ÇÖZÜm arama konferansi-vi 21. 01. 2003 o İntes başkani m. ŞÜKRÜ koçOĞLU



Yüklə 154,64 Kb.
səhifə2/3
tarix29.10.2017
ölçüsü154,64 Kb.
#21239
1   2   3

BAŞKAN – Sayın Bakanımıza, bu açıklamalarından dolayı teşekkürlerimi ve şükranlarımızı arz ediyorum ve Sayın Bakanımın teknisyen ruhlu birisi olduğunu bildiğim için, affına sığınarak, açılış konuşmasında söylemediğim, hem bir Türk vatandaşı olarak hem de sektörümüz adına söylemem gereken önemli bir noktayı söylemek istiyorum. Bu da şu: Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi, yetişmiş elemanı bulmak çok zor. Yani, biz özel sektör olarak bile zor buluyoruz. Devlet sektörünün, kamunun, yetişmiş personeli bu maaşlarla bulmasına imkân yok. Dolayısıyla şu anda devletin elinde artık çok azalmış olan yetişmiş, uzmanlaşmış personeli tutmanızı önemli. Bu özellikle Enerji Bakanlığı için çok önemli, işte DSİ, TPAO, diğer kuruluşlar... Enerji Bakanlığı galiba en fazla genel müdürlüğe sahip bir Bakanlık. Böyle yetişmiş personelin devamında çok büyük fayda görüyoruz ülkemiz için. Bunu da biz işadamı olarak isterseniz şöyle izah edin: Her yeni gelene bir şey izah etmek bizim çok kaybımız oluyor. Biliyorsunuz, Sayın Başbakan da söylemişti, çok güzel bir tespit, “Yolsuzluk, illa para çalmak değildir, vazifesini geç yapan veya ağır yapan, yapmayan da benim gözümde yolsuzluk yapmış oluyor, hırsızlık yapmış oluyor” dedi. Bunu da üzerine ilave ederek söylüyorum –affınıza sığınarak söylüyorum- lütfen yetişmiş kadro zaten o kadar zor bulunuyor ki, devlette kalmasında fayda var. Yani, yetişmiş kadroyu zaten özel sektör hemen pat diye kapıyor, ama o zaman devlette bir şey kalmıyor. Onun için, biraz da devletimizde kalsın; bunu arz ettim Sayın Bakan.

Sayın konuklarımız, Sayın Bakanımıza öncelikle üyelerimizden ve basın mensuplarından soru sormak isteyen varsa buyursun...

Buyurun Sayın Kılıçbay.

ERCÜMENT KILIÇBAY – Sayın Bakanım, bu açıklamalardan sonra bizim büyük bir ödenek sıkıntısı ve sermaye sıkıntısı içinde olduğunuz anlaşılıyor. Ama bunu gidermek için yabancı sermaye ile ilgili yasal çalışmalarınız ne durumda? Bu, aşağı yukarı dört beş senedir söyleniyor: “Yabancı sermayeyi teşvik edeceğiz” diye; ama hiçbir şey çıkmıyor. Yabancı sermayeyi teşvik, bana göre, burada önümüzde olan sıkıntıların çözümünün anahtarı gibi gözüküyor. Bu itibarla bu konuda ne yaptığınızı merak ediyorum.

Çok teşekkür ederim.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜLER – Şimdi, yabancı sermaye, gerçekten bizim son derece önem verdiğimiz bir nokta. Bununla ilgili olarak ciddî bir çalışma içindeyiz. Bunun önce bir zemininin oluşturulduğunu söyleyeyim. Biliyorsunuz, önce yabancı sermaye istikrar arar. Bu siyasî istikrarı, en azından biz, bu seçimlerden sonra oluşturduk. Bu birinci unsurdu. Hükümet kuruldu, yani tek partili, koalisyonsuz bir Hükümet kuruldu; bu ikinci noktadır. Şimdi, bundan sonra yapılacak şey, onunla ilgili olarak mevzuatın sadeleştirilmesidir ve gerekli hukukî zeminin oluşturulmasıdır. Burada güven unsuru önemli bir noktadır. Burada da hukukî güven, malî güven, siyasî güven ve ekonomik güven oluşturulmalıdır. Bununla ilgili yapı büyük ölçüde şekillenmiş vaziyette, vergilerin durumu önemli. Bu çalışmalar hızlı bir şekilde yapılıyor. Burada bürokrasinin sadeleştirilmesi var; çünkü en çok şikâyet ettikleri nokta, işlemlerin uzun zaman alışı. Bu, sadece yabancı sermaye için değil, yerli sermaye için de geçerli. Yani, biz buradaki gereksiz basamakları kaldırıyoruz ve bu çalışmalar büyük ölçüde yürüyor ve sonuca doğru yaklaşıyor.

Ayrıca, gerek Genel Başkanımızın gerekse Hükümet üyelerimizin yaptıkları yurt dışı gezilerde son derece -bu kelimeyi özellikle seçiyorum- olumlu, ümit verici, cesaret verici gelişmeler var. Bu görüşmeler bizi heyecanlandırıyor. Tahmin edemeyeceğiniz büyüklükteki firmalar çok ciddî ilişkiler kurmak istiyorlar şu anda Hükümetimizle ve Türkiye ile. Bunu gerçekleştirmek bize çok heyecan veriyor, bu çalışmaları sürdürüyoruz. Yani, yakın bir gelecekte –bu ay mertebesindedir- bunların zaten yansımalarını göreceksiniz.



ERCÜMEN KILIÇBAY – Affedersiniz, enflasyon maliyeti ile ilgili...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜLER – Evet, o çok önemli. O, biraz önce bahsettiğim ve kapalı geçtiğim noktaydı. Enflasyon muhasebesi şu anda Maliye Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı bir nokta. Zaten yabancı sermayenin de istikrardan sonra budur. Zaten istikrarla enflasyon bir yerde birbirinin fonksiyonu olan iki kavram. Dolayısıyla bununla ilgili çalışmamamız da yürüyor, çünkü bu yabancı sermayeyi -yerli sermayeden de daha fazla- düşündüren bir konu. Özellikle hatırlattığınız için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyrun Sayın Ayçi.

ZERRİN AYÇİ (CNN – Türk)- Öncelikle bu pahalı elektrikle ilgili olarak önümüzdeki günlerde şirketlerle masaya oturacağınızı ve bir jest beklediğinizi söylediniz. Bunu biraz daha açar mısınız; ne gibi bir jest bekliyorsunuz?

Bir de, Türkiye'de alternatif enerjinin iki ayağının boş olduğunu söylediniz; bunlardan biri de nükleer enerji. Nükleer santral oluşturulmasıyla ilgili çalışma var mı Bakanlıkta yürütülen?



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Birinci sorunun cevabını verdiğimi tahmin ediyorum; jest kelimesi onu kapsıyor, görüşeceğimizi de söyledik, herhalde görüştüğümüz zaman neler konuşacağımızı tahmin ediyorsunuz. O iki ayağın eksik olan nokta da, biliyorsunuz bir tanesi rüzgâr, jeotermal ve güneş enerjisidir, biz buna boru da ekliyoruz. Diğeri ise nükleerdir. Nükleerde biz değişik bir model uygulamayı düşünüyoruz. Şu anda bizim toryum yataklarımız var, şu anda nükleer enerji sahasında toryum henüz uygulama aşamasında değil; ama, 2005 yılında Avrupa Birliğinde ve Amerika'da uygulamaya başlanacağını biliyoruz, Hindistan çalışmalar yapıyor. Biz de bunun Ar-Ge’sini başlattık. Bu çalışmaları sürdürüyoruz. Bunu da, çevre hassasiyetini, bilincini, duyarlılığını göz önüne alarak yapmayı düşünüyoruz. Bizim buradaki amacımız da, tamamen enerji noktası olduğu için de bunu barışçıl amaçlarla kullanmayı düşünüyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, Zerrin Hanımın notunu ben de almıştım, bakın burada yazılı. Bu jest tabiî kulağa çok hoş gelen bir kelime. Ben, anladığım kadarıyla siz çok büyük bir jest yapacaksınız, topluma ve tüm Türk vatandaşlarına. Ama bir yerden de jest isteyeceksiniz anladığım kadarıyla. “Yahu kardeşim, şu fiyatı makul seviyeye indir” değil mi? Ben öyle anladım. Bunu açıklığa kavuşturmak için...

Buyurun Sayın Monoğlu.



NECDET MONOĞLU – Rüzgâr enerjisiyle ilgili çalışıyoruz. Alman ve Türk ortaklığında şirketimiz var; Ostint Enerji olarak Ankara'da 2000 yılında kurulduk. Türkiye'nin ekonomik durumunu bilmemize rağmen, Türkiye'de ciddî bir şekilde yatırım yapmak istiyoruz. Hatta Enerji Üst Kuruluna da çok projeler verdik. Size teşekkür ediyorum, İNTES olarak çok güzel bir program hazırlamışsınız; ama maalesef alternatif enerjilerden rüzgâra hiç yer vermediğiniz için birazcık üzüldüm. Kaldı ki, ben Sayın Bakanıma da bir dosya arz etmiştim bilfiil, geçmiş tarihlerde. Sayın Bakanımdan da randevu istemiştim. Çünkü, biliyorsunuz rüzgâr teknolojisi Türkiye'de 19 megavat var. Kaldı ki Almanya 4 şiddetindeki rüzgârlara çok büyük megavatlarda santrallar kurdu, çalıştırıyor, devlet teşvikiyle, yardımıyla çalıştırıyor, hatta ortaklıklar tesis ediyor. Hisse senedi oluşturmuş satıyor, hisse senedi alanları vergiye tabi tutmuyor, muaf tutuyor. Bu şekilde özendirici olaylar yapmasına rağmen dünyada en fazla rüzgarın bulunduğu ülkelerden birisi İngiltere, ikincisi Türkiye. Binlerce proje için Enerji Üst Kuruluna müracaat edildi. Biz sizden, Yönetmeliğin daha netleşmesini, bir de dağıtım şirketlerinin hemen kurulmasını istiyoruz. Sayın Bakanım, inanır mısınız, biz yatırım maliyetlerini kuracağımız santrallarla beş altı yılda geri döndertikten sonra, enerjiyi 1,5 sente kadar Türk Milletine mal edebilecek konumda bir şirketiz veyahut da bu teknoloji böyle. Tamamı rüzgâra dayalı, 13 yılda bir bakımı oluyor, 25 yılda bir türbin değişimi oluyor. Bunun hakkında geniş yardım istiyoruz sizden, kanunlar bazında.

İkincisi de, bu lisans vereceğiniz rüzgâr santrallarına türbinlerinin Türkiye'de fabrikalarının kurularak lisansı vermenizi istiyoruz ki, yatırımcının yatırdığı paranın yüzde 80’i türbine gidiyor. Onun için, bu fabrikaları da Türk Milletine mal etmenizi istiyorum.

Arz ederim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Estağfurullah, ben teşekkür ederim.

Bu noktada bahsetmedim aslında, biz bilhassa türbin konusunda ciddî bir çalışma başlatmak istiyoruz. Temsan, bana bağlı kuruluşlardan bir tanesi. Aynı zamanda yaptığımız yurt dışı seyahatlerde ve görüştüğümüz firmalarla ufak türbinler konusunda da çalışmalarımız var. Yani, bizim şu anda derelerimiz, ırmaklarımız başı boş akıyor. İlla onların her birine baraj yapmak, hidroelektrik santral yapmak gerekmeyebilir. Bilhassa Karadeniz Bölgesinde, diğer bölgelerde bunları kullanmayı düşünüyoruz. Aynı şeyi rüzgâr için de söyleyebilirim. Yani, farklı farklı, dağınık olan yerlerde... Bunlara önem vereceğiz. Bunun için Çin önemli bir ülke, Çin’de bu araştırmalar yapıldı. Yani, biz her konuda boşa akan, boşa harcanan kaynakları kullanmak istiyoruz. Bunu mutlaka yapacağız, kararlıyız bu noktada.

Buyurun Osman Bey.



OSMAN . . . – Sayın Bakanım, biz geçen hafta işadamlarıyla beraber ve AK Parti Genel Başkanıyla beraber Çin’e gitmiştik. Çin’de hepimiz orada hayretler içinde kaldık, zira Çin, çok kısa bir zamanda çok büyük bir gelişme kat etmişti. Bu gelişmenin de en büyük sebebi, yabancı sermayeyi kendi ülkesine çekebilmesiydi. Ve orada gördük ki, bunu gerçekleştirmelerindeki en büyük sebep, hızlı hareket etmeleri ve bürokratik engellerinin olmamasıydı ve yine orada maalesef gördük ki, Türkiye en fazla demirperde ülkesi haline gelmiş ve bürokratik engeller içerisinde kalmış bir ülke. Uzun zamandan beri burada yabancı şirketlerle biz de görüşüyoruz. Dört yıldır, beş yıldır onlarla çalışıyoruz. Maalesef bütün önümüzdeki engel bürokrasi. Ben size şunu sormak istiyorum: Siz bu bürokrasiyi, tek başınıza iktidar olsanız bile çözebileceğinize inanıyor musunuz? Nasıl çözeceksiniz?

Teşekkür ederim.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Teşekkür ederim; bürokrasi demeyelim de, bürokratik engeller diyelim isterseniz, çünkü bürokrasi deyince belli bir sınıf bundan etkilenebilir. Biz bunu İstanbul'da yaptık, 37 imza gereken çalışmaları 14’e filan düşürdüğümü hatırlıyorum. Hatırlarsınız, herhangi bir devlet dairesinde bir arkadaşınızı ziyaret ettiyseniz, eğer bu bir yönetici ise, hem sizinle konuşur hem bir şeyler imzalar. Demek ki, eğer sizinle hem konuşup hem imza atıyorsa, bakmadan imza atıyorsa o imzanın kıymeti yoktur. Çünkü, o orada ya bir Ayşe Hanımın parafına bakıyordur ya Mehmet Beyin imzasına bakıyordur. Demek ki, orada gerek yok. Biz bunları hep ortadan kaldırdık ve çok hızlandırdık çalışmaları. Hem konuşup hem sohbet edip, hem imza atılıyorsa, o imzanın kıymeti yok. Çünkü, orada baktığı şey, o bir iki paraftır. Biz o parafa kadar indireceğiz. Yani, burada bunu sağlayacağız ve bunu yapmazsak zaten başarılı olamayız. Artık deniz bitiyor, deniz hepimiz için bitiyor. Bunu mutlaka yapmamız lazım ve yapacağız. Bununla ilgili çalışmaları oluşturduk, bunlar için önce pilot uygulamalar yapılacak ve bizden başladı. Kararnameler de öyle, ben size şunu itiraf edeyim, toplantılar sırasında bize şu kalınlıkta kararnameler geliyor, bürokrat arkadaşlar bilirler, onlardır bunları hazırlayanlar. Bazen öyle oluyor ki, yeterince araştırma imkânımız bile olmuyor, bunu itiraf edeyim. Bunları da kaldıracağız. Yani, önce kendimizden başladık. 4 ayrı bakanımızdan oluşan bir komisyon kurduk, bu komisyon önce Bakanlar Kurulundaki bürokrasiyi azaltıyoruz. Biz hep kendimizden başlıyoruz, lojmanlarda da olduğu gibi. Burada sadeleştireceğiz, ondan sonra diğer kurumlara geçeceğiz. Yani, bu aynı zamanda otokontrol olacak bizim için. Çok ciddî çalışmalar içindeyiz, bunu halledeceğiz, başka çaremiz yok.

BAŞKAN – Buyurun hanımefendi.

SEZER KILIÇ (NTV) – Sayın Başbakan dün, elektrik fiyatlarının neden yüksek olduğuna dair çalışmada, “Ne yazık ki şüphe çekici uygulamalarla ilgili soruşturma başlattık” dedi. Bu soruşturma hangi ihaleleri ve anlaşmaları kapsıyor ve ne zaman savcılığa sevk edilecek?

Bir de, bürokraside yaşanabilecek yeni bir korku dalgası, çalışmalarınızı olumsuz etkilemez mi? Çünkü geçen yıl Beyaz Enerji Operasyonu sonrasında işler durmuştu, işlem yapılamıyordu. Benzer bir süreç yaşanabilir mi?



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜLER – Aslında, şöyle söyleyeyim: Böyle bir güzel toplulukta, böyle bir havada bu tip soğuk konuların konuşulmasını pek arzu etmiyorum. Buna inşallah gerek kalmayacak. Bizim denetim anlayışımız, daha çok yol gösterici ve düzeltici nitelikte olacak bundan sonraki çalışmalar; ama, yanlışlıklar varsa düzelteceğiz tabiî ki. Bununla ilgili şu anda bazı konuları inceliyoruz. Bu, aynı zamanda bizim sözümüzdü, bu sözümüzü yerine getireceğiz.

BAŞKAN – Buyurun Erdal Bey.

ERDAL .... . – Sayın Bakanım, bugün toplantının konusu ve sizin de izah ettiğiniz şeyden anladığımız kadarıyla, inşaat sektörü olarak bizi, özellikle tarım ve enerji sektöründe iş yapan sektör olarak, çok önemli bir fedakârlık yılının beklediği belli. Sayın Başkanın bugün yeni haber olarak aktardığından anladığımız kadarıyla, zaten birkaç yıldır çok dar ödeneklerle, çok kısıtlı çalışan inşaat sektörü, bu sene çoğunluğu tamamen kapalı şantiyeler, çok azı da çok az ödeneklerle çalışacak.

Şimdi, bu fedakârlık, ilave birkaç yüz bin kişinin işsizliği demek; bu da bir realite. Artı, kamunun yalnız değil, bizlere ait iş makinelerinin ve onlarda çalışan insanların da aynı derecede önemli olduğunu paylaşırsınız benimle. Dolayısıyla bu işleri, kamunun ihale ettiği bu projeleri gerçekleştirmek için millî servet olarak yurt dışından getirilmiş ve boşta yatacak binlerce makine de belli.

Şimdi, bütün bu fedakârlıklar neden oluşuyor? Çünkü, elimizde bu kadar var, bununla ancak bunlar olabilir, hiç değilse bir rantabilite süresi içinde bu mevcut proje mezarlığını tamamlamak; çözüm olarak. Buna aritmetik olarak bir şey demek, hakikaten zor. Bütün bu fedakârlığı inşaat sektörü ve çalışanlarından beklediğinize göre, basından izlediğimiz üzere, Hükümetinizin başka bazı bakanları ve yetkilileri, mevcut projeleri tamamlatmak, mevcut projelerde çalışan insanlara iş vermek, onların makinelerini çalıştırmak yerine, yeni ve de ivediliği soru işareti olabilecek, örneğin duble yol gibi yeni projeleri hayata geçirmekten bahsediyorlar. Bu biraz, yeni projeler ihale etmek yerine, mevcut projelere daha fazla ödenek ayırarak bunları ekonomiye kazandırmak doğru bir çözüm değil mi?

Teşekkür ederim.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Aslında farklı bir noktayı ele aldınız ama, temeli aynı. Olaya şöyle bakalım: Şimdi, biz hep bir ortak akıldan bahsediyoruz. Yani, doğruyu birlikte bulalım, birbirimizin aklından, görüşünden ve deneyimlerinden yararlanalım istiyoruz. Şimdi, siz bizim yerimizde olsanız ne yaparsınız? Birlikte düşünelim...

Şimdi, elinizde çok değişik projeler var, hatta bu projeleri -kimse duymasın- şöyle bir incelediğimiz zaman şunu görüyoruz ki, bazıları bayağı şişkin maliyetlerle olmuş, bilhassa ikili anlaşmalar. Yani, ikili anlaşmalarda, nasıl olsa kredisini buldum diye, başlanmış. Bunların içinde çok iyi olanlar var, çok makul olanlar var, biraz şişmiş olanlar da var. Şimdi, böyle olunca, bunun kaynağı nereden gelecek? Bir başka kaynaktan gelecek. Yani, biz neticede sınırlı kaynaklarla başlıyoruz işe. Bundan sonra tabiî ki bu kaynakları büyüteceğiz ve bunların içinde hiç başlanmamış olanlar var. Öncelik sırasında belki biraz daha geride kalması gerekenler var. Bunun ayarlamasını yapıyoruz, bu hoş bir şey değil aslında. Biz tabiî ki bütün projelerin bitmesini isteriz; ama, siz kendi hayatınızdan düşünün: Siz de bir işadamısınız, siz öncelikler vermiyor musunuz çalışmalarınıza?



ERDAL . . . - ... vermeyi kabul ediyorum da, bu arada yeni yatırım yapmıyorum, yeni iş ihalesi...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Doğru, ama şu var: Şimdi, bizim şu anda bir havuz sistemimiz var, biz bunu parada yaptık başarılı olduk. Şimdi, ekipmanda yapıyoruz, makinede yapıyoruz, iş makinelerinde yapıyoruz ve bunun da ilk gözlemlerimize göre çok olumlu gittiğini görüyoruz, yatıyor çünkü bunlar. Devlette öyle şeyler var ki, beraber çalıştığımız arkadaşlar alınmasın, bazıları günde bir saat bile çalışmıyor. Hatta, iki makineyi düşünün, biri diğerinin yedek parçası gibi duruyor. Bir parçayı öbüründen söküp ona takıyorsunuz. Şimdi, bu şekilde yatan makineler var ve üstelik çok yüksek maaşla biraz dinlenen arkadaşlar var. Günde hemen hemen... E, şimdi biz bunları çalıştırmayı düşünüyoruz. Yani, bunun kötü olan tarafı veya eleştirilecek tarafı nedir? Bunu devreye sokmayı düşünüyoruz ve üstelik bu aynı zamanda bir durgun gölde hareket oluşturacak. Yani, biz hareketi oluşturacak, ekonomide hareketi oluşturacak...

ERDAL . . . . - ...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Yok, o kaynak göreceli olarak çok düşük. Biz onun etkinlik, müessiriyet olaylarına dikkat ediyoruz. Yani, bu öyle popülist yapılan bir çalışma değil, hesaba kitaba uyan bir şey. Zaten siz bunun farkına da varacaksınız. Üstelik, yapılan şeyler faydalı işler. Neticede bu yollardan sizler geçeceksiniz, sizin makineleriniz geçecek, sizin yatırım kaynaklarınız geçecek. Dolayısıyla bu bir tercih meselesidir; ama, öbür konularda, onu tartışabiliriz ve aynı zamanda biz fikirlere de açık bir Hükümetiz. Sizin değerli katkılarınızı da ayrıca alabiliriz. Şu anda daha hâlâ tartışma safhasındayız çünkü, daha sabahleyin tartışıyorduk. Akşamleyin devam edeceğiz, sayın genel müdürler burada, bu yatırımlar hep tartışılarak oluyor. Yani, metazori faaliyetler değil. Biz mesela savunuyoruz, yatırımlardan vazgeçmeyelim dedik, hepsini yapalım dedik. Bunlar neticede krediyle yürüyen çalışmalar, çoğunun ödenekleri gelmiş, bu eğer durursa tahkime gider... Bunların hepsini tartıştık. Yani bizim her şeyimiz açık oluyor; açık açık konuştuk. Şimdi tekrar bakacağız, bunların içinde hafif rötuş yapılabilenler varsa onları yapacağız; ama bu da ne için? Diğerlerinin kuvvetli yürümesi için. Bilerek yapıyoruz.

Yani, esas olay şu: Şu anda biz iki ayını bile daha doldurmamış bir Hükümetiz ve burada size, sanki yılların birikimiyle cevap veriyor durumdayız ve siz bize yılların sorularını soruyorsunuz. Bundan memnunuz, ama bu noktaya nasıl geldiğimizi de bir düşünün lütfen. Şu anda biz yolsuzluklardan dolayı yüzde 36 fazla vergi ödeyen bir ülkeyiz. Bu verginin şu anda ceremesini çekiyoruz, bunlarla karşı karşıyayız; ama, biz bunu bilerek geldik ve çözeceğiz, bunda kararlıyız.



BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Aynı cümleden olarak, siz konuşmanızda “Bazı projeler durdurulacaktır” dediniz. Şu anda, bir mahzuru yoksa, gizli değilse, kriterler nelerdir bunlarda?



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Emin olun, daha bu sabah toplandık, bu akşam devam edeceğiz. DSİ’nin Sayın Genel Müdürü burada. Dolayısıyla bunu tartışıyoruz şu anda. Bu, bizimle beraber Bayındırlık Bakanlığı ile ilgili olacaktır büyük ölçüde. Bizim bir iki enerji yatırımımız, aynı zamanda bu barajlarla ilgili çalışmalarımız söz konusu olabilir; ama daha şu anda tartışma safhasındayız. Bir de, ulaştırma, otoyollarla ilgili şeyler olabilir. Yani, şu anda tartışma safhasındayız... Açıklıktan yana olduğumuz için size açıkça söylüyorum. Ama savunuyoruz bu projeleri. Gerçekten savunulması gerektiği için savunuyoruz. Yoksa, Bakanlık şovenizmiyle değil.

BAŞKAN – Bütün projeler devam etsin isteriz tabiî, yani fizibıl projeler.

Buyurun Sayın Güngör.



DİLEK GÖNGÖR (Işık TV) – Anladığımız kadarıyla, sizin yatırımları durdurma gibi aslında çok da bir niyetiniz yok. Anlaşılan yüzde 6,5’luk faiz dışı fazla nedeniyle bunu durdurmaktan yanasınız. Daha doğrusu DPT’nin de bu konuda bir çalışması olduğunu biliyoruz. Bu projeleri siz açıklamak istemiyorsunuz ama, bir büyüklük ya da kaç proje var sizin Bakanlığınızı ilgilendiren? Öyle bir şey var mı tartışılan?

İkincisi de, doğalgazla ilgili Rus yetkililer -bildiğimiz kadarıyla- Ankara'da idi, onlarla görüşmeler nasıl gidiyor? Herhangi bir sonuca ulaşıldı mı?

Üçüncüsü de, siz, “Özellikle yatırımlar biraz şişirilmiş” dediniz. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında da buna benzer açıklamalar yaptınız ve daha sonra bazı gazetelerde Trusgas’a ilişkin haberler çıktı özellikle, işte yüzde 4,4 hamiline hisse... Bunlar da sizin denetiminiz içerisinde yer alacak mı? Yani, doğalgazı, Mavi Akım, bu konuda neler yapacak Hükümet?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Önce şunu söyleyeyim, daha henüz projelerden hangilerinde kısıntı yapacağımızın kararını vermedik. Bunun görüşmelerini sürdürüyoruz, daha netleşmedi. Bunun için size herhangi bir şey söyleyebilecek durumda değilim. Birinci sorunuzun cevabı bu.

İkinci nokta, evet, görüşüyoruz, görüşmelerimizi yaptık, pazartesi günü muhtemelen bir görüşme daha yapacağız. Zannediyorum ay sonuna doğru şu andaki durumumuzdan daha net veya daha açık şeyleri söyleyebilecek durumda olacağız. Yani, ciddî, güzel görüşmelerimiz var, olumlu görüşmelerimiz var. Karşılıklı görüşmelerimiz sürüyor.

Öbür konularda, biliyorsunuz bazı konularda, hepsi değilse bile, bazı projelerin maliyetlerinin ilk yaptığımız incelemelerde yüksek olduğunu gördük. Neticede biz de mühendisiz, senelerdir bu işin içindeyiz, büyük bir ekiple çalışıyoruz. Üstelik de bu tip şeylerde birim fiyatlar vardır. Yani, bir demir-çelik yatırımı yaparken nasıl ki 1 ton çeliği üretmek için ne kadar yatırım yapmak gerekiyorsa, biraz önce Şükrü Bey de bahsetti, hidrolikte, rüzgârda, nükleerde, doğalgazda 1 megavat yatırımın miktarı belli olduğuna göre, üretim rakamıyla birim fiyatını çarptığınız zaman çıkıyor ortaya. Yani, burada fazla saklamaya lüzum yok. Özellikle ikili anlaşmalarda bu biraz daha belirgin olarak gözüküyor. Burada tek söylenen şey, çoğu kere, muhataplar hep çıkmıştır: “Efendim, ben krediyi buldum” diye göğsünü gere gere gelmiştir. Bunların içinde güzel olanlar vardır hakikaten, göğsünü gere gere bu açıklamayı yapmaya hakkı olanlar da vardır. Biraz şişkin olanlar da vardır. Burada öyle bir şişkinlik var. Biz bunun şimdi neticede biz ödüyoruz bunu, Hazine garantisiyle oluyor. Neticede biz ödemezsek çocuklarımız ödeyecek. Yani, burada bir şişkinliğin olduğunu biliyoruz. Şu anda yaptığımız hesaplamalara göre de, bu tip yatırımları çarptığınız zaman, bayağı yüklü bir miktar ortaya çıkıyor. Zaten bu sıkıntıların sebebi de o. Yani, burada bir otokritik yapalım. Bu şeye benziyor: Biraz şişmanladığınız zaman bu yağı bir yerde eriteceksiniz, başka çareniz yok. Bu, bileşik kaplar meselesi gibi.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Aydın.



SEYFETTİN AYDIN (Türk Mühendis Müşavirler Birliği) – Sayın Bakanım, önce size ve Hükümetimize başarılar diliyorum.

Benim sorum şu: Hükümetinizin enerji politikası ne olacak? Sorumun anlaşılabilir olması için açmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, Türkiye, 1982 yılına kadar veyahut 1980 yılına kadar kendi barajını kendisi yapmıştır, dolayısıyla kendi enerjisini ve kendi sulamasını ulusal bütçeden sağlamıştır. Ama 1982’den sonra ise devlet aradan çekilerek özel sektöre devretmiştir ve finans modelleri geliştirilmiştir. Ki, bunlar yap-işlet-devret, yap-devret... Çoğaltılabilir.

Şimdi siz burada son enerji politikası olarak bu politikaya devam mı edeceksiniz? Veyahut bu konudaki politikanız nedir?

Çok teşekkür ediyorum.



ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI HİLMİ GÜREL – Biraz önceki konuşmam sırasında buna dokunduğumu zannediyorum ama, gene de ifade edeyim.

Birincisi, yeni bir enerji balansı oluşturmak, dengeli bir yapı oluşturmak, bunun için de kaynak çeşitliliğini sağlamak, dışa bağımlılığı azaltmak, sürekliliği sağlamak, bunu yaparken de, biraz önce o 1980’li yılların şartları ile şimdiki farklı. Şimdi yabancı sermayeye açığız, daha da açık olacağız, daha özelleştirmeci bir anlayışla bu işe gireceğiz, özel sektöre yaptıracağız bunları. Çünkü daha verimli çalışıyor, daha etkin çalışıyor. Bunları sağlayacağız.

Birim fiyatları aşağı çekip, neticede enerji de bir başka şeyin girdisi olduğu için, üretimin önündeki engelleri kaldıracak şekilde bunu ucuzlatmak olacaktır, sürekliliği sağlamak olacaktır. Bunun için de, enerji piyasasını düzenliyoruz şu anda. Doğalgaz ve elektrik kanunları çıktı, şimdi petrolünki çıkacak. Herkes kendi enerjisini kaynağından daha ucuza temin edecek. Yani, burada rekabetçi bir ortam ortaya çıkacak ve dediğim gibi, enerjinin sürekliliği önemli olacak. Burada fazlanız da varsa satacaksınız. Bunun için de, konuşmam sırasında bahsetmedim ama, mesela bir Bakü-Tiflis-Ceyhan’a büyük önem veriyoruz. Yaptığımız seyahatlerde Rusya’dan sonra biz Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’a gittik ve orada çok heyecan verici güzel çalışmalar gördük. Yani, Bakü-Tiflis-Ceyhan’da, Kazakistan’ın Aktao’sunu da eklemeyi düşünüyoruz. Böylece Bakü-Tiflis-Ceyhan/Aktao-Bakü-Tiflis-Ceyhan şeklinde olacak ve bunun olmasını arzu ediyoruz. Bunu Sayın Nazarbayev de çok istiyor, biz de bunu çok ciddî olarak ele aldık. Eğer böyle olursa, Hazar bölgesinin hidrokarbonları Türkiye'ye hem gelecek hem de oradan fazlasını Yunanistan üzerinden Avrupa'ya geçireceğiz.

Burada köprü olmak bize büyük avantajlar sağlayacak; ama, konuşmam sırasında bahsetmiştim, biz Hükümet olarak köprü olmayı da yeterli görmüyoruz, ayrıca aramalarımıza devam edeceğiz. Bu aramalar hem ülkemizde olacak hem dışarıda olacak. Doğalgaz ve petrol aramalarına ağırlık vereceğiz.

Tabiî, burada ülkemiz derken, sadece topraklarımız değil, denizlerde de arama yapacağız. Yani, bu dönem önemli işlerin yapılacağı bir dönem olacak. Yalnız bu yıl bir parça daha disiplinli hareket edeceğiz kaynak bakımından. Ondan sonra zaten yaptığımız hesaplarda önümüz açılacak, onu görüyoruz.


Yüklə 154,64 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin