Dost Ve Düşman Kavramlarına Göre İnsan Sınıfları: 3 Dostluğun Gerektirdikleri: 3


Allah Düşmanlarından Beraet Nasıl Gerçekleşir?



Yüklə 226,54 Kb.
səhifə4/5
tarix27.12.2018
ölçüsü226,54 Kb.
#87024
1   2   3   4   5

Allah Düşmanlarından Beraet Nasıl Gerçekleşir?



1- Bütünüyle İslam'a sarılmanın vacip oluşu:

Kafirlerin dinleri batıldır. Bunun için Allah (c.c), kafir­ler bizi kendi dinlerine tabi olmaya çağırdıklarında onlara şöyle dememizi emretmiştir:

"De ki: 'Ey kafirler! Ben sizin taptıklarınıza tap­mam. '"110

Allah (c.c), birçok ayette bizleri kafirlere itaatten sakındırmıştır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrisini bize isnad edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o taktirde onlar seni dost edinirlerdi. Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, and olsun, onlara biraz­cık meyledecektin. İşte o zaman sana hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırırdık ve bize karşı hiçbir yar­dımcı da bulamazdın." 111

Tek bir rükün ve çok az bir şey için bile olsa, işte bu Rasule büyük bir tehdittir.

Bu ayetteki mana aynen aşağıdaki ayetteki gibidir:

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol, seninle beraber tevbe edenler de... Sakın zulmeden kimselere meylet­meyin. Sonra size ateş dokunur. Sizin için Allah'tan baş­ka dostlar yoktur. Sonra size yardım da edilmez."112

"Onların aralarında Allah'ın indirdikleri ile hük­met. Onların nevalarına tabi olma. Allah'ın sana indir­diklerinden bazılarından seni fitneye düşürmelerinden sakın." 113

Bütün bu ayetler, Rasulü, velev ki Allah'ın (c.c.) ona indirdiklerinden çok az bir şeye muhalif olsun, müşrik ve ka­firlere itaat etmekten sakındırma mahiyeti taşımaktadır. Allah (c.c.) burada Rasulü’nü (s.a.v.) bu fiil konusunda tehdit etmektedir. Malum olduğu üzere Rasulullah (s.a.v.) bu teh­dide konu olan işleri yapmamıştır. Muhakkak ki önceki ve sonraki ayetlerde gelen tehditler aslında biz müslümanlara yöneliktir.



2- Kafirlerden beraetin ilanının vacip oluşu:

İslam'dan başka her akide batıldır ve müslümanlar üze­rine batıldan, küfürden, ve tağutların hepsinden bera vacip­tir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Kim tağutu inkar eder ve Allah'a inanırsa, kopması mümkün olmayan kulpa tutunmuştur." 114

Tağut, haddini aşan ve kendisine İbadete çağıran, itaat ve ibadet konusunda Allah'ın (c.c.) hakkını aşan her şeydir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor.

"Ey kafirler ben sizin taptıklarınıza tapmam." 115

"İbrahim kavmine dedi ki: 'Sizin ve atalarınızın da­ha önceden kulluk ettiğiniz şeyleri görüyor musunuz? Muhakkak onlar benim düşmanımdırlar. Ancak alemle­rin Rabbi hariç." 116

"Biz, sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tekfir ediyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar sizinle bizim aramızda ebedi bir kin ve düşmanlık vardır." 117

Allah (c.c), İbrahim'i (a.s.) bu sözü ile bizim için örnek kılmıştır. Bunun için kafirlerden ve onların küfürlerinden beraet Allah'ın (c.c.) dininde, sıratı müstakime ittiba etme konusunda gerekli olan ikinci bir asıl, ikinci bîr emirdir.

Sıratı müstakime ittiba eden, Rasulün hidayeti ile hidayetlenen bir kimse üzerine gereken şey, kafirlerin küfründen ayrı olduğunu ve onların yollarına ve dinlerine bütünüyle karşı olduğunu ilan etmektir.

3- Müslümanlara Karşı Kafirlere Yardım Etmemek: Bir kimse, müslüman olduğu zaman onun kanı, malı ve ır­zı bir başka müslüman kardeşine haram olur. Müslümana sövmek fısk, hakkına tecavüz etmek ise ateşe girme sebebi­dir, ilanını dökmek zulmü ve bunu helal görmek sürekli ateş­te kalmayı gerektirir. Müslüman bir kimseye karşı kafirle­re yardım etmek ise dinden çıkmaktır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:



"Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edin­meyin. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardan­dır. Muhakkak Allah zalim bir kavme hidayet etmez." 118

Daha önce de öğrendiğimiz gibi, Mumtehine Suresi, Hatıb b.Ebi Beltea'nın Rasulullah'ın fs.a.v.) sırrını Kureyş kafirlerine ifşa etmesi üzerine inmiştir.

Bütün bu delillere göre, müslümanlara karşı kafirlere yardım etmenin küfür olduğunda asla şüphe yoktur.

4- Kafirleri sırdaş edinmemek:

Sırdaş edinmek demek, onları devletin ve hükümetin özel ve gizli görevlerine getirmek ve vezir yapmak demektir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Kendi dışınızdan hiç kimseyi sır­daş edinmeyin. Onlar sizi yokuşa sardırıp perişan etmek­ten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından kin ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin sak­lamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletir­seniz, Allah size ayetlerini açık seçik göstermiştir." 119

Bu sebeple Rasulullah (s.a.v.) ve raşit halifeler, gayri müslimleri devlet kademelerinde önemli işlerin basma getirme­miş, onları beytü'1-mal üzerine görevli kılmamışlardır. On­ları bekçi, polis, asker olarak yada müslümanların gizli halleri üzerine görevli olarak atamamışlardır. Hiçbir şe­kilde onların müslümanların hallerini bilmelerine fırsat ver­memişlerdir. Bunun için devlet kuvvet ve afiyet bulmuştur. Fakat daha sonraları halifeler kafirleri sırdaş edinerek on­ları kendilerine vezir (danışman) edindikleri için müslümanların hali zevale doğru gitmiştir.


Beraatı Bozmayan Haller:



1- Davet esnasında onlara mülayim davranmak:

Müslümanların, kafirlerle aralarında beraeti sağlama ba­hanesiyle, İslam davetini örterek onlara bu hidayeti ulaştır­maktan yüz çevirmeleri yada onları kötülükleri içerisinde bı­rakmaları asla doğru değildir. Bilakis İslam kendi mensup­larına İnsanları hayra davet etmeyi, iyiliği emredip kötülük­ten nehyetmeyi, kafirlerin hidayetleri üzerine hırslı olmayı ve onların hallerini İslamla değiştirmeyi yüklemiştir.

Muhakkak ki İslam, kafirlere davet yoludur. Bu davet hik­metle, güzel öğütle, iyi bir tartışma üslubu ile yapılır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:



"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır. On­larla en güzel şekilde mücadele et. Muhakkak rabbin kimin yoldan saptığını ve kimin de hidayet üzere olduğu­nu en iyi bilendir." 120

Muhakkak ki, kafirlerin nefisleri çok azgın, kalpleri çok katıdır. Bunlara yumuşaklık ve lütuf ile davranmak, şefkatli olmak gerekir.

Bunun için Allah (c.c.) Musa ve Harun'u (a.s.) Firavun'a gönderdiği zaman onlara şöyle buyurmuştur:

"Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki öğüt alır yada korkar." 121

Musa (a.s.) da böyle yaptı, Firavun'a karşı ilk buluşmasında latif davrandı. Davetini ona açtı ve onunla en güzel şekilde mücadele etti. Musa (a.s.) daha sonra Firavun'a Allah'ın (c.c.) emri gereği düşmanlık ilan etti.

Rasulullah (s.a.v.) de, Arap müşrikleri yada yahudi ve hıristiyan diye ayırmaksızın kendi dönemindeki inatçı müş­rik ve kafirlere, Musa (a.s.) gibi yumuşaklıkla davranarak, davetini güzellikle sürdürdü. Yumuşaklıkla yaptığı açıkla­malarla onları İslam'a davet etti. Çok uzun bir süre onlara sabretti. Rasulullah'dan (s.a.v.) onlara karşı davet esnasın­da kaba ve katı davranmak gibi bir şey asla sabit olmadı.

Rasulullah (s.a.v.) bütün bunları Allah'ın (c.c.) şu ayet­lerine binaen yapıyordu:



"Ehli Kitap olanlarla ancak en güzel şekilde mücade­le et. Ancak onlardan zulmeden kimseler hariç." 122 "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır. On­larla en güzel şekilde mücadele et. Muhakkak Rabbîn ki­min yoldan saptığını ve kimin de hidayet üzere oldu­ğunu en iyi bilendir." 123

"Onların söylediklerine karşı sabret. Ve onlardan güzel bir ayrılışla ayrıl." 124



"Sen onların üzerine görevli bir bekçi değilsin." 125

Kur'an'da bu konuda daha pek çok ayet vardır. Hikmet­le davet ve onların yalanlamalarından güzellikle yüz çevirmek, Allah-u Teala'nın şu ayeti ile çelişmez.



"Ey Nebi! Kafirlerle ve münafıklarla cihat et. Onla­ra karşı şiddetli davran, onların döneceği yer Cehennem­dir ve orası ne kötü bir yerdir." 126

Buradaki kafir ve münafıklara karşı şiddet gösterme em­ri, sadece kıtal esnasında yapılması gereken bir ameldir. Çünkü savaş makamı davet makamının tam tersine şiddet ve sertlik makamıdır. Her makamın kendisine Özgü bir davra­nış şekli vardır. Bunun delili ise Allah-u Teala'nın şu ayetidir:



"Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda bulunan­larla savaşın. Onlar sizde bir sertlik bulsunlar." 127

Buradaki sertliğin, savaş esnasındaki sertlik olduğu baş­ka bir ayetin tefsirinden anlaşılmaktadır. Çünkü buradaki kı­tal makamıdır.

Savaşan kimse savaştığı kimseye karşı cesaret, kuvvet ve sertlik gibi sıfatlarla muttasıf değilse, kendisine savaşta yardım olunacak değildir. Eğer savaştığı kimseye acısa, yumuşak davransa ve ona şefkat edecek olsa, zaten onu öldüremez.

Rasulullah'ın (s.a.v.) müşriklerle yapmış olduğu Bedir Savaşı bunu bize en güzel şekilde göstermektedir.

Rasulullah (s.a.v.) savaş esnasında safları sıkıştırarak, mü­minleri savaşta şecaatli davranmaya çağırmış ve şöyle bu­yurmuştur:

"Vallahi sizden hangi adam bugün savaşır ve arkası­nı dönüp kaçmazsa o kimse için ancak Cennete girmek vardır." 128

Rasulullah'ın (s.a.v.) bu yaptığı, nefislerin hezimetini önlemek için bir teşviktir. Lakin savaştan ve kafirlerin hezimetinden sonra onlardan yetmiş kişi esir alınmıştır. Fakat savaştan sonra onlara latif davranılmış, yaralan tedavi edi­lip sarılmış ve Rasulullah (s.a.v.) sahabelerine esirlere ikram etmelerini emrederek şöyle buyurmuştur:



"Esirlere ikram ediniz." 129

Hatta sahabe güzel yemeklerini onlarla paylaşmışlardır.

Allah (c.c.) Kur'an'da, esirlere latif davranıp onları İsla­ma davet etme konusunda şu ayeti indirmiştir:

"Ey nebi! Elinizde bulunan esirlere de ki: "Eğer Allah kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse, size sizden alınandan daha kıymetlisini verir ve sizi affeder. Allah çok affeden ve çok bağışlayandır." 130

İşte bu ayet, müşrikleri İslama çağırırken, onlara yumu­şak ve latif davranılması gerektiğine dair en güzel delildir.

Yine bu uygulama bize açık bir şekilde, kıtal makamı ile davet makamının uygulamalarının birbirinden çok farklı olduğunu da göstermektedir.

Davet makamı, yumuşaklık ve güzellikle davranma ma­kamıdır. Kafirleri dine rağbet ettirip teşvik etmek ve onların kalplerini İslama ısındırıp yöneltmek için bu makamda güzel sözler kullanılır.

Bazı cahiller, davet makamı ile kıtal makamını birbi­rinden ayıramıyorlar ve kafirlere karşı gösterilmesi gereken beraetin onlara kötü söz söylemek, onlara sövmek, konuşur­ken onlara kaba sözler söylemek anlamına geldiğini zanne­diyorlar. Halbuki bu davranış gayet açık bir cahillik ve ha­makattır.

2- Kitap ehlinin kadınlarıyla evlenmek ve kestiklerini ye­mek:

İslamı işittikleri halde İslama girmeyen kitap ehli yahudi ve hıristiyanların kafir oldukları ve ateşte ebedi olarak kalacakları konusunda asla şüphe yoktur.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"And olsun ki, 'Allah Meryemoğlu Mesih'in ta kendi­sidir' diyenler kafir olmuşlardır. Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları sizin de rabbiniz, benim de rabbim olan Allah'a kulluk edin. Gerçek olan şu ki, Allah ken­disine ortak koşana Cenneti haram kılmıştır. O kimse­nin varacağı yer ateştir, zalimlerin hiçbir yardımcıları da olmayacaktır.

Yine and olsun ki, 'Allah üçün üçüncüsüdür' diyenler de kafir olmuşlardır. Bir tek ilah dışında hiçbir ilah

yoktur. Onlar bu söylediklerinden vazgeçmezlerse onların kafir olanlarına korkunç bir azap mutlaka gelip çatacaktır." 131

Bu ayet, onların Allah (c.c.) hakkındaki bu çirkin sözlerinden dolayı kafir olduklarına dair çok açık bir delildi Fakat buna rağmen ehli kitap diye adlandırılmışlar ve kitap ehli olmaktan çıkarılmamışlardır. Onların bu itikatların rağmen Allah (c.c), defalarca onlara bu isimle (Ya Ehle'l Kitab!) seslenmiştir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Ey kitap ehli! Dininizde aşırılığa gidip, Allah'a karşı hak olandan başkasını söylemeyin. Meryemoğlu İsa Mesih, yalnız Allah'ın Rasulü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Artık Allah'a ve Rasulün iman edin de '(Allah) üçtür' demeyin. Kendi faydanız için (bundan) vazgeçin. Allah ancak bir tek ilahtır. Çocuk edinmekten münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter." 132

Allah (c.c), bütün bu iddialarına rağmen müslümanlar için onların kestiklerini yemeyi ve kadınları ile evlenme helal kılmıştır. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:



"Bugün size temiz olan nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle senden önce kedilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları, mehirlerini vermeniz, zinadan uzak kalmaları ve şunu bunu gizli dost tutmamaları şartıyla size helaldi. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmişti. Ve o ahirette de hüsrana uğrayanlardandır." 133

Kitap ehlinden iffetli hanımlara karşı duyulan sevgi nasslarda ve aşağıdaki ayette yasaklanmış olan kafirler sevgi besleme kapsamına girmeyip, ondan istisna edilmiştir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Allah'a ve Ahiret Gününe inanan bir kavmin Al­lah'a ve Rasulü’ne muhalefet eden kimselere sevgi besle­diğini göremezsin." 134

Müslüman bir erkeğin kitap ehli olan bir hanımına kar­şı göstereceği sevgi böyle olmayıp, mubahtır. Çünkü Allah (c.c.) bunu ona helal kılmıştır. Buradaki mubah olan sevginin fıtri bir sevgi olduğunda şüphe yoktur. Allah (c.c.) erkeğin kalbinde bunu istisna kılmıştır. Bununla birlikte ehli kitap­tan olan kadının müslümanların gizliliklerine muttali olma­sı, yada kavmine İslama karşı yardım etmesi caiz değildir. Bu şart çerçevesinde isterse kendi dîni üzere kalabilir. Eğer isterse İslama girer, istemezse İslama girmesi için zorlana­maz.

Bunlar bilinmesi gereken dini zaruretlerdir. Buna ancak cahil olanlar karşı çıkarlar.

Bunun gibi onların yemeklerini yemek de caizdir. Müs­lüman bir kimsenin onların yemeklerini yemekten ve onlar­la alış verişte bulunmaktan nehyedilemeyeceği konusunda şüphe yoktur.

Rasulullah (s.a.v.) ve sahabeleri, Hayber gününde yahudilerin kestiği etten yemişlerdir. Onların kestiklerini yemek, onlarla alış verişte bulunmak ve bunlar gibi ilişkiler da­ha önce de açıkladığımız gibi kafirlerden beraet aslı ile çe­lişmez ve beraeti ortadan kaldırmaz. Bunlar istisnalardır.

3- Güzel muamele ve ihsanda bulunmak, onların hidayet­leri için dua etmek:

Muahid, zimmi ve müste'men kafirlere güzellikle davran­mak ve onlara iyilik yapmak Allah-u Teala'nın şu ayetinde bildirildiği üzere caizdir:



"Allah, sizinle din hususunda savaşmayan, sizi di­yarlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilikte bulunmanı­zı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Muhakkak Allah adil davrananları sever." 135

Müslümanlar, onların hastalarını ziyaret etmek, cena­zelerine gitmek, hediyelerini kabul etmek ve onlara hediye vermek, onların mutluluklarına sevinmek, hüzünlerine tazi­yede bulunmak, onların fukara ve muhtaçlarını sevindirmek, onları evlerinde ziyaret etmek, davetlerini kabul etmek, onların hidayetleri için dua etmek ve bunlar gibi olan diğer ilişkilerin yapılabileceği konusunda icma etmişlerdir. Buna muhalif hiçbir görüş duyulmamıştır.

Rasulullah (s.a.v.), kafirlerle savaş halinde bulundukları zamanlarda bile, onlardan pek çok taifenin hidayete erme­si için Allah'a (c.c.) dua etmiştir:

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:



"Allah’ım! Ebü Hureyre'nin annesine hidayet et!" 136

Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Talîyi ve asha­bı kalkarak Rasulullah'a (s.a.v.) geldiler. Tafıyl dedi ki:

"Ya Rasulallah! Muhakkak Devs kafir oldu ve yüz çevirdi. Onun aleyhine Allah'a dua et." İnsanlar dediler ki: "Ar­tık Devs helak oldu."

Rasulullah (s.a.v.) dua etti ve:



"Allah'ım Devs'e hidayet et!" 137 buyurdu.

Devs, Ebu Hureyre'nin (r.a.) kabilesinden bir kimseydi.

Rasulullah (s.a.v.) Sakif için şöyle dua etmişti:

"Allah’ım! Sakif e hidayet et!" 138

Müslümanlar Taif şehrinin fethine güç yetiremediler. Ra­sulullah (s.a.v.) onların hidayete ermeleri için Allah'a dua etti. Onlar da müslüman oldular ve Medine'ye geldiler.

İşte kafirlerden olan inatçılar için yapılan bütün bu müstecab dualar, onların hidayete ermelerini dilemek için yapılmıştı.

Ömer bin Hattab'a (r.a.) ipekten bir hırka hediye edildi. Ömer (r.a.) bunu Rasulullah'a (s.a.v.) sordu.

Rasulullah (s.a.v.):

"Ben size bunun için gönderilmedim."

buyurdu. Ömer Bin Hattab (r.a.) da bunu Mekke’de bulunan müşrik kardeşine hediye olarak gönderdi.139

Bu olay müslümanların kafirlerin hediyelerini kabul edebileceklerine delildir. Ancak ipek gibi, müslümanların kullanılması helal olmayan şeyler bundan müstesnadır.

Rasulullah (s.a.v.) Mukavkıs’a hediyeler göndermiştir.140

Hayber’de de yahudilerden bir koyunu hediye olarak kabul etmiştir.141

Enes (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah’ın (s.a.v.) hizmetinde olan bir yahudi çocuğu hastalanmıştı. Rasulullah (s.a.v.) onu ziyaret etti ve başının yanına oturdu ve:



"Müslüman ol" dedi. Çocuk babasına baktı. Babası:

"Ebul Kasım’a itaat et" dedi. Çocuk müslüman oldu.

Nebi (s.a.v.) çocuğun yanından çıktı.

"Bunu ateşten kurtaran Allah’a (c.c.) hamd olsun." 142

diye dua etti.

Said İbn Müseyyeb’in babasından nakledildiğine göre:

Ebu Talip ölüm döşeğinde yatarken, Nebi (s.a.v.) geldi. Ebu Talip’e İslamı arz etti. Amr ve İbni Hişam ona:

"Atalarının (Abdulmuttalib’in) dininden yüz mü çeviriyorsun? " dediler.

Ebu Talip:

"Ben Abdulmuttalip milletinin dini üzereyim." diyerek öldü.143

İşte bunlar Rasulullah’ın (s.a.v.) müşrik ve yahudileri ziyaret ettiğinin delilidirler.



4- Onlara iyilik yapmak:

Bu da Kur'an nassları ile sabittir. Allah (c.c.) şöyle buyurur:



"Onların hidayete ermesi senin üzerine bir borç de­ğildir. Fakat Allah dilediği kimseye hidayet verir. Her ne hayır infak ederseniz kendi faydanızadır. Zaten siz an­cak Allah'ın rızası için infak edersiniz. İnfak ettiğiniz her nimet size eksiksiz olarak geri verilir. Ve siz asla zulme uğratılmazsınız." 144

İbn Kesir, bu ayetle ilgili olarak der ki: "İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre bu ayet, müşriklerin pullarını kırma hususunda Rasulullah’dan (s.a.v.) istenen bir ruhsat üzerine nazil olmuştur."

Yine İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre: Rasulullah (s.a.v.) sahabelerini İslam ehli olanlardan başkasına sadaka vermekten nehyetmiş, sonra bu ayet nazil olmuştur.

"Onların hidayete ermeleri senin üzerine bir borç değildir."

Esma binti Ebu Bekir'den rivayet edildiğine göre: Ken­disinin İslam dininden yüz çeviren müşrik bir annesi vardı. 'Ona tasaddukta bulunayım mı?' diye Rasulullah’dan (s.a.v.) izin istedi. Rasulullah da (s.a.v.) ona izin vererek, onu ziyaret etmesini emretti.145

İşte Rasulullah'ın (s.a.v.) bu davranışı, Allah-u Teala'nın şu ayetine uygundur:

"Eğer onlar, bilgin olmayan bir konuda seni bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dün­yada onlarla maruf ve iyilik üzere sohbette bulun." 146

Kısacası Rasulullah'ın (s.a.v.) buyurduğu gibi kafirlere sadaka vermek ve onlara karşı ihsan ile muamelede bulun­mak caizdir ve müstehaptır. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur:



"Her bir yaş meyveden dolayı ecir vardır." 147

1 Nahl: 16/100.

2 Mümtahine: 60/9.

3 Ahmed: 4/286.

4 Buhari: İman: 8, 13, İkrah: I, Müslim; İman: 67.

Tirmizi: İman: 10, Nesai: İman: 3. İbni Mace: Fiten: 23.



5 Ebu Davud: Sünnet: 16.

6 Buhari; İman: 8, Müslim; İman: 70, Nesai; İman: 19.

7 Maide: 5/51.

8 Bakara: 2/165.

9 Sahihul Cami: 7341.

10 Buhari; Hudud: 5.

11 Nisa: 4/115.

12 Zuhruf: 43/26-27.

13 Mumtehine: 60/1.

14 Ebu Davud: Cihad: 95, Tirmizi; Siyer: 41, Nesai; Kasame: 27.

15 Tevbe: 9/113.

16 Kalem: 68/9.

17 Hud: 11/113.

18 Maide: 5/44.

19 Nisa: 4/60.

20 Al-İmran: 3/149.

21 Müslim; Selam: 13, Tirmizi; isti'zan: 12, Ebu Davud; Edeb :149.

22 Ebu Davud; Libas: 4031, Ahmed; 2/50-92.

23 Furkan: 25/72.

24 Nahl: 16/106.

25 Nahl: 16/107.

26 Lisanu'l-Arab.

27 Bakara: 2/257.

28 Muhammed: 47/11.

29 Ahzab: 33/6.

30 Hucurat: 49/10.

31 Enfal: 8/72.

32 Enfal: 8/75.

33 Haşr: 59/10.

34 Tevbe: 9/71.

35 Buhari; Mezalim: 3; İkrah: 7, Müslim; Birr: 58, Tirmizi; Hudud: 3, Ebu Davud; Edeb: 46.

36 Buhari: Mezalim: 5, Nesai; Zekat: 66.

37 Buhari; Edeb: 27, Müslim; Birr: 66.

38 Müslim; Brr 16.

39 Buharı; İman: 6, Müslim; İman: 17.

40 Buhari; Ezan: 36; Zekat: 16; Rikaak; 24; Hudud; 19, Müslim;Selam: 91, Muvatta; 14, Tirmizi; Zühd: 53, Nesai; Kudat; 2

41 Daha önce geçti.

42 Müslim; İman: 22, Ebu Davud; Edeb: 142, İbni Mace; Mukaddime: 9.

43 Buhari; Cenaiz; 2, Müslim; Selam: 4, Ebu Davud; Edeb: 98, Tirmizi; Edeb: 1, Nesai; Cenaiz: 52.

44 Buhari; Nikah: 2, Müslim; Nikah: 16, İbni Mace; Nikah: 25, Ebu Davud; Et'ıma: 1.

45 Buhari; Nikah: 2, Müslim: Nikah: İ6.

46 Nisa: 4/75.

47 Buhari; Mezalim: 4; İkrah: 7, Tirmizi; Fiten: 68.

Yüklə 226,54 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin