MiLLİyetçİ hareket partiSİ


Beyaz altın Sarımsak, beyaz pul oldu



Yüklə 1,51 Mb.
səhifə14/16
tarix07.08.2018
ölçüsü1,51 Mb.
#68404
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16

Beyaz altın Sarımsak, beyaz pul oldu...

Çin’den genleriyle oynanmış, HİBRİT sarımsak ithal edilmektedir. Hibrit genleriyle oynanıp büyükbaş haline getirilen, diş sayısı çoğaltılmış sarımsak sağlığa faydalı değildir. Sarımsağın kendisine has bir kokusu ve kendine has bir tadı vardır. Çin sarımsağının kokusu dahi farklı ve mide bulandırıcıdır. Yerli üretimimiz sarımsak içinde çok sayıda mineral ve vitamin içeren gerçekten kaliteli bir üründür.

İktidar vekillerinin beyaz altın dediği sarımsağımız, AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalar sonucu beyaz pul olmuştur.

Zam şampiyonu sarımsak 1 TL'ye düştü...

Rekoltenin geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 50 oranında artması 4 TL'ye kadar çıkan sarımsağın fiyatını düşürdü. Son 3 yıl içinde sarımsağın iyi para etmesinden dolayı rekoltenin artması sonucu, 4 TL'ye satılan sarımsak, kademeli olarak 2 TL ve şimdi 1 TL'ye kadar düştü. Piyasada çok fazla sarımsak olması nedeniyle daha önce 5-6 TL olan birinci kalite sarımsak dahi 1,8 – 2,3 TL’ye, İkinci kalite sarımsak 1,3-1,8 TL, üçüncü kalite sarımsak ise 0,5 – 1,3 TL’ye kadar düştü.



Tarım Ürünlerinde Dışa Bağımlılık;

AKP iktidarında, Türkiye’de tarım ürünleri ithalatı giderek artmaktadır. Buna karşılık ihracat göreceli olarak azalmaktadır. Böylece ülkemiz, en önemli özeliklerinden biri olan kendi kendine yetebilme özelliğini kaybetmektedir.



AKP iktidarı ile birlikte, tarımsal ithalat adeta patlamıştır.

2001 yılında 3 Milyar dolar olan tarımsal ithalat, 2007 yılında neredeyse 10 Milyar dolara ulaşmıştır. İthal ürünler yoluyla çiftçimiz tüketilmiştir.

2006 yılı on aylık döneminde; Tarım ürünleri ithalatı %11 artarak yaklaşık 6 Milyar dolar olmuştur. Tarım ürünleri ihracatı aynı dönemde %1,5 artarak 6.7 Milyar dolar olmuştur.

2007 yılı dış ticaret rakamları ise şöyle gerçekleşmiştir. İthalat, yaklaşık 7.4 Milyar dolar bu rakam 2006 yılı aynı dönemine göre %42 daha fazladır. İhracat ise 9.7 Milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 2006 yılı aynı dönemine göre % 15 fazladır. Fasıllara göre yapılan incelemede tarım ürünleri ithalatındaki artış oranı ihracat artışının 2,5 katıdır.

Bir önceki yıla göre 2008 yılında tarım ve ormancılık ihracatı %5,4 artarken, ithalatı % 37,7 artmıştır. Bu artışlar sonucu 2008 yılında tarım ve Ormancılık ihracatı 3 Milyar 927 Milyon dolar olurken, ithalat 6 Milyar 391 Milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Balıkçılık ihracat rakamları 240 Milyon dolar olurken, ithalatı 41,1 Milyon dolar olmuştur.

Bir önceki yıla göre, 2009 yılı Ocak-Ağustos döneminde tarım ve ormancılık ihracatı %8,2 artarken, ithalatı %36,1 azalmıştır. Bu sonuçlara göre, 2009 Ocak-Ağustos döneminde Tarım ve Ormancılık ihracatı 2 Milyar 358 Milyon dolar olurken, ithalatı 2 Milyar 958 Milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre, Balıkçılık ihracat rakamları (% 15,9 azalarak) 125 Milyon dolar olurken, ithalatı (% 30 azalarak) 18,8 Milyon dolar olmuştur.



Tarım Alanları Yok Ediliyor...

Türkiye’de toplam 26,5 Milyon hektar tarım alanı bulunmaktadır. Bu miktarın ancak 5,1 Milyon hektarı her türlü tarıma ve işlemeye elverişli 1. sınıf tarım arazisi, 6,7 Milyon hektarı ise işlemeli tarıma orta elverişli 2. sınıf tarım arazisidir. Başka bir değişle ülkemizin toplam alanının ancak % 6,5 i verimli 1.sınıf tarım arazisidir.

Diğer taraftan ülkemizde arazilerin bir kısmı ise kabiliyetlerine uygun kullanılmamaktadır. Orman ve mera olarak kullanılması gerekirken 6 Milyon hektar kadar bir arazide işlemeli tarım yapılırken, verimli bazı tarım arazileri de tarım dışı amaçlarla kullanılmaktadır.

Dokuzuncu Kalkınma Planı raporunun (2007-2013'te Plan Öncesi Dönemde Türkiye'de Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler) başlığı altında son on yılda tarım dışına çıkarılan yüksek verimli tarım alanları toplamının 1,26 Milyon hektara ulaştığı belirtilmektedir ki, bu rakam büyük verimli ovalarımızdan biri olan Amik Ovası’nın 11 katıdır.

Türkiye dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden biridir. Bu nedenle topraklarını çok dikkatli ve doğru kullanmak zorundadır. Toprak ve su kaynaklarının korunması insanlığın ve yaşamın sürdürülebilirliği için önemlidir.

Alternatif olarak kullanılabilecek geniş verimsiz alanlar varken verimli, hatta yatırım yapılarak sulamaya açılmış tarım arazilerinin bile tarım dışı amaçla kullanımı israftan ve geleceğimizi yok etmekten başka bir şey değildir.



Genel durum ve değerlendirmeler;

Genel değerlendirmeye geçmeden evvel bir yıl önce yaptığımız bir değerlendirmeyi aynen dikkatlerinize sunuyoruz;



Gıda fiyatlarındaki artışlara tepki olarak Mısır, Haiti, Filipinler, Bolivya gibi ülkelerde açlık ve yoklukla boğuşan halk yönetimlerine karşı ayaklanma halindedir.

Çiftçilerimiz kuraklıktan dertli, tarımda büyük yangın var. Hükümet hiçbir tedbir almadı.

Çiftçi borçlarına yeni yapılandırma yok diyen Tarım Bakanı Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilere kullandırılan kredilerin vadelerinde ödenmemesi halinde 2 aylık idari takip süresi tanındığını, bu sürede de borçların ödenmemesi halinde yasal yollarla alacakların tahsil edildiğini kaydetti. Ürününü satamayan çiftçiler, borçlarını ödeyebilmek için traktör, tarla ve römorkunu satışa çıkarmıştır.

Ülkemizde de başta buğday olmak üzere bulgur, pirinç fiyatlarında son dönemlerdeki önlenemeyen artış; vatandaşımızın sofradan aç kalkmasını ortaya çıkarabilecek bir tehlikeli noktaya ulaşmıştır. Ancak nedense böyle bir konjüktürde bile üretici çiftçimiz perişan haldedir.

Son günlerde gıda fiyatlarındaki artışların ortaya çıkaracağı infial haliyle ilgili içten ve dıştan yapılan uyarılarda bir yoğunlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Fiyatlar bu şekilde artmaya devam ettiği takdirde, dünyada yüz binlerce insanın açlık çekeceği, açlıktan ölümlerin olabileceği dillendirilirken, siyasi iktidarın meseleyi basit sözlerle geçiştirmesi, temelsiz gerekçelerle sorunun ciddiyetini görmezden gelmesi yeni bir aymazlığın işareti olarak yorumlanmalıdır.

Özellikle buğday ve pirinç fiyatındaki artışa mazeret bulmaya çalıştığı görülen AKP Hükümeti; daha şimdiden fiyat artışının müsebbibi olarak “enerji tarımını” göstermiştir.  Ayrıca buğday ve pirinç stokundaki alarm zillerini hafife alan hükümetin ilgili bakanı; bu konuda bir sorunun olmadığını yeterli stok olduğunu belirtmiştir.

Buradan başta Başbakan Erdoğan ve ilgili Bakan’a sormak lazımdır:

-  Madem buğday ve pirinçte yeterince stok vardır; bu fiyat artışlarının ve piyasadaki telaşın asıl sebebi nedir?

Eğer stoktan kast edilen açık denizlerde, ülkemizdeki durumu kollayan, içeri mal sokmak için uygun zamanı bekleyen vurguncuların ve sinsi fırsatçıların sahip olduğu hububat yüklü gemiler ise elbette söylenecek bir şey yoktur.

-  Yaşanılan fiyat artışlarından dolayı elini ovuşturan ve spekülasyon yaparak anormal kazanç elde etmenin peşinde olan fırsatçılarla ve böylesi zamanların değişmez simaları olan vurguncularla ilgili bir tedbir alınmış mıdır?

-  Piyasayı düzenlemekle görevli kuruluşların etkisi şimdiye kadar neden hissedilmemiştir?

-  Böylesine bir durumun ortaya çıkma haline karşılık daha önceden herhangi bir önlem alınmış mıdır? Alındıysa, bunlar hangileridir?

Ve daha da önemlisi, bu karaborsa ortamından yararlanarak servetine servet katmayı planlayan AKP’li yandaşlar ve aile fertleri var mıdır?

Altı yılı aşkın süredir, simit-çay hesabıyla milletimizle alay eden Başbakan Erdoğan’ın sürekli tekrarlayıp durduğu istikrar ve gelişme masalının sonu gelmiştir. Bu sanal maceranın sonunda açlık vardır, yoksulluk vardır, yolsuzluk vardır.

Bu bunalımın en ağır yaşandığı yer olan mutfaklar ne hazindir ki tam anlamıyla yangın yerine dönmüş, bulgurdan kuru fasulyeye kadar ortaya çıkan fiyat artışları, orta halli vatandaşımızı gerçek anlamda krize sokmuştur.

Sabahın erken saatlerinde, sadece ucuz ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyen aziz vatandaşlarımızın manzarası iflas eden ekonomik politikaların, ucuz siyasi polemiklerin, belagat yüklü hamasi sözlerin artık bir anlamının kalmadığını çok net bir şekilde resmetmektedir. Ekmeği büyüttüğünü iddia eden Başbakan Erdoğan, görünen odur ki yakında sofralardaki ekmeği tamamen küçültecek, hatta vatandaşımızı ekmeğe muhtaç bir hale getirecektir.

Gözünü toprak doyursun, diyerek azarlanan ve yanlış tarım politikaları sonucunda çok zor şartlar altına giren Türk çiftçisinin artık dayanılacak durumu kalmamıştır.

2001 yılında 19 Milyon ton olan buğday üretiminin 2007’de 17 Milyon 234 bin tona düştüğüne dikkat’e alındığında, bir süre sonra ekmeği bile ithal etmeye başlanılacağını söylemek yanlış olmayacaktır. 2008 yılındaki kuraklık ürün miktarını büyük ölçüde düşürmüş çiftçi emeğinin karşılığını alamamıştır.

Ekonomik bozulmadan ikinci sırada etkilenen küçük işletmeler tarım sektöründe faaliyet gösterenler oldu. Daha çok hane şeklindeki işletmelerden oluşan Türkiye tarımı son yıllarda uygulanan destekleme politikaları nedeniyle sürekli kan kaybederken, 2008 yılının firma haline gelebilmiş olan tarım işletmeleri de kötü etkilendi birçoğu kapanmak zorunda kaldı.”

Şimdi de günümüzdeki duruma bir göz atalım ve hiçbir şeyin değişmediği AKP İktidarının çiftçi politikalarını özetle değerlendirelim;

İçinde bulunduğumuz 2009 yılında yağışların mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmesi sevindirici bir gelişme olmuş, mağdur halde bulunan çiftçilerimizin bir nebze de olsa yüzünü güldürmüştür.

Bu yağışlar, son iki yıldır ülkemizde tarımsal üretimi olumsuz etkileyen kuraklığı da ortadan kaldırmış, buğday, arpa ve kırmızı mercimek verimlerinde geçen yıla göre artış olmuştur.

Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak ürün rekoltesinin artması, çiftçilerimizin az da olsa rahatlamaları beklenebilir. Ancak AKP tarafından uygulanan yanlış politikalar bu olumlu havayı ortadan kaldırmaktadır.

Yaşanmakta olan küresel gıda krizi yanında ABD’de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik krizden özellikle yılın ikinci yarısında ülkemiz ve tarım sektörümüz de etkilenmeye başlamıştır.

Kriz nedeniyle çeşitli sektörlere destek verilirken, tarımın göz ardı edilmesi, daha da kötüsü akıllara dahi gelmemesi çiftçilerimizin kendi hallerine terk edilmesinin en bariz göstergesi olmuştur.

Borç tuzağına düşen ve borçlarını ödeyemez hale gelen sektör mensupları, artık sadece ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredi kuyruklarında bekleyen çiftçi kardeşlerimiz, varlıklarını ipotek ettirerek ekonomideki sorunların neden olduğu baskılara direnmeye çabalamakta, geçimlerini sağladıkları ve alın terleriyle ekmeklerini kazandıkları arazilerini haraç mezat satışa çıkarmaktadırlar.

İcraların hızla arttığı, iflasların nefes aldırmadığı tarım kesimindeki problemler çığ gibi büyürken, Başbakan Erdoğan ve hükümeti duyarsızlıklarını inatla sürdürmektedir.

Ülkemiz toplam nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan tarım kesiminde çalışan Milyonlarca insanımız, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bankalar tarafından tam anlamıyla kıskaca alınmışlardır.

Son bir yılda sırtına kaldırmayacağı bir yük yüklenen çiftçilerimiz, AKP iktidarının anlaşılamaz ve kabulü mümkün olmayan yanlış uygulamaları yüzünden çok zor durumda kalmışlardır.

Desteklemelerde görülen gerilemeler; çiftçilerimizin katlanmak zorunda kaldığı girdi maliyetlerindeki artışlar, tarım kesiminde çözülme ve dağılmayla son bulacak bir sürecin de önünü açmıştır.

Büyük fedakârlıklarla ve zorluklarla mücadele eden çiftçilerimizin sorunları, geldiğimiz bu aşamada sözle, vaatle geçiştirilemeyecek kadar büyümüştür.

Bir yandan da, KDV ve ÖTV'yi peşin olarak ödeyen, sattığı ürünlerinden KDV'sini mahsup edemeyen Türk çiftçisi, zarar etmesine rağmen bir de her satışında stopaj vergisini ödemek durumunda kalmaktadır. Nitekim tarım sektöründe sadece mazota ödenen KDV ve ÖTV miktarı bile destekleme bütçesini aşmaktadır.

AKP hükümetinin tarımın yapısal sorunlarını çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracak tedbirleri alma niyet ve isteğinin olmadığı ortaya çıkmıştır.

Üretemeyen ve toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi borç içinde yüzen “Milletin Efendisi” çiftçilerimiz, bu gidişle Hükümetin erzak yardımlarına muhtaç hale gelecektir.

Bir bakıma siyasi iktidarın ilgi ve destek alanının dışında bulunan köylülerimiz, sadece seçim dönemlerinde hatırlanıp sorunları dile getirilmekte, seçimler bittikten sonra eski anlayış ısrarla sürdürülmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak çiftçilerimizin sorunlarını hiçbir zaman aklımızdan ve gündemimizden çıkarmadık ve onların lehine olan her girişimin yanında ve arkasında olduk.

Bundan sonra da, Milyonlarca tarım kesimi çalışanımıza yönelik desteğimizin artarak devam edecek onların her sorunu bizim asli meselelerimizden birisi olacaktır.

MHP olarak, 2007 Seçim Beyannamesinde küçük ölçekte faaliyet gösteren çiftçilerimizin desteklenmesi amacıyla; elektrik, mazot, gübre, ilaç ve tohum gibi temel tarımsal girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV'nin kaldırılması gerektiğini açıkça vurgulamıştık.

Bunun yanında, orta ve büyük ölçekte üretim yapan çiftçilerimizin kullandığı bu temel girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV'nin de kademeli olarak yüzde 50 oranında düşürülmesi yönünde siyasi kararlılığımızı ortaya koymuştuk.

Bu kriz ortamında her sektörle ilgili akla gelen ve uygulamaya başlanılan KDV ve ÖTV indirimlerinin çiftçilerimizden esirgenmesi, sıra bu aziz kardeşlerimize geldiğinde tedbirlerin Başbakan'ın deyimiyle teğet geçmesi, AKP hükümetinin gerçek niyet ve yüzünü deşifre etmesi açısında iyi bir örnektir.



Türk çiftçisinin sorunları bunlarla sınırlı değildir.

İhmallerle, vurdumduymazlıklarla gelinen bugünkü süreçte çiftçilerimizin tahammülleri, dayanma güçleri tükenme noktasına gelmiştir.

Kolay para kazanmanın prim yaptığı AKP iktidarları döneminde, kol ve bilek gücüyle hayatını kazanmaya çalışan çiftçilerimizin hayat standardında en ufak bir iyileşme olmamış, aksine bugün dünden daha da kötü olmuştur.

Bu süreçte MHP olarak çiftçi kardeşlerimizin yanında bulunacağımızı, dertlerinin ortağı olacağımızı ifade ediyoruz.




Tarla ürünleri Üretim Miktarı *

Üretim (Ton)

2007/2008 Değişim(%)

2006

Pay (%)

2007

Pay (%)

2008

Pay(%)

Toplam

59 247 672

100

50 816 134

100,00

53 177 789

100,00

4,6

Tahıllar

34 642 986

58,47

29 256 990

57,57

29 315 927

55,13

0,2

Buğday

20 010 000

33,77

17 234 000

33,91

17 782 000

33,44

3,2

Mısır

3 811 000

6,43

3 535 000

6,96

4 274 000

8,04

20,9

Çeltik

696 000

1,17

648 000

1,28

761 800

1,43

17,6

Arpa

9 551 000

16,12

7 306 800

14,38

5 923 000

11,14

-18,9

Çavdar

271 000

0,46

240 540

0,47

254 730

0,48

5,9

Yulaf

208 787

0,35

189 099

0,37

206 921

0,39

9,4

Kaplıca

6 341

0,01

6 977

0,01

7 221

0,01

3,5

Darı

6 955

0,01

7 094

0,01

7 245

0,01

2,1

Kuşyemi

61

0

62

0,00

17

0,00

-72,6

Mahlut

3 971

0,01

2 826

0,01

3 401

0,01

20,3

Tritikale

77 642

0,13

86 476

0,17

95 466

0,18

10,4

Sorgum

229

0

116

0,00

126

0,00

8,6

Patates, kuru baklagiller, yenilebilir kök ve yumrular

5 828 124

9,84

5 511 082

10,85

5 121 566

9,63

-7,1

Patates

4 366 180

7,37

4 227 726

8,32

4 211 354

7,92

-0,4

Baklagiller (toplam)

1 430 578

2,41

1 264 809

2,49

882 527

1,66

-30,2

Bakla (yemeklik)

10 897

0,02

11 006

0,02

10 720

0,02

-2,6

Bakla (hayvan yemi)

10 419

0,02

10 037

0,02

10 355

0,02

3,2

Bezelye

4 373

0,01

3 503

0,01

3 922

0,01

12,0

Nohut

551 746

0,93

505 366

0,99

536 330

1,01

6,1

Fasulye

195 970

0,33

154 243

0,30

156 845

0,29

1,7

Mercimek (kırmızı)

580 298

0,98

508 378

1,00

111 502

0,21

-78,1

Mercimek (yeşil)

42 326

0,07

26 803

0,05

25 975

0,05

-3,1

Börülce

2 937

0

1 845

0,00

3 017

0,01

63,5

Burçak (dane)

14 863

0,03

23 850

0,05

6 046

0,01

-74,6

Buy

632

0

36

0,00

195

0,00

441,7

Mürdümük (culbant)

16 117

0,03

19 742

0,04

17 620

0,03

-10,7

Yüksek nişasta içerikli yumru ve kökler

31 366

0,05

18 547

0,04

27 685

0,05

49,3

Tatlı patates

31 125

0,05

18 481

0,04

27 547

0,05

49,1

Yerelması

241

0

66

0,00

138

0,00

109,1

Yağlı tohumlar

1 312 593

2,22

1 031 552

2,03

1 227 317

2,31

19,0

Soya

47 300

0,08

30 666

0,06

33 643

0,06

9,7

Yerfıstığı

77 454

0,13

86 409

0,17

82 025

0,15

-5,1

Ayçiçeği

1 118 000

1,89

854 407

1,68

992 000

1,87

16,1

Susam

26 545

0,04

20 010

0,04

20 110

0,04

0,5

Aspir

395

0

2 280

0,00

6 755

0,01

196,3

Kolza

12 615

0,02

28 727

0,06

81 732

0,15

184,5

Keten (tohum)

84

0

48

0,00

40

0,00

-16,7

Kenevir (tohum)

13

0

24

0,00

12

0,00

-50,0

Haşhaş (tohum)

30 187

0,05

8 981

0,02

11 000

0,02

22,5

Tütün

98 137

0,17

74 584

0,15

100 000

0,19

34,1

Şeker pancarı

14 452 162

24,39

12 414 715

24,43

15 210 000

28,60

22,5

Diğer yem bitkileri (tahıl samanı ve kabuklar hariç)

158 771

0,27

151 611

0,30

156 573

0,29

3,3

Hayvan pancarı

158 771

0,27

151 611

0,30

156 573

0,29

3,3

Tekstilde kullanılan ham bitkiler

2 550 068

4,3

2 275 044

4,48

1 938 024

3,64

-14,8

Pamuk (kütlü)

2 550 000

4,3

2 275 000

4,48

1 938 000

3,64

-14,8

Keten (lif)

8

0

6

0,00

2

0,00

-66,7

Kenevir (lif)

60

0

38

0,00

22

0,00

-42,1

Parfümeri, eczacılık ve benzeri alanlarda kullanılan bitkiler,

204 831

0,35

100 556

0,20

108 382

0,20

7,8

Hayvan yemi bitkilerinin tohumlar






















Haşhaş (kapsül)

27 443

0,05

8 164

0,02

9 849

0,02

20,6

Acı bakla

482

0

401

0,00

290

0,00

-27,7

Şerbetçi otu

1 384

0

1 423

0,00

1 556

0,00

9,3

Fiğ

175 522

0,3

90 568

0,18

96 687

0,18

6,8

* Avrupa Birliği'nin Faliyete Göre Ürünlerin İstatistiki Sınıflaması (FÜS 2002).

Yüklə 1,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin