olsun halkı biraraya getirmek için hemen hiç bir girişimde
bulunmadı. Bu etnik devlet modern milletin modern öncesi
muadili olarak kaldı, bu kalıbı kırmak için bir devrim gere
kecekti.
O zaman geriye dönüşük bir determinizme düşmeden eski
bir Mısır milliyetçiliğinden sözedebilir miyiz? Akhenaton da
dahil Mısır monarklarında bir krallık ve (sonraları) bir im
paratorluk şeklinde bir Mısır ideası bulunduğunu biliyoruz;
hattâ Akhenaton'un güneş ilahisi başka halklara bile bir değer
atfeder ("Yabancılar için cennette bir Nil vardır").
Ama bu türden duygular seçkinlerle sınırlı ve yabancılara
direnmeyi, eski düzeni korumayı niyaz eder gibiydi. İ.Ö.
1580'lerde Hyksos krallarını kovmuş olan Teb prensi Ka-
mose'nin dediği gibi;
Savaşacak ve bağırsaklarını deşeceğim onların!
Asyalıları bozguna uğratacak, Mısır'ı koruyacağım!
7
Eğer milliyetçilik sadece kültürel ve siyasî olarak hariçte-
kilere direniş anlamına geliyorsa o zaman Kamose ve ardılları
milliyetçiydiler ve milliyetçilik her çağ ve iklimde görülebilecek
bir şeydir. Ama şayet milliyetçilikle, her biri kendine özgü
bir karakter taşıyan milletlerden müteşekkil bir dünyayı
varsayan ideoloji ve hareketleri, yegâne siyasî iktidar kaynağı
ve dünya düzeninin temeli olarak millete karşı duyulan asli
bir sadakati düşünüyorsak o zaman bırakın eski Mısır'da
Eskiçağ ve Ortaçağ dünyasında da ilhamını bu fikirlerden alan
herhangi bir hareket bulmak epeyce güç olacaktır.
Şu halde eski Mısır bize hanedan devleti ile görece türdeş
bir tarihsel kültüre sahip bir nüfus arasında sağlam bir uyumun
bulunduğu bariz bir etnik devlet örneği sunmaktadır. Ainu
7 Bu yazıt hakkında Moscati'ye (1962, 110) bakın; Pritcard (1958, 173-5). İlk
Mısırlılık hissiyatı hakkında Trigger'e (1983, 188-202) bakıp karşılaştırın.
Dostları ilə paylaş: