Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə38/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   70

EHLİBEYT EKOLÜ AÇISINDAN İMAMET


• Resulullah'ın (s.a.a) Kendisinden Sonraki Halifeleri Tayin Etmeye Verdiği Önem

• Resulullah'ın (s.a.a) Kendisinden Sonraki Veliyy-i Emr'i Tayin Eden Nasları

• Hilâfet Ekolü Mensuplarının Vasilik Rivayetlerini Gizleme ve Tevil Yolundaki Büyük Çalışmaları

• Halifelerin, Siyasetlerine Muhalif Olan Sünnetin Karşısında Tepkileri

• Seyf'in Hadislerinin Tarih-i Taberî'den Diğer Kaynaklara Geçmesinin Sebebi

• Hilâfet Ekolü'nde, Resulullah'tan (s.a.a) Sonra Ehlibeyt'in Önderliğine Dâir Diğer Naslar

• Vasi Tayininde Hz. Muhammed'le (s.a.a) Hz. Musa'nın (a.s) Ümmetinin Ortak Noktası

• Kur'ân-ı Kerim'de Velâyet ve Emir Sahipleri

• Ali (a.s) ve Evlâtlarından Olan İmamlar Resulullah'ın (s.a.a) Mübelliğleridir

İMAMET, İLÂHÎ AHİTTİR


Yukarıda "imamet" hakkında Hilâfet Ekolü'nün görüş ve delillerini inceledik. Fakat Ehlibeyt Ekolü mensupları Resulullah'tan (s.a.a) sonraki imamın günah ve hatadan masum ve korunmuş olmasını, bu makama Allah tarafından atanmış ve Resulullah (s.a.a) tarafından tayin edilmiş olmasını şart görürler. Nitekim Allah Tealâ Hz. İbrahim'e  (a.s) hitaben şöyle buyurmaktadır: Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım. "Ya soyumdan

olanlar?" dedi. O, "Ahdim zalimlere erişmez.' dedi.[1] Dolayısıyla, imamet ilâhî bir ahittir ve Allah Tealâ dininin hükümlerini peygamberi vasıtasıyla iblağ ettiği gibi, bu ahdini kimin üzerine bıraktığını da yine peygamberleriyle bildirir; ayrıca imamet ahdine zalimler ulaşamaz. Kendine ve diğerlerine zulmetmeyen kimseye ise "masum" denir. Dolayısıyla, imamet ilâhî bir ahit olup, imam seçimi Allah'a mahsustur. Bu arada peygamber de sadece bu atamayı tebliğ etmekle vazifelendirilmiştir. Masumiyet ise bunun gereğidir. İşte bu iki şart, Ehlibeyt İmamları'nda gerçekleşmiştir; şimdi bunu inceleyelim.


EHLİBEYT'İN MASUM OLUŞU


Allah Tealâ; Ehlibeyt, yani Muhammed, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin (Allah'ın selâmı onların üzerine olsun) günahtan masumdur Allah ancak siz Ehlibeyt'ten her türlü kötülüğü uzaklaştırmak ve sizi tertemiz kılmak ister.[2] Tathir Ayeti'nin Nüzul Sebebi Abdullah b. Cafer b. Ebu Talib[3] şöyle rivayet eder: Hz. Resulullah (s.a.a) Allah'ın rahmetinin inmek üzere olduğunu görünce, "Çağırın gelsinler, çağırın gelsinler." Diye buyurdu. Safiye[4], "Kimi çağıralım ya Resulullah?" diye sorunca Hz. Peygamber (s.a.a), "Ehlibeyt'imi, Ali, Fâtıma[5], Hasan ve Hüseyin'i"[6] diye buyurdu. Onları çağırdıklarında Hz. Peygamber, abasını onların üzerine örttü ve ellerini gökyuzüne kaldırarak şöyle buyurdu: "Allah'ım! Bunlar benim Ehlibeyt'imdir. O hâlde Muhammed ve Âl-i Muhammed'e selâm gönder." Tam o sırada şu ayet nazil oldu: Allah ancak siz Ehlibeyt'ten her türlü kötülüğü uzaklaştırmak ve sizi tertemiz kılmak ister.[7]Ümmü'l-Müminin Aişe'nin[8] naklettiği rivayette siyah yünden olan bu abanın üzerinde hareket hâlindeki bir kervanın resmi olduğu geçer. Yine Vasile b. Eska'nın naklettiği rivayette Resulullah'ın (s.a.a) Ali'yle (a.s) Fâtıma'yı (a.s) karşısında, Hasan'la Hüseyin'i (a.s) de dizlerinin üzerinde oturttuğu kaydedilmiştir.[9] Yine Ümmü'l-Müminin Ümmü Seleme'nin naklettiği rivayette şöyle geçer:

Tathir ayeti benim evimde Resulullah'a (s.a.a) nâzil oldu. Bu ayet inince odada yedi kişi vardı: Cebrail, Mikail, Ali, Fâtıma, Hasan, Hüseyin ve Resulullah (s.a.a). Ben de o sırada odanın eşiğinde oturmuştum. Ayet inince ben Resul-i Ekrem'e, "Ya Resulullah, ben Ehlibeyt'ten değil miyim?" diye sorduğumda, Hz. Peygamber, "Sen sonu hayırlı olan bir kadınsın, sen Peygamber'in eşlerindensin." buyurdu.[10] İsmini andıklarımız dışında ileri gelen şu kişiler de Tathir ayetinin nüzul sebebini rivayet etmişlerdir: Abdullah b. Abbas,[11] Ömer b. Ebu Seleme (Resulullah'ın üvey oğlu),[12] Ebu Said Hudrî,[13] Sa'd b. Ebî Vakkâs,[14] Enes b. Malik[15] ve diğerleri.[16] İmam Hasan (a.s) Kûfe mescidinde[17] ve İmam Ali b. Hüseyin[18] Şam mescidinde halktan Tathir Ayeti'nin nüzul sebebine tanıklık etmelerini istemiştir.


Hz. Resulullah (s.a.a) ve Tathir Ayeti


Resulullah (s.a.a), Tathir Ayeti nazil olduktan sonra aylarca Ali'yle Fâtıma'nın evine giderek onlara selâm ettikten sonra yüksek sesle bu ayeti okuyordu. İbn Abbas der ki: Ben, dokuz ay boyunca Resulullah'ın (s.a.a) günde beş defa, namaz vakitlerinde Ali b. Ebu Talib'in evinin önünde

durarak, "Ya Ehlibeyt; esselâmu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh. Allah ancak siz Ehlibeyt'ten her türlü kötülüğü uzaklaştırmak ve sizi tertemiz kılmak ister. Allah size merhamet etsin, namaz vaktidir." dediğine kendim şahit oldum.[19] Ebu Hemra'dan da şöyle rivayet edilir: Resulullah (s.a.a), Medine'de sabah namazı vakitlerinde, ilk önce Ali'nin evinin önünde durur, ellerini kapının iki tarafına koyarak yüksek sesle evdekilere hitaben "Namaz vaktidir." der ve sonra da Tathir Ayeti'ni okurdu. Hz. Peygamber, sekiz ay boyunca bir defa bile böyle yapmadan namaza gitmedi.[20]

Ebu Berze de der ki: Ben yedi ay Resulullah'la (s.a.a) namaz kıldım. Bu müddet boyunca Hz. Peygamber namaz için evden çıktığında devamlı Fâtıma'nın evinin önünde durup Tathir Ayeti'ni okurdu.[21] Bu müddet Enes b. Malik'ten altı ay[22] ve diğerlerinden de daha farklı olarak rivayet edilmiştir. Bu ayette Allah Tealâ, özellikle Peygamber'inin döneminde masumların varlığını haber vermiş, Resulullah da (s.a.a) abasını onların

üzerine örterek ve aylarca ashabın gözleri önünde onların evlerinin önünde Tathir Ayeti'ni okuyarak fiilen onları tanıtmıştır. Tathir Ayeti ve Ehlibeyt hakkında Resulullah'tan (s.a.a) rivayet edilen amel ve buyrukları, onların masumluğuna en iyi ve en açık delildir. Yine tarihte de Ehlibeyt'in masumiyetiyle çelişen hiçbir şey yoktur. Oysa, İslâm tarihinin Hilâfet Ekolü uleması tarafından kaleme alındığını ve bu kitaplarda genellikle asırlar boyu halifelerin ilgi duyup rıza gösterdikleri konuların ele alındığını bilmekteyiz. Çünkü halifeler, Müslümanların Ehlibeyt'e yönelip halife diye onlara biat etmelerinden korkarak, hayatları boyunca bütün güçleriyle onların nurlarını söndürmeye çalışmışlardır. Bu nedenle Ehlibeyt  İmamları'ndan bazılarını şehit etmiş, bazılarını zindana atmış, bazılarını da derbeder etmişlerdir; özellikle hiç yılmadan, Müslümanların  minberlerinde, cuma namazı hutbelerinde Ehlibeyt Ekolü'nün ilk imamı Emirü'l- Müminin Ali'ye (a.s) lânet ve küfredilmesini emreden Emevî halifeleri bu konuda ellerinden geleni esirgememişlerdir. Ve tabii ki, bu arada Şiîler, onları sevenler, imamet ve velâyetlerine inananlar Emevîlerin öfke, azap ve işkencesinden güvende kalmamışlardır. Fakat bütün bunlara rağmen, Hilâfet Ekolü ulemasının yazmış olduğu bu İslâm tarihlerinde, Ehlibeyt İmamları'na en küçük bir yanlışlık, hata, günah ve sapma isnat edilmemiştir; bu ise Allah Tealâ'nın Ehlibeyt İmamları'nı her türlü günah, çirkinlik ve kötülükten uzak tuttuğuna ve onları tertemiz kıldığına dair inkâr edilmez apaçık delildir. Bu ise, Ehlibeyt Ekolü mensuplarının, Ehlibeyt İmamları'nın masum olduklarına dair ileri sürdükleri en önemli delildir. Şimdi Allah Tealâ'nın, Resulü (s.a.a) hakkında "O, hevadan (kendi

istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir."[23] buyurduğunu göz önünde bulundurarak,

o hazretten Ehlibeyt'in imameti hakkında nakledilen naslardan bazılarını inceleyelim.



Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin