"Kruşçev'in Stalin’e ardarda saldırıları, Çekoslovakya(194)Komünist Partisi içindeki eleştirel eğilimleri güçlendirdi: Onikinci Parti Kongresi'nde Drahomir Kolder'in başkanlığında, siyasi yargılamalar ve itibar iadesi sorununu yeniden ele almakla görevli bir Merkez Komitesi Komisyonu oluşturuldu". (Agk, s.20-21)
Bunlar, "Prag Baharı"nın yaratıcılarının, "itibarı iade edilenler" olduğunu, ideolojik olarak ise Kruşçev'den esinlendiklerini yeterince ortaya koyuyor. Ama sorunun diğer bir yanı daha var. Bugün işgali ve gerekçesini haklı bulan Gorbaçov'un kendisi "Moskova Baharı"nı yaratıyor ve bir nokta hariç, A. Dubçek'in reformlarını hem de daha ilerleterek yaşama geçiriyor. Bu ise, revizyonizmin nasıl bir trajik açmaz ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. İstisna olan tek nokta ise, "Prag Baharı"nın yaratıcıları, politik reformları politik çoğulculuğa kadar ilerletirlerken, Gorbaçov'un bir kısım tarihsel ve politik nedenlerle, politik reformlarını bu noktaya kadar ilerletmemesi. Bu durumda eğer, A. Dubçek ve arkadaşları "sağcı, oportünist, revizyonist ve anti-sosyalist" ise, o zaman Gorbaçov bu sıfatlara fazlasıyla layıktır; eğer kendini sosyalist olarak değerlendirmek sosyalist olmak için yeterliyse, o zaman en az Dubçek de Gorbaçov kadar sosyalisttir. Eğer Dubçek'in Batı ile sosyalizmin ortak değerlere sahip olduğunu söyleyerek Batı kapitalizmine yaklaşması anti-sosyalistlik ise, Batı ile ortak değerler uğruna "kollektif çaba” için her türlü manevrayı yapan Gorbaçov en büyük anti-sosyalisttir, kapitalist yolcudur vb. vb. A. Dubçek'in Gorbaçov reformlarını desteklediğini söylemesi, "1968 benim için çok yakın bir tarih, çünkü bugün Sovyetler Birliğinde olanlar, pek çok bakımdan, bizim o zamanki fikirlerimizin ne kadar umut verici ve canlı olduğunu doğruluyor" (L 'Unita 'yla söyleşi) demesi, bir tesadüf veya art niyet ürünü değil, ortak ideolojik-politik özün ifade edilmesidir.