2010 YÜksek lisans tez özetleri


Comparison of transgene expression in model plants



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə7/30
tarix07.05.2018
ölçüsü1,75 Mb.
#50222
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   30

Comparison of transgene expression in model plants

In this study, it was aimed to identify transgene expression levels in two model plants, barley (Hordeum vulgare L.) and tobacco (Nicotiana tabacum L.) by Agrobacterium tumefaciens mediated transformation. The efficacy of GUS gene expression was analyzed in EHA105 and AGL-1 strains of Agrobacterium tumefaciens in Tokak 157/37 mature embryos. When these strains were compared regarding their transformation efficiency, it was observed that AGL-1 strain was more efficient than EHA105. 30 days after gene transfer with EHA105 to Golden promise and Tokak 157/37 mature embryos, both of cultivars were compared in terms of viability of plants in selective medium, better results were obtained with Tokak 157/37 cultivar (Tokak 157/37: 21.2%; Golden promise: 11.6%). Expression of GUS and NPT II genes were examined by RT-PCR after isolating RNA from 30-day-old plants grown in the selective medium. During these analyses, 4 GUS and 2 NPT II gene expressions out of 9 plants were determined in Golden promise cultivar, while 3 GUS (low level) and 3 NPT II gene expressions out of 9 plants were determined in Tokak 157/37 cultivar. The Agrobacterium strain EHA105 was also tested in Samsun cultivar of tobacco plant. 30 days after gene transfer, intensive GUS activity was observed in all histochemically tested tissues in varying ratios. Transgene expression analyses are important to reveal transformation efficiency and gene expression stability. The results of our study suggest that genes integrated into certain plants continue their expression during a 30-day-period of culture. While Golden promise cultivar plants seemed to be affected more than Tokak 157/37 under selection conditions, they were found to show a higher transgene expression level.



UÇARLI Cüneyt
Danışman : Doç. Dr. Filiz GÜREL

Anabilim Dalı : Moleküler Biyoloji ve Genetik

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Filiz GÜREL

Prof.Dr. Avni KURU

Prof. Dr. Nermin GÖZÜKIRMIZI

Prof. Dr. Şule ARI

Doç. Dr. Hakan BERMEK



Agrobacterium Tumefaciens Aracılığı İle Gen Aktarılmış Arpa’da (Hordeum Vulgare L.) Transgen Entegrasyonunun Analizi
Bu tez çalışmasında, Agrobacterium tumefaciens aracılığıyla gen aktarılmış arpada (Hordeum vulgare L.) transgen entegrasyonunun analizi amaçlandı. Bu amaçla, Hordeum vulgare L. cvs Tokak 157/37 ve Golden promise olgun embriyolarına Agrabacterium aracılığıyla β-glukoronidaz (GUS) ve neomisin fosfatransferaz II (NPT II) genleri aktarıldı. Gen aktarımından 2 gün sonra transformant embriyolarda GUS gen anlatımı histokimyasal boyama ile doku düzeyinde belirlendi. 40-45 gün sonunda antibiyotik içeren seçici besiyerinde %16.6 oranında Hordeum vulgare cv. Tokak 157/37; ve %10.3 Hordeum vulgare cv. Golden promise transformant bitkisinin canlı kaldığı tespit edildi.

Transformant bitkilerde transgen varlığını belirlemek amacıyla öncelikle PZR yapıldı. Hordeum vulgare cv. Tokak 157/37 bitkilerinin %47’sinde ve Hordeum vulgare cv. Golden promise bitkilerinin %44’ünde GUS geni çoğaltıldı. NPT II geni, Tokak 157/37 bitkilerin %77’sinde; Golden promise bitkilerinin %63’ünde pozitif sonuç ortaya koydu.

T-DNA entegrasyonunun analizi için PZR temelli bilinenen DNA bölgelerine komşu bilinmeyen dizilerin eldesinde kullanılan “TAIL“ PZR yapıldı. “TAIL“ PZR’de pCAMBIA2301 ikili vektörüne özgün spesifik primerler ile rastgele dejenere (RD) primerler kullanıldı. Analiz edilen 21 bitkiden 3’ünde arpa genomunda T-DNA girişi tespit edildi. Elde edilen arpa genom dizileri veritabanlarında analiz edildiğinde T-DNA’nın β-galaktosidaz, hsp ve hbc8 gen bölgelerine girdiği belirlendi.

 

Analysis Of The Transgene İntegration İn Barley (Hordeum Vulgare L.) Following Agrobacterium Tumefaciens-Mediated Gene Transfer


Determination of the transgene integration in barley (Hordeum vulgare L.) following Agrobacterium mediated transformation was aimed in this thesis work. To this end, β-glucuronidase (GUS) and neomycin phosphotransferase II (NPT II) genes were transfered to mature embryos of the Hordeum vulgare L. cvs. Tokak 157/37 and Golden promise via Agrobacterium. GUS gene expression was observed in transformant embryos at the tissue level by histochemical staining 2 days after Agrobacterium infection. After 40-45 days, 16.6% of the Hordeum vulgare cv. Tokak157/37 and 10.3% of the Hordeum vulgare cv. Golden promise transformants survived on selection medium including antibiotics.

PCR was performed to identify putative transgenes in the transformed plants. 47% of the Hordeum vulgare cv. Tokak 157/37 plants and 44% of the Hordeum vulgare cv. Golden promise plants were positive for GUS. On the other hand, 77% of the Tokak 157/37 plants and 63% Golden promise plants were positive for NPT II.

TAIL-PCR was used to recover of unknown DNA fragments flanking known sequences was performed for T-DNA integration analysis. Primers which are spesific for pCAMBIA2301 binary vector and arbitrarily degenerated (AD) primers were used for TAIL-PCR. T-DNA insertion was detected in 3 plants of the 21 plants analysed. When the obtained barley genome sequences were analysed by genomic databases; T-DNA has been found in β-galactosidase, hsp, hbc8 genes.
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

GÜNER Tuncay Hüseyin

Danışman : Yrd. Doç. Dr. Nesibe KÖSE

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Orman Botaniği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Nesibe KÖSE

Prof. Dr. Ünal AKKEMİK

Prof. Dr. Nüzhet DALFES

Prof. Dr. Meral AVCI

Doç. Dr. Yusuf SERENGİL



Sakarya Havzası Akım Verilerinin Dedroklimatolojik Yöntemlerle Rökonstrüksiyonları

Ağaç halkalarına dayanarak yaş saptama bilimi olarak tanımlanan dendrokronolojinin, nehir akımları ve göl seviyeleri ile ilgili olan alt dalı dendrohidroloji, yıllık halkalara dayanarak geçmiş dönemlerin nehir akımlarını, yüzeysel akışlarını ve göl seviyelerini kestirmeye çalışır (Woodhouse ve Lukas, 2006). Bu konuda dünyanın birçok bölgesinde önemli çalışmalar yapılmıştır;, özellikle su kaynaklarının kullanımına ilişkin projeler tasarımlanmadan önce, son yüzyıllardaki akım tarihi ortaya konmuştur. Türkiye’de de bu konuda yalnızca bir çalışma vardır. Bu bağlamda, tez kapsamında (1) Sakarya Havzası için akım verilerine duyarlı kronolojiler oluşturmak; (2) sıcaklık, yağış ve akım ile bu bölgedeki ağaçların yıllık halka gelişimi arasındaki ilişkileri ortaya koymak; (3) Sakarya Havzası için akımın zamanda geriye doğru tahminlerini yapmak; (4) bölgede geçmişte yaşanan kurak ve yağışlı yılları ve bunların sıklığını belirlemek amaçlanmıştır.

Tez alanı Sakarya Havzası olarak belirlenmiştir. Alan, 38º30’-41º10’ N enlemleri ve 29º15’-33º15’ E boylamları arasında yer almaktadır. Karaçam, havza alanında geniş bir yayılışa sahip olması, ekstrem yetişme ortamlarında ormanlar oluşturması ve yaşlı bireylerine rastlanması nedeniyle araştırma materyali olarak seçilmiştir; sarıçamın araştırma materyali olarak seçilmesinde de havza alanı içerisinde orman sınırında yaşlı bireylerine rastlanmış olması ve iklim ekstremlerine dayanıklığı etken olmuştur.

Örnekler, canlı ağaçlardan 50 cm’lik Pressler Artım Burgusu yardımıyla artım kalemleri şeklinde, 130 cm’den alınmıştır. Örneklerin enine yüzeyleri zımparalandıktan sonra ölçümler, LINTAB-TSAP Ölçüm Sisteminde gerçekleştirilmiştir. Her bir yöre için ölçümlerin doğruluk kontrolleri COFECHA programında yapılmış, eksik ve yalancı halkalar giderilmiş, örnekler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amacıyla eğrilerin uyum yüzdesi (EUY) değerleri hesaplanmıştır. Yöre içi ortak sinyallerin büyüklüğünün belirlenmesi için, işaretin gürültüye oranı ve duyarlılık katsayıları hesaplanmıştır.

Dendrohidrolojik analizlerde, önce her bir yöre için tepki fonksiyonları hesaplanarak, yıllık halka genişliği ile akım arasındaki ilişkiler ortaya konmuştur. Nisan-eylül aylarındaki ortalama akım ile yıllık halka genişliği arasında yüksek ve pozitif yönde ilişkiler belirlendiği için, bu ayların tahminleri yapılmıştır.

Bilecik, Bolu, Eskişehir ve Kütahya’dan 10 Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe ve iki Pinus sylvestris L. yöre kronolojisi oluşturulmuştur. Oluşturulan bu kronolojilerden en uzunu 473 yıl uzunluğundaki TAN yöre kronolojisidir.

Havza alanında 61 akım gözlem istasyonundan en uzun ve kesintisiz verilere sahip olan altı tanesi seçilmiştir. Bu istasyonlardan, yöre kronolojileriyle uyumu en yüksek olan Kocasu akım gözlem istasyonuna ait veriler kullanılmıştır. Bu istasyona için 1722-1998 yıllarını kapsayan bir dönem için nisan-eylül ayları ortalama akım tahminleri elde edilmiştir. Kuraklık genellikle bir yıl süreli (31 kez), 1725-26, 1772-1773, 1819-1820, 1844-1845, 1927-28 yıllarında ise iki yıl süreli yaşanmıştır. 1770, 1814, 1846, 1898, 1912 yılları ise yöre için çok yağışlı yıllardır. Yağışlı yıllar genellikle bir yıl süreli yaşanmış (34 kez), 1727-28, 1814-15, 1838-39, 1897-98 yılları yağışlı dönemin iki yıl üst üste yaşandığı yıllardır.


Reconstructıons of Sakarya Basın streamflow data usıng dendroclımatologıcal methods

Dendrohydrology as a subdiscipline of dendrochronology, i.e. the tree-ring based age determination science, , attempt to use the annual rings to reconstruct stream flows, runoff and lake levels of the past. Important progress has been achieved in this area; in many regions of the world, prior to the design of water resources projects, the history of streams has been unrevealed for the past centuries. There is only one such study in Turkey. In this thesis, we attempt (1) to build sensitive chronologies for the stream data of the Sakarya River Basin (2) to reveal the relations of this region’s trees and their annual ring development with the temperature, rainfall and flow (3) to estimate the streamflows back in time for the Sakarya River Basin, to detect and estimate the frequency of dry and wet years in the past.

Thesis area was identified as the Sakarya River Basin. The area takes place between 38º30'-41º10' N latitudes and 29º15'-33º15' E longitudes. The Black pine (Pinus nigra) was chosen as the primary research material for having such properties as a wide distribution in the basin area, formation of forests in extreme habitats and the ease of finding elderly individuals. Scots pine (Pinus sylvestris) was also used as elderly individuals are found at the border of the forest in this basin; its is also resistant to the climate extremes.

Examples were taken from the living trees with the help of a 50 cm Pressler Increment Borer in the form of increment pens, from a height of 130 cm. After sanding the surface of the samples, measurements were carried out on a LINTAB-TSAP Measurement System. The accuracy checks of measurements for each region were made using the program COFECHA, missing and false rings were fixed, the percentage of compliance (EUY) of the curves was calculated for determining the relationship among the samples. In order to determine the size of the common signal for the region, the signal to noise ratio and sensitivity coefficients were calculated.

Initially, the relationship between annual ring width and flow was demonstrated by calculating response functions for each region of the dendrohydrologic analysis. Since there is high and positive correlation between the annual average flow of April-September and the ring width, the estimates were made for these months.

10 Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe and two Pinus sylvestris L. region chronologies were formed from Bilecik, Bolu, Eskişehir and Kütahya. The longest among these chronologies is the 473 year long TAN region chronology.

Out of the 61 streamflow observation stations in the basin area, six stations were chosen based of the length and continuity of their data.. Recontructions were based on Kocasu station’s data since it generated the highest compliance with local chronology. Between the years 1722 to 1998, streamflow estimates has been obtained for an average of the months of April-September. Droughts usually span one year (31 times), 1725-26, 1772-1773, 1819-1820 and1844-1845; two consecutive drought years occurred in the years 1927-28. 1770, 1814, 1846, 1898 and 1912 were very wet years for the region. Single wet years occurred 34 times, In 1727-28, 1814-15, 1838-39, 1897-98 two consecutive years were wet.

  


GÜNGÖR Engin

Danışman : Prof. Dr. Melih BOYDAK

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Silvikültür

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melih BOYDAK

Prof. Dr. Hüseyin DİRİK

Prof. Dr. C. Ünal ALPTEKİN

Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ

Prof. Dr. Hakan ALTINÇEKİÇ




Farklı Yükseltilerdeki Kızılçam (Pinus Brutia Ten.) Orijinlerinin Kuraklığa Dayanıklılığı Üzerine Araştırmalar

Bu çalışmada, scholander basınç odası yöntemi ve traspirasyon analizleriyle farklı yükseltilerden gelen Kızılçam (Pinus brutia Ten.) orijinlerinin kuraklığa dayanıklılığı incelenmiştir. Çalışma Anamur ve Mersin yörelerinden alınan 2 kesitteki dörder yükselti basamağından (0-400 m, 400-800 m, 800-1200 m ve 1200 m üstü yükselti basamakları gözetilerek) seçilen 8 orijin üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada 2+0 yaşlı Kızılçam fidanları kullanılmıştır.

Fidanlarla yapılan basınç-hacim eğrisi analizlerinde, solma noktasındaki ozmotik potansiyel değerleri açısından yapılan değerlendirmede Anamur ve Mersin yörelerine ait 1200 m ve üstü yükselti basamağındaki orijinlerin kuraklığa karşı daha dayanıklı oldukları saptanmıştır. Anamur kesitindeki (0-400 m) populasyonların Mersin kesitindeki (0-400 m) populasyonlara göre kuraklığa daha dayanıklı olduğu ve bu sonucun yaz kuraklığı indisi ile desteklendiği ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda Anamur kesitinde deniz seviyesinden yükseldikçe kuraklığa dayanıklılık artmıştır.

Transpirasyon analizleri sonucunda, stomaların tamamen kapandığı andaki oransal doygunluk değerleri ile devam eden su kayıplarına karşı stomaların tamamen kapandığı andaki su potansiyeli değerleri açısından değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmelere göre, basınç-hacim odası yöntemindeki bulguların tersine Anamur kesitindeki orijinlerde yükselti arttıkça kuraklığa dayanma azalmıştır. Mersin yöresinde ise yükselti basamaklarına ilişkin olarak kendi içerisinde düzenli bir sıralamanın olmadığı ortaya çıkmıştır.

Bu bulgular ışığında, uygulanan analizlerin sonuçları birbirinden farklı çıkmıştır. Basınç- hacim eğrisi analizlerinde fidanlara yaklaşık olarak 2,5 saat süresince 60 bara kadar kademeli olarak basınç uygulanmıştır. Bu süre içerisinde fidanlar sahip oldukları simplastik suyu transpirasyon analizine göre daha fazla kaybetmişlerdir. Çünkü transpirasyon analizinde fidanlar belirli bir atmosferik koşulda serbest bir şekilde su kaybına uğramışlardır. Bu bakımdan her iki analizin sonuçları kendi çerçeveleri içerisinde değerlendirilmelidir.

 

 



 

Researches On Draught Resistance Of Turkish Red Pine (Pinus Brutia Ten.) Provenances At Different Elevations

In this study, resistance to drought of Turkish Red Pine taken from different elevations is investigated by Scholander Pressure Chamber and transpiration analysis. The study is realized on 8 provenances selected from 4 different elevation groups (0-400 m, 400-800 m, 800-1200 m and over 1200 m) of two sections (Anamur and Mersin regions). 2+0 aged seedlings were used in the study.

According to the results of pressure-volume curve analysis and evaluations on osmotic potential values at wilting point, it is examined that provenances belonging to the over 1200 m elevation group of Mersin and Anamur regions are more resistant to the drought. Populations in Anamur (0-400 m) section are more resistant to drought than Mersin (0-400 m) section and this result is supported by summer drought indices. Also resistance to drought is increased by elevation in Anamur section.

Some evaluations was made by means of transpiration analysis with regard to relative saturation values and continuing water losses towards water potential at completely closing time of stomata. According to these evaluations, in contrast with results of pressure-volume chamber method, resistance to drought is decreased by elevation in Anamur section. On the other hand, there is not a regular order related with elevation groups in Mersin region.

As a finding, the results of the applied analysis showed differences. Pressure, up to 60 bar, was applied gradually for two and a half hour in the analysis of pressure volume curve. During this period seedlings lost more symplastic water comparing to the transpiration analysis. Because in transpiration analysis, seedlings lost water freely in atmospheric condition. In this regard the results of each analysis should be evaluated in its framework.

AKGÜL Hatice
Danışman : Prof. Dr. Hüseyin DİRİK

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Silvikültür

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Hüseyin DİRİK

Prof. Dr. Melih BOYDAK

Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ

Prof. Dr. C. Ünal ALPTEKİN

Prof. Dr. Yahya AYAŞLIGİL

Bolu Orman Fidanlığında Yetiştirilen Bazı Önemli Türlerde Fidan Kalite Değerlendirmeleri
Bu çalışmada Bolu Orman Fidanlığı’nda üretilen türlerden Anadolu Karaçamı fidanlarının kalite değerlendirmesi yapılmıştır. Orijinleri, yetiştirme tipleri ve yaşları bakımından farklı olan fidanlar morfolojik özellikleri bakımından karşılaştırılmıştır. Ölçülen morfolojik özellikler fidan boyu (cm), kök boğazı çapı (mm), fidan boyu/kök boğazı çapı oranı, yan dal sayısı, kök kuru ağırlığı (gr), sak kuru ağırlığı (gr), kök kuru ağırlığı/sak kuru ağırlığı oranı ve yan kök sayısıdır.

Araştırmanın yapıldığı yılda fidanlıkta mevcut bulunan Anadolu Karaçamı fidan grupları ölçülmüştür. Buna göre Sarpuncuk, Daren ve Bakraz olmak üzere 3 orijin üzerinde çalışılmıştır. Sarpuncuk orijinli fidanlardan 1 yaşında çıplak köklü ve kaplı fidanlar, 2 yaşında çıplak köklü ve kaplı fidanlar, Daren orijinli fidanlardan 1 yaşında çıplak köklü, 2 yaşında çıplak köklü ve kaplı, 3 yaşında çıplak köklü fidanlar ve Bakraz orijinli fidanlardan ise 1 yaşında çıplak köklü ve kaplı fidanlar üzerinde ölçüm yapılmıştır. Bu orijinlerin karşılaştırılmasında t testi ve diskriminant analizi kullanılmıştır.

Önemli bir fidan kalitesi göstergesi olan kök/sak dengesinde genel olarak 2 yaşındaki fidanlar dengeli çıkmıştır. 3 yaşındaki fidanlarda bu denge bozulmaktadır. Kaplı fidanların boyları çıplak köklü olanlara göre oldukça düşük çıkmıştır. Daren orijinli fidanlar her yaşta diğerlerine göre üstün durumdadır.

Buna göre 3 yaşındaki fidanların ağaçlandırma çalışmalarında kullanılmaması önerilebilir. Kaplı fidanlarda ise iyi bir gelişim sağlanabilmesi için ortam materyali değişikliğine gidilebilir. Fidanlık uygulamalarındaki sulama, gübreleme gibi eksiklikler giderilmelidir.




Seedling Quality Evaluation Of The Some Important Tree Species In Bolu Forest Nursery
In this study, the quality evaluation has been investigated on of the Anatolian Black pine seedlings grown in Bolu forest nursery. Seedlings of different origins, production types and ages have been compared according to their morphological features. Some of the morphological features were measured such as seedling height, root collar diameter, sturdiness, the number of secondary branch and root, the weight of dry root and shoot, root:shoot weight ratio.

In the research year Anatolian Black pine seedling groups that are grown in the nursery have been measured. In this context three origins have been chosen as study case such as Sarpuncuk, Daren and Bakraz. One and two years old bare-rooted and containerized seedlings of Sarpuncuk and Daren origins, together with three years old bare-rooted Daren origin were measured. Similarly one year old bare-rooted and containerized seedlings of Bakraz origin were also measured. The data were analyzed by t tests and discriminant analyses.

According to the root:shoot ratio value, generally two years old seedlings were considered to be the better quality seedlings, while three years old seedlings were unstable. The height of containerized seedlings was found lower compared to bare-rooted seedlings. The quality of Daren originated seedlings were found higher than the other same aged seedlings.

It can be suggested that three years old seedlings should not be used in plantations. For a better growth performance the growth media condition should be improved at containerized seedlings. The deficiencies in the application regimes of irrigation and fertilization must be improved.



SAVAZOVA Dinara

Danışman : Prof.Dr. Hüseyin DİRİK

Anabilim Dalı : Orman Mühendisliği

Programı : Silvikültür

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Hüseyin DİRİK

Prof.Dr. Ferhat BOZKUŞ

Prof.Dr. Gülen ÖZALP

Prof.Dr. C.Ünal ALPTEKİN

Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL



Astana (Kazakistan) Kent Çevresi Ağaçlandırmalarının Kritiği

1997 yılında, Kazakistan’ın başkenti Astana kentine taşınması nedeniyle, kent çevresinde ağaçlandırma çalışmalarının yapılmasına başlanmıştır. 2010 yılı başına kadar Astana kent çevresinde yapılan ağaçlandırma çalışmaları 45 bin ha alanı kaplamaktadır. Bu süre içerisinde yeşil bölgeye 60 milyon civarında fidan dikilmiştir.

Tezin kapsamında Astana kent çevresi için hazırlanan ve uygulanmakta olan ağaçlandırma projesinin başarı ölçütlerinin ortaya koymak amacıyla; ağaçlandırmaların kuruluş amaçları, projelendirme aşamasında gerçekleştirilen sörvey ve analizleri, etüd ve envanter çalışmalarının denetlenmesi, yer verilecek türler ve seçim ilkeleri, alan hazırlama yöntemleri, öngörülen ve uygulanan dikim yöntemleri, kullanılan fidan materyalinin nitel ve nicel özellikleri, öngörülen ve uygulanan dikim aralıkları, uygulanan bakım yöntemleri açısından yapılacak inceleme ve değerlendirmeler ana hatları ile ele alınmıştır.

Bu çalışma kapsamında, ağaçlandırma alanlarında yapılan gözlemlerden sonra, proje ile öngörülmüş olan 27 ağaç ve çalı türlerinden, 22 tür için örnek alanlar alınmıştır. Bu örnek alanlardaki sayısı, boy, çap ölçümleri, yaşama yüzdeleri; çalı türlerinin ise boy, tepe tacı genişlikleri ve yaşama yüzdeleri ile yörenin iklim şartlarının ve ağaçlandırma çalışmalarında uygulanan tekniklerin etkilenme durumları saptanmaya çalışılmıştır.

Elde edilen sonuçlara dayanarak ağaç ve çalı türlerinin sağlık yönünden durumlarının tatmin edici olduğunu ve bulgulara göre de ağaç türleri için ortalama yaşama yüzdesi % 79,75, çalı türleri için ise % 75,4 olduğu saptamnıştır.
  
Evaluation Of Peri – Urban Afforestation İn Astana (Kazakhstan)

In 1997, because of movement the capital of Kazakhstan to Astana, afforestation of city surroundings begun. Until the early 2010’in Astana, 45 thousand hectars of afforestation area took place. In this period, around 60 millions of seedlings were planted into this area.

During the thesis in order to have success in the afforestation project, that prepared for Astana city surroundings; the aims of the projet, surveys and analyzes, supervision of design and inventory, principles of giving place and types, methods of land preparation, provided and used types of planting, property of used plant material, provided and used planting space, maintenance procedures will be implemented in terms of examination and evaluation has been prepared as outlined.

Project that have been provided with 27 tree and shrub types, afforestation areas during the operation of this thesis, observations made after the objectives for the selected samples were taken from 22 types. In this sample areas; the number of tree, height, diameter calculations, living calculations and bush types, petal diameter and examination of surrounding climatic condition and the impact of reforestation in the case of the technique has been tried to determine.

By relying on found facts, concerning the health tree and shrub types are in good position and according to the results it’s fixed that the average life percentage of trees is % 79,95, of shrubs is % 75,4.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin