Eğer yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla taşlardır. Küfre sapanlar için hazırlanmıştır o.
Yusuf Ali (English)
But if ye cannot- and of a surety ye cannot- then fear the Fire whose fuel is men and stones,- which is prepared for those who reject Faith(43). *
M. Pickthall (English)
And if ye do it not and ye can never do it - then guard yourselves against the fire prepared for disbelievers, whose fuel is of men and stones.
Bakara Suresi 25
وَبَشِّرِ
müjdele
الَّذِينَ
kimseleri
آمَنُوا
inanan
وَعَمِلُوا
ve işleyen
الصَّالِحَاتِ
salih işler
أَنَّ
muhakkak
لَهُمْ
onlar için vardır
جَنَّاتٍ
cennetler
تَجْرِي
akan
مِنْ تَحْتِهَا
altlarından
الْأَنْهَارُۖ
ırmaklar
كُلَّمَا
her
رُزِقُوا
rızıklandırıldıklarında
مِنْهَا
onlardaki
مِنْ ثَمَرَةٍ
meyveden
رِزْقًاۙ
rızk olarak
قَالُوا
derler
هَٰذَا
Bu
الَّذِي رُزِقْنَا
rızıklandığımız şeydir
مِنْ قَبْلُۖ
daha önce
وَأُتُوا
verilmiştir
بِهِ
onlara
مُتَشَابِهًاۖ
ona benzer
وَلَهُمْ
Onlar için vardır
فِيهَا
orada
أَزْوَاجٌ
eşler
مُطَهَّرَةٌۖ
tertemiz
وَهُمْ
ve onlar
فِيهَا
orada
خَالِدُونَ
ebedi kalacaklardır
Türkçe Transcript (*)
Vebeşşiri-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihe-l-enhâr(u)(s) kullemâ ruzikû minhâ min śemeratin rizkan(ﻻ)kâlû hâże-lleżî ruziknâ min kablu veutû bihi muteşâbihen velehum fîhâ ezvâcun mutahhera(tun)(s) vehum fîhâ ḣâlidûn(e)
Ali Bulaç Meali
(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: 'Bu daha önce de rızıklandığımızdır' derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, kendileri için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.
Edip Yüksel Meali
İnanıp erdemli davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele. Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda "Bu, daha önce bize sunulan nimetlerdir," derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar (benzetmeler) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.
Süleyman Ateş Meali
İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine aidolduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İman edip hayra/barışa yönelik işler yapanlara şunu müjdele: Kendileri için, altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir meyveden bir rızık olarak her nasiplendirildiklerinde, şöyle diyeceklerdir: "İşte bu, daha önce rızıklandırıldığımız şey!" Bu rızık onlara buna benzer şekilde verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada sürekli kalacaklardır.
Yusuf Ali (English)
But give glad tidings to those who believe and work righteousness, that their portion is Gardens, beneath which rivers flow. Every time they are fed with fruits therefrom, they say: "Why, this is what we were fed with before," for they are given things in similitude; and they have therein companions pure (and holy)(44); and they abide therein (forever). *