Allah'ı Tanımak Kısaca Yazarın Hayatı


- Düzen Burhanı (Delili) Renkli Çakıl Taşları



Yüklə 332,52 Kb.
səhifə11/22
tarix02.11.2017
ölçüsü332,52 Kb.
#28614
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   22

5- Düzen Burhanı (Delili)

Renkli Çakıl Taşları

Bir çocuğun elinde bir miktar renkli ufak çakıl taşının bulunduğunu farz edelim. Çocuk onları süratli bir hareketle yere serpecek olursa, şüphesiz taşlar hedefsiz ve işin içinde herhangi bir akıl, irade, hedef ve plân olmaksızın yere yayılarak karmaşık bir görünüm kazanır. Fakat eğer bu renkli çakıl taşları sanatkâr bir süs ustasının eline düşecek olursa, o usta, onlardan estetik bir şekil ve güzel bir resim ortaya çıkarabilir.


İlk olarak hedef ve gayeyi belirler, önce kafasında yapacağı şeyin plânını çizer. Daha sonra da o çakıl taşlarını tasarlamış olduğu plâna göre birbirinin yanına dizer. Böylece her biri için uygun ve münasip bir yer ayarlar, sonunda da onlardan estetik ve ilginç bir şekil vücuda getirir.
Acaba tabiat sahnesinde görülen bunca varlık, cahil bir çocuk tarafından yeryüzüne serpilen ufak çakıl taşlarına mı, yoksa sanatkâr bir uzmanın eliyle uygun ve düzenli bir şekilde birbirinin yanına dizilen ufak çakıl taşlarına mı daha çok benzemektedir?

6- Varlıklardaki Hedef

Esasen tabiattaki varlıklardan her biri kendi hareket çizgisinde belirli bir hedef ve gaye peşindedir, ona varmak için çaba harcar. Mesela, tohum ağaç olmaya doğru ilerler.


Esasen göz müşahedeleri ve laboratuarlardaki gözlemlere bakılacak olursa hareket, varlıkların zatî özelliklerindendir ve bu hareket tabiatın en ufak parçalarında dahi görülmekte ve hissedilmektedir. Şurası bellidir ki, hareket her zaman uzunlukta gerçekleşir. Her uzunluk ise, birtakım sürekli hareketinde ister istemez bir cüzü (parçayı) geride bırakarak diğer bir cüze, onu da aşarak yeni birisine… girer.
İlim şu ana kadar ilkel hedefleri ve varlıkların hareket çizgisinden bir kısmını ve onların girip çıktığı a-şamalardan bazılarını tanımıştır. İşte böylece her varlığın bir hedefe ve maksada doğru hareket ettiğini kesin olarak söyleyebiliriz.

Varlıkların Birbirleriyle İlişkileri

Varlıkların tabiat sahnesinde yer alışı, cahil bir çocuk tarafından gelişi güzel yeryüzüne serpilen renkli çakıl taşlarına değil, sanatkâr bir süslemecinin, belirli bir plân ve hedefe uygun bir şekilde birbirinin yanına dizdiği renkli çakıl taşlarına benzer.


Zira bir tohumun hareket çizgisini takip ettiğimiz-de, varlıklardan birçoğunun ona bu işinde yardım ettiğini ve esasen her birinin faaliyetinin diğerininkini tamamladığını ve aralarında gereken olumlu bir ilişki olduğunu açıkça görürüz. Tohumun muhtaç olduğu şeyler daha önce kendi içine, toprağın bağrına, havaya ve diğer birçok varlıklara yerleştirilmiştir. Öyle ki bir varlığın oluşup meydana gelmesi, diğer varlıkların yapı durumuna göre ayarlanmıştır. Yani yerdeki varlık unsurları veya havadaki gazlar veya güneş ve onun hareketi, hep diğer varlıkların durumu dikkate alınarak yaratılmıştır.
Kısacası her varlık diğer varlıkların yaradılışına ve onların ihtiyaçlarını cevaplamaya uygun olarak yaratılmıştır. İlmin bizler için aydınlattığı kadarıyla, hiçbir varlık hesapsız olarak yaratılmamış ve gelişi güzel diğer varlıkların yanında yer almamıştır. Bizim, tabiat veya yaradılış âlemi diye adlandırdığımız bu varlıklar topluluğunun her parçası, diğerine karşı yabancı ve sorumsuz değil, parçaları birbirleriyle uyum içinde olup, sahip bulundukları birleşim sebebiyle de, her biri bir diğerini etkileyen ve tamamlayan bir bütündür.

İstenen Etki ve Etkilenme

Varlıkların birbirleriyle olan bağlantı ve ilişkileri bir diğerine hedef ve hareket çizgisinde yardım edebilecek şekilde düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle, varlıkların terkip ve ilişki keyfiyeti, yani bir varlığın bir başka varlık karşısında yüklendiği etkileme ve etkilenme keyfiyeti öyle bir şekilde tanzim edilmiştir ki, her varlık diğer mevcudatla var olan bu ilişkilerinden veya bu terkip bünyesinde yer alan etkileme ve etkilenme esasından faydalanarak doğrudan doğruya kendi hedefine doğru hareket edebilmektedir.


Düzen Kanunu

Yukarıdaki ilkeleri kısaca şu şekilde özetleyebiliriz: Bir tohumun tekâmül ve gelişme çizgisindeki hareketini incelemek ve yine günümüzde ilmin bir ölçüye kadar mahiyetlerini açıklığa kavuşturduğu varlıklar hakkında araştırma yapmak, baştanbaşa bütün âlemde "Düzen Kanunu"nun hâkim olduğu hakikatini göstermektedir.


Düzen Nedir?

Düzen, birkaç değişik varlık arasındaki makul iliş-ki ve uyumdan ibarettir. Öyle ki bu uyum ve ilişki, güçlü bir irade, hedef ve plânın işin içinde olduğunu gösterir. Bu yüzden birkaç şey doğru ve uygun bir şekilde bir araya geldiği zaman, hemen birbirlerinden etkilenmeye başlarlar ve bu etkilenmeden elde edilen olumlu sonucu dikkate alacak olursak, bu unsurların çok düzenli ve dikkatli bir şekilde birbirlerinin yanında yer almış olduklarını görürüz.


 

Düzenin Mahiyetini Tanıyalım

Düzen meselesinde aşağıdaki noktaları dikkate almak gerekir:


1- Düzeni her zaman değişik şeyler ve unsurlar arasında aramak gerekir, sadece bir şeyde değil.
2- Bunlar birleşim şeklini taşımalıdırlar, birbirlerinden ayrı ve birbirlerine karşı etkisiz bir hâlde değil.
3- Bunlardan her biri veya hepsi bir olarak, bir hedef ve gayeye doğru hareket hâlinde olmalıdırlar.
4- Söz konusu unsurların birleşim keyfiyeti, asıl hedefe uygun bir şekilde olup, ona erişilmesi için ortam hazırlamalıdırlar.
Bu dört esasın gerçekleştiği yerde düzenin tahakkuk bulduğunu söyleyebiliriz. Tabiattaki varlıklarından her birini incelediğimiz zaman, bu esasların tabiat sahnesinde daha geniş bir şekilde tecelli ettiğini görürüz. Aslında tabiat; hedef ve gayeleri gereğince birleşerek, birbirlerinin yanında yer alan ve böylece birbirlerine yardımcı olan ve birbirlerinin faaliyetini tamamlayan birtakım sayısız varlıklardan ibarettir.
Tabiatta hesapsız olarak yer alan ve büyük yaratılış düzeninde belirli bir rolü bulunmayan bir varlık yoktur. Evet, bu düzen insan vücudunda, bitkilerde, hayvanlarda, göklerde, sayısız yıldızlarda, okyanuslarda, taşlarda, atomlarda, kısacası her şeyde görülmektedir. Esasen ilim, tabiat düzenindeki sırları keşfetmekten başka bir şey değildir.
İlim, varlıklar arasında bulunan makul, mantıklı ilişkileri, onlar arasındaki etkileme ve etkilenme niteliğini kavramaya çalışır.
Eğer âlemde düzen diye bir şey olmasaydı, ilim boş ve anlamsız bir kelime olurdu aslında. Başka bir tabirle, ilim; "düzenli tabiat kanunlarını keşfetmek" demektir.
Evet, ilim; evrendeki düzenin bir aynası ve yaratılış âlemindeki nizamın bir sözcüsüdür.

Yüklə 332,52 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin