Birinci Bölüm / allah'i tanimak


Akıl Açısından Ahiret Dünyasının Özellikleri



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə66/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   80

Akıl Açısından Ahiret Dünyasının Özellikleri


Buraya kadar meadın zaruretine dair aktardığımız delillerden, ahiret dünyasının bazı özelliklerini anlayabilmek mümkündür, bunların en önemlileri şöyle sıralanabilir:

1- Ahiret âleminin, bilhassa ilk delille anlaşılan özelliklerinden biri, ebedî ve ölümsüz olması gerektiğidir. Zira söz konusu delilde ebedî hayatın mümkün olduğuna ve insanın da yaradılışı itibarıyla buna eğilim duyduğuna değinmiş, hatta ilâhî hikmet gereğince bunun gerçekleşmesi gerektiğini hatırlatmıştık.

2- Her iki delilin de ortaya koyduğu ve ilk delilde değindiğimiz bir başka özellik, ahirette "nimet ve rahmetin halis olması" yani hiçbir zahmet ve sıkıntıya katlanmadan bunlara erişilebilmesidir. Böylece, insanî kemalin doruğuna ulaşmış ve hiçbir kötülük ve günaha bulaşmamış insanların böyle bir saadete ulaşması mümkün olabilecektir. Zira dünya hayatı böylesine mutlak bir saadeti mümkün kılmaya elverişli değildir, bilakis, dünya saadeti nispî ve göreceli bir saadet olup ancak zorluk ve sıkıntılarla mümkün olabilecek özelliktedir.

3- Ahiret dünyasının üçüncü özeliği, en azından rahmet ve azaba ait iki ayrı kısma sahip bulunmasıdır; iyilerle kötülerin birbirinden ayrılması ve her birinin kendi yaptıklarının sonuçlarını görebilmesi için gereklidir bu… Din literatüründe bu kısımlar cennet ve cehennem olarak adlandırılır.

4- Bilhassa adalet delilinin ortaya koyduğu dördüncü özellik şudur: Ahiret dünyası, bütün insanların yaptıkları bütün iyi ve kötü amellerin karşılığını görebilecekleri kadar geniş ve kapsamlı olmalıdır. Mesela dünyada milyonlarca insanı haksız yere katletmiş biri, bunun cezasını tam olarak görebilmeli; buna karşılık milyonlarca insanın hayat bulmasına yardımcı olan biri de tam anlamıyla layık olduğu ve hak ettiği şekilde ödüllendirilebilmelidir.

5- Adalet delilinin ortaya koyduğu ve o kısımda özetle değindiğimiz çok önemli bir özellik de, ahiret dünyasının "sorumluluk ve görev (teklif) dünyası" değil, "karşılık bulma (ceza) dünyası" olması gerektiğidir.

Bunu biraz açıklayalım: Dünya hayatının yapısı gereğince insan, çelişik eğilim ve istekler duymakta ve daima karşısında yol ayrımları görmekte, mecburen bu yollardan birini seçme durumunda kalmaktadır. İşte bu durum insanın sorumluluk ve görev bilinciyle davranmasına ortam hazırlamış olmaktadır, hayatının son lahzasına kadar sürecek bir sorumluluk ve vazifedir bu. İlâhî hikmet ve adalet, bu sorumluluk ve vazife bilinciyle davrananların güzel bir şekilde ödüllendirilmesini, sorumluluklarını görmezden gelenlerinse hak ettikleri cezaya çarptırılmasını gerektirmektedir. Bu yol ayrımları ve tercih imkânının ahiret âleminde de var olduğu farz edilecek olursa, Yüce Allah'ın, rahmet ve bereket yağdıran lütfu gereğince, insanın vazife ve sorumluluk bilinciyle davranmasına engel olmaması icap eder, o zaman da yine ödül ve ceza için bir başka dünyanın varlığı zarurî olacaktır. Yani gerçekte, "ahiret" farz ettiğimiz o dünya, başka bir dünya sayılacak ve gerçek ahiret âlemi, varlığının zarurî olduğunu vurguladığımız o son âlem olacaktır; böyle bir âlemde ise artık görev, sorumluluk ve sınavdan eser kalmayacak ve bunlara ortam hazırlayan çelişki ve çatışma kesinlikle var olmayacaktır.

Dünyayla ahiret âlemi arasındaki en önemli farklardan biri de bu noktada ortaya çıkıyor aslında; yani dünya âlemi seçme, reddetme ve denenme ortamına sahip bir âlemdir, ahiret âlemiyse dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin ebedî sonuçlarının, yani ebedî ödül ve cezaların alınacağı bir dünyadır:

Bu dünya hesap diyarı değil, amel dünyasıdır; öbür dünya ise hesap diyarıdır ve orada amel yoktur artık…[1]

Sorular:


1- Ahiret dünyasını tam olarak bilip kavrayabilmemiz neden müm-kün değildir?

2- Ahiret konusundaki batıl görüşlerden ikisini açıklayınız.

3- Ahiret âleminin özelliklerini hangi yolla kavrayabiliriz?

4- Akıl açısından ahiret dünyasının özelliklerini belirtiniz.

 

[1]- Nehcü'l-Belâğa, 42. hutbe.


49- ÖLÜMDEN KIYAMETE

Giriş


Daha önceki bahsimizde, sahip olduğumuz sınırlı bilgilerle ahiret âleminin künhüne varmamızın ve gayb âlemini tam anlamıyla kavrayabilmemizin mümkün olmadığını açıkladık. Bu konuda aklî burhanlarla elde edilebilecek birtakım genel bilgiler ve vahiy yoluyla ulaşan tavsif ve tanımlarla yetinmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. Daha önceki dersimizde ahiret dünyasına akıl penceresinden baktık ve aklî delillerin bu dünya hakkında ortaya koyabildiği bazı genel özellikleri inceledik, bu bahsimizde ise Kur'ân penceresinden ahirete bakacak ve Kur'ân'ın ahireti nasıl tavsif edip tanımladığını aktarmaya çalışacağız.

Ahiret dünyasının tavsifi konusunda Kur'ân'da geçen bazı ifadeler paralel ve benzer terimler izlenimi verebilir ve bu tarif ve tanımlamaların zihnimizde yarattığı tasavvur, ahiret dünyasının gerçeğinin tıpatıp kendisi olmayabilir; ancak bunun ifade ve beyandan değil, bizim idrakimizin kısıtlılığından kaynaklanan bir kusur olduğu unutulmamalıdır. Nitekim insan zihninin yapı ve özelliklerine uygun şekilde bu gerçekleri en mükemmel yollarla tarif ve tavsif edebilecek terim ve ifadelerin, Kur'ân'daki terim ve ifadeler olduğunda kuşku yoktur. Kur'-ân'ın beyanları ahiretin ön hazırlıkları ve başlangıçlarını da içerdiğinden, bahsimize insanın ölümüyle başlıyoruz:


Bütün İnsanlar Ölecektir


Kur'ân-ı Kerim bütün insanların, hatta bütün canlıların öleceğini ve bu dünyada hiç kimsenin ebediyen yaşamayacağını vurgulayarak şöyle buyurmaktadır:

Yeryüzündeki her şey yok olucudur. [1]

Her nefis, ölümü tadıcıdır. [2]

Bir başka ayette de, Hz. Resulullah'a (s.a.a) hitaben şöyle buyrulur:

Gerçek şu ki, sen de öleceksin, onlar da ölecektir. [3]

Senden önce hiç bir insana ölümsüzlüğü vermedik, şimdi, sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacak? [4]

Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi ölüm, yeryüzünde yaşayan bütün canlılar için geçerli olan ve kesinlikle istisnası bulunmayan genel bir kanundur.

 

[1]- Rahman, 26.



[2]- Âl-i İmrân, 185; Enbiyâ, 35.

[3]- Zümer, 30.

[4]- Enbiyâ, 34.


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin