Medenî”; “şehirli, şehre ait, şehre özgü



Yüklə 0,95 Mb.
səhifə151/229
tarix07.01.2022
ölçüsü0,95 Mb.
#83153
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   229
3. Minyatür:

Çok ince işlenmiş küçük boyutlu resimlere ve bu tür resim sanatına verilen addır. Minyatür kelimesi çok güzel kırmızı bir renk veren ve Latince adı “minium” olan kurşun oksitten türemiştir.

Minyatür İslam dünyasında önemli gelişmeler kaydetmiş ve İslam kültüründe resme tasvir veya kimi zaman da nakış denilmiştir.

El yazması kitapları süslemek için sulu boya, altın ve gümüş yaldızla yapılan çok renkli ve küçük boyutlu yapılan resimlere minyatür denilir. İslam sanatında minyatüre tasvir, minyatür sanatçısına müsavvir adı verilmiştir. Türk dünyasında ise minyatür sanatına nakış, sanatkârına da nakkaş denmiştir. Minyatür daha çok kâğıt, fildişi ve benzeri maddeler üzerine yapılırdı.

Müslümanların tasvir zevki ve sanatı minyatürde ortaya çıkmıştır. Minyatür, doğu ve batı dünyasında çok eskiden beri bilinen bir resim tarzıdır. Çizgileri çizmek ve ince ayrıntıları işlemek için yavru kedilerin tüylerinden yapılan ve tük kalem denilen çok ince fırçalar kullanılırdı. Resim yapılacak kâğıdın üzerine Arapzamkı katılmış üstübeç sürülürdü. Renklere saydamlık kazandırmak için de bu yüzeyin üzerine bir kat da altın tozu sürüldüğü olurdu.

Minyatür doğu sanatı olup batıya da doğudan geçmiştir. İslam minyatür sanatının gelişmesinde de Uygur Türklerinin önemli etkisi olmuştur. Selçuklular döneminde minyatüre önem verilmiş, İran ile ilişkileri sebebiyle minyatür sanatı İran etkisinde kaldı. Osmanlı devleti döneminde XVIII. yy.a kadar İran ve Selçuklu etkisi sürdü. Özellikle Osmanlılar döneminde bu sanat alanında büyük gelişmeler sağlanmıştır. Fatih döneminde, padişahın resmini de yapan Sinan Bey adlı bir nakkaş, II. Bayezid döneminde de Baba Nakkaş diye tanınan bir sanatçı yetişmiştir. Türk minyatürü XVI. yy.ın ikinci yarısında en olgun ve verimli dönemini yaşamıştır. Klasik Okul veya Tarihî Okul olarak adlandırılan bu dönemde, Türk minyatürünün birçok ayrıcalığı olmuştur. Resimlendirilen eserlerde Osmanlı ordusunun büyük zaferlerini, hükümdarın adaletini, sosyal faaliyetleri, avcılık hünerlerini, o devir için önemli olayları konu alan şehinşahname, hünername gibi destandan çok tarih kitabı niteliğindeki eserler başta geliyordu.

Süs olma özelliğinin yanında anlatımı kolaylaştıran bir ifade amacı olan minyatürün resimden farkı, derinlik etkisi (perspektif), ışık gölge ve uygun renk kullanımı gibi kuralların olamamasıdır. Minyatürler hikâye, şiir ve tarihin adeta canlı birer tercümesidir. Çünkü bir minyatüre bakılarak, sanatkârın içinde yaşadığı toplumun örf ve adetlerini, bazı değer yargılarını, giyim kuşamlarını ve mimarî yapılarının özelliklerini tespit etmek mümkündür.
4. Ebru

Ebru kâğıt üzerine özel yöntemlerle yapılan geleneksel bir süsleme sanatıdır. Bu kelime “bulut gibi” ya da “bulutumsu” anlamına gelen Farsça “ebri” kelimesinin Türkçeye değişerek “ebru” biçimini almasıdır. Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu kesindir. Bazı kayraklardan Hindistan’dan İran’a ve oradan da Osmanlılara geçtiği belirtilmektedir. Başka bir kaynakta da ebrunun Buhara’da doğduğu, oradan da İran yoluyla Osmanlılara geçtiği anlatılmaktadır.73

Ebru ciltçilikte ve hattatlıkta çok kullanılırdı. Bazen elde edilen ilginç ve güzel desenler bir tablo görünümünde olduğu için bu amaçla da kullanıldığı olmuştur.


Yüklə 0,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   229




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin