ÇÖZÜm arama konferansi-vi 21. 01. 2003 o İntes başkani m. ŞÜKRÜ koçOĞLU


BAŞKAN – Buyurun Mehmet Bey. MEHMET GÜNEŞ



Yüklə 154,64 Kb.
səhifə3/3
tarix29.10.2017
ölçüsü154,64 Kb.
#21239
1   2   3

BAŞKAN – Buyurun Mehmet Bey.

MEHMET GÜNEŞ – Sayın Bakanım, şimdi bu yeni dönemde bakıldığında, aslında devlet tümüyle aslî görevine dönmesi gerekirken, devlet bu dönemde yine kendisi iş yapmaya başladı. Şimdi, bizim ellerimizde bir sürü işler var. Burada oturan insanların hepsinin kendisine göre makine parkları var, herkesin kendisine göre bir kadrosu var, teknik kadrosu var. Şimdi, devlet bu aslî görevini bırakmış; en genci 15 yaşında olan, hatta ve hatta Marshall yardımıyla gelip bugüne kadar parklarda bekleyen makinelerden ümit bekleyip, bunlarla ülkeyi kalkındıracağız. Bu, bence çok tutarsız bir durum. Yani, aklın, mantığın elvermeyecek iştir.

Şimdi, ben 1991’de bir iş aldım, benim bir oğlum oldu, şu anda oğlum Lise 1’e gidiyor ve benim işim daha yüzde 18’de.

Sayın Bakanım, biz birbirimize devlet olarak, bir defa halka inandırıcı ve samimi olmamız lazım. Şimdi, bu bölgeler, sizden makine isteyecek, bu bölgeler sizden teknik eleman isteyecek. E, devletin aslî görevi nerede kaldı?! Yani, devlet bu görevi bıraktı. Devlet şimdi gitmiş, tekrar bize bundan önce misli bitmiş, geçmişi bitmiş, yani komünizmin ve yahut da Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk döneminin kurulduğu öğretmenlik görevini yeniden bize yapmaya başlıyor. Bu yanlış bir şey. Ben bunu arz etmek istiyorum. Bizim makinelerimiz var, biz dünyanın her yerinde yarışacak güçte olan teknik elemanı olan ve potansiyeli olan müteahhit arkadaşlarız, işadamlarıyız. Bize destek vermeniz lazımken, bizlere güç vermeniz lazımken, siz tekrar, devletin durmuş makine parkı, ölmüş makine parkını “Ben bu ölülerle bu dirileri yürüteceğim” diyorsunuz. Yani, devlet olarak söylüyorsunuz, Hükümet olarak söylüyorsunuz. Ben şahsınızı kastetmek istemiyorum.

Efendim, benim şu önerim vardır: Bugün artık Arap devletleri bile bu sistemden vazgeçti, Rusya da vazgeçti. Lütfen bu işten vazgeçin; mevcutları yürütün. Bir defa yaşayanın peşinden koşun, öleni ne yapacaksınız ki! O makine parkları ölmüş. Ölüyü diriltmek olur mu?!

Bu konuda, belki arkadaşlarımız mustariptir, belki bunlar bunu açıklayamadılar ama, beni de bağışlayacağınıza inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Aslında bağışlanacak bir şey söylemediniz, gayet normal şeyler söylediniz; o bakımdan teşekkür ederim. Yalnız, isterseniz iki noktayı –eskilerin tabiriyle- tavzihte bulunayım, açıklığa kavuşturayım. Bunlardan bir tanesini şöyle izah edeyim: Mesela, Etibank’ı alalım; Etibank bana bağlı bir yer. Diyelim ki burası özelleştirilecek, özelleştirilene kadar bu yatan makineleri çalıştırmakta ne zarar var?

MEHMET GÜNEŞ – Çalışmıyorlar ki.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Çalışıyor, olur mu öyle şey, o kadar da değil. Biz neticede iş yapıyoruz, gözümüze mi inanalım... Bir de duyduklarımız var, gördüklerimiz var, bizzat da bu işi takip ediyoruz; bu bir.

İkinci olarak, bunu devlet yapmıyor, gene sizler yapıyorsunuz. Yani, işin içinde gene sizlere veriliyor bu işler. Yani, burada sadece atıl olan kaynaklar değerlendiriliyor. Yoksa, bugün o makineler çalışmıyor olsa, DSİ olsun, Etibank olsun, MTA olsun, Köy Hizmetleri... Bunlar hep hizmet yapıyorlar. Tabiî ki biz burada küçültmeyi düşünüyoruz, dediğiniz doğru. Ama küçültene kadar bunların çalışmasında ne mahzur var? Yatıyor zaten bunlar, maaşlarını alıyorlar. Siz bunları çalıştırmazsanız bu adamları ne yapacaksınız? Soruyorum size?..



MEHMET GÜNEŞ – Türkiye Elektrik Kurumunda elektrik paraları toplanmıyor, gidiyor elemanların hepsi...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Doğru, düzeltmeye çalışıyoruz onları.

MEHMET GÜNEŞ – Benim vilayetimde 1 milyon hektar sulanacak alan var, bütün her tarafta pompalar çalışıyor ve yüzde 67 elektrik kaçağı var; bu 80’e de çıkar, 90’a da çıkar. Neden çıkar? Bizim bu elemanlarımız yatıyor, biz bunların hepsini oraya aktaralım. Ondan sonra Sayın Bakanım, affedersiniz, şimdi bir tane Dodge Pikabı ele alalım, devletteki Dodge pikapların en küçüğü 1970-1975 modeldir. Bunların deposu 400 milyon liralık benzinle doluyor. Ben size yemin ediyorum, 400 milyon liraya onu satamazsınız, kendisini satamazsınız. Bir şoför ayda 2,5 milyar lira maaş alıyor, yani yan gelirli, giyinmesi, yani giydirilmiş maaşı 2,5 milyar liraya geliyor. Şimdi, bu pikabı siz 400 milyon liraya satamıyorsunuz ve 15 bin kilometre yol yaparken bu pikabın içerisine mühendis sabah binecek şoförüyle beraber, 400 milyona deposunu dolduracak, kendisi 400 milyon etmiyor. Ben bir pikabın hesabını yaptırdım bir defasında Köy Hizmetlerinde, 1 aylık sadece ve sadece -yakıtı hariç- 2 750 000 000 yıllık sadece lastik ve bakım gideri var.

Sayın Bakanım, biz dünyayla birleşmemiz lazım, dünyada bu sistem nasıl yapılıyorsa bizim de onu yapmamız lazım. Bir pikabın deposunu 300 milyona dolduracaksınız, pikabın kendisi 300 milyon etmeyecek ve bununla yol yapacaksınız. Bu inanılmaz.

Teşekkür ediyorum.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL

Ben teşekkür ediyorum; haklısınız, tabiî ki dedikleriniz prensip olarak doğru. Ama ben de size diyorum ki: O geçiş döneminde, geçene kadar bu kaynakları kullanalım.

İkinci noktaya da şunu söyleyeyim, biz mühendislikte bir kural biliyoruz, mühendisler ikna etmeye çalışmaz ispat eder. Neticede biz göreceğiz, siz de göreceksiniz, yani biz göreceğiz, siz dememe de lüzum yok. Hep beraber göreceğiz neticeyi.

Buyurun Sayın Başkan.



BAŞKAN – Ben bu noktada bir şey söylemek istiyorum Sayın Bakanım.

Tabiî ki ben de bu sistemi herkes gibi... Belki siz de öyle düşünüyorsunuz ama, Hükümetiniz bir karar almış, neticede bizim Hükümetimiz. Biz de sadece bildiğimiz mühendisçe doğruları söylemeye çalışıyoruz. Ancak, geçen siz de vardınız Sanayi Odasında. Sayın Başbakana sektörle ilgili bu konuyu söyleyecektim, benden evvel çıkan yine bir işadamı arkadaşımız –ben hazırun bilsin diye söylüyorum- Kayseri’de çok güzel emanet yol yapıldığını, arı gibi çalışıldığını, biliyorsunuz, gece gündüz çalışıldığını, “Ne güzel yaptınız ki bu işe başladınız” dedi. Ben de o maddeyi başka türlü izah ettim Sayın Başbakana hatırlarsınız. Yani, bizlerden de bunu görüp, ne güzel diyenler de var Sayın Mehmet Güneş. Yani, ben de senden farklı düşünmüyorum da, ama yani bir de Sayın Bakana da hak vermek lazım. Demek ki, bir yerde de olabiliyor; ama, bütün genelinde olacak mı olmayacak mı? Tartışılan konu bu yanılmıyorsam.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Bazen at binicisine göre kişniyor; anlatabildim mi?.. Deneyeceğiz bakalım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gürler.

MUSTAFA GÜRLER – Sayın Bakanım, konuşmanızda çok kısa değindiniz, Türkiye'de elektrik şebekesindeki kayıplar yüzde 23-24’ler mertebesinde. Bunların yüzde 3’ü dünya standartlarında iletim şebekesinde ve hiçbir problem yok. Geri kalan yüzde 20’lik kısım dağıtım şebekelerinden kaynaklanıyor. Bunların da kaçak diye tabir edilen, parası toplanamayan enerjiyi yüzde 10 kabul edersek, geriye kalan yüzde 10 kayıptır. Yani, hatlarda meydana gelen ısınmadan dolayı kayıptır. Bu kayıpların önlenmesi de -bilebildiğim başka bir yöntem yok- şebekelerin yenilenmesini gerektirir, yani yatırımla ilgili bir durumdur. Her yıl TEDAŞ'ta ortalama şehir şebekelerine 200 milyon dolar civarında yatırım yapılırdı. Bu sene aynı rakam gene var. Fakat bu rakamın yarısının şu anda hiç ihalesi bile olmayan, sadece ihalesi öngörülen ve kaybı önlemekte doğrudan etkisi olmayan, sadece veri toplamak amaçlı olan bir skala sistemine ayrıldığını duyuyoruz. Bu, eğer yatırımlara öncelik verilmeyecekse veya böyle bir politika varsa, bu kayıp kaçağı nasıl önlemeyi planlıyorsunuz? Bu konuda bir acil eylem planınız var mı?

Ayrıca, bu kayıplar, en azından yüzde 10’u, 124 milyar kilovat saat sunulan enerjiyi düşünürsek, yılda 12 milyar kilovat saat eder, bu da Atatürk ile Karakaya Barajı toplamıdır. Bunu nasıl önlemeyi planlıyorsunuz? Bu konuda görüşlerinizi rica ediyorum.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Hemen tek kelimeyle söyleyeyim, özelleştirmeyle. Şimdi, özelleştirmeyle bunları mutlaka özel şirketlere devredeceğiz. Bununla ilgili çalışmaları yapacağız, fakat tam anlamıyla birbirine girmiş bir yapıyla karşılaştık. Bu zaten biliniyor...

(Kaset 4/A)

... kim taliplisiyse eski taliplerine verir, fakat öyle bir hukukî altyapımız var ki bizim, tamamen bir kördüğüme girmiş. Şimdi, bir yanda bunu çözmeye çalışıyoruz, bir yandan haklı olarak belki bazılarının tahkimleriyle karşı karşıya kalacağız. Yani, değişik bir değnek bu elimizdeki. Dolayısıyla şimdi bunun çözülmesine gayret ediyoruz. Bütün yaptığımız şey bu. Yani, yapacağımız tek şey, özelleştirmedir. Bununla ilgili şimdi yeni bir bölge ayarlamasına giriyoruz ve süratli bir şekilde bunları özelleştireceğiz. Tek yapacağımız şey bu. Yoksa, dediğiniz doğru, skalayla filan olacak şey değil.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Yine, tarım ve enerjiyle –konumuzun dışında olmamak kaydıyla- ilgili soruları alabiliriz...

Buyurun Sayın Balkır.

PANKUT BALKIR – Sayın Bakanım, benim sorum, yap-işlet-devret projeleriyle ilgili olacak; çok değinildi.

Basından öğrendiğimize göre, Bakanlık, Hazine ve EPDK arasında bir protokol imzalanarak, yaklaşık 30 adet, ki genellikle hidrolik ağırlıklı projeler olmak üzere, iptali söz konusuymuş. Bu acaba doğru mu? Eğer doğruysa, her bir projenin özelliğine göre, sizin deyiminizle karşılıklı bazı jestler aranacak ve özel görüşmeler yapılacak mı? Bu konuya açıklık getirirseniz memnun olurum.

Teşekkür ederim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Şimdi, o bahsettiğiniz şeyi teyit etmeyeyim müsaade ederseniz; ancak şunu söyleyeyim: 5 bin megavata yakın 280 tane müracaat var. Bunların hiçbiri Hazine garantisi istemiyor ve aynı zamanda da elektrik satış garantisi istemiyor. Şimdi, böyle bir ortamda “Elektrik fazlalığı var” diyen arkadaşlarımız bu noktada farklı bir düşünce içindeler. Böyle bir görüş var. Ve bunların içinde, biraz önce kafa olarak geçtiğim paraflanmış, imzalanmış, kararlaştırılmış, seçilmiş filan böyle değişik kavramlar altında ele alan, Danıştay’dan, vesaireden geri dönmüş, hâlâ tartışmalı olan gruplar var. Şimdi, biz bunları gözden geçiriyoruz. Çünkü bu aynı zamanda bizim müteşebbisimizin kararlaştırarak ortaya çıkardığı, büyük bir cesaretle yapmak istediği çalışmalar ve iyi de başlamış bu çalışmalar. Fakat, daha sonra değişik şekillerle bunlar hukukî bir sürece girmiş. Bu süreç, giderek daha da karmaşıklaşmış. Şimdi, biz bunu bir yandan çözmeye çalışıyoruz, bunların içinden belki karşılıklı görüşerek bazılarıyla farklı bir zeminde görüşebileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü neticede bunlar muhtemelen yeni yapacağımız bir yatırımda da gene muhatap olarak karşımıza çıkacak. Dolayısıyla bunun etüdü içindeyiz şu anda, anlatabildim mi? Yani, onun üzerinde çalışıyoruz.

BAŞKAN – Mustafa Bey, buyurun.

MUSTAFA . . . – Sayın Bakanım, daha önce Ar-Ge çalışmalarında bulunduğunuz için size sormak istiyorum. Mühim olan gelir getirici birtakım çalışmaların hızlandırılması; kaynaklar belli, kaynak belli olunca projelere verilecek para da belli. 2003 yılı hepimiz için çok zor ve hakikaten çok sıkıntılı bir yıl olacak. Dış kredili işlerin sonucu belli değil, ne olacağı belli değil. Şantiyeleri sıfırlayacak mıyız?.. Yani, önümüzde büyük bir karanlık tablo var. Acaba, Hükümetiniz gelir getirici çalışmalar, devlet arazilerine yapılmış gecekondularla ilgili çalışmalar, imar affı, vesaire gibi çalışmalardan önemli bir kaynak girişi yapıp da bize acaba bir zamanlama veya bir şey verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Gerçekten, Hazine arazileri dahil olmak üzere, bütün kaynakları nasıl harekete geçireceğimizin etüdü içindeyiz ve şu anda faiz dışı fazlayı da hepimiz benimsediğimiz için buradaki disiplinden vazgeçmek istemiyoruz. Bu piyasa disiplini, bizim son derece üzerine titrediğimiz ve ciddî olarak tuttuğumuz bir hedef, bundan vazgeçmeyeceğiz. Bunun çevre şartı olarak, boundry condıtıon dediğimiz şartı oluşturuyoruz. Bunun için de bütün kaynakları ekonomiye katmayı düşünüyoruz; kaçak yapılar, arazi, kamuya ait araziler, yollar, aklınıza ne geliyorsa, diğerlerini saymak istemiyorum, çünkü bazılarını söylersem gereksiz spekülasyona sebep olabilir. Çünkü, her söyleyeceğimiz söz bir yere dokunacaktır. Çünkü bazı şeyler söylenmez yapılır, biz bazı şeyleri söylemeden yapacağız. Bunun çalışması içindeyiz. Burada ekonomiyle ilgili hedeflerden vazgeçmeden bunu yapacağız ve kesinlikle karanlık olmayan -siz öyle bahsettiniz- bir gelecek var ve şu andaki şartlarımız da iyidir. Yani, öyle bizi korkutacak filan bir durum yok, gayet iyiye giden, trendi olumlu giden bir yapı içindeyiz. Bunun da ötesinde, inancımız var, yani bunu yapacağız.

BAŞKAN – Ben, Sayın Bakanımıza, bize iki saate varan bir vakit ayırdı, çok teşekkür ediyorum. Sektörümüz 2003’ü iyi görmüyor, biz tek parti iktidarı oldu diye çok mutlu ve çok umutlandık. Bu umudumuz umarım devam eder, 2003’ü parasız geçirmeyiz. En azından 2002’den kötü olmayız.

Sayın Bakanım, izninizle bugünün anısına size mütevazı plaketimizi takdim etmek istiyoruz...



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Ben de hepinize tekrar teşekkür ediyorum, saygılar.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Değerli arkadaşlar, toplantımız burada sona ermiştir.



------o------
Yüklə 154,64 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin