Kurs ve Ders Hedefleri) Prof. Dr. Feridun Yenisey (Örgütlü Suçlar ve Terör Suçlarının Muhakemesi) Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Topçu


Terör Örgütleri ile Çıkar Amaçlı Örgütlerin İlişkisi



Yüklə 3,66 Mb.
səhifə3/77
tarix16.01.2019
ölçüsü3,66 Mb.
#97569
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   77

2.3.4. Terör Örgütleri ile Çıkar Amaçlı Örgütlerin İlişkisi

Terör örgütlerinin gerçekleştirdikleri eylemlerin hemen hepsi yasa dışıdır.

Çıkar amaçlı suç örgütleriyle mafya tipi örgütlenmelerde ise yasal ve yasa dışı faaliyetler iç içe geçmiş durumdadır.

Bu nedenle çıkar amaçlı örgütler faaliyetlerini terör örgütlerine nispetle daha gizli bir şekilde yürütürler ve resmî makamların takibinden, soruşturma ve kovuşturmalardan daha kolay korunurlar.

Terör örgütleri ve çıkar amaçlı suç örgütleri arasında örgüt yapısı ve mensuplarının yaşam standardı bakımından da fark vardır. 

Aralarındaki farklılıklara rağmen terör örgütlerinin de ellerinde çok büyük maddî imkânlar bulunur.

Bu şekilde korkutuculuk, tehlikelilik boyutları çok daha fazla artar ve ortak faaliyet alanlarında birlikte çalışabilirler



2.4. Örgütlü Suçluluğun Ortaya Çıkış Nedenleri

Örgütlü suçluluğun doğmasında en temel sebep otorite boşluğudur.

Bu suçluluk türü daha ziyade toplumda bu suçluluğun ortaya çıkmasına zemin hazırlayan sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel sorunlardan kaynaklanır.

İdaredeki bu boşluk ekonomik, güvenlik gibi diğer alanlarda da kendisini hissettirince, örgütlü suçluluk bu alanlardaki zaafiyeti de kendi çıkarları doğrultusunda kullanır. Suç örgütleri yasalardaki boşlukları da profesyonelce değerlendirmektedir.

Sistemin rüşvetle yürüdüğü, yolsuzluğun alışılagelmiş bir hal aldığı ve ciddi bir tepkiyle karşılanmayıp aksine kanıksandığı bir ortamda örgütlü suçluluk da artar.

Ayrıca ekonomik istikrarsızlık da örgütlü suçluluğun ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır.



2.5. Örgütlü Suçluluğun Yarattığı Tehlikeler

Örgütlü suçluluk bireyin barış, toplumsal huzur, disiplin, hukuka bağlı bir toplumda yaşama hakkı, güven ortamında huzurlu yaşama hakkı açısından büyük bir tehlike yaratmaktadır.



Devlette otorite boşluğu olduğu zaman örgütlü suçluluk bundan yararlanarak toplumun çimentosunu oluşturan politik ve yasal unsurları hedef alır ve bu değerleri temsil eden kurumlarla mücadele içine girer.

Diğer yandan suç örgütleri insanların ihtiyaçları üzerinden kazanç sağlar. Gerçekleştirdikleri suç faaliyetleriyle bir yandan toplumun dokusunu bozarken diğer yandan da bu faaliyetler sonucu elde ettikleri büyük miktardaki paralarla ekonomide de büyük güç hâline gelirler.

Adalet sistemini çürütme çabaları ise hukuka bağlı Devlet ve kanunîlik ilkelerine büyük zarar vermektedir. Sonuçta kanunların ve yargı sistemlerinin meşruiyetleri de tehlike içine girmektedir. 

2.6. Suç Örgütlerinin En Çok İşledikleri Suçlar

• Uyuşturucu ticareti

• Silah ve mühimmat ticareti

• İnsan ticareti, Göçmen kaçakçılığı

• Fidye için adam kaçırma

• Fuhuş, Organ ticareti

• Çek-senet tahsilatı

• Kredi kartı ve internet dolandırıcılığı

• Kimlik hırsızlığı

• Kara para aklama

• Hırsızlık, Çalıntı mal ticareti

• Sahtecilik ve dolandırıcılık

• Rüşvet ve yolsuzluk

• Hileli iflas

• Fikri mülkiyet haklarının ihlâli

• Kalpazanlık

• Haraç alma, Şantaj, Tefecilik

• Bilişim suçları

• İhâleye fesat karıştırma

• Kasıten öldürme, yaralama



2.7. Örgütlü Suçlarla İlgili Özel Düzenleme Yapılmasının Nedeni

Örgütlü suçlarla mücadele açısından olağan yargılama normlarından farklı "istisnai normlar" öngörülmüştür.



Bu normlar örgütlü suçların yapısal özellikleri ve sosyal yapı açısından tehlikesi dikkate alınarak düzenlenmiştir.

Bu suçlarla mücadelede bu normlara gerek duyulmuştur.



2.8 Uluslararası Hukukta Örgütlü Suçlarla İlgili Düzenlemeler

2.8.1 Birleşmiş Milletler Konferansı

21-23 Kasım 1994 tarihleri arasında İtalya'nın Napoli şehrinde Uluslararası Organize Suçluluk Hakkında Birleşmiş Milletler Konferansı düzenlenmiş ve bu suçlulukla ulusal ve uluslararası düzeyde mücadele etmek için öncelikle bu suçluluğun tanımının yapılması gerektiği söylenmiş ve organize suçluluğun altı unsura sahip olduğu belirtilmiştir:



a) Suç faaliyetlerini gerçekleştirmek için grup olarak bir organizasyonun varlığı (Sürekli olarak suç işlemek için birden fazla kişinin birleşmesi söz konusudur. Genellikle bir şirket görüntüsü altında yasa dışı mal ve hizmetler sağlanmaktadır; hırsızlık, yağma ve dolandırıcılıktan elde edilen yasal malların da kullanıldığı olur. Ancak organize suçluluk her zaman bir yasal piyasa sektörünün yasaklanmış alanlara kaymasını ve genişlemesini temsil eder. Suç şirketi denen yasak faaliyetlerin amacı da Pazar payını genişletmek ve kazancı artırmaktır).

b) Hiyerarşik yapı ve örgüt liderinin grubu kontrol altına alması için kişisel ilişkiler (Cosa Nostra ve Yakuza' da olduğu gibi katı bir hiyerarşik yapı olabilir ya da Camorra gibi esnek bir yapı sergileyebilir ya da Çin Üçlüsü Triads gibi her ikisini de içinde barındırabilir).

c) Haksız çıkar elde etmek veya bölgeleri ve piyasaları kontrol altında tutmak, içte ve dışta karşıtlıklara karşı koymak ve korunmak için cebir, şiddet, korkutma veya yolsuzluğun kullanılması (Kullanılan şiddetin derecesi örgütün yapısına, örgüt liderlerinin özelliğine, yasa dışı faaliyetleri gerçekleştirme imkânına, Devletin örgüte karşı koyma biçimine, içinde bulunulan toplumun kültürüne göre değişmektedir. Kurumların bütünlüğü ve toplum güvenliği açısından daha büyük tehlike arz eden yolsuzluk sayesinde cezalandırılmaktan kurtuldukları gibi hükümet politikalarının da kendi ekonomik çıkarlarına uygun şekilde işlemesi sağlanmaktadır).

d) Gerek suç faaliyetlerine devam etmek, gerekse ekonominin yasal kesimine sızmak için yasa dışı gelirlerin aklanması.

e) Faaliyet alanını ulusal sınırları da aşan yeni alanlara genişletmek imkânı.

f) Uluslararası organize suçluluğa ait diğer gruplarla iş birliği.

2.8.2. Palermo Sözleşmesi

Organize suçlarla mücadele alanında katılım ve içerik bakımından en kapsamlı uluslararası belge 12-15 Aralık 2000 tarihlerinde Palermo'da yapılan toplantı sonucunda imzalanan "Birleşmiş Milletler Sınır aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesidir.

Türkiye bu sözleşmeyi 30.01.2003 tarihinde 4800 sayılı Kanunla kabul etmiştir.

Birleşmiş Milletler Sınır aşan Suçlarla Mücadele Sözleşmesi'nde "Sınır aşan organize suç grubu" tanımına yer vermektedir. Uluslararası alanda faaliyet gösteren suç gruplarını tanımlayan sözleşmeye göre, sınır aşan organize suç grubu "Doğrudan veya dolaylı olarak malî veya diğer bir maddî çıkar elde etmek amacıyla belli bir süreden beri var olan ve Birleşmiş Milletler Sınır aşan Suçlarla Mücadele Sözleşmesi'nde belirtilen bir veya daha fazla ağır suç veya yasa dışı eylemi gerçekleştirmek amacıyla birlikte hareket eden, üç veya daha fazla kişiden oluşan yapılanmış bir gruptur."

2.8.3. Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması

"Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulması Sözleşmesi" ve "Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, El Konulması, Ele Geçirilmesi ve Terörizmin Finansmanı Avrupa Konseyi Sözleşmesi" de bu alanda imzalanmış uluslararası sözleşmelerdir.



2.8.4. Avrupa Birliği

Avrupa Birliği, organize suçlulukla mücadele etmek için bir dizi karar almıştır. İlk olarak 21 Aralık 1998 tarih ve 98/733/JAI sayılı "Avrupa Birliği'ne Üye Devletlerde Bir Suç Örgütüne Katılmanın Cezalandırılmasına Dair Ortak Hareket' kararı alınmıştır.

Bu belgenin girişinde öncelikle organize suçluluğun önemine ve tehlikesine dikkat çekilmiş ve bu açıdan iş birliği yapılması gereken bazı suçlar sıralanmıştır. Bu suçlar uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan ticareti, terörizm, sanat eserleri kaçakçılığı, kara para aklama, ağır ekonomik suçluluk, yağma, hayata, vücut bütünlüğüne, özgürlüğe yönelen diğer şiddet eylemleri veya kişiler için toplu tehlike yaratan eylemlerdir.

Bu belgenin 1. maddesinde "suç örgütü" tanımı yapılmıştır. Suç örgütü en az dört yıllık bir hürriyeti bağlayıcı ceza veya önlemle yaptırım altına alınan bir suç işlemek için anlaşan ikiden fazla kişinin uzunca süreli olarak kurduğu organize birliktir. Bu bakımdan suçların asıl amaç mı olduğu, ya da parayla ölçülebilen çıkarlar elde etmek ve kamusal makamların işleyişlerini meşru olmayan yoldan etkilemek için bir araç olarak mı işlendiği önemli değildir.

2.8.5. Avrupa Konseyi

Avrupa Konseyi 28.04.1997'de "Organize Suçluluğa Karsı Eylem Planını" kabul etmiştir.

Bu plan örgütlü suçlulukla mücadelenin ve bu kapsamda çıkartılacak mevzuat hükümlerinin genel ilkelerini belirtmektedir. Planda, organize suçluluğun toplum için bir tehdit oluşturduğu, mal, hizmet ve kişilerin serbestçe dolaşımından yararlandığı, ulusal sınırları aştığı, internet ve bankacılık gibi teknolojik yenilikleri suç işlemek ve daha sonra bunlarda elde ettiği kazançları görünüşte hukuka uygun alanlara nakletmek için kullandıkları, kişiler ve kurumlar zararına hile ve yolsuzlukların arttığı, bu suç faaliyetleriyle mücadele için mücadele ve baskı araçlarının ise bunların her zaman bir adım gerisinde yavaş bir ritimle ilerlediği, özgürlük, güvenlik ve adalet içinde bir gelişim için Avrupa'nın organize suçluluğa karşı mücadele yöntemlerini geliştirmesi ve daha iyi organize olması gerektiği vurgulanmıştır.

Avrupa Konseyinin 27.03.2000 tarihli "Avrupa Birliği'nde Organize Suçluluğun Önlenmesi ve Denetlenmesi için 2000 yılı Stratejik Planı" isimli eylem planında, 39 öneri yanında belirli planların hangi süre içinde hayata geçirileceğine dair bir zaman planlaması da yapılmış bulunmaktadır.

SUC İSLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUCU (TCK 220)

3.1. Genel Olarak

3.2. Korunan Hukukî Değer. ç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunun Özellikleri

3.4. Fail

3.5. Mağdur

Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunun Nitelikleri ç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunun Unsurları

3.8. TCK 220'De Düzenlenen Suçlar

3.9. Nitelikli Hal

3.10. Manevî Unsur

3.11. Hukuka Aykırılık Unsuru

3.12. Teşebbüs

3.13. İştirak

3.14. İçtima

3.15. Yaptırım



3. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu (TCK 220)

3.1. Genel Olarak

Hâlen ülkemizde, çıkar amaçlı organize suç örgütleri ile ilgili en temel düzenleme TCK m. 220'de bulunmaktadır. TCK'nın 220. maddesi bu düzenlemeyle örgüt kurulduktan sonra henüz hiçbir suç islenmiş olmasa bile bizatihi örgütün meydana getirilmiş olmasını yeterli görmekte ve örgütü meydana getirenleri, yöneticilerini ve örgüte üye olanları cezalandırmaktadır.

Böylece bizatihi varlıklarıyla toplum için tehlike oluşturan bu yapılanmayı ifade özgürlüğü kapsamında görmek de mümkün değildir. Zira demokratik bir toplumda amaçların meşru olması gerektiği gibi araçların da meşru olması gerekir, Bu bağlamda ifadesi şiddeti, hakareti, aşağılamayı, suç işlemeyi, kanunlara itaatsizliği tahrik ve teşviki içeren davranışlar meşru bir amaca ulaşmak için yapılsalar bile araç gayri meşru olduğundan demokratik bir toplum/hukuk düzeninde suç sayılmaları gerekmektedir. Bu çerçevede gerek geçici veya sürekli gerekse yaygın veya örgün her türlü birleşmeler ifade hürriyetinin kapsamında olmamakta ve suç oluşturmaktadır.



3.2. Korunan Hukukî Değer

TCK'nın 220. maddesi, Kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmın "Kamu Barışına Karşı Suçlar" başlıklı beşinci bölümünde düzenlenmiştir. Bu itibarla korunan hukukî değerin kamu güvenliği ve barışı olduğu sonucuna varılabilir.

220. maddenin gerekçesinde bu husus ifade edilmiştir: "Bu suç tanımı ile korunan hukukî değer, kamu güvenliği ve barışıdır. Kamu güvenliği ve barışının bozulması ise bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyecektir. Bu nedenle söz konusu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin Anayasa'da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmaktadır",



Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun niteliği gereği süreklilik ifade etmesi nedeniyle, bir diğer deyişle suçun oluşabilmesi için süreklilik arz eden bir birleşmenin zorunlu olması nedeniyle kamu barışı tehlikeye girmektedir.

Aynı şekilde bir örgüt, organize olmanın verdiği kolaylıkla suçları işleyeceği için, bu suçlar ciddi tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Böylece suç örgütü kamu barışı ve güvenliği üzerinde sürekli bir tehdit oluşturarak bireylerin güvenli ve huzurlu bir yaşam sürdürmelerini ve hak ve özgürlüklerini korumalarını sürekli tehdit etmektedir.



3.3. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun özellikleri

3.3.1. Çok Failli Suçtur

Ceza kanunlarındaki suçlar kural olarak bir kişinin işleyebileceği fiiller olarak düzenlenmiştir.



Ancak bazı suç tiplerinde suçun islenebilmesi için birden fazla kişinin bulunması sart koşulmuştur.

Yani kanun suç tanımında suçun oluşması için açıkça birden fazla kişinin varlığını belirtmiş ya da aynı yönde ya da birbirlerine karşı gerçekleştirilecek hareketlerde birden fazla failin katılımını aramıştır.



Bu suçlar, iradeleri aynı yönde birleşmiş ya da karşı karşıya gelmiş birden çok kişinin katılımı olmadan gerçekleşemez. Bu suçlara doktrinde çok failli suçlar denir.

Bazen de zorunlu iştirak olarak anılmaktadır. Çok failli suçtan söz edebilmek için kanunî tipte fail sıfatıyla hareket eden birden çok kimsenin bulunması ve suç tipinde bu kişilerin hareketlerinin kurucu unsur olarak öngörülmesi gerekir.

Çok failli suçlarda bulunması gereken unsurlar şunlardır: 1) Kanun maddesinde suçun işlenmesi bakımından birden fazla failin gerekli olduğunun açık ya da kapalı bir biçimde belirtilmiş olması gerekir, 2) Faillerden her birinin suçun oluşması için nedensel değeri olan icrai veya ihmalî bir hareketi geçekleştirmesi gerekir, 3) Suça katılan kimselerin fail sıfatıyla hareket etmesi ve bu hareketlerin suçun düzenlendiği kanun maddesinde suçun kurucu unsuru olarak yer alması gerekmektedir; suçun konusunu ya da mağdurunu oluşturan kişiler fail sayılamayacağına göre bunlar çok failli suçun oluşumu bakımından dikkate alınmaz, 4) Faillerden en az birisinin cezalandırılabilir olması gerekir.

Bu suçlar bakımından değişik sınıflandırmalar yapılmakla birlikte en sık yapılan gruplandırma birleşme ve karşılaşma suçları ya da yakınsama ve karşılaşma suçları şeklinde yapılandır.

Yakınsama ya da birleşme şeklindeki çok failli suçlarda suçun işlenişine fail olarak katılan kişiler aynı yönde hareket etmekte ve aynı amacın gerçekleşmesine çalışmaktadır.

Bu tür suçlarda suçun işlenişine zorunlu olarak katılan kişilerin hepsinin hareketleri aynı niteliktedir ve bu nedenle hepsi fail olarak sorumludurlar. Bu tür suçlara örnek olarak kamu görevinin terki ya da yapılmaması suçu

(TCK 260), hükümlü ve tutukluların ayaklanması (TCK 296), Devletin güvenliğine veya Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan birini işlemek üzere anlaşma (TCK 316) gösterilebilir.

Karşılaşma suçlarında ise zorunlu olarak suçun işlenişine katılanlar aynı amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda farklı yönlerden hareket etmektedirler. Bu kişilerin suça katkıları yani yaptıkları hareketler de farklıdır. Bu suçlara örnek olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu (TCK 183/3), rüşvet suçu (TCK 252), yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçu (TCK 255), rızaya dayalı kürtaj suçu (TCK 100/2) gösterilebilir.

TCK'nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu da çok failli bir suçtur. Bu suçun meydana gelebilmesi için kanunumuz en az üç kişinin varlığını aramıştır.

Yukarıdaki birleşme/yakınsama ve karşılaşma suçları ayrımı bakımından suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu birleşme/yakınsama suçları grubuna girmektedir.



3.3.2. İştirakten Farkları

Suç islemek amacıyla örgüt kurma iştirakten farklı, onu aşan bir oluşumdur. Bu iki yapının ayırt edilmesi, uygulanacak ceza ve ceza muhakemesi hükümleri açısından önemlidir.

Bir oluşum örgüt olarak kabul edilince daha uzun gözaltı süreleri, katalog suçlar sayesinde otomatik tutuklama kararları, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirlerin önü açılmaktadır (6526 sayılı Kanunla taşınmaz, hak ve alacaklara el koyma, iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, teknik araçlarla izleme tedbirlerinde sayılan katalog suçlardan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu çıkarılmıştır). Yargılama aşamasında fiilin örgütlenme değil, iştirak hâlinde işlenmiş suç ya da suçlar olduğu anlaşıldığında ise yapılan ihlâllerin geri alınması pek mümkün olamamaktadır.



Kanunen tek kişi tarafından işlenebilmesi mümkün olan bir suçun birden fazla failin önceden iş birliği yapmaları sonucunda gerçekleştirilmesine iştirak ya da suça katılma denilir.

Ceza kanunlarındaki suçlar, kural olarak bir kişi tarafından işlenebilecekleri göz önünde bulundurularak düzenlenir. Nitekim "her kim", "bir kimse" gibi terimlerin kullanılmasının sebebi de budur. Bu anlamda kanun suç tipini ihlâl eden kişiyi suçun faili olarak kabul eder. Ancak kanunen ve nitelikleri gereği bir kişi tarafından işlenebilen suçlar doğrudan ya da dolaylı olarak birden fazla kişinin değişik şekillerdeki katılımıyla gerçekleştirilebilir. Suça iştirak olarak isimlendirilen bu hâlde suçun işlenmesine katılanlar cezalandırılmaktadır. TCK'daki iştirak kuralları bir kişi tarafından işlenebilen bir suç tipinin birden fazla kişinin katılması ya da yardımda bulunması suretiyle işlenmesi hâlinde bu suça katılan ortakların nasıl belirleneceğini düzenlemektedir.



İştirakin önemli bir özelliği ise, belli bir veya birkaç suç için birleşmenin, bir araya gelmenin söz konusu olmasıdır.

Yargıtay'ın yerleşmiş içtihadına göre suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağın olması, henüz suç işlenmiş olmasa dahi suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin gerçekleşmesi, devamlılık yönünden bir iradenin belirlenebilmesi, önceden anlaşıp iş bölümü ve hiyerarşik yapı içinde süreklilik gösterecek şekilde planlı bir ortaklık ve paylaşım amacıyla belirlenmemiş sayıdaki suçları işlemek için birleşme, amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.



Yargıtay'ın kararlarında ve öğretide örgütün varlığı için bulunması gerekli görülen bu unsurlardan örgütün devamlılığı ve belirlenmemiş sayıda suç işlemek amacı etrafında bir araya gelme unsurları bu suçun iştirakten farkını da ortaya koymaktadır. 

Gerçekten iştirakte belirli suçların işlenmesi amacıyla birden fazla kişinin ortaklaşa hareket etmeleri ve amaçlanan suçun işlenmesiyle bu ortaklığın sona ermesi söz konusudur.

İştirak hâlinde bir araya gelen kişilerin devamlılık konusunda bir iradeleri söz konusu değildir. Burada belirli bir veya birden fazla suçun işlenmesi hakkındaki anlaşma ani ve tesadüf? şekildedir.



Suç işlemek amacıyla örgüt kurmada ise, birden fazla belirsiz sayıda suçun işlenmesine yönelik bir programın gerçekleştirilmesi amacıyla failler arasında sürekli bir örgütsel bağ söz konusudur.

Bu anlamda suç örgütü için aranan ortaklık, devamlılık gösteren ve suç işleme amacına yönelen ortak bir iradeye dayalı yapıdır. Buna göre diğer unsurlara sahip bir birleşme bulunsa bile bu birleşmenin süreklilik oluşturmaması, ömrünün bir ya da birden fazla suçun işlenmesi ile sınırlı olması hâlinde suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün varlığından bahsedilemeyecektir

Örgüt kurmanın iştirakten bu farkı dolayısıyla toplum için tehlike doğurduğunu belirtmek gerekir.

Örgütlenmede örgütsel ilişki ve dolayısıyla dayanışma ve süreklilik olduğu gibi, işlenmesi tasarlanan ve işlenen eylemle öğüt arasında bir bağ ve bütünlük vardır.

Bunun sonucu olarak bir veya birden fazla suçun işlenmesinden sonra da örgütsel bağ devam ettiği için kamu düzeni bir tehlike altındadır,

Ayrıca örgüt kurma suçunun cezalandırılması için amaç suçların işlenmesine gerek olmadığı gibi, amaç suçlar işlendikten sonra da örgütün varlığı devam eder, Suça iştirakin cezalandırılabilmesi için ise, en azından, iştirak iradesi kapsamındaki suçun icrasına başlanmalıdır.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunu iştirakten ayıran diğer önemli bir nokta da, işlenmesi amaçlanan suçlar konusunda belirlilik olmamasıdır.



Bir diğer deyişle suç işlemek ve örgüt kurmak amacıyla bir araya gelmiş kişilerin belirsiz sayıda suç işleme kararına/iradesine sahip olmaları gerekir. Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağdur itibarıyla somutlaştırılması zorunlu değildir.

İştirakte ise belirli bir suçun işlenmesi konusunda anlaşma ve iş birliği arandığı için suç ortakları yönünden suçun konu veya mağdurlarının somutlaşması aranır. Yani suç ortaklarının hangi nesneye veya kime karşı suçu işleyeceklerini kendi aralarında tayin etmeleri gerekir.

Yargıtay, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun iştirakten farkını ortaya koyan kararlar vermiştir: "...ileride işlenmesi olası olan suçların önlenme-sine yönelik olarak kamu için tehlike oluşturabilecek birleşmelerin engellenmesi olması nedeniyle, suçun oluşabilmesi için bir suç işlemek amacıyla oluşturulmuş basit bir birleşmeden ziyade, belirsiz sayıda amaç suçun işlenmesi amacıyla gevşek veya sıkı bir hiyerarşik

ilişkiye dayalı olarak meydana getirilmiş, sürekli bir birleşmenin bulunması gerektiği, zira örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebileceği.." (Yargıtay CGK, T 20.10.2009 E. 2009/8-152K. 2009/245).



3.3.3. Somut Tehlike Suçudur

Tehlike suçları suçun tamamlanması için hukuksal yararın tehlikeye sokulmuş olmasının yeterli olduğu suçlardır.

Bu suçlarda failin hareketi nedeniyle korunan hukukî değere bir zarar verilmesi tehlikesi doğması söz konusudur.

Tehlike suçları somut tehlike suçları ve soyut tehlike suçları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Somut tehlike suçlarında suçun oluşabilmesi için korunan hukukî değer bakımından gerçek bir tehlikenin doğması gerekir.

Suç işleme amacıyla örgüt kurma suçu bir tehlike suçudur.

Kanun koyucu bu suç tipini düzenlemekle, suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın, başlı başına, hukuken korunan değerler bakımından tehlike oluşturduğunu düşündüğünü göstermiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma fiili, ortada henüz işlenmiş bir suç olmasa dahi sadece bu hâliyle toplumda heyecan ve endişe yarattığından dolayı işlenecek suçlardan bağımsız olarak ayrıca cezalandırılmaktadır.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun soyut tehlike suçu mu somut tehlike suçu mu olduğu sorusuna 5237 sayılı TCK'nın 220. madde düzenlemesi bakımından somut tehlike suçu cevabını vermek gerekir.



5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinde ise, suçun oluşması bakımından elverişlilik aranmıştır. Böylece artık bu suç somut tehlike suçu hâline gelmiştir.

765 sayılı TCK'nın "cürüm işlemek için teşekkül oluşturma" suçunu düzenleyen 313. maddesinde, her ne suretle olursa olsun cürüm işlemek için teşekkül oluşturanlar veya bu teşekküllere katılanlar cezalandırılmaktaydı. Suçun oluşması için kanunda belirtilen hareketin yapılması yeterli görülmekte, ayrıca somut olayda gerçek bir tehlikenin meydana gelip gelmediği araştırılmamaktaydı.

Nitekim maddenin gerekçesinde de bu husus vurgulanmıştır: "Suç işleme için örgüt kurulması bir somut tehlike suçudur. Her ne kadar en az üç kişinin belli bir amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedene örgütün yapısı, sahip olduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Bu bakımdan örneğin sadece üç kişinin bir araya gelmesi, Devletin ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik suçları işlemek açısından somut bir tehlike taşımayabilir; buna karşılık, ekonomik çıkar sağlamaya yönelik suçlar açısından elverişli olabilir" 


Yüklə 3,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin