Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi, SB yöneticileri, dünya kapitalist siteminin diğer büyüklerine, özellikle de ABD'ye, devrimci savaşların, devrimlerin bastırılması için işbirliği ve etki alanlarının "barışçıl" bölüşümünü önermektedir. ABD ve SB'nin karşılıklı zirve toplantıları bu işbirliğini kotarmada en önemli platform durumundadır.
Bu aynı zamanda, dolaylı da olsa, bir taviz politikasıdır. Zira SSCB, her ne kadar daha önceleri de, kendi genel çıkarlarına yönelen devrim ve kurtuluş savaşlarının bastırılmasından yana bir politika izliyorduysa da, kendi çıkarlarını doğrudan tehdit etmeyen, aksine rakiplerini zayıflatan ulusal kurtuluş ve devrim hareketlerinden yararlanmaya, onları kendi hegemonyasına çekmeye çalışıyordu. Şimdi ise, emperyalist-kapitalist sisteme yönelik her türlü "bağları koparma girişimi"ni tehlikeli görerek, diğer rakiplerine işbirliği önerisi götürmektedir.