Çuvaş TÜRKÇESİ-TÜRKİye tüRKÇESİ SÖZLÜk bülent bayram iZMİR, 2007



Yüklə 5,63 Mb.
səhifə40/45
tarix27.10.2017
ölçüsü5,63 Mb.
#16299
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45

ывăлсем/ ывсем (ıvwlsem/ ıvsem) Küçük kayın.

ывăлçури (ıvwl şśuri) Üvey oğul.

ывăн- (ıvwn-) Yorulmak, yorgun düşmek.

ывăнми-канми (ıvwnmi-kanmi) Sürekli, aralılsız, dinlenmeksizin.

ывăнтар-/ ыртар- (ıvwntar-/ ırtar-) Yormak, yıpratmak, halsiz düşürmek.

ывăс/ ывсă (ıvws/ ıvsw) 1. Tahta. 2. Tepsi. 3. Kapak. (Kap kacak kapağı).

ывăç/ ывçа (ıvwşśla-/ ıvşśa) Avuç. ывăç. (ывçа) тупанё Avuç içi, aya.

ывăçла- (ıvw şśla-) Avuçlamak.

ывăт- (ıvwt-) Atmak, bırakmak, fırlatmak, savurmak. ывăтса яр- Atmak, fırlatmak, çöpe atmak. ывăтса калаçать İmalı konuşuyor.

ывăтăн (ıvwtwn-) Atılmak, savrulmak, saldırmak, fırlatılmak.

ывăткăн- (ıvwtkwn-) Atılmak, fırlamak, kendini öne atmak, saldırmak.

ывçипе/ ывçи-ывçипе (ıvşśipe/ ıvşśi-ıv şśipe) Avuç dolusu.

ывтăн-/ ывăтăн- (ıvtwn-/ ıvwtwn-) Atılmak, savrulmak, saldırmak, fırlatılmak.

ывтăнтар- (ıvtwntar-) Atmak, bir kenara atmak, terketmek, fırlatmak.

ыйăх (ıywh) Uyku.

ыйт- (ıyt-) İstemek, sormak, çağırmak, talep etmek.

ыйткала- (ıytkala-) Dilenmek, zaman zaman istemek.

ыйткалакан- (ıytkalakan-) Dilenci, yoksul, sefil.

ыйткалăç (ıytkalw şś) Fakir, dilenci.

ыйту (ıytu) Soru, sorun, konu, dava, mesele наци ыйтăвё Milli mesele. тёп ыйту Temel sorun. ыйту местоименийё, ыйтуллă местоимени Soru zamiri. ыйту татăкё Soru eki. ыйтуллă предложни Soru cümlesi. тӳрё мар ыйту Dolaylı soru.

ыйтуллă (ıytullw) Soru (sıfat) ыйтуллă местоимени Soru zarfı.

ыйхă/ ыйăх (ıyhw/ ıywh) Uyku, rüya, düş. ыйхă пусрё Uyku bastı. ыйхă вёçрё Uyku kaçtı. ыйхă çӳпçи, ыйхă чапти Uykucu, uykulu, uyuşuk.

ыйхăла-/ ыйăхла- (ıyhwla-/ ıywhla-) Uyuklamak, pineklemek.

ыйхăллă/ ыйăхла (ıyhwllw/ ıywhlw) Uykulu, uyuşuk.

ыйхăсăр/ ыйăхсăр (ıyhwswr/ ıywhswr) Uykusuz.

ыйхăçă/ ыйахçă (ıyhwşśw/ ıywhşśw) Uykucu.

ылма-тёлме (ilme-télme) Sıra ile, nöbetleşe, alternatif olarak.

ылмак-сулмак (ılmak-sulmak) Yanlış, kuralsız.

ылмаш- (ılmaş-) 1. Değişmek, nöbetleşe çalışmak. 2. Değişme, değiştirme, vardiya, nöbet. ылмаш-тёлмеш Sıra ile, nöbetleşe. ылмаш куçлă Şaşı.

ылмашни (ılmaşni) Rotasyon, nöbetleşe.

ылмаштар- (ılmaştar-) Değiştirmek, yer değiştirmek, sıra değiştirmek, sırasını değiştirmek, nöbet değiştirmek.

ылмашу (ılmaşu) Rotasyon, nöbetleşme.

ылмашуллă (ılmaşullw) Sıra ile, nöbetleşe.

ылтăн/ ылттăн/ ылтăм (ıltwn/ ılttwn/ ıltwm) Altın, altın para. ылттăн тăпри Altın madeni (ihtiva eden toprak)

ылтăнла-/ ылттăнла- (ıltwnla-/ ılttwnla-) Yaldızlamak, altın kaplamak.

ылтăнланă (ıntwnlanw) Yaldızlı, altın kaplamalı.

ылхан (ılhan) Lanet, beddua.

ылхан- (ılhan-) Lanet etmek, beddua etmek.

ылханлă/ ылхануллă (ılhanlw/ ılhanullw) Lanetli, beddualı. ылханла йăх Lanetli sülale.

ынатла- (ınatla-) Okşamak, sevmek.

ынатлан- (ınatlan-) Okşanmak, sevilmek.

ыра (ıra) Kertik, oyuk, girinti.

ырала- (ırala) Oymak, kertik atmak.

ыран (ıran) Yarın. ыран каç Yarın akşam. паян тăвас ёçе ырана ан хăвар Bugünün işini yarına bırakma. ырантан тепёр кунне, ыран мар тепёр кунне Ertesi gün.

ыранхи (ıranhi) Yarınki.

ырат- (ırat-) Ağrımak, acımak. пуç ыратать Baş ağrıyor.

ыраттар- (ırattar-) Acıtmak, incitmek, acımak, yaralamak.

ыратуллăн (ıratullwn) Acı vererek, acıtarak.

ыраш (ıraş) Çavdar. ыраш пусси Çavdar tarlası. ыраш калчи Kışlık ekin, kaışlık tahıl. ыpaш пăтpи (кёpчe) Karabalığı.

ыpă (ırw) İyi, hoş, ahlaklı, namuslu, sağlıklı, hayırlı. ырă кăмăллă çын İyi kalpli insan. ырă ятлă пуласшăн İyi anılmak için. ку япала ырра мар Bu iyi bir şey değil. ырă кур- Başarılı olmak, memmnun yaşamak, kendini şanslı hissetmek. ырă сун- Hayır dilemek, güzellikler dilemek.

ырăлат- (ırwlat-) İyileştirmek, düzeltmek, ıslah etmek, yüceltmek.

ырла- (ırla-) Takdir etmek, alkışlamak, tasvip etmek, onamak, övmek.

ырлаттар- (ırlattar-) Takdir ettirmek, onaylatmak, övdürmek.

ырлăх/ ыралăх (ırlwh/ ıralwh) İyilik, lütuf, merhamet, cömertlik.

ырлăх-сывлăх (ırlwh-sıvlwh) İyilik sağlık.

ырми-канми (ırmi-kanmi) Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan.

ыррăн (ırrwn) İyice, güzelce, içtenlikle, samimiyetle.

ырçа (ır şśa) Büyük sepet, kasa.

ыртар- (ırtar-) Yormak, yıpratmak, halsiz düşürmek.

ырхан (ırhan) Zayıf, nazik, ince.

ырханлан- (ırhanlan-) Zayıflamak, incelmek.

ырханлат- (ırhanlat-) Zayıflatmak, canını çıkarmak, halsiz düşürmek.

ыса шăмми (ısa şwmmi) Sağrı kemiği, kuyruk sokumu kemiği.

ыт/ ытах (ıt/ ıtah) Büsbütün, tümden, hepten, temelli, pek, gayet, özellikle, oldukça.
ыт- (ıt-) Atmak, bırakmak, fırlatmak, savurmak.

ытала-/ ытакла- (ıtala-/ ıtakla-) Sarmak, kucaklamak, kapsamak, içine almak.

ыталан-/ ытаклан- (ıtalan-/ ıtaklan-) Sarılmak, kucaklamak.

ытам (ıtam) Kucak, çevre.



ытамăн-ытамăн (ıtamwn-ıtamwn) Kucak dolusu.

ытамла- (ıtamla-) Sarmak, kucaklamak, kuşatmak, çevrelemek.

ытар- (ıtar-) Israr etmek, üstelemek, direnmek, diretmek. ытарса Israrla, üzerinde durarak, inatla, özenle ve sebat ederek. ытарса ыйт- Ağzını aramak.

ытар (ıtar) ытарма çук лайăх Mükemmel, harika.

ытарайми/ ытарми (ıtaraymi/ ıtarmi) Büyüleyici.

ытарлă/ ылтарлă (ıtarlw/ ıltarlw) 1. İmalı, kinayeli. 2. Satranç düzeninde. ытарлă тарăхлани Alay, ironi.

ытарлăн- (ıtarlwn-) Dokundurmak, kinaye.

ытă/ ыт (ıtw/ ıt) ыт-тёкел Tek-çift. ыт-тёкелле выля- Tek çift oyunu oynamak.

ыткăн- (ıtkwn-) Atılmak, fırlamak, kendini öne atmak, hücum etmek, saldırmak.

ыткăнтар- (ıtkwntar-) Saldırtmak, hücum ettirtmek, fırlattırmak.

ытла (ıtla) Pek, gayet, oldukça, nhaddinden fazla, özellikle, bilhassa.

ытларах (ıtlarah) Daha büyük, daha fazla, artık, bir daha. кăшт ытларах Biraz daha fazla. .

ытларахăшё (ıtlarahwşé) Ekseriyet, çoğunluk, çoğunluğu.

ытларикун (ıtlarikun) Salı. ытларикаç Salı akşamı. ытларикунччен Salıya kadar. ытлари пасарё, Salı pazarı.

ытлăн-çитлён/ ытлин-çитлин (ıtlwn- şśitlén/ ıtlin- şśitlin) Bol bol, doya doya, kana kana, yeteri kadar.

ытти (ıtti) Başka, sair, geri kalan. ыттисем ăçта? Geri kalanlar nerede? ытти-маси Falan filan.

ытту (ıttu) Ne de olsa, böyle olmakla beraber, gene, yine.

ыхра (ıhra) Sarımsak.

ыхрути/ ыхра ути (ıhruti/ ıhra uti) Yabani soğan.

ытлашши/ ытлашки (ıtlaşşi/ ıtlaşki) Fazla, artan, artık, gereksiz.

Э э

эвакуаци (évakuatsi) Tahliye.

эвакуациле- (évakuatsile-) Tahliye etmek, boşaltmak.

эволюци (évolyutsi) Evrim.

эй (éy) Hey!

экватор (ékvator) Ekvator.

экваторти (ékvatorti) Ekvator’da bulunan, ekvator (sıfat).

эквивалентла (ékvivalentla) Eşdeğer.

эквивалентлăх (ékvivalentlwh) Denklik, eşdeğerlik.

экзамен (éksamen) Sınav. экзамен йышăнакан комисси Sınav komisyonu.

экономи (ékonomi) Ekonomi.

экономика (ékonomika) Ekonomi, ekonomik.

экономикăлла (ékonomikwlla) Ekonomi. çёнё экономикăлла политика Yeni ekonomik politika.

экономист (ékonomist) Ekonomist.

экран (ékran) Ekran.

экскурси (ékskursi) Gezi, seyahat.

эксплуататор (ékspluatator) Sömürücü.

эксплуататорла (ékspluatatorla) İstismarcı, sömürücü.

эксплуатациле- (ékspluatatsile-) Sömürmek, istismar etmek.

экспонат (éksponat) Numune, örnek.

экспедици (ékspeditsi) Seyahati, sefer, gezi.

элеватор(élevator) Silo.

элек (élek) İftira, dedikodu, lakırdı, gammaz.

элекле- (élekle-) İftira etmek, dedikodu yapmak.

элекçё (élekşśé) İftiracı, dedikoducu, lafçı, muhbir.

элек-телек (élek-telek) Dedikodu, iftira, laf.

электричество (élektriçestvo) Elektrik. электричество станцийё Elektirik santralı.

электрификаци (élektrifikatsi) Eletriklenme, elektrikleme.

электростанци (élektrostantsi) Elektrik santralı.

элем (élem) Bayram, âlem.

элементарнăй (élementarnwy) İlk, temek, başlangıç, temel.

элес-мелес/ илес-милес (éles-meles/ iles-miles) 1. Uzun saçlı, tüylü, kıllı. 2. Dağınık, yaygın.

элле (élle) Sahi mi? Acaba?, belki, yoksa.

элчё (élçé) Oynak, şuh, canlı, kalabalık, işlek, hareketli. элчё куç Şaşı.

эмэл/ амаль (émél/ amal’) İlaç, çare, kocakarı ilacı.

эмелле- (émelle-) Tedavi etmek, düzeltmek, iyileştirmek, çare bulmak.

эмелçё (émelşśé) Hekim, büyücü hekim, otacı.

эмиграцири (émigratsiri) Göçmen.

энерги (énergi) Enerji. кинетикăлла энерги Kinetik enerji. потенцилле энерги Potansiyel enerji.

энёс/ энёç (énés/ énéşś) Kimyon, çöre otu.

энсе (énse) Ense.

энселе- (énsele-) Dövmek, tokatlamak.

энсетрен (énsetren) Tesadüfen, aniden, beklenmedik bir şekilde.

энчен (énçen) Kötü, fena, zayıf, güçsüz.

эпеçё (épe şśé) Nine (Yaşlı kadın).

эпи (épi) Büyükanne, nine, herhangi bir yaşlı kadın.

эпи-карчăк (épi-karçwk) Nine (Yaşlı kadın).

эпё/ эп (épé/ép) Ben.

эпир/ эпёр/ пёр (épir/ épér/ pér) Biz.

эпидеми (épidemi) Salgın, salgın hastalık.

эпизод (épizod) Epizot, olay.

эпилог (épilog) Epilog, son bölüm.

эпитет (épitet) Epitet, sıfat.

эпос (épos) Destan.

эппин (éppin) Demek ki, şu halde, bu durumda.

эра (éra) Milat, çağ, an. пирён эрăччен Milattan önce.

эрет (éret) Sıra, dizi, saf, bölük, düzen.

эретлё (éretlé) 1. Sıralı, düzenli. 2. Namuslu, dürüst.

эретён (éretén) Sırayla, düzenli bir şekilde.

эретрен (éretren) Sırayla, düzenli bir şekilde.

эретсёр (éretsér) Dağınık, karışık, düzensiz.

эрех (éreh) Rakı, votka. эрех пакки Ayyaş, alkolik.

эрехетлен- (érehetlen-) Rahatlamak, huzur bulmak.

эреш (éreş) Süsleme, bezeme, donatma, renklendirme.

эрешле- (éreşle-) Süslemek, bezemek, donatmak.

эрешлен- (éreşlen-) Süslenmek, donanmak, renklenmek, bezenmek.

эрешлё (éreşlé) Zarif, narin, süslü, donanmış.

эрешлён (éreşlén) Zarif, yakışıklı, gösterişli.

эрешмен/ ёрешмен (éreşmen/ éreşman) Örümcek. эрешмен карти Örümcek ağı.

эрём/ эрём ути (érém/ érém uti) Pelin, pelin otu.

эрёш-пирёш (éréş-piréş) 1. Düzensiz, dağınık, karışık. 2. İlişkisiz. 3. Basit düşünceli, boşboğaz, geveze.

эрлен- (érlen-) Gücenmek, darılmak, incinmek.

эрлентер- (érlenter-) Gücendirmek, üzmek, kırmak.

эрлек (érlek) Kırılma, gücenme, incinme, aşağılanma duygusu.

эрмен пурçăнё (érmen pur şśwné) Ermeni ipeği.

эрне (érne) Hafta. эрне каç Cuma akşamı (perşembeyi cumaya bağlayan akşam) эрне çёр Cuma gecesi.

эрнекун (érnekun) Cuma.

эрнелёх (érneléh) Haftalık.

эрнелёхе (érneléhe) Bir haftalığına.

эртел (értel) Takım, grup, ekip.

эртелё-эртелёпе (értelé-értelépe) Grup grup, grup halinde.

эртеллеш- (értelleş-) Gruplaşmak, birleşmek.

эсё, эс (ésé/ és) Sen.

эсир/ эсёр/ сёр (ésir/ ésér/ sér) Siz.

эсрел/ эсрелё (ésrel/ ésrelé) 1. Azrail, ölüm meleği. 2. Pis, kötü insan.

зтем (étem) İnsan, insanoğlu.

этемле (étemle) İnsan gibi, insani.

этемлёх (étemléh) İnsanlık.

эх (éh) Eh! (Üzüntü, acıma, merhamet ifadesi)

эхер (éher) Eğer, şayet.

эхёлтет- (éhéltet-) Kıkır kıkır gülmek.

эхлет- (éhlet-) İnlemek, of çekmek, iç çekmek.

эххём (éhhém) Öhö! Öhö! (Öksürük belirten yansıma sözcük)

эххёмлет- (éhhémlet-) Öksürmek.

эшелон (éşelon) Kademe, katar, askerî katar.

эшелон-эшелонёпе (éşelon-éşelonipe) Katar katar.

эшкер (éşker) Kalabalık, sürü.

эшкерлен- (éşkerlen-) Kümelenmek, gruplaşmak, toplanmak.

Ю ю

юбилей (yubiley) 1. Jübile, yıldönümü. 2. Jübile, sıfat. юбилей уявё Jübile töreni. юбилей саламё Jübile selamı.

юбка (yubka) Etek.

юл- (yul-) Kalmak, durmak, geri kalmak, geri olmak, kaçırmak. юла юп- . Kapanmak , -mış gibi yapmak, numara yapmak, kurnazlık etmek.

юланут/ юланат (yulanut/ yulanat) Atlı, süvari.

юланутлан- (yulanutlan-) Atlanmak

юланутлă (yulanutlw) Süvari, atlı.

юланутпа (yulanutpa) At sırtında, atlı vaziyette.

юлахай (yulahay) Tembel, uyuşuk.

юлашки (yulaşki) 1. Son, geri kalan. 2. Kalan kısım.

юлашкинчен (yulaşkinçen) Nihayet, sonunda.

юлехей (yulehey) İliklenmemiş yakayla veya kuşaksız gezen kişi.

юлташ (yultaş) Arkadaş, yoldaş, yol arkadaşı.

юлташлан- (yultaşlan) Arkadaş olmak, dost olmak.

юлташлăх (yultaşlwh) Arkadaşlık, yoldaşlık.

юлхав (yulav) Tembel, uyuşuk.

юлхавлан- (yulhavlan) Tembelleşmek.

юман (yuman) Meşe. юман çăпанё Meşe palamutu. юман пулă Yem balığı.

юманлăх (yumanlwh) Meşelik.

юмарт (yumart) Açık yürekli, samimi, içten, misafirperver, güler yüzlü. юмарт шухăш Temiz düşünce.

юмах (yumah) Masal. юмах яр- Anlatmak, masal anlatmak. тупмалли (сутмалли) юмах Bilmece.

юмахла- (yumahla-) Konuşmak, söz etmek, bahsetmek, sohbet etmek.

юмахçă (yumah şśw) Masalcı.

юмăç/ юмçă (yumwşś/ yumşśw) Büyücü, halk hekimi, falcı, bakıcı. юмăç пăх- Fal bakmak.

юмăçлăх (yumwşślwh) Falcılık, büyücülük, bakıcılık.

юмлă (yumlw) Büyülü, sihirli.

юн (yun) Kan. юн шывё (mitolojide) tanrıların damarlarında kan yerine akan sıvı, bazı yaralardan akan ince akıntı. юн çавранăшё Kan dolaşımı. юн çывăрни Kan durgunluğu. юн тымарёсем (çулёсем) Kan damarları. юн таппи Nabız. юн шёветекен курăк Sarmaşık.

юна- (yuna-) Tehdit etmek, tehlikeye düşürmek.

юнав (yunav) Tehlike, tehdit.

юнашар (yunaşar) 1. Yan yana. 2. Komşu. юнашар кил Komşu ev.

юнăх- (yunwh) 1. Kızmak, içerlemek, kanına girmek, kanı donmak. 2. Gözetlemek, beklemek.

юнăхни (yunwhni) Yangı, iltihap. куç юнахни Göz yanması, göz iltihaplanması. .

юнкун (yunkun) Çarşamba.

юнла- (yunla-) Kana bulamak, kana bulaştırmak.

юнлан- (yunlan-) Kana bulanmak, kana boyanmak.

юнлă (yunlw) Kanlı, юнлă варвитти Dizanteri.

юнсăр (yunswr) 1. Soluk, kansız 2. Kaprisli, kararsız, dik kafalı, inatçı.

юнсăрлан- (yunswrlan) Kapris yapmak, dik kafalılık etmek.

юнсăх (yunswh) Hüzün, kasvet, can sıkıntısı, özlem, hasret.

юнсăхлан- (yunswhlan-) Canı sıkılmak, kara sevdalı olmak, özlemek.

юнтар- (yuntar-) Kapris yapmak, dik kafalılık etmek, inat etmek.

юнтармăш/ юнтарчăк (yuntarmwş/ yuntarçwk) Kaprisli, dik kafalı, inatçı.

юншăхла- (yunşwhla-) Çok üzülmek, kahırlanmak, sızlamak, sızlanmak, yalvarmak.

юншăх- (yunşwh-) Özlemek.

юп- (yup-) Kaçmak, sıyrılmak, kaçınmak, sapmak, юпса çӳре Kötü yolda olmak. (Kadınlar hakkında)

юп кур-/ йӳп кур- (yup kur-/ yüp kur-) Sevmek, hoşlanmak, iyi karşılamak, hoş karşılamak.

юпа (yupa) Direk, sütun (Çuvaşlarda mezar başına dikilen, insan yüzünün göz, burun ve ağzının tasvir edildiği ahşap kaide)

юпах/ йăптăх (yupah/ ywptah) Hayvanların ilkbaharda döktükleri tüy. юпах тăкни Tüy dökme.

юпă/ йӳпё (yupw/ yüpé) Dal, budak, kol, dallanma. çул юппи Dörtyol ağzı.

юпăнчă I (yupwnçw) 1. Yağmurdan korunmak için yapılmış eski kösele 2. Ötrü, pelerin, yastık örtüsü.

юпăнчă II (yupwnçw) Karla karışık yağmur.

юплен- (yuplen-) Dallanmak, çatallanmak, bölünmek, ayrılmak, bölüşmek, paylaşmak.

юплешке (yupleşke) 1. Çatal, yaba. 2. Levye, manivela, kaldıraç.

юплё (yuplé) Çatallı. тăватă юпле сенёк Dört çatallı yaba. йӳплё хӳре Çatal kuyruk.

юппи (yuppi) Çuvaş mezarlarının baş kısmına dikilen ağaç heykel.

юптар- (yuptar-) Dolambaçlı konuşmak, kinayeyle konuşmak. юптарса кала- alegoriyle, sembolle konuşmak.

юптару (yuptaru) Hayal ürünü, uydurma, epilog.

юпхушши (yuphuşşi) Adet, aybaşı.

юр I (yur) Kar. юр çăвать Kar yağıyor.

юр II (yur) Yoksulluk, sefalet. юра ер-, юра тух- Fakirleşmek, yoksullaşmak.

юр- (yur) Yoğurmak, karmak (hamur) çalkalamak, demlemek, haşlamak.

юр хывни/ кёрт (yur hıvni/ kért) Kürtün.

юр-вар (yur-var) Yemek, çeşnilik, baharat, terbiye, salça, sos. ёне юр-варё Süt ürünleri.

юра- (yura-) Beğenmek, hoşuna gitmek, hoşlanmak, gözü tutmak.

юравлă/ юраллă (yuravlw/ yurallw) İşe yarar, elverişli, юра(в)-лă мар İşe yaramaz, bozuk, kalitesiz, değersiz, ıskarta

юравсăр/ юрасăр (yuravswr/ yuraswr) İşe yaramaz, bozuk, kalitesiz, değersiz, ıskarta.

юрамасть (yuramast’) Yakışmaz, yakışık almaz, olanaksız, yanlış.

юрат- (yurat-) Sevmek, hoşlanmak.

юраттар- I (yurattar-) Sevdirmek.

юраттар- II (yurattar-) Yerden almak, bulmak. (anahtar)

юрату (yuratu) Sevgi, aşk.

юрать (yurat’) Olanaklı, mümkün, olur, peki, kabul.

юратчё (yuratçé) İyi olurdu.

юрă (yurw) Şarkı, türkü.

юрăçă/ юрă ăсти (yurwşśw/ yurw wsti) Şarkıcı.

юрăхлă (yurwhlw) İşe yarar, elverişli, faydalı.

юрăхлăх/ юрăх (yurwhlwh/ yurwh) Yararlı oluş, elverişlilik, faydalılık.

юрăхлăлан- (yurwhlwlan-) İşe yarar hale gelmek, faydalı olmaya başlamak.

юрăхсăр (yurwhswr) 1. Faydasız, yararsız, elverişsiz. юрахсăра кăлар- Bozmak, işe yaramaz hale getirmek. 2. Son derece, aşırı, alışılmamış, sıradışı.

юрё (yuré) Olur, peki, kabul, olur.

юри (yuri) Bilinçli olarak, kasten, kasıtlı, bilerek.

юркăча (yurkwçw) Askı.

юрккăн/ юрткăн (yurkkwn/ yurtkwn) Yerinde durmaz, kurtlu.

юрла- (yurla-) Şarşı, türkü söylemek.

юрлаттар- (yurlattar-) Şarkı, türkü söylettirmek.

юрлан- (yurlan-) Karla kaplanmak.

юрлă I (yurlw) Fakir, garip, çok fakir.

юрлă II (yurlw) Karlı, karla kaplı, kar gibi.

юрлă (yurlw) Karlı. çумăр çурё Karla karışık yağmur yağdı.

юрлăлан- (yurlwlan-) Fakirleşmek, yoksul düşmek, kötüleşmek.

юрлăха ер- (yurlwha yer-) Yoksullaşmak, yoksul düşmek, fakirleşmek.

юрма (yurma) Ekşi süt veya kaymaktan yapılmış yemeğe lezzet vermek için yemeğe koyulan çeşni. юрма юр- Yemeğe ekşi sütten çeşni katmak.

юрт (yurt) Tırıs gitme. (atlar hakkında)

юртă (yurtw) Tırıs. (at koşması).

юрттар- (yurttar-) Tırıs koşturmak.

юс (yus) Kakım, as.

юс- (yus-) Yoksun mahrum kalmak, kaybetmek, aldanmak. вăл чёлхерен юсрё O, dilini kaybetti.

юса- (yusa-) Düzeltmek, onarmak, tamir etmek, kurmak, tedavi etmek.

юсав (yusav) Düzeltme, düzelti, değişiklik, düzelme, iyileşme, tamir, onarım.

юсавлă (yusavlw) 1. İyi durumda, çalışkan, gayretli 2. Zarif, süslü, zevkli.

юсавлăх (yusavlwh) Yeniden kurma, onarım, tamir, onarım.

юсан-/ юсавлан- (yusan-/ yusavlan-) Düzelmek, iyileşmek, kilo almak, giyinmek, giymek, kılığına girmek, kendine çekidüzen vermek, toparlanmak.

юсаттар- (yusattar-) Düzene sokmak, düzeltmek, toparlamak, tamir etmek.

юсман (yusman) Küçük kurban pideleri.

юстав/ юставлă лаша (yustav/ yustavlw laşa) Güzel yürüyüşlü at, rahvan at.

юставсăр (yustavswr) Yavaş, kötü .

ют/ ютă (yut/ yutw) Tanımadık, bilinmeyen, uzak, uzun, yabancı, başkasının. ют çёршыв çынни Yabancı. ют çёршыв чёлхe Yabancı dil. ют чёлхерен кёнё сăмахсем Yabancı sözcük, alıntı sözler.

ютри (yutri) Dışarıdaki, uzaktaki, yabancıdaki.

ютшăн-/ ютăх- (yutşwn-/ yutwh-)Kaçmak, kaçınmak, sakınmak, reddetmek, kabul etmemek, vazgeçmek, feragat etmek, terk etmek.

Yüklə 5,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin