BiRİNCİ oturum açılma Saati: başkan: Şükrü koçOĞlu o başkan



Yüklə 152,59 Kb.
səhifə2/4
tarix03.01.2019
ölçüsü152,59 Kb.
#89443
1   2   3   4

BAŞKAN – Konut Müsteşarımız Sayın Emin Haluk Ayhan Bey de, Sayın Bakanımızın izah ettiği konularda teknik bir iki detay vermek istiyor. Daha sonra bu konuyla ilgili soru-cevaplarınızı bekliyoruz. Yalnız ben şimdiden Sayın Bakan’a bir soru yöneltmek istiyorum. İran gezisinden bu haftabaşı dönen Sayın Bakan’ım, sektörümüzle ilgili aldığı iyi haberleri bizimle paylaşabilirler mi acaba? Kendilerini sabırsızlıkla bekliyoruz ancak öncesinde, izin verirseniz, Sayın Müsteşarı konuşmaya davet ediyorum.

EMİN HALUK AYHAN (Konut Müsteşarı) – Sayın Bakanım, muhterem İNTES mensupları, değerli mesai arkadaşlarım, saygıdeğer basın mensupları... Daha önce sizleri yeni kurulan Müsteşarlığımız, bağlı kuruluş olan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı faaliyetleri hakkında bilgilendirmiştik. Bugün burada yapacağımız toplantıda, sizlerin sorularınıza cevap vereceğiz. Ancak, başlangıçta birkaç hususu belirtmek istiyorum.

Konut meselesine makro bir bakış açısı getirecek bir çalışmaya ihtiyaç var. Bu yaklaşımla, konut yapımında talep ve ihtiyaç dikkate alınmış olacaktır. Biz ancak bu taleple ihtiyacı örtüştürecek bir çalışmayı ortaya çıkarabilirsek başarılı olabiliriz. Bu nedenle, makro anlamda konut politikasını sizlerle, diğer sivil toplum örgütleriyle, üniversitelerle görüşerek bir yaklaşım ortaya koymamız lazım. Bu konuya ilişkin yapılan çalışmalar sınırlı düzeydedir. Sınırlı düzeydeki çalışmalara dayanılarak yürütülen etütler, konut talebinin gerçekçi bir şekilde tahminini güçleştirmekte ve farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Sözünü ettiğim çalışmalarla konut politikalarının geliştirilmesine imkân sağlayacak bir veri tabanı hazırlanabilecektir. Bu husus, tamamen nicelikseldir; niteliksel boyutunun da ciddî bir şekilde ele alınması gereklidir. Teşkilat Kanunumuzda arsa ve konut üretimi konusunda genel politikaların belirlenmesi görevi Konut Yüksek Kurulu’na verilmiştir. Dolayısıyla, böyle bir çalışmanın yapılması gereğini, gerek hukuksal gerekse teknik açıdan zorunlu buluyoruz.

Bir başka konu da, valiliklerle olan temasımız. Müsteşarlığımız tarafından yazılan yazıyla, bu konuda ihtiyaçları belirlemek için bütün valiliklerle temas kurduk. Kısmen de olsa belediyelerden sonuçlar gelmeye başladı. Sonraki aşamalarda data wase oluşturup bu bilgileri de kamuoyu yoluyla paylaşmak ve değerlendirmek istiyoruz.

Sizinle paylaşmak istediğimiz diğer bir konu da, sektörel plan hedeflerini dikkate alarak arsa üretim alanlarının belirlenmesi hususudur. Bu konu, detaylı bir çalışma gerektirdiğinden, münferit talepler konusunda hasıl olmuş ihtiyaçlar Arsa Ofisi’nce karşılanmaya çalışılacaktır. Bu hususun da makro anlamda, plan hedefleri doğrultusunda ele alınacak olması önemlidir. Böyle kapsamlı bir konunun tamamlanmasının ise zaman alacağı bir gerçektir.

Konut Yüksek Kurulu’nun kararlarıyla sektörel bazdaki yatırımlar ve kamu ihtiyaçları için kamulaştırma, bedelli veya bedelsiz, vadeli veya vadesiz olarak gayrimenkul temini imkânı ortaya çıkmıştır. Bu konudaki çalışmalarımız da devam etmektedir.

Bu arada, sektör hakkındaki görüşlerimi kısaca ifade etmekte yarar görüyorum. Hepimizin bildiği gibi, konut yapımında üç temel konu önem kazanmaktadır. Bunlar finansman, arsa ve teknoloji olarak sıralanabilir. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum itibariyle, mevcut konunun nakit finansman desteği, diğer bir deyişle sübvansiyon sağlaması mümkün gözükmüyor. Ekonomide ve sektördeki aktörlerin ileriyi görebilmeleri finansman temini açısından son derece önemlidir. Bunun için, Toplu Konut İdaresi, mevcut projelere devam eden kredi tahsisini sürdürmektedir. Finansman için ipoteğe dayalı menkul kıymet ihracı için çalışmaktayız. Ayrıca, son düzenlemeyle, Arsa Ofisi’nin sermayesini artırma imkânı hukuken ortaya çıkmıştır. Toplu Konut İdaresi, mevcut ekonomik konjonktürde nakit akışını sıkışmadan sürdürebilmektedir. Gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklinde organize alanlarda daha önemli imkânların sunulmasının üzerinde de çalışmaktayız. Diğer yandan da, sektörde kurumsallaşmış bir yapı arzu ediyoruz. İNTES gibi bu yapıyı sağlamış bir organizasyonun mensupları arasında kurumsallaşmanın öneminden bahsetmek biraz yersiz ancak, biz de kamu kuruluşları olarak daha kurulurken bu yapının oluşması yönünde bir adımı atacağımızı ifade etmek istiyorum.

Arsa hususu ise, konut yapımındaki önemli unsurlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Düzenli, imar planları hazır, altyapısı tamamlanmış arsalar üretmek, Müsteşarlığımızın ve bağlı kuruluşlarımızın ortak amacıdır. Böyle bir çalışmanın sonunda, hem plan konusunda ortaya çıkan problemleri çözmüş, hem de finansman açısından birtakım kolaylıklar sağlamış olacağız. Temmuz 2001’de yayımlanan Müsteşarlık Yasa’mızda oluşturulan Konut Yüksek Kurulu ile arsaları bedelsiz, diğer bir deyişle, düşük maliyetle elde etmemiz mümkün olacaktır. Dolayısıyla, inşaat maliyetleri içinde önemli bir yer tutan arsa maliyeti, özellikle günümüz konjonktüründe maliyetlerin daha aşağı çekilmesinde önemli bir faktör olacaktır.

Teknoloji hususuna gelince: Bu konuda sizler, İNTES mensupları olarak gerekli birikim ve tecrübeye sahipsiniz. Ülkemizde her türlü konut ve altyapı tesislerini en sofistike projelerle, en modern şekilde yapabilecek noktada olduğunuzu hepimiz biliyoruz.

Sayın Bakanım ve değerli katılımcılar! Metropoliten alanlarda demografik ve ekonomik baskıyı, yeni kurulacak altyapılı bölge merkezlerine uzun vadeli bir planlama çerçevesinde aktarmak, çarpık kentleşmeyi önlemek ve bu gelişmeye maruz kalan alanların rehabilite edilmesine imkân vermek ve gecekondulaşmayı önlemek gerekmektedir. İnsanların yaşam ortamlarının, barınma şartlarının ve yaşadıkları kentlerin düzenli, çevreyle uyumlu, sağlıklı, güvenli ve adil koşullarda olmasını sağlamak için birçok karar, yönetenler ve yönetilenlerce ortaklaşa alınmaktadır. Bunun sonucu olarak, yerleşme politikalarında geleneksel modeller sorgulanmakta, yenilikçi planlama yaklaşımları üzerinde durulmakta, konut politikaları yeniden gözden geçirilmekte, kentsel gelişmelerin ve kentlerin mevcut sorunlarının çözümünde toplumsal ihtiyaçlar ve yaşam çevresi arasında sıkı bir ilişki kurulmaktadır. Bu nedenle, sivil toplum örgütü olarak, İNTES mensuplarıyla görüşlerimizi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Bunun ilk göstergesi olarak da, burada bu protokolü imzalayacağım.

BAŞKAN - Sayın Bakan’ın ve Sayın Müsteşar’ın izah ettiği konuda soru sormak isteyen değerli misafirimiz varsa rica ediyorum.

Ayrıca, ben ilk soruyu Sayın Bakan’a yöneltmiş, İran ile ilgili bize burada bilgi aktarmasını rica etmiştim. Ayrıca, bana göre çok çarpıcı bir konu daha var. Özellikle Sayın Müsteşar’dan, piyasaya nerelerde, hangi arsaları bu formülle arz ettiklerini sormak istiyorum. Benim bildiğim kadarıyla Paşaköy’de, Beynam’da, Afyon’da var. Başka nerelerde çıkacak? Çünkü, bildiğiniz gibi devlet para veremiyor, konut yapımı sadece hasılat paylaşımı tarzında değil. Artık Toplu Konut İdaresi de parayla konut yaptırmayacak. Peki ne olacak? Parası olmadığı için aynî olarak, arsayı mı verecek? Ama benim bildiğim kadarıyla arsayı verecek olan, müteahhit, sanayici, kooperatif olabilir. (Eğer eksiğim varsa lütfen düzeltin) Yatırım bittikten sonra, bu arsanın bedeli çok uzun vadede ödenecek. Yani, bu yatırımcılar için çok cazip bir konu. Dikkatlerinize sunmak için özellikle vurguladım.

Sayın Bakanım, İran gezinizi rica ediyorum.

DEVLET BAKANI FARUK BAL – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İran, Türkiye ile mukayese edildiği zaman, inşaat teknolojisi ve inşaat işleminin başlayıp bitirilmesi noktasına kadar iş organizasyonu yönünde Türkiye'ye göre biraz daha geride bir ülke. İran, ilk 5 yıl içerisinde, kendi ifadelerine göre, 3,5 milyon konuta ihtiyaç duymaktadır. Aynı zamanda, Orta Asya ülkelerine, Afganistan ve Pakistan’a da açılış yolu üzerindedir. İran’ın iskân ve şehircilikten sorumlu Sayın Bakanı ile New York’ta HATİBAT toplantısında işbirliği yapma kararını almıştık. O çerçeve içerisinde, geçtiğimiz hafta inşaat sektörünün değerli temsilcileri ile birlikte İran’a ziyarete gittik. Orada anladık ki, üçüncü ülkelere de açılım konusunda İran’ın stratejik bir özelliği bulunmaktadır. İnşaat malzemelerinin yapılabileceği, inşa edilebileceği, üretilebileceği Afganistan’a geçiş yolu üzerinde bulunması ve en yakın ülke olması nedeniyle de İran’ın birçok avantajı var. İran’daki temaslarımız sırasında, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı (yani bizim ülkemizdeki yapıya göre Başbakan düzeyindeki yetkili) ile, Ticaret Bakanı ile, İskân ve Şehircilik Bakanı ile, Ulaştırma Bakanı ile ve Meclis İkinci Başkanı Sayın Hatemi’nin kardeşiyle görüştük. Elde ettiğimiz netice o ki, İran ile ciddî ve verimli bir işbirliği yapılabilecektir. Bu konuda özel sektörümüz bizden biraz daha aktif ve hızlı davranmış ve muhatabı olan İran İnşaatçılar Sendikası’nın yetkilileriyle bir işbirliği protokolü imzalamışlardır. Türkiye ile işbirliği yapma arzusunda olan İran’la, ortadaki ekonomik gerekçeler sonucunda, yakın bir zaman içerisinde ve süratle gelişebilecek bir işbirliği oluşturma ihtiyacımız ortaya çıkmıştır. Her iki taraftan da oluşturulan olumlu yaklaşımlar neticesinde, inşaat sanayicilerimiz çok ciddî teşebbüslerde bulunmuşlardır. Orada aşağı yukarı üç gün kaldık ve bu üç günün 13-14 saatini toplantılarla geçirdiler. Ben burada, bize refakat eden İNTES'in değerli yöneticilerine, yaptıkları verimli çalışmalardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Sanıyorum bu işbirliği, bir taraftan İran’daki 3,5 milyon konut açığına Türkiye'nin uluslararası tecrübesinden ve inşaat teknolojisinden yararlanma imkânını getirmiştir. Tabii, bu yararın, Türk müteşebbis heyetinin kabiliyetiyle mütenasip olacağı değerlendirilmektedir. Buradan da hareketle, Afganistan’da, Tacikistan’da ve Orta Asya ülkelerinde de ortak işbirliği yapmak mümkün olabilecektir diye değerlendiriyorum.

Tokyo’da yapılan toplantı da, orada ciddî bir pazarın varlığını ortaya koymaktadır. 3,5 milyar dolarlık bir havuz hazırlanmıştır ve bu havuzdan sizlerin istifade ettirilmesi bizim en büyük hedefimizdir. Bu yönde yapılacak her türlü teşebbüste inşaat sanayicilerimizle birlikte hareket edeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan’ım.

İran ile yapılan bu işbirliği protokolü Sayın Bakanımızın sayesinde olduğu için, kendilerine ayrıca ve tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, bu işbirliği protokolünün, İran ile İNTES arasında yapıldığını da bilgilerinize arz ediyorum.

Buyurun Sayın Özdemir.

NİHAT ÖZDEMİR – Sayın Bakanım, size konuttan ziyade, Türkiye'nin genel politikalarıyla ilgili bir sorum olacak. Bu soruyu size tevcih etmemin sebebi, gördüğüm kadarıyla Bakanlar Kurulunda Toplu Konuttan veya konut sektöründen sorumlu koordinasyon bakanı ve ayrıca bir hukukçu olarak bu görevi başarıyla yapmaktasınız. Biraz evvelki konuşmanızda “Bir Konut Üst Kurulu kurulacak” diye bir ifade kullandınız. Ben şimdi bu sorumu biraz daha genişleteceğim.

Hatırlayabildiğim kadarıyla, son iki yılda Türkiye'de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu, Rekabet Kurulu, Enerji Üst Kurulu, Şeker Üst Kurulu, Konut Üst Kurulu, Kamu İhale Kurulu, Tütün Üst Kurulu, Radyo Televizyon Üst Kurulu, Telekom Üst Kurulu ve en son kurulan Akreditasyon Üst Kurulu gibi birçok kurul kurulmuştur. Bütün bunları incelediğimizde, hepsi ağırlıklı olarak devlet tarafından temsil edilmektedir.

Biz büyük mücadeleler vererek, Kamu İhale Kurulu’nda ancak 2 üye bulundurabiliyoruz, geriye kalan 8 üye ise, yine devletin tayin etmiş olduğu arkadaşlarımızdır. Ancak, bu kurulların artık devletin tekelinden çıkıp, ağırlıkla özel sektör tarafından idare edileceği yönünde ifadeler var. Ben burada özellikle sizin bu konudaki fikirlerinizi almak istiyorum. Ayrıca bunların ileride büyük arpalıklar, büyük KİT’ler meydana getirerek, Türkiye'ye büyük masrafları olan devlet kuruluşları haline gelmelerinden korkuyorum.

Benim sorum budur, bu konuda cevabınızı bekliyorum.

Teşekkür ederim.

DEVLET BAKANI FARUK BAL - Aradaki farkı gösterdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Birinci olarak, bu Konut Üst Kurulu değil, Konut Yüksek Kurulu’dur. Diğer saydıklarınızdan farkı sadece isminde değil, bu kurulun üyelerinin bakanlardan oluşmasındadır. Bu bakanlar; Sayın Başbakanın başkanlığında Toplu Konut ve Arsa Ofisi ile Konut Müsteşarlığı’ndan sorumlu olan bendeniz, Millî Emlak Genel Müdürlüğü’nden Sayın Maliye Bakanı, Bayındırlık Bakanlığı’nın Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü’nden Sayın Bayındırlık Bakanı, Kadastro Genel Müdürü’nün üstündeki siyasî sorumlu, Sayın Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez. Ve gerektiğinde Konut Yüksek Kurulunun üyesi olacak ilgili bakanlar, Sayın Tarım Bakanı, Sayın İçişleri Bakanıdır.

Bu Kurul, siyasi bir mekanizma olduğundan, bahsettiğiniz kurullardan farklıdır. Bürokratik ve mevzuat engelini yenebilmek için, demokratik parlamenter sistemin en üst noktasında halkın adına devleti yöneten bakanlardan oluşmuştur. Dolayısıyla, diğer kurullardan farklıdır. O yöndeki eleştirilerinizi ben saygıyla karşılıyorum ama, benim size cevap verdiğim konu bununla ilgilidir. Bu durumun arpalıkla bir alakası yoktur. Bu bakanlara herhangi bir ücret ödenmemektedir. Bu bakanların burada bulunmasının sebebi, İstanbul-Paşaköy’de 5 milyon metrekare kamu arazisi çetenin, mafyanın veya gecekonducunun taarruzuna uğramış durumda olmasıdır. Bu araziyi kurtarabilmek için burayı arsa üretim alanı yapmaya karar verdik. Şimdi, Kurul bu kararı verdikten sonra, orada - farz edelim ki mera statüsünde arsa varsa- Tarım Bakanlığı’nın yetkilileri Bakanlarının emriyle, artık başka bir işleme hacet kalmaksızın, buranın mera statüsünden çıkarılması için çalışmaya başlıyor. Bakanı’nın talimatıyla Kadastro Genel Müdürlüğü de hemen buranın haritasını yapıyor. Millî Emlak Genel Müdürlüğü burayı derhal Arsa Ofisi’ne devretmek için çalışmalarını başlatıyor. Bayındırlık Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü kendi işini yapıyor. Arsa Ofisi de, burayı arsa olarak inşaat sektörüne sunmaya ya da finansman modelleri açısından değerlendirmeye başlıyor. Toplu Konut burada bir proje uygulayacaksa o çalışmayı yapıyor... Dolayısıyla, böylece yıllardır karşımıza çıkan engeller ortadan kaldırılmış oluyor. Bu Kurul, bu yönleriyle diğerlerinden farklı bir kuruludur.

Anlaşılabildi mi efendim?..

Peki, ben teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Bu izahatınız çok doğrudur ancak, Sayın Özdemir’in dediği, biraz konumuzun dışında olmakla beraber, “Diğer kurullara ne dersiniz?” idi. Kibarlığından konuyu uzatmamaya karar verdi. Tabiî ki bir Hükümet politikasıdır ama, hakikaten bu konuda ben de endişe ediyorum. Ama, bu kadar çok kurulla ülke daha iyi yerlere gidecektir; hükümetimizin mutlaka daha derin bildiği vardır diye düşünüyorum.

Buyurun Sayın Çağlayan.

ZAFER ÇAĞLAYAN – Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İNTES' in bu ilk toplantısında yeni yönetime başarılar diliyorum.

Aslında Sayın Başkan konuşmasında bazı konuları dile getirdi ama, kendisi benden birkaç noktayı ilave etmemi istedi.

Sayın Bakanım, izninizle birkaç noktada kendi görüşlerimi, Hükümetten beklentilerimizi, bir de yapılabilecekler hakkındaki fikirlerimizi size arz etmek istiyorum. Özellikle emlak vergisi konusunda, rayiçleri tespit edenlerin Türkiye'de yaşadıklarına ve Türkiye’yi tanıdıklarına inanmıyorum. Çünkü, tespit etmiş oldukları rakamların hepsi afaki, tutarsız ve hepsinin arasında ciddî şekilde dengesizlik var. Hele hele, özellikle inşaat piyasasını, müteahhitlik sektörünü nasıl katlederiz, nasıl bitiririz diye arayışta bulunsanız herhalde en önemli yollardan biri bu olurdu. Dolayısıyla, tespit edilen rakamların son derece yanlış olduğunu, gerçekleri yansıtmadığını ve hizmetini bile alamadığımız belediyelere kaynak aktarılmasına bir sanayici olarak, karşı olduğumu ifade etmek istiyorum. Neredeyse, iki dairesi olan bir insana, “Dairenin birini sat, sattığın parayla gel diğerinin vergisini öde” deniliyor. Üstüne üstlük, organize sanayi bölgelerini, sanayi sitelerini rant tesisleri gibi görmek, onları o şekilde değerlendirmek bence ayıpların en büyüğüdür. Düşünün ki, Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde 195 fabrika var. Buradaki fabrikaların yüzde 70’i, 1994 krizinde, yüzde 100 öz kaynakla yapılmış, insanlar teşvik bile almamışlardır. Şimdi burayı bir rant tesisi gibi düşünüp, organize sanayi bölgesindeki arsaya 200 milyon lira değer biçmişlerdir. İtiraz üzerine bu rakamı 120 milyon liraya düşürdüler. Ben kendi fabrikamın arsasını, tespit edenlere o rakamın altında satmaya hazırım şu anda. Bir de, dediğim gibi, burası bir sanayi sitesidir. Yani, siz buradaki üretim, yatırım, istihdam ve ihracata bakmak mecburiyetindesiniz. Oradaki her bir insanın istihdamı için, devletin üzerinden 100 milyarlık bir yük kaldırılmaktadır. Yani bu konuda yapılan iş son derece yanlıştır. Ayrıca, ekonomiyi bu kadar sıkıntıya sokanların bu konuya kayıtsız kalmasını tuhaf karşılıyorum. Bütün bunlar, inşaat sektörünün ve lokomotif sektör olarak kabul ettiğimiz müteahhitlik sektörünün ciddî bir şekilde gelişmesini engelleyecek tutum ve davranışlardır.

Sayın Başbakan’ın izah ettiği yöntem, zannediyorum ki, sadece iki kat artırılmış vergilerin normale indirilmesi yönündedir ama, bu yetmeyecektir. Mutlak surette burada yapılması gereken şey, rayiçlerin yeniden tespit edilmesidir. Aksi halde, insanlar vergilerini ödemekte zorlanacaklardır.

Sanayi siteleri zaten istihdamla, üretimle, ihracatla, katma değerle vergisini fazlasıyla ödemektedir. Bu birinci konu.

İkinci konu, biraz evvel bahsettiğiniz İran’la ilgili. Size bu konuda tekrar teşekkür ediyorum. Ancak benim burada bir endişem var. Biliyorsunuz, Afganistan’ın ve Pakistan’ın yeniden imarında, ülkeler, yaptıkları para yardımı nispetinde masada oyun kurucu olacaklardır. Benim korkum, burada Türkiye'nin de tribünde seyirci olmasıdır. Acaba, gerekli para buraya aktarılabilecek mi? Daha önemlisi, büyük başarılara imza atmış Türk müteahhitlik sektörü, orada iş almış olsa dahi, teminat mektubunu sorununu çözebilecek mi? Bu sorular benim aklımı karıştırmakta ve beni endişelendirmektedir. Biz maalesef her iş için son ana kadar bekliyoruz ve harekete geçtiğimizde, iş işten geçmiş oluyor. Umarım bu durum yine tekerrür etmeyecektir.

Bugün, özellikle yine değindiğim bir konu vardı. 31 Aralık’ta Hükümetle, sayın bakanlarla ve Sayın Başbakanla toplantılar yaptık ve Odalar Birliği, Ankara Sanayi Odası ve diğer odalarla bir mutabakat zaptı imzaladık. Bu mutabakat zaptı çerçevesinde de, ekonominin kötü idare edilişi ile yaşanmış olan sıkıntıdan ve krizden dolayı, bu teşviklerin bir yıl uzatılması konusu gündeme geldi. Bu mutabakatın üzerinden 23 gün geçmesine rağmen, getirilen yatırım malları, ara mallar, hammaddeleri gümrüklerde beklemektedir. Demoraj ödenmesine rağmen, karayoluyla gelen mallar 20 günü geçtiği için tekrar menşeine iade edilmeye başlanmıştır. Bunların iadesi yapılırken de, hem gümrük vergisi hem üretim hem istihdam kaybı oluşmuştur. Üstelik, 154 yabancı yatırım teşviği şu anda durduğu için, yabancı yatırım yapılmayacak noktaya gelinmiştir. Hükümetimizin tespit ettiği, mutabakat sağladığı ve bizim sizlerle kolay konuştuğumuz bu konular, maalesef orada engellenmektedir. Bunu hangi güç, nasıl engelliyor bilemiyorum ama, sürekli engelleniyor. Bakanlar Kurulundan yarım saatte imzayla çıkabilecek olan bir kararı, YPK’da 50 gün bekletmenin mantığını anlamak mümkün değil. Bu teşviği uzatma belgesinin 31 Aralık’tan evvel yapılması gerekirdi, maalesef yapılmadı.

Başka bir önemli konu da, belki müteahhitlerimizi ilgilendirecektir; ipoteklerin döviz bazında verilmesi noktasında bir mutabakat vardı. Ancak bu konuda da hiçbir şey yapılmamaktadır.. Ama üzülerek görüyorum ki, bizim oraya yazdığımız üretim ve reel sektörü canlandıracak 15-20 maddenin yanında, asıl yapılması gereken, biraz evvel bahsettiğim Afganistan durumu ile ilgili bankacılık sektörüyle ilgili teminatlar konusu ve teşvikle ilgili konular dururken, ne olduğunu, anlamakta zorluk çektiğim, bankacılıkla ilgili olan bir konu 10-15 günde Bakanlar Kurulu’nda ve Mecliste çok rahat hallolabiliyor.

Sizin iyi niyetinizden de hiçbir kuşkum yok. Bu konudaki yaklaşımınızı biliyorum. Lütfen bu konuları da Hükümette gündeme getiriniz ve bunun takipçisi olunuz. Aksi halde, çok büyük ivmeye, çok büyük potansiyele sahip ve geniş hinterlandı olan müteahhitlik sektörü, hem Türkiye'de hem de yurtdışında, zamanla eriyip gidecektir.

Yeni deyimiyle sanayici müteahhitlerimizin zaten büyük bir çoğunluğu Ankara Sanayi Odasının üyeleridir, ben de bundan her zaman gurur duyuyorum. O vesileyle ve üyelerimden aldığım cesaretle bu konuları size aktarayım istedim.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.



BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çağlayan.

Sayın Bakan, buyurun.



DEVLET BAKANI FARUK BAL – Çok teşekkür ediyorum efendim.

Emlak vergisi benim görev alanım değil fakat, son zamanlardaki tartışma nedeniyle ben de bu konuyla ilgilenmeye başladım. Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği gibi, bu yeniden değerlendirilecektir. O değerlendirme içerisinde genel manada vergiye bakışımız, devletin şu anda topladığı vergi mükellefinin kaçamayacağı, göçemeyeceği nitelikteki kesime yönelmektedir. Yani, telefonun varsa vergi vereceksin, tapun varsa vereceksin, araban varsa vereceksin, bunun dışındaki vergilendirilmemiş kesime yönelerek, onların da kayıt içine alınmasının bir yolunun bulunması lazım. Bunu Sayın Maliye Bakanımıza uygun bir zeminde izah ettik. ‘Katma Değer Vergisinde bir düzenleme yapılmalı ve oranları mümkün olduğu kadar aşağıya çekmelidir.’ dedik. Ancak, yakın bir gelecekte vergi gelirlerindeki düşüş, programı bozar gerekçesiyle kabul görmedi. Ama, nihai olarak benim düşüncem bu yöndedir.

Emlak vergisiyle ilgili olarak da, gayrimenkulü edinmek cazip hale gelmelidir. Gayrimenkul alımındaki mükellefiyetler insanı canından bezdirecek hale gelirse, kimse ne sizin ürettiklerinizi ne bizim üretmeye çalıştıklarımızı satın almak istemez. O bakımdan, ben yine burada konuşulan hususları Hükümet nezdinde dile getireceğim.

Teşvikle ilgili sizden daha öncede bize müracaat olmuştu. Gecikmenin varlığını biliyoruz ve bunu takip etmekteyiz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Buyurun Sayın Sever.



KADİR SEVER –Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum.

Kamu arazilerini satarken, bu konuda size bir de rapor arz etmiştik; ‘hiç olmazsa imar planlarını makro seviyede yapıp, bunu satın alanların ne amaçla aldıklarını saptayarak almalarını sağlayalım’ demiştik. Bu, Türkiye'nin bir ölçüde imar yapılaşmasının saptırılmasını önleyecek bir tedbirdir. Çünkü, bugün millet tarla olarak aldığı alanı, zorlayarak imara açtırıp, sonra da çok katlı binalar yapmaya çalışmaktadırlar. Tabiî, bu herkesin hakkıdır ama, bunun karşılığının ödemesi lazım. O bakımdan, kamu arazilerini satarken, en azından makro seviyede, imar planlarının yapılıp, satın alanların ne amaçla aldığını ve bundan ne gibi bir rant sağlayacaklarının bilincinde olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda bir tedbir alıyor musunuz?

Teşekkür ederim.

DEVLET BAKANI FARUK BAL – Kadir Bey’e, bir yaramızı deştiği için, teşekkür mü edeyim yoksa onunla üzüntümüzü mü paylaşayım bilemiyorum.

Şimdi, kamu arazilerinin satışı iki şekilde olmaktadır: Bir, Millî Emlak Genel Müdürlüğü, kamu arazilerinin aslî sahibi olarak bulunduğu hal üzerinden satışa çıkarmakta, ihaleyle yüksek fiyatı veren kişi almakta ve nasıl değerlendirecekse değerlendirmektedir. İki, Arsa Ofisi veya Konut Müsteşarlığı aracılığıyla planlı, projeli bir satış öngörülmektedir. Ben işin bu yönüyle ilgileniyorum. Sizin de göndermiş olduğunuz belge ufkumuzu açmıştır. Kamu arazilerinin sadece bir plana değil aynı zamanda projeye dayalı olarak satılması, bu araziler eğer konuta açılacak ise, muayyen bir tarihte, muayyen bir finansman ile desteklenen fizibıl bir proje gelmesi halinde, o projenin gerçekleşmesinden sonra ücretinin tahsil edilmesi ve taksitle alınması gibi, arsa bedelinin finansman aracı olarak kullanılması yönündeki fikirleri bizim çalışmalarımıza ışık tutmuştur. Bu bakımdan sizlere teşekkür ediyorum. Yani, bizim çalışmalarımız mutlaka bir hedefe yönelik, o hedef çerçevesi içerisinde, sanayi ise sanayi alanı, turizm ise turizm alanı, konutsa konut alanı ile ilgilidir. Nitekim, dün yapılan toplantıda Afyon’da iki önemli alan, iki ayrı amaca yönelik olarak, arsa üretim alanı olarak belirlenmiştir. Bunlardan bir tanesi, Demirçevre Köyü hududu içerisindeki yaklaşık 5 milyon metrekare alan, konut artı kaplıca turizmine yönelik tesis üretmek amacıyla konut alanı olarak belirlenmiştir. Sizin düşünceniz de bu yönde idi galiba değil mi?..

Yine, Afyon’da Susuz Beldesi içerisinde, 7 milyon metrekare alan sanayi amaçlı, arsa üretim alanı olarak belirlenmiştir. Onun da sebebi, yol kenarındaki mermercilere bir çekidüzen verip, bir alan içerisine onları oturtabilmek, çevre kirliliğini engelleyebilmektir.

Teşekkür ederim.



Yüklə 152,59 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin