13. AĞIr ceza mahkemesi



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə12/13
tarix10.08.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#68634
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13


Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi :” sayın başkanım yazılı talebimde de belirttiğim gibi 14 eylül 2009 tarihinde muhtelif televizyon ve gazetelerin yapmış olduğu yayınlarda bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu ile maliye bakanlığının gelirler kontrolörlerinin yapmış olduğu bir rapordan ve çalışmadan bahsediliyor. Bunu da yine bu mevcut yargılaması devam eden iddianamenin ekindeki 10. klasördeki yine dilekçemde belirttiğim belgelere dayandırılarak odluğu söyleniyor. Ancak ben kalemden araştırdığımda bu tür çalışmanın veya raporun mahkemenize ulaşmadığını öğrendim. Mahkemenizin böyle bir belgeye ulaştığına dair bilgisi varsa bu çalışmadan bilgisi varsa bana bir kopyasının verilmesini eğer yoksa da huzurlarınızda çok açık ve aleni olan bir durumu ortaya koymak istiyorum. mahkemenizden önce bu çalışmaların basına servis edildiğini televizyonlara gazeteye servis edildiğinin açık ve bariz bir örneğidir. Bu çalışma eğer sizin heyetinizde yok da gazeteler bunu iki hafta öncesinden servis edebiliyorsa diğer bir talebim, bu şekilde iddialarla bu şekilde hukuk skandallarıyla devam 21 aylık yargılama sürecinde her türlü iddiaya cevap verebildiğime inanıyorum. Ancak her geçen gün buna benzer bir haberler heyetinizin ve kamuoyunun zihninde ve vicdanında suçluluğumuzu artıracak ve bunu devamını sağlayabilecek kanaatler yaratılmaya çalışılıyor. Bunun farkındayım başında da bunu fark etmiştim. Müteaddit defalarda beyan etmiştim bunu ben. Görüldüğü gibi ek klasördeki belge şahsıma ait belge ancak eğer mahkemeniz gerek savunmam sırasında bana bu konuda bir soru sormuş olsa cevabını verirdim. Veya iddia makamı bir soru yöneltmiş olsa cevabını verirdim. Şimdi o belgeler üzerinden bir açıklama beyanda bulunmak istemiyorum. Mahkemenizin verdiği cevaba göre gerekli açıklamayı beyanı yapacağım ancak şu var, çok açık görüldüğü gibi 21 aylık tutuklu burda daha önce de mükerrer defalar tekrar ettiğim gibi ben bir talepte bulunduğum sırada mukabele olarak karşı taraftan veya basından bu yolla bir çalışma hakkımda suçlama veya fahiş şekilde iddialar ortaya atılıyor. Bu şimdi hukuk adına bir anlam taşıyabilir mahkemenize ulaştığı anda, ancak mahkemenize ulaşmadığı anda bunun adı çok daha başka bir şeydir. Ancak mahkemenize ulaşmadığı halde bundan etkilenip bu yolla yayınlarla bu yolla haberlerle bu yolla imalarla ki, daha öncede olmuştu hakkımda ilk adım gizli tanık ifade vermişti. Bir açık tanık 28 şubatçı olduğumu söylemişti. Bunlarla benim tutukluluğumu devam ettiriliyorsa gerçekten adalete olan inancım ve güvenim azalmaktadır. 21 aylık tutukluluğum gerçekten ciddi anlamda bir birey olarak bir vatandaş olarak bana verilmeyen ama toplumun diğer taraflarına bütün dünyanın gözü önünde açılımlarla verilen toplumun bir kesimi teröre indirgenerek teröriste indirgenerek kürt dediğimiz insanları açılım hakkında teröriste indirgeyerek verilen hakların bana verilmese bile ben burada bulunduğum sürece bunun savunmaya ve istemeye çalışacağım ve devam edeceğim ben artık sizin de gözlerinin önüne serilen ülkenin genel durumu ve buna paralel olarak devam eden şu salondaki hallerimizi de göz önüne alarak tahliyeme karar vermenizi talep ediyorum. Saygılarımla “

Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi, verildi:” Şimdi reis bey şu cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay olaylarında baştan sona kadar olduğu gibi hepsini anlatacağım. Hepsini. Noktasına kadar. Nisan ayında.”

Mahkeme Başkanı:” Hepsini anlatacaksın, avukatın olacak, hepsini dinleyeceğiz seni sabret. Saatlerce dinleyeceğiz seni meraklanma.”

Sanık Tekin İrşi söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım dört seneye yakın bir senedir tutukluyum, tutukluluğumun kaldırılmasını talep ediyorum.”



Sanık Güler Kömürcü Öztürk söz istedi, verildi:” şimdi bu bir yıldır devam eden kovuşturma kapsamında sanıyorum bir ilki paylaşacağız bir suç duyurusunda bulunacağım şu ana kadar yapılmayan bir suç duyurusunu da şöyle ki açayım, ikinci iddianame 237. klasörde kıskaç ismi verilen bir gizli tanık, ifadesinin bir bölümünde şahsımın 2007 yılı nisan ayında çamlıca kız lisesinde Oktay Yıldırım, Aziz Ergen, Birol Başaran, Ahmet Ceyhan, Ayşe Asuman Özdemir, Ergün Poyraz, Kuddusi Okkır, Neriman Aydın ve de kalabalık bir grup ile birlikte bir toplantıya katıldığımı iddia ediyor ve akabinde çıkan gazete yayınlarından da görüyoruz ki bu toplantının tam tarihi 25 Nisan 2007. bu aşamada ben değerli heyetinize daha önce de sundum yaklaşık iki ay önce sundum dilekçemi kesinlikle bu şahısları tanımıyorum. Böyle bir toplantı söz konusu değildir. Şifahinin ötesinde. TİB den gelen kayıtlara baktığımızda 25 ve 26 Nisanda 2007 tarihinde tam iki gün Ankara daydım. Uçak biletleri Hilton oteli kalışı TİB kayıtlarıyla da delillendirilebilir, şimdi bu aşamada şunu söylemek istiyorum ayrıca Bekir Öztürk de önceki gün bir basın açıklamasıyla bunu yalanladı. Şifahen önemli değil, TİB kayıtları ile ve benim uçak biletim otel kayıtlarımla Ankara da olduğum, şahısları tanımadığım yine telefon kayıtları ile delillendirilmiştir. Burda ben bu tanığın kıskaç adı verilen gizli tanığın ifadesi ile toplumda mağdur ediliyorum. Yalan ifade var yalnız ilk olan şudur suç duyurusu şuanda mıdır? Yalnız ben zarar görmüyorum aynı şekilde Cumhuriyet’in 2 değerli savcısı da bu gizli tanık tarafından kandırılıyor yalan söyleniyor ve mağdur ediliyor. Yalnız ben mağdur edilmiyorum, sayın savcılar da mağdur ediliyorlar. Aynı ifadeyle yalan ifadeyle hukuk yanıltılıyor, adalet yanıltılıyor, dolayısıyla da sayın savcılar da benim gibi mağdur odlularını düşünüyorum. Ve Türkiye cumhuriyetinin iki değerli savcısına şimdi bu gizli tanık ile ilgili adaleti yanılttığı ve şahsım ile ilgili yalan söylediği için suç duyurusunda bulunuyorum. Onların da mağdur olduğuna inandığım için şayet onlar benim bu mağduriyetimi ve kendi mağduriyetlerini benim yapmamı gidip suç duyurusunda bulunmamı istiyorlarsa bunu da yapacağım. Onların da aynı şekilde mağdur olduğunu ve benimde mağdur olduğumu düşünerek değerli heyetinize bu suç duyurusunu sunuyorum. Bu anlamda gizli tanık bir gizli tanık hakkında yapılan ilk suç duyurusudur. Bunu söylemek istedim ilk bu anlamdadır. İkinci olarak da başka bir detayı paylaşmak istiyorum yine sizlerle. Diyorsunuz bu son birkaç gün içerisinde son bir hafta içerisinde basında genişçe yer aldı. Şahsımla ilgili çeşitli gazetelerde çıkan özel hayatımın gizliliğini ihlal eden konularda hukuk mücadelesi veriyorum. Birkaçını kazandım yine bir ceza davası kazandım. Burda çok dikkat çeken bir parantez açıp bir bilgiyi paylaşmak istiyorum şöyle ki, 2005 yılında çeşitli dosyalardan benzeri böyle dosyalardan haber alıp yana meslektaşlarım bazı meslektaşlarım hakkında davalar açıldı dendi ki siz bu davalarla özel hayatın gizliliğini ihlal ediyorsunuz. Bu davalardan nasıl haber alıp yayınlıyorsunuz, yaptığınız yasaktır ve bu muhabirler daha sonra beraat ettiler. Fakat çok düzgün çok doğru bir cumhuriyet savcısı dedi ki hayır beraat edemezsiniz siz gizliliği ihlal ettiniz dosyanın gizliliğini ihlal ettiniz özel hayatın gizliliğini ihlal ettiniz. Bu telefon konuşmalarını yayınlayarak şahıslara zarar verdiniz ve sizin TCK’nun 280. maddesine aykırı bir suç olarak düzenlenen maddelerden de yargılanmanızı istiyorum dedi bu değerli savcı yani dedi ki kimse kimsenin özel hayatının gizliliğini ihlal edemez. Bu dosyalardan haber alıp yapamaz. Bu değerli savcı Zekeriya Öz’ dü. 2005 yılında bu itirazı yapan bu gazetecilerin yayınlanması özel hayatın gizliliğine saygı duyulmasını isteyen Sayın Zekeriya Öz’ dü. Yorumu size bırakıyorum teşekkür ederim.”

Sanık İbrahim Benli söz istedi, verildi:” sayın başkan, bizleri siz sadece siz yargılamıyorsunuz, bizleri sizden ayrı olarak yandaş yalaka ve yobaz medyada yargılıyor. Buradaki mahkemenin çok uzun süreceği anlaşılmıştır. Muhtemelen siz ve sizden sonra gelecek birçok heyet de yargılamaya devam edecek ama hiçbirimiz bu davanın sonucunu göremeyeceğiz diye düşünüyorum. Ama yandaş yalaka ve yobaz medya hızlı bir yargılama yaparak bir çoğumuzu çoktan mahkum etti bile. Sayın başkan sayın heyet, ben sayın mübaşir ile makamınıza bir talep ve star gazetesinin 23 Eylül 2009 tarihli nüshasını da gönderdim. Bu gazetenin 12. sayfası tamamı ile Ergenekon haberleri ile dolu. Burda görülebilir en üstte Küçük’ ün mülkü yok. Kira gelirleri ise çok, danışmanı olduğu şirkete 5,6 milyon dolarlık transfer, tekel düzenli maaş ödemiş, ve gazetenin altına da gene dört sütuna manşet olarak Ergenekon’ un trilyonluk öğrencileri, başlığı altında bir ara başlık ile Ergenekon savcılarının talebi üzerine başlatılan incelemede sanıkların trilyonluk nakit para transferlerinde öğrencileri kullandıkları belirlendi. Haber de hiç ismi geçmeyen bu davanın sanıklarından sayın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu benimde bir fotoğrafım yayınlanmış, savunmamda çok özetle bütün hayatımdan bahsettim. Ve halihazırda da sanayici bir iş adamı olduğumu söyledim. Şöyle bir talepte de bulundum. Bu gazetenin sahipleri başta olmak üzere bunlar başta olmak üzere ben tüm ticari kağıtlarımı bilançolarımı ödediğim vergileri, ödediğim sigorta primlerini hiç ayrım gözetmeden her iş adamı ile karşılaştırmaya hazırım. Gözaltına alındığım 2008 yılında dahi ki işlerim çok ciddi bir şekilde azaldı. Çünkü bir terör örgütü üyesi olarak gözaltına alındım ve yargılanıyorum. Buna rağmen bağlı olduğum Avcılar Vergi Dairesi’nin en yüksek kurumlar vergisi ödeyen 19. mükellef olmam nedeni ile İstanbul Vergi Dairesi başkanı bana bir işte süslü kağıt gönderdi. Ve bu arada bir özel telefonumu da kendi cep telefonumu da bildirerek mali hukuki vesaire konularda yirmi dört saat onu arayabileceğimi falan söyledi. Ben itibarı gerçekten çok yüksek bir sanayiciyim. Bunu dillendirmek beni utandırıyor bankalardan sadece imza atıp kredi kullanan bir insanım ben yirmi yıllık sanayiciyim. Bu yirmi yılın şirketin kurulduğu ilk 1990 senesinde üç aylık bir dönem eylül ayında kurmuşuz, o dönem zarar beyan etmişim. Onun dışında 90 senesinden 2008 senesine kadar sürekli kazanç beyan etmiş ve vergi ödemiş bir şirketin sahibiyim. Bu tür haberler bu tür haberler elbette ki kredi kullandığım yada kullanabileceğim bankaların bana yönelik güvenlerini bana vadeli mal satan tedarikçilerin güvenlerini zedeler. Öte yandan benim mal sattığım yabancı alıcılar değil ki bu haberleri işyerimizdeki çalışanlarımıza yedirdiğimiz yemeğin kalitesini onların sigortalılıklarını, ayda on saatten fazla mesaiye kalıp kalmadıklarını dahi denetleyen kriterler uygularlar. Bunları bile ihlal ederseniz sizle olan ticari ilişkilerini keserler. 2007 senesinde 20 milyon doları aşkın bir ihracat yapmış bir şirketin sahibiyim, kredi borcum vergi borcum, SSK prim borcum yok, 15 müşterim var şu anda bu 2008 mart ın dan itibaren bu süreçle birlikte benim müşteri sayım ikiye indi. Şimdi bu kısa bir tanıtımdan sonra biraz kendimi anlatmak zorunda kaldım utanarak da olsa ama kusura kalmayın. Şimdi bu haberde ne diyor ben öğrencileri kullanarak trilyonluk para transferleri yapmışım ve haber de T.B isminde öğrenciyi de kullandığım belirtilmiş. İşte bu para transferlerinde ulusal kanal çalışanlarına da para havalesi yapmışım. Gazetenin T.B diye bahsettiği şahıs ha, orda şu da var. T.B o tarihte öğrencilik dışında başka hiçbir iş yapmamakta. Ve sadece benim para transferlerinde kullandığım bir şahıs olarak haberde yazılmış. T.B şirketimde 1 kasım 2007 tarihinde SSK giriş bildirgesiyle işe başlamış muhasebe departmanında çalışan Taner Bilgindir. Şimdi soruyorum size bu Taner Bilgin’i polis muhbiri mi göreyim. İddia makamının gizli tanık adayı mı göreyim. Nasıl ne göreyim yani, bu şekilde bu çocuğun ismi deşifre edilmiş. Kendisi de çağırdım kızardı bozardı neyse, dedim ben gözaltına alındığımda dahi böyle bir ihtimali dikkate almıştım ama sen çalışmaya devam edeceksin çünkü her hangi bir gocunacağım husus yok. Böyleysen de sen gerçekten de bir takım vaatlerle bir takım ikna yöntemleriyle çalıştığın şirkette benim alehime delil oluşturmasına katkı sağlayacaksan dahi bundan gocunmuyorum. Aleyhime çıkacak bir delil olmayacaktır. Bunu bile ben daha sonra yargılama safhasında lehime değerlendirmesi için zaten talepte bulanacağım dedim. Şimdi sayın başkan, burda tabi özel hayatın gizliliğiyle ilgili zaten bir şey kalmadı. Yani maalesef adalet mülkün temelidir yazısının açtığı şemsiye sizin bile üstünüzü örtemiyor. Bizimkini nasıl örtsün? Yani bir mahkemenin otoritesine bu kadar saygısız olunmaz. Basın hürdür özgürdür tabi ki yapar. Ama basın, itibar infazcısı olamaz. İftiracı olamaz. Şimdi gazetenin yayınladığı bilgiler talebiniz üzerine BBDK’ dan gelen bilgilerdir. Sayın avukatlardan Mehmet Cengiz beyden acaba dedim sayın heyetin önüne bu bilgiler gitmeden mi servis edildi. Fakat onlardan aldığım bilgiye göre bu bilgiler makamınıza gelmiş bilgiler. Bazıları da gizli damgalı, sayın başkan siz o uyduruk Ergenekon şemasını neden açıklamadınız? Hatırlıyorsunuz dediniz ki bu şemada ismi olup da davaya katılmamış dahil edilmemiş insanların şeref ve haysiyetleri onurları vs. korunmalıdır. Peki, o şemayı açıklamanızı engelleyen bir yasa maddesi var mı? Yok. Orda tamamıyla adaletli bir yargıç konumunda bir inisiyatif kullandınız. Ama bakın benim ticari faaliyetlerimi para transferlerim haber yapılması yasak. BBDK yasası bankalar yasası bunu men ediyor. 10 bin lira ile 50 bin lira arasında açıklayan BBDK görevlilerine para cezası 6 aydan başlayan da hapis cezaları ön görüyor. Ve diyor ki ne görevdeyken ne de görevden ayrıldıktan sonra mudilerin banka bilgileriyle ilgili bilgi veremez diyor. Bu şaka olsun diye mi oraya yazılmış? Peki, bu gazeteler nasıl cesaret bulup bunları basıyor yazıyor Güler hanımın kazandığı davada olduğu gibi diyor ki adam, Şamil Tayyar ya, diyor bu iddianamede var. Ya, iddianamede olması yada mahkemenin bir belgeyi talep ederek dosyaya çağırması bunun isteyen herkes tarafından yazılması çizilmesi anlamına gelir mi? ama bir şey de var bakın sayın başkan, bu konuda bu konuda sanıkların belki gayretleriyle örnek davalar sonuçlanacak belki basın o zaman kendine çeki düzen verecek. Geçen gazetelerde haber vardı, çocuk acı duygusunu bilmiyor acıma duygusunu bilmiyor dilini ısırmış kendisini yaralıyor. Bakın bizde bir kısım basında acıma duygusunu da yitirmiş ahlak duygusunu da yitirmiş her türlü ahlaki değerden uzak saldırıyor da saldırıyor insanlara. Size kısaca taleplerimi söyleyim. Bakın bu gazeteyi açın lütfen sayın üyeler orda bir resim var az önce derken adalet mülkün temelidir yazısının oluşturduğu adalet şemsiyesi ve otoritesi siz sayın heyetin üstünü örtemiyor. Hiç olmazsa hiç olmazsa otoritenizin mahkeme sınırları içinde geçerli olmasını beklerim bu davanın bir sanığı olarak. Ben en başından beri gerek iddia makamının savcıların gerekse sizlerin bu konudaki adaletine saygı duydum. Gözaltına alındığı zaman ilk serbest bırakılan insanım ben. 21 mart gözaltında, bir ordu gazeteci üstüme geldi. Dedim ki bize içerde bir açıklama yaptılar burda olan bitenle ilgili her hangi bir ifade vermeyeceksiniz bu suçtur suç işlersiniz dolayısıyla ben size her hangi bir açıklama yapmayacağım burda diğer arkadaşlarımın mahkemesine çıkmalarını umuyorum onları bekleyeceğim dedim. Ama bir çıktım ki biz içerdeyken 3 gün içinde neler olmuş. Bakın bu resim burda çekilmiş sayın başkan, bu bir ilk benim karşılaştığım bir ilk. Televizyonlarda ve gazetelerde ben mahkeme ortamının ne film ne de fotoğrafına rastlamadım. Fakat şurdaki fotoğraf sizin otoritenizin geçerli olması gereken alanlarda çekilmiştir. Onu incelemenizi ve bu disiplinsizliği bu suçu işleyen bu kanaate varacağınızı umuyorum gazetenin ve bu yayın kuruluşunun duruşmalara alınmamasını talep ediyorum. Yine dosyanıza gelen ifşası suç olan belgeleri açılayan yayınlayan gazete hakkında da suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum teşekkür ederim. “

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi :” Sayın başkan sayın üyeler, size özgün mektubu dava dosyasına konmak üzere sunuyorum. 25 nisan 2008 tarihinde yani tutuklanmamdan bir ay kadar sonra Tekirdağ 2 nolu F tipi cezaevinden bana Aydın Yüksek bir mektup yazmış. Mektup okuma komisyonu görüldü diyor. Kendi el yazısıyla 2 sayfa arkalı önlü arka sayfasında da yine okuma komisyonu görmüş yani kendi kaldığı ben 1 nolu daydım o 2 nolu da, Aydın Yüksek’in mektubu. Şimdi bu mektupta ne diyor? Sayın Perinçek ermeni soykırımı yoktur. Sizinle tanışmıyoruz sizi bir yurttaş olarak ülkemizin legal bir siyasi partisinin lideri laik demokratik sosyal hukuk devleti mücadeleniz ülkemizin bölünmez bütünlüğüne olan inancınız tam bağımsız ve onurlu Türkiye mücadeleniz Atatürkçülüğe ve Atatürk devrimine olan inancınız aydınlık ve güzel yarınlara olan inancınız ile tanıyorum. Şahsınıza ve idealinize olan saygım ve sevgim dolayısıyla hem geçmiş olsun dileklerimi iletmek hem de üzüntülerinizi paylaşmak istedim. Bu abesle iştigal Ergenekon yalanı mağdurlarından biri olarak ben de 21 haziran 2007 tarihinden bu yana tutukluyum. Nerdeyse 11 ay oldu. Gelinen bu noktadaki gelişmeler insanın akıl sağlığını bozacak türden. Ancak elimden şaşırmaktan ve beklemekten başka bir şey gelmiyor. Bu entrikanın yargı önünce nasıl bir kurgu olduğu ortaya çıkacaktır. Yeter ki bağımsız yargının huzuruna çıkabilelim. Ben meslekten ayrılan bir polis memuruyum diyor. Ve en son size sabır sağlık vs. saygı sevgi ve hep mutlu kalın. Şimdi bu mektupta ne var? Diyor ki siz bir parti liderisiniz Atatürk devrimini savunuyorsunuz Türkiye’nin tam bağımsızlığını birliğini bütünlüğünü toprak bütünlüğünü ve övgüler, şimdi Nisan 2008’de Doğu Perinçek’e bu övgüleri yazan Aydın Yüksek ne olmuştur da arada ne geçmiştir de mahkeme dosyasına sürekli Doğu Perinçek aleyhine delil toplamak üzere dilekçeler koymaya başlamış? Avukatlarım bana geldi, Aydın Yüksek sanıklardan devamlı Doğu Perinçek aleyhine bilgi belge toplamak için dilekçe veriyor. Dedim ki, güzel toplansın bizim bir şeyden korkumuz var mı? Hepsi bizim lehimize gelecek ne verirse versin. Ama tabi burda mahkemenin çok önemli bir hukuk ihlali var nedir? Hukuki yarar. Yani her talebi siz kabul etmek durumunda değilsiniz. Bir sanık hukuki yararı varsa o bilgi belgeleri toplayabilir. Yoksa savcı konumuna bir sanık geçemez. Geçirilir bir sanık savcı konumuna geçmez ama geçirilir. Öyle görünmektedir ki, Doğu Perinçek’in vatan bütünlüğü Atatürk devrimi Türkiye’nin geleceği vs. konusundaki mücadele ve kararlılığını böyle beni mahcup edecek derecede öven bir mektubun yazarı bu arada Doğu Perinçek aleyhine bilgi toplamaya ikna edilmiş. İşte size belgesini sunuyorum. Ve o sanık duruşmada çıkıyor diyor ki, üye yargıç Sedat Sami Haşıloğlu beni bana, başkan dedi ki bize bilgi ver belge topla sanıklar aleyhine. Ve bunu burda sizin huzurunuzda açıkladı. Hatta ben birden yerimden kalktım ve net bir şekilde tutanaklara geçmesini geçilmesini istedim siz de başkan olarak özellikle geçilmesini sağladınız. Şimdi bu bir manzara ben 12 martta yargılandım, 12 eylül de yargılandım, sıkıyönetim mahkemelerinde askeri mahkemelerde emin olun burda herkesin huzurunda söylüyorum ben sıkı yönetim yargısında Beşiktaş yargısına benzer hukuk ihlallerinin yüzde birini binde birini görmedim. Türk yargısı değildir bu başka bir olay. Ve yargıçların hakimlerin vs. onların da kontrolden hukukun kontrolünden vicdanların kontrolünden tamamen boşandıklarına şahit oluyorum. Diğer manzara, tutuklanmamdan sonra avukatlarım söyledi uzatmayacağım, ev telefonlarım ve Sayın Ferit İlsever dosyada tutuklu İlhan Selçuk üçümüzün ev telefonlarının dinlenmesi hakkındaki sayın üye yargıç Özese’nin verdiği karar. Bakın gerekçesi, terör suçlarının işlenmesinin önlenmesi, amacıyla iletişime müdahale, ben hapisteyim sayın başkan, hapishanede ki adam hangi terör suçunu işleyecek. En fazla hapishanede bir şiş ele geçirir ordaki bir adamı şişler. Hangi terör suçunu takip edeceksiniz? Hapishanede olan bir adamın hangi terör eylemini takip edeceksiniz? Telefonunu dinleyerek ev telefonunu dinleyerek burda bir hukuk var mı? Burada bir mantık var mı? Yani ya sayın avukatlarımın söyledikleri gerekçeleri bir tarafa bırakıyorum yani yargıcın kararı ön yargısını açıklaması düşmanlığını açıklaması hukuksuzluğunu ortaya koyması soruşturma kovuşturma hepsini bir birine karıştırma bunların hepsini bir kenara bırakıyorum. Ama bir mantık var mı? şu mu olacak yani, Şule Perinçek telefon edecek bir komutanla veya Fenerbahçe ordu evine, sayın komutan Doğu Perinçek dedi ki Kızıl Irmak’ın altına gömdüğümüz tankları artık ordan çıkarın ve Ankara’ya yürüyün. Bunu mu dinleyeceksiniz? Neyi dinleyeceksiniz? Bu neyi gösteriyor sayın yargıç, bu hukukun kalmadığını gösteriyor. Yargıçların bir nevi otomatiğe bağlandığını yukardan emir aldıklarını önlerine gelen kağıtların altına imza koyma durumuna düştüklerini bu acıdır. Çok büyük bir acıdır bu, şimdi burda akraba olduk. Benim bir kişiliğim vardır ben insanları severim. Hatta karşı karşıya geldiğim haksızlığa uğradığım insanları da severim öyle bir karakterim var. Sizlerle tanış olduk bir birimizi tanıdık. Her hangi bir tanımadığım yüzünü görmediğim bir hakim yapsaydı bunu ben bu kadar ızdırap duymazdım. Ama yüzünü gördüğüm bir birimize baktığımız karşı karşıya geldiğimiz çünkü ben buradan çok iyi biliyorum kahramanlar olarak aslanlar gibi çıkacağımızı ben çok iyi biliyorum. Sizlerin de bizi alkışlayacağınızı çok iyi biliyorum. En ufak bir küçük şüphem yok. Ve gelecekte dost olacağımızı da biliyorum. Niye bunu hançerliyorsunuz? Eşkıya Türkiye’ye hükümdar olmaz. Hani dünyayı bırakıyorum müthiş bir söz. Belki devlet teorisi siyaset bilimi açısında dünya tarihinde söylenmiş en müthiş söz. Eşkıya hükümdar olmaz. Türkiye’ye de hükümdar olmaz. Bu sözü niye hatırladım? Eşkıya gelmiş hava kuvvetleri komutanlığının nizamiyesine dayanmış eşkıya kağıt parçaları imal ediyor. Eşkıya bilmem sahte fotoğraflar üretiyor. Sahte sanıklar yapıyor. Eşkıya gidiyor hava kuvvetleri komutanlığı adli müşavirini sizin meslektaşınızı benim meslektaşımı bir takım düzmecelerle alıyor yok rüşvetçi yok fuhuş yok bu, ayıptır rezilliktir. Bunu yapan eşkıyadır. Bu sizin üzerinizde bir tehdit herkes bunu biliyor. Yok. Bilmem ne kaçıncı DVD bilmem kaçıncı DVD efendim hakimlerin çapkınlıkları sergileniyormuş ayıptır bunlar rezilliktir. Ne özel hayat kalmıştır ne Türkiye kalmıştır. Ne toprak bütünlüğü kalmıştır. Bakın göreceksiniz niyet onu hedef alınmıştır hakim albay, hani hakim teminatı vardı? Karargâh evlerinin yargıcı kurulan tertibi tespit etti. Efendim Kayseri’deki şebekeyi ortaya çıkarttı üzerine yürüdü, vay sen misin yürüyen. Bu eşkıyalıktır. Ve ayak altında kalacaklardır. Bakın şunu söyleyim, hani bu onların yanında kalmayacaktır bunu çok iyi bilelim. Türkiye’de Atatürk devrimini yıkmaya kalkmak perişan olacaklardır. Hiç kimse bir umuda kapılmasın, Atatürk devrimciliğinin sırtını yıkmak vatanseverliğin Türkiye’de sırtını yere getirmek 2,5 Fethullahçının harcı değildir. Bunu yapamayacaklardır, hiç kimse bu yapılanlara güvenerek onların yanında yer almasın veya hiç kimse bu yapılanlardan korkmasın. Bakın ben korkuyor muyum? Ben korkuyor muyum? Buradaki arkadaşlarım korkuyor mu? O Ahmet Zeki Üçok’da korkmayacak göreceksiniz. Sizde korkmayın sizde korkmayın sayın yargıçlar, bu bir memleket davası haline gelmiştir. Doğu Perinçek davası bilmem Nusret Senem davası o davası bu davası Hurşit Tolon davası, İlhan Selçuk davası değil. bu artık Türkiye’nin emperyalizmle savaş davasıdır. Ve bu Beşiktaş benim bugün en fazla üzüldüğüm sözcükler efendim yargı var, hangi yargı var? Beşiktaş’ta yargı yok. Hukuk devleti var, hangi hukuk devleti var? Baştan aşağı çiğnenmektedir hukuk devleti hukuk devleti diye diye Teyfik Fikret’in dediği gibi hukuk devleti çiğnenmektedir yargı çiğnenmektedir. Ne demektir hakimlerin bilmem ne yatak odalarına girmek oralara kameralar sokmak onları yayınlamak. Bunların hepsi kulaklarından tutulup adaletin önüne getirilip mahkum edilecektir. Bu davada en tarihi sözü Çetinbaş söyledi. Dedi ki, bazı savcılar ve bazı yargıçlar görecesiniz dedi tutuklanacak ve yargılanacaklardır. Bu kanaate kesinlikle katılıyorum. Çünkü çok açık hepsi delilli ortada, sayın başkanım, Kuvai İnzibatiye’yle karşı karşıyayız. Yasal güçlerle değil. Tarih böyle yazacaktır. Bizi buraya getiren kuvvet şu anda Kuvai inzibatiye’nin Vahdettin’in damat Ferit’in kuvvetidir. İngiliz emperyalizminin Amerikan emperyalizminin kuvvetidir. Malta’ya sürdükleri gibi, biz buradan çıkacağız duvarları yıkıp çıkacağız. Ama burda beraber olacağız. Savcıları da tekrar davet ediyorum. Eski bütün husumetleri bir yana bırakalım. Savcıları da vatanseverliğe davet ediyorum. Manzaraya bakınız Türkiye de cenazeler kalkıyor. 3 tane cenaze kalkıyor bugün. Biri Mehmetçiklerin cenazesi şehit cenazesi, ikisi, PKK’lı etkisiz hale getirilenlerin cenazeleri, Türkiye’nin %70-80’ni buraya ağlıyor bir kısmı oraya ağlıyor. Ondan sonra Osmanlı Abdulhamit’in torununun cenazesi kalkıyor. Yüzlerce sarıklı adam televizyonda gördüm. Yüzlerce sarıklı adam, ülke bölünmeye götürülüyor. Bu açılımlar falan hiç biri olmayacak ama bunun çok ağır sonuçlarını yaşamaya başladık. Bu Türkiye’yi etnik kavgalara götürme açılımlarıdır. Hiçbir şey olmayacak. Hiçbir açılım olmayacak hiçbir yenilik getirilmeyecek ama o cenazelerde yürüyen insanlar arasındaki ruh halinin bir birinden kopması bunun üzüldüğüne onun sevinmesi tasada ve kıvançta birliğin ortadan kalkması bunun bedelleri çok ağırdır. Ve Ergenekon davası burda belirleyici bir rol oynamıştır sayın yargıçlarım. Ey heyet Ergenekon davası şu Türkiye’nin yuvarlandığı karanlıklarda belirleyici bir rol oynamıştır. Ergenekon davası Türkiye’ye kurulan şu tuzağın bir nolu yargıdaki olayıdır girişimidir. Onun için sizin sırtınızdaki sorumluluk görevleriniz yalnız basit bir adalet hakkaniyet onlardan da vazgeçtik. Hakkaniyet kalmamıştır hangi hakkaniyet vardır? Ben o kadar sıkıyönetimde yargılandım. Efendim bakın 3 örgüt yöneticisiyiz değil mi, Sayın İlhan Selçuk, Sayın Alemdaroğlu, Sayın Doğu Perinçek hani biz nasıl örgüt toplantısını yönetim toplantısını yapacağız. Beni içerde tuttunuz onları dışarıda, bırakın beni gidelim örgüt toplantılarına başlayalım. Yönetim toplantılarına, ben böyle bir şey sıkıyönetimlerde görmedim. Örgütün liderleri tahliye oluyor o da olmaları lazım. Çünkü örgüt yok, örgüt yok. Sağlık sebebiyle tahliye edilmiyor. Öyle bir şey yok evrakta. Sağlık sebebiyle tahliye edilmiyor, öte yandan örgütün üyesi bile olmayan Nusret Senem, Hikmet Çiçek üyesi değil bunlar nasıl tutuyorsunuz bu insanları içerde? Diğer arkadaşlar, hakkaniyette kalmamıştır. Ama onları da bırakıyorum. Adalet hakkaniyet hepsini bırakıyorum. Bu Ergenekon davasıyla Türkiye uçurumlara götürülmektedir bunu görmüyor muyuz? Bunu görmüyor muyuz? Ha, bazı sanıklar size çok büyük roller şey yaptılar yüklediler efendim siz yaparsanız, ama çok önemli kararlar alabilirsiniz. Türkiye için bu ülkenin bütünlüğü için hak için hukuk için nasıl savaşacak Türk ordusu? Türk ordusunun yaratılan imajına bakınız, işte bir daha yeniden depreşti. Rüşvetçi otellerde fahişelerle yakalanan esrar partileri yapan teğmenler, aslan gibi teğmenler aslan gibi onlar buradan selam söylüyorum. O teğmenlerimiz aslan. Aslan gibi teğmenler, harp okulun birincileri, ikincileri, dördüncüleri, aslan gibi oldukları için içeri atılıyor. Böyle bir ordu savaşa bilir mi? oraya götürülüyor Amerika bölecek düğmeye basacak, Silopi de Eruh’ta şurda burda hükümet binaları işgal edilecek PKK bayrakları çekilecek kapıdaki polis jandarma öldürülecek ondan sonra insan hakları var. Nasıl yaptırım gücü kullanacağız? Genelkurmay da bunu tartışacak. Buraya götürülmek isteniyor. Ve bu vatan için ölünmez bu ordu ordunun imajı sürekli kirletiliyor. Ahmet Üçok meselesi değil ki, Ahmet Üçok’un da pırıl pırıl bir insan olduğundan en ufak bir şüphem yok. Pırıl pırıl olmasaydı hedef alınmaz. Namuslu olduğundan en ufak bir şüphem yok. Pırıl pırıl olmasa hedef alınmaz. Namuslu insanlar hedef alınıyor. Bakın ben bu Ergenekon tecrübesinde şunu gördüm. Namuslular dürüstler kahramanlar bunlar hedef alınıyor. Alçaklar değil. Suçlular değil, reziller değil. Onun için ben artık kim Ergenekon’dan hedef alınıyorsa diyorum ki bu namuslu insandır. Bunu hakikaten namuslu çünkü o Kayseri’deki olayın üstüne gidiyor. Korkmuyor, korkmuyor korkak değil. İşte bu gerekçelerle ve en önemlisi siz burda bir siyasi partiyi faaliyetinden yok ediyorsunuz. Başkanını genel başkanını genel sekreterini içeri atıyorsunuz böyle bir şeye yetkiniz yok. sayın yargıçlar, savcılar yolluyor paket paket dava dosyalarını temmuz 2008 de yolladılar daha sonra bir daha yolladılar daha sonra bir daha yolladılar Yargıtay’a Yargıtay başsavcılığına koskoca Yargıtay başsavcılığı Türkiye’nin en yüksek savcılık makamı. Protokolde eskiden ilk 4’ün içindeydi. Cumhurbaşkanı, meclis başkanı, hükümet başkanı, yargının başında da Yargıtay başkanı ve başsavcı, o başsavcı gönderilen bütün Ergenekon belgelerini okuyor ve işçi partisinin terör örgütü olsa kapatması lazım. Darbe işine karışsa kapatması lazım, Doğu Perinçek’e atfedilen suçlar varsa şüpheli olsa hemen dava açması lazım, açmıyor. Açmıyor o konudaki talebimiz de korkudan biz yenilemiyoruz siz hiçbir şeyden korkmuyorsunuz biz korkuyoruz. Siz ne dediniz bunun ön mesele almasını düşüneceğiz. Daha karar vermediniz aman vermeyin. Ama uyguladığınız hukuk hukuk değildir. Ortaçağ hukuku da değildir. Roma’daki kölelik hukuku da değildir. Bu bir kargaşalıktır. Kargaşalıktır şu gün Beşiktaş’ta kargaşalıktan başka bir şey yoktur. Kadılar da yoktur. Tahliyemi istiyorum sayın mahkemenizden tahliyemi istiyorum. Bana yaptığınız benim şahsıma ait değil ben yatarım çocuklarım eşim falan onlar da aslanlar gibi hiç, hayatları babalarını hapishanede ziyarette geçti. Hiç ama Türkiye’ye yapıyorsunuz. Şu gidişatta göreceksiniz en sonunda şu olacaktır, işçi partisi gel kurtar Türkiye’yi denecektir. Olacak göreceksiniz. Onun programları onun ruhu onun fedai karakteri onun devrimciliği oraya gidiyor Türkiye. Siz de bunu göreceksiniz beraber olacağız. O büyük mücadelelerde beraber olacağız. Pişman olmayın. Tahliyeme karar verin, ha korkmayın korkacak bir şey yok. Ahmet Zeki Üçok hiçbir önemi yok. Bakın 15 gün sonra Ahmet Zeki Üçok Türkiye’nin kahramanı olacak. Dursun Çiçek’e yaptılar ne oldu kağıt parçalarıyla, iki kağıt parçası da sizin için üretsinler. Kâğıt parçasından korkulur mu? Sahte belgelerden düzmece davalardan uydurma kanıtlardan korkulur mu? Bu hakimlere yapılan savcılara yapılan terör bunları hiçbir şekilde dikkate almayın. Hiçbir şey olmaz saygılarımla arz ediyorum. “

Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin