Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə28/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   97

İSMAİL DOST


Sanıyorum bütün öğretmen çocukları, sizin gibi, radikal yargı yetisine yatkın oluyorlar. Organize, disiplin içinde, hep emir ve komuta sistemi geçerli. Halbuki yaşamın kurumları tam bunun tersine işler.

Herşeyi bileceksin ama münasibini yapacaksın. Bunun için kanunlar var ama hakimler de var. Yumurtadan yeni çıkmış civciv gibisin, çevrende bir kaos, bir karmakarışıklık görüyorsun, kendine görece yorum ve yargılara varmak istiyorsun, neyin ne kadarının size gerekli olduğunu bilemiyorsun, kanunun hazineleri içine düşmüş bir insan gibi sakin, kararsız ve obursun. İşte öz yaşam bu çizgide başlıyor. Gücümüz yettiği kadar bir ömür boyu gerekliliğine inandığımız zaman ve mesafelere uygun şeylerin seçimi gerekiyor. Yine bu çizgide akıl, eseme değişkenliğine ulaşıyor ve tutarlılıklar değer kazanıyor. Bir Atatürk'ü, İnönü'yü, bir Demirel'i, bir Mikelanj’ı, Renuar’ı, Wangok’u düşün, bunlar bu çizgiye sıradanlıkla gelmediler. Farklılıklarını yaratmak için, fayda çizgisinde çok emek verdiler, yoruldular, iyi veya kötü, isim veya eser bırakıp öldüler.

Yaşam böyledir, ölüm hep vardır, var olacaktır. Öyleyse var olmak için tutarlı bir felsefeni kuracaksın, karamsarlığa bilet kesmeyeceksin, olan herşey olmuştur, olacaklara kendini hazırlayacaksın. Bunun içinde nikbin olacak, yarınlara umutla bakacaksın.

Yaratılışın özünde hesap, geometri vardır, simetri vardır, rasgelelik körlüktür, sanatın körlüğe tahammülü yoktur. İyi gören, iyi ve içten duyan insan için sonsuz seçenekler vardır, ama akıl, göz nuru, alın teri, emek gerekli değişmezlerdir. Tarihe ve sanat tarihine bakarsan bunların yalın örneklerini görürsün. Senin adalet kanunu örneğini beğendim, bu uygulama şimdiye değin cisimler için vardı, hesaplanabilirliği de beraberinde idi. Siz bunu psikolojiye ilk uygulayan genç mucit olacaksınız, hesaplanabilirliğini de getirmek şartıyla.

Dünyadakini bilmiyorum, Türkiye'mizde sanat, artist mankenlerin elindedir, raslantılarla bir yerlere varılacağı umuduyla, boya boyayabildiğin kadar, hele bir de medyanız varsa keyfine doyum olmuyor

İsmail, yaratı hiç bir çağda kuralsız olmamıştır, olmayacaktır, bunu kafana iyice yerleştir.

Kaosa bak, galaksilere bak, yaratılışın kendisine bak, her yerde ince ince hesaplar dansediyor. İşin garibi, güzel dediğimiz herşey de bu evrensel kuralların çizgisindedir. Övünelim ki, tanrılar atalarımızı çok seviyorlarmış, bir takım kuramları onlara ilham etmişler. Öperim.

E. Aydın, 17Mayıs1993


NURİ BEY DOSTUM


Çok zaman varki hep hatırımdasın, Allah'tan bugün pekmezci geldi, sinekler havalandı. Şu sanat dediğimiz ucubenin meğer ne çok çeşidi varmış. Üç beş baldırıçıplağı peşine takan herkes siyasi, üç beş sanat çığırganının okeyini alan, her fırça kullanan sanatçı oldu. Ortalık öylesine toz duman ki, insanın kendini göstermesi zor oldu.

Nuri, ilk insandan buyana ortaya konan ve bizlere ulaşan bırakıtları müzelerde, rüprüdüksiyonlarda görüyoruz, topluca insanlık olarak ilk hayran olduğumuz şey alınteri, göz nuru, akıl oluyor. Öyle ki bu öge hiç değişmeyen ölçektir evrensellik için. Sanat bir raslantı olamaz, zaten ismi üzerinde bir raslantı. Yoğun düşünce, yoğun kaygı, us görünün kanatlarında, sanatın otağının önünden belki geçilebilir, yoksa yapılan herşey bir avuntu, bir moda olur. Bizler zor kazanılmış birer diploma aldık ve sanatın öncül elemanlarını yeni yetmelerimize ulaştırmak görevi ile maaşlandırıldık yıllarca, inanarak yeni yetmenin karşısında güya görev yaptık ama zaman zaman sanat nedir, ne değildir diye sormak gereksinimi duyuyoruz bu karambolda. Eğer bu sorgulamada, eğer ben yanıtımı veremiyorsam, bir yerlerde birşeyler ters gidiyor demektir.

Nuri, sergiler geziyordum, büyük başların beğenilerini görüyor, kendi beğenimle karşılaştırıyorum, neyin peşinde olduğunu anlayamıyorum. Bazen kirli bir tuval üzerinde kargacık, burgacık renk lekeleri, bazen boya kimyasından yoksun renk akıntıları arasında kurşun kalemle çizilmiş anlamsız figürler, boya çanağına düşmüş fasulye taneleri, ünlü sanat eserlerinden aktarılmış kötü kopyalar, sanat eseri kisvesinde karşınıza çıkıyor. Çağımızda evet herşey makroya doğru gidiyor, hüzmesel değişkenlik kaçınılmaz ama, o, sanat dediğimiz olay varya, o, sonsuza kadar mikroda yaşayacak, bunu bilesin.

Kanıma göre sanat bir kılcal olaydır. İmbiklerden süzüle süzüle mikroya gider, aksi düşünülemez.

Eğer çit dediğimiz herşey keçi olsaydı, dağ taş keçiye keserdi.

Bu neye benzer biliyor musun? Bayrak yarışına benzer, herkes kendi etabını, kendine uygun saniyelerde koşacak, değerlendirme yarışın sonundadır. Eğer öyle olmasaydı koca sanat tarihi bir avuç ustayla temsil edilir miydi!

Geliyorum, bunları size niye yazıyorum, biliyorum siz yazacak çok şeyi olduğu halde, buna sorumlu olduğu halde yazmayan birisiniz. Bense her fırsatta, her elektriklendiğimde birilerine yazmak isteyen birisiyim. Karşıma aldığım kişi ilgilensede ilgilenmesede, okusa da, okumasa da, bir nüshası benim dosyama girmiştir. İşte benim için gün içinde yapılmış en iyi işlerden birisi bu olacaktır. Öperim.

E. Aydın, 11Ekim1993



ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ RESİM BÖLÜMÜ

ÖĞRETİM ÜYESİ MUZAFFER TİRE'NİN RESİM

SERGİSİ ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ

2Şubat1988 Salı akşamı Adana Kültür Sitesinde bir resim sergisi izledik. Eserlerin tümü, Sanatta yeni bir soluk idi.

Bilindiği gibi sanat; uygar, bağımsız olması gereken bir olaydır. Çağlar içinde sanat, hiçbir zaman şimdiki kadar özgür olamamıştır. Geçtiğimiz çağlarda olduğu gibi halklar, inançları siyasetleri doğrultusunda, bugün sanatı yönlendirmeye çalışmıyorlar.

RESİM

Artık sanat bugün, sanat için yapılıyor. Sanat eseri yok artık, sanatçılar var.

Bilindiği üzere, görsel olaylar hep görecelidir. Böyle oluşu düşünülerek, daha önce asırlar boyu denenmiş, kurallaştırılmış sistemler, perspektiv, rakursi, modöle, altunoran, klorobüskür gibi kavramlar, yeniden ameliyat masasına yatırılmış, yeni sentezlere tabi tutulmuştur. Böylece eski kuram ve kavramların paralelinde veya dışında yeni, yepyeni yollara çıkılmıştır.

İnsan, içinde bulunduğu şartlar icabı, çevresinde bulunan eşya ve eşyaların değişik münasebetleri üzerinde, şartlanmış, psikolojik bir baskıya uğramıştır. Bu görecelik, 17.ci asra kadar bir zorunluluk, bir gereksinim idi. Fotoğraf icad edilip, hatıra konusu ona devredilince, artık sanatçı bir soluk aldı, silkindi, kendi asıl görevini aramaya başladı. Hem de aklın, mantığın sınırlarını zorlayarak insanın araştırmasına, onun duyu ve düşüncelerini delik deşik ederek, özün peşine düşüyor. Herşey buluş, yenilik için. Sanatçının yükü ve görevi, böylece ağırlaştıkça ağırlaşıyor. O da bundan yılmış değil. Bugün daha yürekli ve daha cesur.

Büyük üstat Goya, “O, elinde pergel, iletki, cetveli ile görkemli doğayı yaratırken ben oradaydım” dedi diye, engizisyondan az mı çekmişti. Koca usta Mikelanj, Ruziceza, ruzimahşer'i görülür düzeye getirmek için, az mı İblislerle boğuşmuştur? Hem de dinin, mistizmin paralelinde olmasına rağmen. Çağdaş sanat ve sanatçı, artık dizginlerini kendi eline almış, sanatın girdaplarında boğuşmakta, görülmezi görülür, duyulamazı duyulur etmek çabası vermektedir. Artık görünen onun için ölmüştür, yeni formlar, dokular, imajlar yakalamak durumundadır.

Picasso, MatisseJean Arp, Fernand Leger, Vilademir, Paul Clee görülenin ötesini anlamak, anlatmak için yaşadılar ve öldüler.

Villiam Carlos diyordu ki: “haydi yürü de yap, eylemlerin adını koy ve onları uygula kendin... İşte şimdi sanatçının tanrısal işlevi denilene girilmiş bulunuyorsun”. Ürkütücü sözleri bir yana bırakalım ve diyelim ki doğasın, eylem halinde. Bu bir eylem, hareket halinde bir süreçtir. Fiil ağır basıyor, yaratacaksın.

Sayın sanatçı Muzaffer Tire, bu anlamda güzel eserleriyle bizlere ışık tutmaktadır. Ancak renklerin kimyasal yapısı ve kalıcılığı için de bir çaba verseydi, zamana karşı da önlem almış olurdu.

E. Aydın


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin