AMERİKA'YI İLK KEŞFEDENLER, MÜSLÜMANLAR MI?
Amerika'nın ilk keşfini araştıran Müslüman araştırmacılardan Nureddin Durki bir dergiye yazdığı ilmi makalesinde, son yıllarda yapılan ilmi çalışmaların eski tezleri kökten çürüterek Amerika Kıtası'nın Müslümanlar tarafından keşfedildiğini ortaya çıkardığını ileri sürdü. Kristof Kolomb'un eski dünyadan yeni dünyayı ziyaret eden ilk insan olmadığını, bundan dolayı kendisine Amerika'nın kâşifi unvanı verilemeyeceğini belirtti. Amerikalı Dr. Bary'nin ilmî bulgularına dikkat çeken Nureddin Durki, araştırmaların Kolomb'dan yüzlerce yıl önce eski kıtadan Amerika'ya gidenlerin varlığını ortaya serdiğini kaydetti. Bu araştırmalar Amerika'ya ilk gidenlerin içinde Müslümanlar'ın da bulunduğunu doğruluyor. Amerika'ya giden ilk Müslümanlar'ın burada anıt eserler ve yazılar bıraktıkları belirtiliyor.
Abdullah Nureddin Durki Müslüman olduktan sonra iki yıl Mekke'de Üniversitede Arapça öğrendi. Daha sonra New Meksiko'da 20 yıl boyunca plânlama ve inşaat yapımıyla ilgilendi. New Meksiko'da bulunduğu yıllarda Amerika'nın güney eyaletlerinde Kızılderililer'in eserlerini ve anıtlarını araştırmak için keşif ziyaretlerinde bulundu. Durki, ayrıca Bary'nin çalışmalarını gördü ve onlardan yararlandı. Durki yazdığı makalede şu önemli soruya cevap aradı: "Müslüman Araplar Kolomb'dan önce ABD'yi ziyaret ettiler mi?" Bu soruya cevabı Durki şöyle veriyor: "Ben ABD'deki ve Avrupa'daki yaşıtlarım gibi çocukluğumda, Amerika Kıtası'nı keşfedenin Kristof Kolomb olduğu yolundaki inançla büyüdüm ve daha sonraki yıllarda, 1492 yılından önce; bazı Sibiryalı kavimlerin Bering Boğazı'ndan Amerika Kıtası’na geçtiklerini öğrendim. Biz iki Amerika Kıtası'nın da yüzyıllar boyunca uzlet içinde yaşadıklarım sanıyorduk. Bu inanç birkaç sebebten kaynaklanıyordu. Bu sebeblerden biri de, Hıristiyanlık inancına göre dünyanın düz olması inancıydı. Bu inanca göre denizlerin ötesine gitmek isteyen insan bir müddet sonra kendisini boşlukla karşı karşıya bulacak ve atmosfere doğru düşecekti, 1492 yılından önce gemiler, bu sebebten dolayı Amerika'ya gidemiyorlardı. Ancak biz Müslüman coğrafyacıların isimlerini ve çalışmalarını öğrendikçe, gerçeğe daha çok yaklaştık. Hicretten sonra 337'de Makdisî'den, Beyrunî'ye ve ondan da İbn-i Hulle'ye kadar birçok Müslüman coğrafyacı, haritalar hazırlamıştı. İbn-i Hülle Mavsilî de milâttan sonra 1275 yılında yaptığı haritada dünyayı yuvarlak olarak gösteriyordu. Kaşgarî de miladi 1333 yılında çizdiği haritada dünyayı yuvarlak olarak çizmişti. Ancak 1492 yılına kadar dünyanın düz olduğu inancı Hıristiyan âleminin zihinlerinden silinemedi. Halbuki Müslüman coğrafyacılar coğrafî kıyaslarla ve kurdukları rasathaneler vasıtasıyla ve kendilerinden önceki coğrafyacıların çalışmalarından istifade ederek dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini öğrenmişlerdi. Çağdaş birçok araştırma, Kristof Kolomb'un Amerika'ya gitmesinde Müslümanların hazırladıkları haritalardan yararlandığını ortaya koyuyor. Bu konuda Kristof Kolomb'un en çok Endülüslü ve Mağribli Müslüman coğrafyacılardan ve özellikle de Mağribli coğrafyacı Ömer Marakeşî'nin çalışmalarından istifade ettiği belirtiliyor. Müslümanların coğrafi bilgilerinden istifade eden Kristof Kolomb, nihayet dünyanın yuvarlak olduğu inancına varmıştı. Bunu destekleyen deliller de var. Bunlardan biri de birinci yardımcısı Mağribli yani Faslı olması.
Tabiî bu gerçeği, Avrupa'nın resmî sicilleri ve arşivleri inkâr ediyor. Ancak şunu da bilmemiz gerekir. 1492 yılı, Müslümanların 8 asır İberya Yarımadası'na hükmettikten sonra Cebelitarık boyunca geri dönmelerine rastlayan dönemdir. Bu dönem, ayrıca engizisyon mahkemelerinin akıllara durgunluk verecek vahşet izlediği ve Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için zorladığı dönemdir. 1492 yılında dünyanın yuvarlak olmadığı inancından kurtulduktan sonra, Avrupa'nın şimdi yeni bir yanlıştan daha kurtulması gerekiyor. Kaldırılması gereken bu ikinci tez de, yelkenli gemilerin eski dönemlerde denizaşırı sahillere varamayacağı inancıdır. Zira son yıllarda okyanuslar ötesine eski teknolojiyle ve yelkenlilerle yapılan yolculuk gayet başarılı geçmiştir."
Öküz derisinden yapılan "Berdan" adlı gemi, kaptan Dr. Tumitiy Sıfırten'in başkanlığında, İrlanda'dan Kuzey Amerika sahillerine ulaşmıştır. Son yıllarda yine hobi olarak bazı denizciler, küçük yelkenlilerle okyanus ötesi seyahatler yaptılar ve bu yelkenliler eski dönemlerde yapılan yelkenlilerin tekniğine uygun düşüyordu. Bazı insanlar tek başlarına sörfleriyle birlikte denizaşırı turlar düzenliyorlardı. Bunlardan biri de tek başına Atlantik Okyanusu'nu aşmayı başarmıştır. Bütün bu deliller, Kristof Kolomb'dan önce Amerika'ya o günün teknikleriyle gidilebileceğini ispatlıyor. Bulunan paralar, el âletleri ve arkaik mimarî eserler, bunu doğruluyor. Bunlar içinde en önemlisi de duvarlara oyulmuş nakışlar, sembolik yazılar ve kayalar üzerine yapılan kazılardır. Bu keşifler Kristof Kolomb'dan önce de Amerika'ya seyahatler yapıldığını gösteriyor. Çinliler, Japonlar, Pasifik Okyanusu halkı, Akdeniz havzası halkı, Kuzey Afrika halkları ve Araplar milâttan önce dördüncü yüzyıldan itibaren Amerika'yı sömürgeleştirmişlerdir.223
Bary Fell'in Ortaya Koyduğu Gerçekler
Son yıllarda "tahmini antropoloji" adında bir dal geliştirildi. Bu dalın en önemli simalarından biri de Bary Fell. Fell, hayvan cildi konusunda uzman birisi. 1976 yılında yayınladığı "Milâddan Önce Amerika" adlı kitabında Avrupa'dan, Kuzey Afrika'dan, Mesih'den bin yıl önce Amerika'yı sömürgeleştiren ilk Amerikan sakinlerinden bahsetmiştir. Daha sonra Bary Fell, "Amerika Hayatının Hikâyesi" adında bir kitap yazdı ve bu kitapta bu bin yılın hikâyesini anlatmıştır.
Her iki kitabında da Fell arkaik mimarî eserleri keşfeden, karşılaştırmalı lisanları ve tılsım gibi sembolleri ve hatları çözen keşifçilerden bahsediyor. Bütün bunları kendi tezine kanıt olarak ileri sürmüştür. Yazarın kitabında işlediği en önemli konulardan biri de, yazarın Kolorido'da yaptığı incelemeler. Yazar bu vadide yaptığı araştırmalarda kurtçuk yazısı adı verilen ve kurtçukların hareketlerine benzeyen yazıları incelemesidir. Yazar ikinci kitabını da yazdıktan sonra Kuzey Afrika'lı ve Arap âlimleriyle yazışmalar ve görüşmelerde bulunmuş ve yaptığı keşifler, Arap uzmanları ve âlimleri hayrete düşürmüştür. Bu ziyaretleşmeler ve yazışmalar sonucu büyük bir gerçek ortaya çıkmıştır.
Büyük vadide bulunan oyma yazılar ve kurtçuk yazılarının Libya'da kullanılan Berberi alfabesine benzediği ortaya çıkmıştır. Yazılar aynı zamanda İslâm'dan sonra ortaya çıkan Kufî, Nesîh ve Mağribi hatlarına da çok benziyor. Libyalı Dr. Mahmud Cari, 1935 yılında Teksas'da madenî altın bir para bulunduğunu, para üzerinde ilk anda anlaşılmayan, ancak üzerinde durarak anlaşılabilen Arapça yazılar yeraldığını belirtiyor. Bu paranın üzerinde bulunan Arapça üç harf "Ş, M, S", arapça'da "Şems" olarak okunuyor; güneş mânasında. Arapça okuyabilen ve yazabilen herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir anlamı var. Bunun keşfinden sonra, eğik hatlar alanında binlerce keşif ve fotoğraf yeniden ele alındı. Kolarodo'da derinlemesine yapılan araştırmalar sonunda, bazı Arapça dinî tâbirler ortaya çıkarıldı. Bu tâbirler "La ilahe illallah", "Bismillah", "Muhammedü'r Resûlüllah" gibi kitabeleri içeriyordu. Bunların yanında şahıs isimleri de vardı.
Bu araştırmalar konusunda Bary Fell, sadece kapıyı araladı, bundan sonra gelecek araştırmacılar, bu araştırmalardan daha kesin sonuçlar alacaklardır. Ve yine gelecek araştırmacılar Amerika'da hâlâ yaşayan Arapça dilini ve kültürünü daha iyi keşfedecekler. Bugün kesin olarak bilinen bir şey var, o da Amerika'nın ilk önce Kristof Kolomb tarafından keşfedilmediği ve Araplar'in 1492'den yedi asır evvel bu kıtaya geldikleridir.
Ehlen ve Sehlen Dergisi açıkladı:
Müslümanlar keşfetti Zaman Gazetesi'nin konu ile ilgili haberi.224
Pirî Reisin 16. Yüzyılda Çizdiği Dünya Haritası İlim Adamlarını Şaşırtmaya Devam Ediyor
Dostları ilə paylaş: |