların bir bölümünü
Teknik yardımlar oluşturur. Bu tür yardımlar hibe şeklinde olabileceği gibi düşük ücret karşılında da olabilir.Teknoloji transferinde önemli olan nokta teknoloji transferinin teknolojik gelişme olmadığının bilinmesidir.
Bilgi teknolojilerini diğer üretim faktörleri ile yada temel araştırma ile ilgili teknolojilerden, transfer bakımından ayıran farklar mevcuttur. Bunlar daha çok bilgi teknolojisinin kullanım alanlarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle bilgi teknolojileri; bilginin üretilmesi, veri tabanlarında saklanması ve bir erişim sistemi ile ulaşılması ilgilidir. Bu ister işletme içinde olsun ister küresel çapta bir işletmenin dünya üzerindeki çeşitli departmanları arasında isterse de yine küresel bir işletmenin müşterileri ile olan bilgi alış verişi ile olsun, karşılıklı iletişim söz konusudur. Çift taraflı iletişim olması teknolojinin sahibi kadar kullanıcının da o teknolojiye adapte olmasını gerektirmektedir. Bu da bilgi ve iletişim teknolojilerinin transferinin, daha stratejik öneme sahip olan, üretim ve diğer teknolojilerin transferinden daha kolay bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
4.2. Bilgisayarlar
Bilgisayarlar, aldığı komutlara bağlı olarak yüklenen verileri işleyerek problem çözen otomatik elektronik aygıtlardır. Çalışma ilkeleri, donanım ve tasarımları ve uygulama alanları açısından farklı kategorilere ayrılabilen bilgisayarların, konumuz açısından önemli olan rolü; günümüz bilgi sistemlerinin çok büyük bir çoğunluğunun bilgisayarlar vasıtası ile gerçekleştirilmesi ve küreselleşmenin baş aktörlerinden birisi olmasıdır. Bilginin sistemli olarak düzenlenmesi, saklanması, işlenmesi, iletilmesi, gerektiğinde yeniden ulaşılması ve kullanılması bilgisayarlar sayesinde gerçekleştirilmektedir. Bilgisayarlarla, çok kolay ve hızlı bir biçimde, çok büyük miktarda bilgiye ulaşma imkanı doğmaktadır. En basitinden, en karmaşık matematik işlemlerine kadar birçok sorun, aşırı hızlarda çözülebilmektedir. Bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişme , dev bilgisayarların küçülmesine ve ucuzlamasına yol açarken , sınırlı sayıda kullanıcıdan, kitlevi kullanımı getirmiştir.günümüzde karmaşık ve yoğun veri yığınları ile çalışan bankalar ve şirketler, haberleşme, muhasebe, stok kontrol, baskı işleri, üretim otomasyonu, büro otomasyonu gibi alanlarda bilgisayarlardan yararlanılmaktadır.mühendislik hizmet ve dizaynları artık bilgisayarlar ile gerçekleştirilmektedir. Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, 1970’li yıllardan itibaren bilgisayarların, üretim tasarımlarında yer almasına yol açtı. Bilgisayar tasarım sistemlerinin gelişmesi; mühendislikte üretilen birçok karmaşık parçanın rahatlıkla tasarlanmasını sağladı. 1980’li yıllardan itibaren bilgisayarlarda görüntülü sentezlemenin de kullanılmasıyla bilgisayar teknolojileri üretim alanındaki rekabette önemli bir noktaya geldi.
4.2.1.Bilgisayarların Gelişimi
Matematik işlemleri için kullanılan ilk hesap makinaları M.Ö. 1000 yılında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Çin’de “abaküs” adı verilen araç, hesap işlemlerini yürütmede kullanılıyordu. Bu araçların modern dönemdeki karşılıkları, basit elektronik hesap makinaları olarak tanımlanabilir. İlk bilgisayar Charles Babbage (1792-1871) adlı İngiliz bilim adamı tarafından tasarlanmıştır. Günümüz bilgisayarlarının birçok özelliğinin yer aldığı bu ilk bilgisayar gerçekte bir fark makinası (Difference Engine) olarak düşünülmüştü (Sayın,1998,s.40). Bu tasarımın ortaya çıkmasına yol açan temel neden astronomi alanında, askeri balistik tabloların hazırlanmasında ve üretim sürecinde işlem sürelerinin belirlenmesi için gerekli olan geniş kapsamlı, karmaşık hesaplama yapılması ihtiyacı idi. İlk bilgisayar makinalarının yapılması on sekizinci yüzyıl sonlarındaki sosyal ve teknik ortamın sonucunda olmuştur. On sekizinci yüzyıl sonlarında sanayi devriminin gerçekleşmesiyle kas gücünün yerini makinalar almıştır. Aynı zamanda mühendislik gelişmelerinin sonucunda birçok iş kolunda otomasyona geçişin ilk adımları atılmıştır. Babbage’den sonra Joseph Marie Jacquard adlı Fransız bilim adamı dokuma tezgahlarında dokunacak deseni belli bir düzende delikler delinmiş kartlardan okuyabilen bir kontrol düzeneği geliştirildi. Bilgisayar alanının ilk temel taşlarından olan bu kontrol düzeneği ile her kart yeni bir dokuma deseni yani program anlamına geliyordu. Bu kontrol düzeneği, üzerine yerleştirildiği makinaya kullanılan delikli katlara bağlı olarak farklı davranışlar sergileyebilme özelliği kazandırıyordu. Tasarımın diğer bir temel özelliği de delikli kartların evet/hayır biçiminde ikili sistemde bilgi ve program içermesidir. Bu ikili sistem günümüz bilgisayarlarının da temelini oluşturmaktadır.
Bilgisayarların asıl gelişmesi 1930’lu yıllarda elektroniğin bulunması ve yaygın şekilde kullanılması ile başlamıştır. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında A.B.D ve İngiltere’de elektronik ve elektro-mekanik değişik türden hesap makinaları tasarlanmış ve üretilmiştir. Yüklenen bir program doğrultusunda çalışabilen genel amaçlı ilk gerçek anlamda bilgisayar 1949 yılında İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde tamamlanarak çalıştırılmıştır. ESDAC ( Electronic Delay Storage Automatik Computer ) adı verilen bu bilgisayarın üzerinde 3.000 adet elektronik valf bulunuyordu. Program ve işlenecek veriyi 1024 kelimelik elektronik hafızada tutuyor; çarpma işlemini o zaman göre olağanüstü hızlı sayılabilecek bir hızda, 6 milisaniyede gerçekleştirebiliyordu. ESDAC’a benzer bir makinada aynı zamanlarda A.B.D. üretildi. ENIAC adı bu bilgisayar A.B.D. ordusunun balistik tablolar hazırlama işlevine yönelik bir proje kapsamında üretilmiştir. Günümüzdeki bildiğimiz anlamda bilgisayarların gelişme süreci bu bilgisayarların geliştirilmesi ile başlamıştır. Bu dönemden itibaren bilgisayarları teknik özellikleri ve kullanım alanları açısından beş kuşağa ayırmamız mümkündür.
Dostları ilə paylaş: |