İkinci hipotezin öze ilişkin olduğunu belirtmiştik ve Polonya örneğinde somutlaştırmak istiyoruz.
Doğu Avrupa'nın en hararetli ve tencere gibi sürekli kaynayan ülkesi Polonya neredeyse oksijen çadırına yatırılacak. Madem ki "perestroyka" ve "glasnost" bunalımdan çıkışın mucize reçeteleri neden general Jaruzelski, o ki herkesten fazla reçete arıyor ve İMF kapılarında sürünüyor, bu reformların benzerlerini Polonya'nın özel koşullarına uygulayıp nefes darlığından kurtulmuyor?
Yukarıda bahsettiğimiz Doğu Avrupa yöneticilerinin ihtiyatlı tavrından en az etkilenen Jaruzelski'dir, bir darbeyle(169)geldi, sıkıyönetimle kendisini kabul ettirdi ve zorla ayakta duruyor. Kaybedecek hiçbir şeyi yok, Polonya halkı ile hergün boğaz boğaza gelip, zorla ve gayrimeşru yöntemlerle ülkeyi yöneteceğine neden "perestroyka"ya sığınmıyor ki?
Bu sorunun cevabı aslında basit: Çünkü, Polonya gerçekte revizyonist uygulamaların laboratuvarıdır; "perestroyka" da "glasnost" da yıllardır uygulanıyor. Gorbaçov çok geç kaldı. Sovyetler Birliği'nde tarımsal üretimi arttırmak için topraklar özel şahıslara kiralanmaya yeni başlanırken Polonya'da Gomulka bu işi daha radikal bir tarzda ta 1956'da yaptı. Şu anda Polonya'da 3,7 milyon özel tarım işletmesi faaliyet yürütmesine rağmen vitrinler hala boş, "perestroyka"yı uygulayacak yer kalmamış. Eksik yönleri tamamlansa bile yürürlükteki "sosyalist pazar ekonomisi" -bu tanım da Polonya laboratuvarında keşfedildi- Polonya halkının ihtiyaçlarını karşılama özelliğinden yoksundur. Bunun nedenleri "Polonya'da Ne Oluyor, Neden Oluyor" (Bkz. s: 162) adlı yazıda kısaca belirtilmiştir.