18 Haziran 2012 pazartesi



Yüklə 1,82 Mb.
səhifə26/29
tarix17.11.2018
ölçüsü1,82 Mb.
#83261
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29

K A R A R


Davacı        : Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.

Vekillleri    : Av. Ü. A.,  Av. A. K. K.,

  Av. B. G., Av. M. K.

Davalı        : Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığı (İstanbul Bölge Müdürlüğü)

Vekili      : Av. M. B.

O L A Y    : 1-Davacı şirkete ait GSM baz istasyonuyla ilgili ölçüm değerleri formunun süresinde ilgilisine gönderilmediğinden bahisle, 4.550,00-TL para cezası verilmesine ilişkin 22.03.2007 tarih ve 2007-500904 sayılı "Telekomünikasyon Kurumu Ücret Tarih ve Ödeme Fişi" düzenlenmiş ve 22.03.2007 tarih ve 14449-3998 sayılı yazı ekinde davacı şirkete tebliğ edilmiştir.

2-Davacı vekili, Telekomünikasyon Kurumu İstanbul Bölge Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 22.03.2007 gün ve 2007-500904 sayılı "Telekomünikasyon Kurumu Ücret Tarih ve Ödeme fişi" ile müvekkili şirkete verilen idari para cezasının iptali istemiyle 10.4.2007 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

KÜÇÜKÇEKMECE 2.SULH CEZA MAHKEMESİ; 07.09.2007 gün ve Sayı: 2007/1444 Müt. İle,  itiraz eden vekili her ne kadar davalı idare aleyhine tahakkuk ettirilen 22.3.2007 tarihli 4.550.00 YTL tutarındaki idari para cezasının kaldırılmasını mahkemelerinden talep etmiş ise de, 19.12.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun 31. maddesi gereğince 30.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3.maddesinde yapılan değişiklik ile idari yaptırım kararına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağının düzenlendiği, oysa idari para cezasına konu olan 2813 sayılı telsiz Kanunu ile 12.7.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "0 KHz-60 GHz frekans bandında çalışan sabit telekomünikasyon cihazlarından kaynaklanan elektromanyetik alan şiddeti limit değerlerinin belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesi hakkında yönetmelik” gereğince verilecek olan idari para cezalarına karşı yetkili ve görevli idare mahkemesine itiraz edip dava açılabileceği, mahkemelerinin anılan kanunlar gereğince görevsiz konuma düştüğü gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

3-Davacı vekili bu kez, GSM baz istasyonuyla ilgili ölçüm değerleri formunun süresinde ilgilisine gönderilmediğinden bahisle müvekkili şirkete 4.550,00 TL para cezası verilmesine ilişkin 22.03.2007 tarih ve 2007-500904 sayılı işlem ile bu işlemin tebliğine yönelik 22.03.2007 tarih ve 14449-3998 sayılı işlemin iptali istemiyle 25.10.2007 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

4- İstanbul 2. İdare Mahkemesi; 30.04.2009 gün ve E:2007/1854 K:2009/811 sayı ile, ölçüm değerleri formunun süresinde davalı idareye bildirmediği anlaşıldığından tesis edilen 22.03.2007 tarih ve 2007-500904 sayılı işlemde hukuka aykırılık; anılan işlemin tebliğine ilişkin 22.03.2007 tarih ve 14449-3998 sayılı işlem ise kesin ve yürütülebilir bir idari işlem olmadığından, esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş,  bu karara davacı Şirket itiraz etmiştir.

5- İstanbul Bölge İdare Mahkemesi; 11.02.2010 gün ve E: 2009/13654, K:2010/2179 sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca, idari para cezaları veya idari yaptırım kararlarına karşı açılan davalarda görevli yargı yerinin açıkça belirtilmediği durumlarda sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiği;  incelenen uyuşmazlıkta idari para cezasının 5326 sayılı, Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2813 sayılı Kanunda da görevli yargı yerinin belirtilmediği;  bu durumda, Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından itiraza konu idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan 5326 sayılı Kanunun 27. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu soncuna ulaşıldığından, idare mahkemesince işin esası incelenerek karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle; İstanbul 2. İdare Mahkemesi Hakimliği’nin 30.04.2009 gün ve E: 2007/1854 K: 2009/811 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45/4. maddesi uyarınca bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine karar vermiş, karar düzeltme istemi aynı Mahkeme’nin 7.10.2010 gün ve E:2010/12404, K:2010/16843 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

6- İstanbul 2. İdare Mahkemesi; 20.12.2010 gün ve E: 2010/2660, K:2010/2345 sayı ile, incelenen uyuşmazlıkta, idari para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu,  2813 sayılı Kanunda da görevli yargı yerinin belirtilmediği; bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, söz konusu idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünün, 5326 sayılı Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinde olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, davacı Şirket bu karara da itiraz etmiştir.

7- İstanbul Bölge İdare Mahkemesi;  23.11.2011 gün ve E:2011/5879, K:2011/17055 sayı ile,  10.11.2008 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 61. maddesinde kurum tarafından verilen idari para cezalarına karşı açılan davalarda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun uygulayacağı kurala bağlanmış, 65. maddesinde ise, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile 2813 sayılı Telsiz Kanununa yapılan atıflar ile bu kanunların kendi içinde yapılan atıfların konuları itibariyle bu kanuna yapılmış sayılacağının hükme bağlanmış bulunduğu;  olayda, para cezası verilmesine neden olan yönetmelik, 2813 sayılı Telsiz Kanunu ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunlarına dayanılarak çıkartılmış ve bu kanunlarda idari para cezalarına ilişkin itiraz yolu olarak yargı yeri gösterilmemiş ise de, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 65. maddesi uyarınca idari yargının görevli kılındığı ve görev konusunun kamu düzeninden olduğu hususları dikkate alındığında, idare mahkemesince yeniden dosyanın esasının incelenmesi gerektiğinden bahisle;  davacı itirazının kabulüne, itiraza konu İstanbul 2. İdare Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 20.12.2010 günlü ve E:2010/2660, K:2010/2345 sayılı kararın bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere 2577 sayılı Yasa'nın 45/4. maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ; 20.03.2012 gün ve E: 2012/178, K: 2012/444 sayı ile,  davanın görev yönünden reddine ilişkin Mahkemelerinin 20.12.2010 günlü, E:2010/2660, K:2010/2345 sayılı kararının, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin 23.11.2011 gün ve E:2011/5879, K:2011/17055 sayılı kararıyla bozulduğu görüldüğünden, anılan bozma kararı uyarınca dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle işin gereğinin düşünüldüğü belirtilerek,  2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yer alan ilkeler ile idari yaptırımlara ilişkin Kabahatler Kanunu dikkate alındığında; yaptırım gerektiren eylem ve karşılığında uygulanacak yaptırım, yasada tanımlanmaksızın, Yönetmelikte düzenIenen eylem ve yaptırım hükümlerine dayanılarak tesis edilen idari yaptırım kararı ve bu kararın uygulanmasına ilişkin diğer işlemlerde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle; dava konusu idari yaptırım kararı ile bu kararın uygulanmasına ilişkin işlemin iptaline karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

8-İdari yargıdaki dava süreci devam ederken, davacı vekili aynı istemle 8.11.2010 tarihinde bir kez daha adli yargı yerinde dava açmıştır.

9- Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi; 31.05.2011 gün ve Değ. İş No:2010/1681 sayı ile, evrakın incelenmesinde iş bu başvuru ile ilgili Mahkemelerinin 07/09/2007 tarih 2007/1444 müteferrik sayısı ile idare mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı üzerine ilgilisinin bu kez İstanbul İdare Mahkemesi Hakimliği’ne başvurusu üzerine İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2007/1854 esas 2009/811 karar sayılı kararı ile karşı görevsizlik verildiği, ancak Uyuşmazlık Mahkemesine dosya görev uyuşmazlığının Çözümü için gönderilmeyip İstanbul Bölge İdare Mahkemesine itirazen başvuruda bulunulduğu ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 2009/13654 esas 201012179 karar sayılı kararına istinaden tekrar Mahkemelerine başvuruda bulunulduğun anlaşıldığı gerekçesiyle; iş bu başvuru ile ilgili Mahkemelerinin 07/09/2007 tarih 2007/1444 sayılı görevsizlik kararı ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi Hakimliğinin 2007/1854 Esas, 2009/811 Karar, sayılı karşı görevsizlik kararı bulunduğu anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine Gönderilmesine karar vermiştir.

10- Yargıtay 5. Ceza Dairesi;  29.12.2011 gün ve E:2011/13034, K:2011/25884, Tebliğname No: TM-2011/290500 sayı ile, Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.05.2011 tarih ve 2010/1681 Değişik İş nolu kararında belirtilen İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2007/1854 Esas, 2009/811 Karar, İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 2009/13654 Esas, 2010/2179 Karar, Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.09.2007 tarih ve 2007/1444 müteferrik sayılı dosyalarının asıllarının veya onaylı suretlerinin denetime olanak verecek biçimde dosya içine konulmaması ve ayrıca 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14/1. maddesi gereğince iki farklı yargı mercii arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözüm yerinin Uyuşmazlık Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine karar vermiştir.

10- Küçükçekmece 2.Sulh Ceza Mahkemesi; 27.02.2012 gün ve Değ. İş No:2010/1681 sayılı üst yazı ile, “Mahkemelerinin 07/09/2007 tarih 2007/1444 sayılı görevsizlik kararı ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi Hakimliğinin 2007/1854 Esas, 2009/811 Karar, sayılı karşı görevsizlik kararı bulunduğu anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının giderilmesini” talep etmiş ve yazı ekinde dava dosyasını Uyuşmazlık Mahkemesi’ne göndermiş; Başkanlık yazısıyla istenilmesi üzerine,   İstanbul 2. İdare Mahkemesi’ne ait E:2007/1854, K:2009/811 sayılı dava dosyası Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” ve 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Olayda; Küçükçekmece 2.Sulh Ceza Mahkemesi tarafından olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülerek, giderilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuş ise de,  Sulh Ceza Mahkemesi’nin işaret ettiği İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 30.04.2009 gün ve E:2007/1854 K:2009/811 sayılı kararında Mahkemece,  davanın reddine karar verildiği; İdare Mahkemesindeki dava süreci sonucunda kesinleşen 20.03.2012 gün ve E: 2012/178, K:2012/444 sayılı kararın ise görevsizlik değil, işin esasına yönelik bulunduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, olumsuz görev uyuşmazlığına konu edilen kararlardan, Küçükçekmece 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.09.2007 gün ve 2007/1444 Müt.  Sayılı kararı görevsizlik kararı olmasına karşılık; İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin nihai kararı, görev yönünden değil, işin esası yönünden verilmiş bir karar olduğundan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. ve 19. maddelerinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. ve 19. maddelerinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 14. ve 19. maddelerinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO                 : 2012/101

KARAR NO            : 2012/133

KARAR TR             : 4.6.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET        : 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği

K A R A R

Davacı        : İçişleri Bakanlığı                                  (Adli Yargıda)

Vekili         : Av. M. T. 

Sivas Valiliği (İl Emniyet Müdürlüğü)     (İdari Yargıda)

Davalı      : Sivas Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. N. E. 

O L A Y    : Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü hizmetinde  kullanılan resmi araç, 26.7.2010 tarihinde Türkmenistan Caddesi üzerinde seyir halinde iken; önünde giden Belediye otobüsünün logar kapağı üzerinden geçmesi ile logar kapağının yerinden çıkması ve İçişleri Bakanlığına ait resmi aracın da kapağın üzerinden geçmesi sonucu araçta hasar meydana gelmiştir.

Araçta meydana gelen hasarın tespiti için Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin Değişik İş N:2010/66 sayılı dosyası ile yaptırılan hasar tespiti sonucu düzenlenen 13.8.2010 tarihli bilirkişi raporu ile logar kapağının yerinden çıkması nedeniyle araçta 4.918,09 TL tutarında hasar meydana geldiği tespit edilmiştir.

İçişleri Bakanlığına ait resmi araç tamir ettirilmiş, 4.919,46 TL fatura bedelinin ödenmesi için davalı Belediye Başkanlığına 8.10.2010 tarih ve 1179 sayılı yazı ile başvuruda bulunulmuş; Belediye Başkanlığınca 20.10.2010 gün ve 7393 sayılı yazı ile, olayda Sivas Belediye Başkanlığının herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığından bahisle hasar bedelinin ödenemeyeceği bildirilmiştir.

İçişleri Bakanlığı, kazaya neden olduğu önesürülen logar kapağının bakım ve onarımından birinci derecede sorumlu olduğu nedeniyle ve bu görevini zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirmeyerek hizmet kusuru bulunduğunu belirttiği Sivas Belediye Başkanlığından; İçişleri Bakanlığına ait araçta meydana gelen 4.919,46 TL’lik hasar bedeli, 165,00 TL tespit masrafı ile 5,00 TL’lik tebligat masraflarından oluşan toplam 5.089,46 TL’lik tazminatın, hasar bedeli için olay tarihi olan 26.7.2010 tarihinden itibaren, tespit masrafları için ödeme tarihi olan 30.7.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Sivas Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde, idarenin herhangi bir işlemi veyahut eylemi nedeni ile kişisel bir hakkın doğrudan muhtel olduğunu iddia edenlerin idari aleyhine açacakları tazminat davalarında, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu nedeniyle davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.

SİVAS 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ: 23.2.2011 gün ve E:2010/1364, K:2011/240 sayı ile, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde İl Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğüne ait olduğu belirtilen 58 A 0065 plaka sayılı Renault Megane aracın Türkmenistan caddesi üzerinde seyir halinde iken 58 DA 544 plakalı Belediye otobüsünün logar kapağı üzerinden geçmesi ile logar kapağının yerinden çıkması ve çıkan logar kapağının İl Emniyet Müdürlüğüne ait bulunan araca zarar verdiğini ve Sivas Belediye Başkanlığının logar kapağının bakım ve onarımını gerçekleştirmediğinden bahisle bu kazanın meydana geldiğini ve bu hususun hizmet kusurundan kaynaklandığını iddia etmek sureti ile tazminat davası açmış ise de, mevcut davanın Sivas Belediye Başkanlığının hizmet kusurundan kaynaklandığı iddia edilmiş olup, idari yargılama usulü kanununun 2 ve 13. maddelerine göre bu hususun yargılamasının idare mahkemesinin görev sahasına girmiş olduğu anlaşılmış olduğundan, davacının davasının İdari Yargılama Usul Kanununun 2. ve 13. maddelerine göre İdare Mahkemesinin görev sahası içinde yer almış olduğu anlaşıldığından Sivas İdare Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine ve mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Bu kez Sivas Valiliği (İl Emniyet Müdürlüğü) aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ: 29.2.2012 gün ve E:2012/182 sayı ile, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; uyuşmazlıkta uygulanacak mevzuatın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri olduğu, ancak 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklı uyuşmazlıkların çözümünün, Kanunun 110. maddesi gereğince adli yargının görev alanında bulunduğu; söz konusu hükmün, 19.1.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, bu tarihten önce idari veya askeri idari yargıda açılan davaların görevsizlikle adli yargıya gönderilip gönderilmeyeceği hususundaki tereddüdün de, geçici 21. maddesiyle ortadan kaldırıldığı, nitekim geçici maddede; 110. maddenin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmünün, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmayacağının açıkça düzenlendiği, tüm bu açıklamalar ışığında; görülmekte olan davanın ilk olarak 2.11.2011 tarihinde Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, 23.2.2011 tarihinde hakkında görevsizlik kararı verildiği görülmekle; sulh hukuk mahkemesince, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 2918 sayılı Yasanın göreve ilişkin 110. maddesi göz önünde bulundurulmaksızın karar verildiği, aynı Yasanın Geçici 21. maddesinde; 110. maddenin yürürlüğe girdiği 19.1.2011 tarihinde, idari yargı makamları önünde açılan ve yeni düzenlemeyle adli yargının görevine giren davaların mahkemelerince görülmeye devam edileceği düzenlendiğinden, bu tarihte henüz mahkemelerinde açılmamış olan davanın (2.6.2011 tarihinde dava açılmıştır) mahkemelerinin görevinde olmadığı sonucuna varıldığı, açıklanan nedenlerle, Mahkemelerinin görevine girmeyen ve Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığın doğduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı İçişleri Bakanlığına ait resmi aracın, seyir halinde iken yoldaki logar kapağına çarpması sonucu araçta oluştuğu önesürülen maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, 27.6.2010 tarihinde Sivas Merkez, Türkmenistan Caddesi üzerinden seyreden Sivas Emniyet Müdürlüğüne ait 58 A 0065 plakalı resmi aracın yolda bulunan logar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğradığı, meydana geldiği ileri sürülen maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenler ve 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sivas İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 23.2.2011 gün ve E:2010/1364, K:2011/240 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2012  gününde Üye Eyüp Sabri  BAYDAR’ın KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO                 : 2012/107

KARAR NO            : 2012/134

KARAR TR             : 4.6.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET        : 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce, hizmet kusuruna dayalı olarak açılan  tazminat davasının, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

Yüklə 1,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin