Gözünü toprak doyursun, diyerek azarlanan ve yanlış tarım politikaları sonucunda çok zor şartlar altına giren Türk çiftçisinin artık dayanılacak durumu kalmamıştır.
2001 yılında 19 Milyon ton olan buğday üretiminin 2007’de 17 Milyon 234 bin tona düştüğüne dikkat’e alındığında, bir süre sonra ekmeği bile ithal etmeye başlanılacağını söylemek yanlış olmayacaktır. 2008 yılındaki kuraklık ürün miktarını büyük ölçüde düşürmüş çiftçi emeğinin karşılığını alamamıştır.
Ekonomik bozulmadan ikinci sırada etkilenen küçük işletmeler tarım sektöründe faaliyet gösterenler oldu. Daha çok hane şeklindeki işletmelerden oluşan Türkiye tarımı son yıllarda uygulanan destekleme politikaları nedeniyle sürekli kan kaybederken, 2008 yılının firma haline gelebilmiş olan tarım işletmeleri de kötü etkilendi birçoğu kapanmak zorunda kaldı.”
Şimdi de günümüzdeki duruma bir göz atalım ve hiçbir şeyin değişmediği AKP İktidarının çiftçi politikalarını özetle değerlendirelim;
İçinde bulunduğumuz 2009 yılında yağışların mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmesi sevindirici bir gelişme olmuş, mağdur halde bulunan çiftçilerimizin bir nebze de olsa yüzünü güldürmüştür.
Bu yağışlar, son iki yıldır ülkemizde tarımsal üretimi olumsuz etkileyen kuraklığı da ortadan kaldırmış, buğday, arpa ve kırmızı mercimek verimlerinde geçen yıla göre artış olmuştur.
Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak ürün rekoltesinin artması, çiftçilerimizin az da olsa rahatlamaları beklenebilir. Ancak AKP tarafından uygulanan yanlış politikalar bu olumlu havayı ortadan kaldırmaktadır.
Yaşanmakta olan küresel gıda krizi yanında ABD’de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik krizden özellikle yılın ikinci yarısında ülkemiz ve tarım sektörümüz de etkilenmeye başlamıştır.
Kriz nedeniyle çeşitli sektörlere destek verilirken, tarımın göz ardı edilmesi, daha da kötüsü akıllara dahi gelmemesi çiftçilerimizin kendi hallerine terk edilmesinin en bariz göstergesi olmuştur.
Borç tuzağına düşen ve borçlarını ödeyemez hale gelen sektör mensupları, artık sadece ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredi kuyruklarında bekleyen çiftçi kardeşlerimiz, varlıklarını ipotek ettirerek ekonomideki sorunların neden olduğu baskılara direnmeye çabalamakta, geçimlerini sağladıkları ve alın terleriyle ekmeklerini kazandıkları arazilerini haraç mezat satışa çıkarmaktadırlar.
İcraların hızla arttığı, iflasların nefes aldırmadığı tarım kesimindeki problemler çığ gibi büyürken, Başbakan Erdoğan ve hükümeti duyarsızlıklarını inatla sürdürmektedir.
Ülkemiz toplam nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan tarım kesiminde çalışan Milyonlarca insanımız, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bankalar tarafından tam anlamıyla kıskaca alınmışlardır.
Son bir yılda sırtına kaldırmayacağı bir yük yüklenen çiftçilerimiz, AKP iktidarının anlaşılamaz ve kabulü mümkün olmayan yanlış uygulamaları yüzünden çok zor durumda kalmışlardır.
Desteklemelerde görülen gerilemeler; çiftçilerimizin katlanmak zorunda kaldığı girdi maliyetlerindeki artışlar, tarım kesiminde çözülme ve dağılmayla son bulacak bir sürecin de önünü açmıştır.
Büyük fedakârlıklarla ve zorluklarla mücadele eden çiftçilerimizin sorunları, geldiğimiz bu aşamada sözle, vaatle geçiştirilemeyecek kadar büyümüştür.
Bir yandan da, KDV ve ÖTV'yi peşin olarak ödeyen, sattığı ürünlerinden KDV'sini mahsup edemeyen Türk çiftçisi, zarar etmesine rağmen bir de her satışında stopaj vergisini ödemek durumunda kalmaktadır. Nitekim tarım sektöründe sadece mazota ödenen KDV ve ÖTV miktarı bile destekleme bütçesini aşmaktadır.
AKP hükümetinin tarımın yapısal sorunlarını çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracak tedbirleri alma niyet ve isteğinin olmadığı ortaya çıkmıştır.
Üretemeyen ve toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi borç içinde yüzen “Milletin Efendisi” çiftçilerimiz, bu gidişle Hükümetin erzak yardımlarına muhtaç hale gelecektir.
Bir bakıma siyasi iktidarın ilgi ve destek alanının dışında bulunan köylülerimiz, sadece seçim dönemlerinde hatırlanıp sorunları dile getirilmekte, seçimler bittikten sonra eski anlayış ısrarla sürdürülmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çiftçilerimizin sorunlarını hiçbir zaman aklımızdan ve gündemimizden çıkarmadık ve onların lehine olan her girişimin yanında ve arkasında olduk.
Bundan sonra da, Milyonlarca tarım kesimi çalışanımıza yönelik desteğimizin artarak devam edecek onların her sorunu bizim asli meselelerimizden birisi olacaktır.
MHP olarak, 2007 Seçim Beyannamesinde küçük ölçekte faaliyet gösteren çiftçilerimizin desteklenmesi amacıyla; elektrik, mazot, gübre, ilaç ve tohum gibi temel tarımsal girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV'nin kaldırılması gerektiğini açıkça vurgulamıştık.
Bunun yanında, orta ve büyük ölçekte üretim yapan çiftçilerimizin kullandığı bu temel girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV'nin de kademeli olarak yüzde 50 oranında düşürülmesi yönünde siyasi kararlılığımızı ortaya koymuştuk.
Bu kriz ortamında her sektörle ilgili akla gelen ve uygulamaya başlanılan KDV ve ÖTV indirimlerinin çiftçilerimizden esirgenmesi, sıra bu aziz kardeşlerimize geldiğinde tedbirlerin Başbakan'ın deyimiyle teğet geçmesi, AKP hükümetinin gerçek niyet ve yüzünü deşifre etmesi açısında iyi bir örnektir.
Dostları ilə paylaş: |