Dış lastik bak lastik



Yüklə 2,3 Mb.
səhifə8/25
tarix08.04.2018
ölçüsü2,3 Mb.
#47893
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25

Digby, George 140

Körfezinin küçük bir koyu olan Annapolis Havzasının güney ucunda yer alır.

1766'da New England'lıların kurduğu ilk yerleşme korsanlarca yerle bir edildi. 1783'te ingiliz amirali Robert Digby, ABD'den gelen eski kralcı mültecilerden oluşan bir grubu, kasabayı yeniden kurmak üzere buraya gönderdi. Günümüzde gözde bir yazlık sayfiye ve balıkçılık limanı olan Digby'nin büyük bir tarak avlama filosu vardır. Kerestecilik, ağaç işleme ve deniz ürünleri işleme (tarak ve özellikle "Digby pilici" olarak bilinen ringa) başlıca sanayi kollarıdır. 72 km kuzeybatıdaki Saint John' dan (New Brunswick) kalkan feribotların güneydeki son varış noktası Digby'dir. Nüfus (1981) 2.558.

Digby, George bak. Bristol (2. Kontu), George Digby

Digby, John bak. Bristol (1. Kontu), John Digby

Digby, Sir Kenelm (d. 11 Temmuz 1603, Gayhurst, Buckinghamshire - ö. 11 Haziran 1665, Londra, İngiltere), I. Charles döneminde yaşayan İngiliz saray mensubu, düşünür, diplomat ve bilim adamı. Kral İ. James ve Parlamento üyelerine karşı bir grup Katolikçe düzenlenen Barut Komplosu'na katıldığı için 1606'da idam edilen Sir Everard Digby'nin oğlu olan Kenelm Digby, annesinin gözetiminde tam bir Katolik olarak yetişti. 1620'de öğrenimini tamamlamadan Oxford Üniversitesi'nden ayrıldı. Sir Edvvard Stanley'nin kızı Venetia' ya olan aşkına karşı çıkan annesinin zorlamasıyla yurt dışına çıktı. 1623'te Madrid'e gelen Prens Charles'ın maiyetine girdi ve aynı yıl İngiltere'ye dönerek I. James'ten "sir" unvanı aldı. 1625'te Venetia Stanley'le evlendi.

Büyük bir iş başararak sarayın gözüne girmek amacıyla, izinli bir korsan gemisinin başında Aralık 1627'de denize açıldı ve Venediklilere ait Scanderoon (bugün İskenderun) limanında demirlemiş Fransız gemilerini yağmaladı. Şubat 1628'de İngiltere'ye zaferle döndü; ama yönetim Fransızların misilleme tehditleri yüzünden yaptıklarını onaylamamış göründü. Karısının 1633'te ölümünden sonra Gresham College'a çekildi ve iki yıl boyunca kimya deneyleriyle uğraştı.

1635'ten sonra, Katolik kraliçe Henrietta Maria'nın saraydaki çevresine katıldı ve I. Charles'ın 1639-40'ta Presbiteryen İskoçya- lılara karşı giriştiği seferi destekledi. 1641'de, İngiltere Kilisesi'ne karşı bir Katolik olarak Avam Kamarası önünde hesap vermeye çağrıldı. Daha sonra gittiği Fransa'da İ. Charles'a hakaret eden bir Fransız soylusunu düelloda öldürdü. İngiltere'ye döndüğünde, kralın İskoçya seferini desteklediği dönemde Özel Danışma Kurulu'ndan çıkarılmasını istemiş olan Avam Kamarası tarafından hapsedildi (1642-43). Serbest bırakıldıktan sonra Paris'e gitti ve 1644'te en önemli felsefi yapıtları olan Of the Nature of Bodies (Cisimlerin Doğası Üzerine) ve Of the Nature of Mans Soule (İnsan Ruhunun Doğası Üzerine) adlı kitaplarını yayımladı.

İngiltere'ye dönüşünde Henrietta Maria' nın sekreteri oldu. İngiliz İç Savaşı sırasında Papa X. Innocentius'tan kralcılara destek sağlamak için iki kez Roma'ya gönderildi. Sonuçsuz kalan bu görüşmeler sırasında papaya, Kral Charles ve önde gelen yardımcılarının mezhep değiştireceklerine ilişkin söz verdi. Parlamento kararıyla 1649'da ülke dışına sürüldü; 1654'te dönmesine izin verildi. Oliver Cromwell'in Katoliklere hoşgörü göstermesini sağlamak için çalıştı. 8 Mayıs 1660'ta krallığın yeniden kurulmasından sonra, Henrietta'nın sekreteri olarak eski görevine döndü ve 1663'te kralın verdiği bir beratla kurulan Royal Society' nin üyesi oldu. Ocak 1664'te kralın gözünden düşen bir soyluyu savunduğu gerekçesiyle saraydan uzaklaştırıldı. Yaşamının geri kalan bölümünü edebi ve bilimsel çalışmalarla geçirdi.



Digenis Akritas, dİgenis akritas basileios olarak da bilinir, halk baladlarında adı geçen Bizans destan kahramanı. Ailesini, gençlik serüvenlerini, yetişkinliğini ve ölümünü konu alan destan, gerçekten yaşamış (ö. y. 788) bir kişinin öyküsü üzerine kuruludur. Yunan, Bizans ve Doğu motiflerini harmanlayan destan 10. yüzyılda ortaya çıkmış ve gezgin şarkıcılarca halk arasında yayılmıştır. Destanın 12-17. yüzyıllar arasında çeşitli uyarlamaları yapılmıştır. Bunlardan en eskisi halk dili- ile edebiyat dilinin bir karışımıdır.

Ortaçağın Rum kahramanlarının ideal örneği olan Digenis Akritas, bir Müslüman emirin oğludur. Bizanslı bir komutanın kızının etkisiyle Hıristiyanlığı benimser. Daha üç yaşındayken usta bir savaşçı olur. Yaşamının sonuna değin Bizans İmparatorluğumu sınır saldırılarına karşı savunur. Destana egemen olan doğa ve aile sevgisi, Vitzentos Kornaros'un kaleme aldığı büyük Girit ulusal romansı Erotokritos'a ve sevilen birçok çağdaş Yunan şiirine esin kaynağı olmuştur.



Digesta bak. Pandectae

Diggers (İngilizcede "Kazıcılar"), İngiltere' de 1649-50'de Gerrard Winstanley(*) ve William Everard önderliğinde ortaya çıkan ve tarımda komün sisteminin kurulmasını amaçlayan topluluğa verilen ad. "Düzleyici- ler" olarak da bilinen Levellers(*) ile birlikte, 1640'ta patlak veren İngiliz burjuva devriminin yoksul halk tabakalarına dayalı radikal kanatlarının en önemlilerini oluşturmuşlardır.

Nisan 1649'da Surrey'deki St. George's Hill'de bir araya gelen 20 kadar yoksul köylü kamu arazisini işlemeye başladı. Bu topluluk İç Savaş'm krala ve büyük toprak sahiplerine karşı yürütüldüğünü ve artık I. Charles idam edildiğine göre yoksulların toprağı ekip biçmesine izin verilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Yiyecek fiyatlarının rekor düzeylere çıktığı bu dönemde, topluluk' üyelerinin sayısı 1649 sonunda iki katma ulaştı. Etkinlikleri Cumhuriyet yönetimini ürkütürken, kamu arazileri üzerinde hak iddia eden yerel toprak sahiplerinin de düşmanlığını çekti. Yasal eylemler ve toplu şiddet eylemleriyle sindirilen topluluk üyeleri Mart 1650'de komünlerini dağıtmak zorunda kaldılar. Ama şiddete başvurmaktan kaçınarak, toplu ekim amacıyla boş arazilere el koyma uygulamasının başka yerlerde de örnek alınması için çalışmaya koyuldular. Winstanley'nin broşürleri ve topluluğun gönderdiği temsilcilerin çalışmaları Kent, Buckinghamshire, Northamp- tonshire ve Essex'te yeni yandaşlar kazanmalarını sağladı. Kendilerini "True (Gerçek) Levellers" olarak adlandırmalarına karşın, komün anlayışları Levellers önderlerinin eleştirilerine uğradı. Ayrıca bak. 1640 Devrimi; 1688 Devrimi; Cromvvell, Oliver.



digitalin bak. dijitalin Digitalis bak. yüksükotu

Digitaria, buğdaygiller (Poaceae) familyasından, 300 kadar otsu bitki türünü içeren cins. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki çayırlarda, tarlalarda ve açıklık yerlerde yetişen, kalın kökleriyle toprağa sıkıca tutunarak dik ya da yere yatık olarak büyüyen bu bitkiler genellikle zararlı otlardan sayılır. Tarım alanlarında Digitaria türleriyle savaş-

Digitaria sanguinalls

Grant Heilman-EB Inc.




mak için çeşitli yöntemler uygulanır. Başlıca türleri, yaprakları uzun tüylerle kaplı olan D. sanguinalis ve Kuzey Amerika'nın güneybatısında hayvan yemi olarak değerlendirilen D. californica'dır.



Digne, Fransâ'nın güneydoğu kesiminde, Provence-Alpes-Cötes-d'Azur planlama bölgesindeki (region de programme) Alpes- de-Haute-Provence ilinin (departement) merkezi kasaba. Karayoluyla Cannes'ın 134 km kuzeybatısına düşer. Napoleon'un 1815'te Elba'dan dönerken geçtiği Napo- leon Yolu üzerinde bulunan bir turizm merkezidir. Durance'm kollarından Bleone Irmağının batı yakasında kurulu olan kasabanın bir bölümü, St. Hieronymus Katedrali'nin (15. yy sonlan; büyük ölçüde onanlmıştır) egemen olduğu bir sırtta yer alır. Romanesk üsluptaki büyük Notre-Dame du Bourg Katedrali ise artık kullanılmamaktadır. Digne, 6. yüzyıldan bu yana piskoposluk merkezidir. Yörede üretilen lavanta ve reçellik meyveleriyle bütün Fransa'da ünlüdür. Yakınındaki Digne-les-Bains'da romatizmal hastalıkların tedavi edildiği sağlık merkezi vardır. Nüfus (1982) 12.540.

Digor, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Kars iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kasaba. Yüzölçümü 1.137 knr olan Digor ilçesi doğuda Ermenistan, güneyde İğdır ili ve Kağızman ilçesi, batıda gene Kağızman ilçesi ve Merkez ilçe, kuzeyde gene Merkez ilçeyle çevrilidir, ilçe toprakları Erzurum-Kars Platosunun doğu ucunda ve Ardahan ile İğdır illerinin ayrılmasından sonra geriye kalan Kars ili topraklarının güneydoğu köşesinde yer alır. İlçenin kuzey kesimini doruğu 2.699 m'ye ulaşan Dumanlıdağ engebelendirir. Güney, güneybatı ve batı kesimlerini engebelendi- ren Yağlıca Dağının doruğu Kağızman ilçe sınırında 2.961 m'ye erişir. İlçe toprakları doğuda doğal sınır oluşturan Arpaçay ve güneydoğuda sınır çizen Aras Irmağı vadilerine doğru gidildikçe alçalır. İlçenin başlıca akarsuyu, Arpaçay'ın kollarından biri olan Digor Çayıdır. İlçede sınırlı bir yer kaplayan düzlükler de bu akarsuların vadi tabanlarında yer alır. İlçede temel ekonomik etkinlik tarımdır. En çok buğday ve arpa yetiştirilir. Ayrıca vadi tabanlarında sulama yapılarak patates, fasulye, mercimek, nohut ve az miktarda meyve üretimi de yapılır. Doğal yapı ve iklim koşullarının bitkisel üretimi sınırlaması bütün yörede olduğu gibi Digor'da da hayvancılığın önem kazanmasına neden olmuştur. Bununla birlikte hayvancılıkta geleneksel yöntemlerin egemenliği kırılmamış, hayvansal ürün miktarı sınırlı kalmıştır. Ekonomik olanakların yetersizliği nedeniyle halkı başka yörelere göç eden ilçe nüfus yitirmektedir.

Digor'un yerleşim tarihine ilişkin ayrıntılı çalışmalar yoktur. Önceleri Tekor ya da Dogor olarak adlandırılmış, 1953'te ilçe yapılmıştır.

Digor kasabası, Digor Çayı vadisinde kurulmuş, kırsal görünümlü gelişmemiş bir yerleşimdir. Kasaba il merkezi Kars'a 39 km uzaklıktadır.

Digor Belediyesi 1953'te kurulmuştur. Nüfus (1990) ilçe, 27.759; kasaba, 2.373.



Digul Irmağı, Felemenkçe digoel rivier. Endonezya'nın Yeni Gine Adasındaki Batı Irian ilinin ortadoğu kesiminde ırmak. Ster- ren Dağlarından doğar; uzunluğu 525 km'dir. Yağmurlu mevsimlerde geniş bataklıkların oluştuğu alçak bir bölgede güneye ve ardından batıya doğru aktıktan sonra Dolak (Frederik Hendrik) Adasının hemen kuzeyinde Arafura Denizine dökülür. Kıyısındaki başlıca yerleşme olan Tanahmerah'a kadar ulaşıma elverişlidir.

Dihhoda, Ali Ekber (d. 1880, Tahran - ö. 26 Şubat 1955, Tahran), İranlı dil bilgini. Önce medrese öğrenimi gördü. Ardından, o yıllarda yeni açılmış olan Tahran Siyasal Bilimler Fakültesi'ne girdi. Bu arada Fransızca öğrenmeye başladı. İran'ın Balkan ülkeleri elçisi Gıfari ile birlikte 1903'te Avrupa'ya gitti. Daha çok Viyana'da olmak üzere, iki yıldan fazla Avrupa'da kaldı. Ekim 1906'da meşrutiyetin ilan edilmesi üzerine İran'a döndü. Sur-i İsrafil adlı gazetede yazdığı makalelerinde ince hicivle- riyle istibdadı acımasızca eleştirdi. Bu yazılarıyla modern İran hiciv ve eleştirisinin öncüsü oldu. Muhammed Ali Şah başa geçince (1907) Dihhoda özgürlükçü birkaç kişiyle birlikte Avrupa'ya sürgüne gönderildi. Önce Paris'e, daha sonra isviçre'ye gitti. Yverdon'da Sur-i İsrafil'i üç sayı daha çıkardı (1909). Daha sonra İstanbul'a giden Dihhoda, orada da Sürüş adlı Farsça bir dergi yayımladı. Muhammed Ali Şah tahttan indirildiğinde (1909) milletvekili seçilerek İran'a döndü.

I. Dünya Savaşı yıllarını sessiz geçiren Dihhoda savaştan sonra Tahran'a gitti ve siyaseti bırakarak kendini bütünüyle bilimsel çalışmalara verdi. Bir süre kültür ve adalet bakanlıklarında görev yaptı. Bir süre de Hukuk ve Siyasal Bilimler fakültelerinin dekanlığını üstlendi (1941). Ölümüne değin bilimsel çalışmalarını sürdürdü. Makaleleri ve çevirileri dışında, Farsçadaki atasözleri ve deyimleri edebi metinlerden seçilmiş örneklerle veren Emsal u Hikem (1929-31, 4 cilt) ve büyük bir ansiklopedik sözlük olan 190 fasiküllük Lugatname-i Dihhoda (1946- 76) en önemli yapıtlarıdır. Ölümünden hemen sonra şiirlerini Muhammed Muin Mecmua-yı Eşar-ı Dihhoda (1955) adıyla yayımladı.



dijital bilgisayar bak. sayısal bilgisayar

dijitalin, digİtalin olarak da bilinir, yük- sükotu (Digitalis purpurea) bitkisinin yaprak ve tohumlarından özütlenen ve kalbi güçlendirici ilaç olarak kullanılan madde. Kalp kasının daha güçlü kasılmasını sağlayan ve kalp vuruşlarının sayısını azaltan dijitalin, doğuştan kalp yetmezliği olan hastalarda yeterli kan dolaşımını sağlamak, kulakçık kasının düzensiz titreşimler biçiminde kasılmasından ileri gelen çarpıntılarda da karıncığın kasılma hızını yavaşlatmak için kullanılır.

Ödemli hastalarını dijitalinle tedavi ederek bu maddenin ilaç olarak kullanımını başlatan iik kişi, İngiliz hekim ve botanikçi Wiiliam Withering'dir (1741-99). Withe- ring, An Account of the Foxglove, and Some of its Medical Uses (1785; Yüksükotu- nun Önemi ve Bazı Tıbbi Kullanımları) adlı yapıtında bu ilaçla yaptığı klinik deneylerin sonuçlarını özetlemiş ve dijitalin zehirlenmesinin belirtilerini tanımlayarak ilacın dozajı ve kullanımı üzerinde büyük bir titizlikle durmuştur. Kalp glikozitleri adı verilen steroit yapısındaki etken maddeler içeren dijitalin, etkili dozun yalnızca üç katı kadar alındığında bile öldürücü olduğundan, hastaya verilecek dozun çok dikkatle saptanması gerekir.



Dijon, Fransa'nın ortadoğu kesiminde, Cote d'Or ilinin (departement) ve Burgonya planlama bölgesinin (region de programme) merkezi kent. Burgonya Kanalı üzerinde, Ouche ve Suzon ırmaklarının birleştiği noktada yer alır. Karayoluyla Paris'in 326 km güneydoğusundadır. Cöte d'Or'daki tepelerin eteğinde ve üzüm bağlan bulunan verimli bir ovanın yakınında kurulmuştur. Kentte, bazıları 15. yüzyıldan kalma birçok tarihsel bina bulunur. Geçmişte de hep bir karayolu merkezi durumunda olan kent 9. yüzyılda Castrum Divionense adıyla biliniyordu. 1015'te Burgonya dükü I. Robert, kenti yeni kurduğu düklüğün merkezi yaptı. Ama kentin asıl gelişimi, ikinci düklük hanedanı Valois'lar (1364-1477) döneminde gerçekleşti. Düklük sarayının sanatçıları koruması, birçok müzikçi, mimar ve ressamı buraya çekti. Burgonya Düklüğü 1477'de XI. Louis tarafından ilhak edildikten sonra kent il merkezi olarak önemini korudu; Burgonya Parlamentosu düzenli olarak burada toplanırdı. Dijon en parlak dönemini Fransa'nın entelektüel merkezi olduğu 18. yüzyılda yaşadı. Fransız Devri- mi'nin ardından il yönetim organları ortadan kaldırılınca önemini yitirmeye başladı. 1851'de demiryollarının gelişi kente yeniden refah getirdi ve nüfusun artmasını sağladı.

Dijon, bugün de bir pazar ve turizm kenti olmasının yanı sıra, önemli bir ulaşım merkezidir. Bölgede dökümhaneler, otomobil fabrikaları, makine ve elektronik eşya imalatını dâ kapsayan çeşitli sanayi kolları gelişmiştir. Hardal, sirke ve zencefilli çörek Dijon'un ünlü gıda ürünleridir; çikolata ve likör de üretilir. 1722'de kurulmuş olan üniversitenin hukuk, bilim, edebiyat ve tıp fakülteleri vardır. Kent 1731'den bu yana piskoposluk merkezidir.

Burgonya düklerinin saray yapıları eski kentin orta kesiminde yer alır. Ortaçağdan kalma saray 17-18. yüzyıllarda büyük ölçüde yeniden inşa edilmiş ve genişletilmiştir. 14. ve 15. yüzyıldaki özgün yapıdan yalnızca muhafız odasının ve mutfakların bulunduğu iki kule kalmıştır. Saray bugün belediye binası olarak kullanılmaktadır ve içinde Güzel Sanatlar Müzesi vardır. Burgonya dükleri Cesur Philippe (1342-1404) ile Korkusuz Jean'ın (1371-1419) görkemli mezarları da burada yer alır. Müzedeki koleksiyonda kimliği belirlenemeyen Flemalle'li Usta tarafından 15. yüzyılda yapılan "İsa'nın Doğumu" adlı tablo da vardır. Cesur Philippe' in 1383'te kurduğu Chartreuse manastırı Chartreuse de Charnpmol'un yerinde bugün bir akıl hastanesi vardır. Özgün binadan şapelin iyi korunmuş kapı girişi ile bazı başka parçalar kalmıştır. Eski kentin batısında 14. yüzyılda romanesk bazilikanın üzerine tümüyle Burgonya gotiği tarzında inşa edilmiş Saint-Benigne Katedrali yer alır; katedralin kriptaları hâlâ ayaktadır.

141 dikburun

Yakınlarda Saint-Philibert Kilisesi bulunur; artık ayin yapılmayan kilisenin nefi 12. yüzyıldan kalmadır. Gotik Notre-Dame Ki- lisesi'nin ilk yapıldığı biçimiyle korunmuş olan ön yüzündeki üçlü girişin çevresi ve Saint-Michel Kilisesi'nin Rönesans üslubun- daki ön cephesinin kapı girişi kabartmalarla bezelidir. Nüfus (1982) belediye, 147.000.

dika, Ixonanthaceae (ya da Irvingiaceae) familyasından, Batı Afrika'da yetişen ve dika ağacı olarak da bilinen Irvingia barte- n'nin yenebilen, iri ve etli meyvesi. Yöresel olarak dika ekmeği ya da Gabon çikolatası olarak da anılan lifsi dokulu meyveler çiğ olarak yendiği gibi, tohumundan ve yağından da yararlanılır. Çekirdeklerinin (tohum) içi kahve tanesi gibi kavrulup ezildikten sonra kalıplanır ve haşlama et ya da sebze yemeklerine katılır; ayrıca çikolata hamuruna karıştırılarak ve un gibi öğütülerek de kullanılır. Tohumlarından, sabun ve mum yapımında kullanılan bir yağ çıkarılır. > Genellikle muzla birlikte yenen dika ezmesi, sevilen yöresel çeşnilerden biridir.

Tropik Afrika'da yetişen Irvingia gabo- nensis'e de bazen dika ağacı denir.



Dikaiarkhos (ü. İÖ y. 320), Eski Yunanlı peripatetik (gezimci) filozof. Sicilya'nın Messina kentinden ğelen Dikaiarkhos, Aristoteles'in öğreticileri arasındaydı. Cice- ro ve Plutarkhos gibi pek çok kimse üzerinde etkili oldu. Yaşamının büyük bölümünü Peloponnesos'ta ve Sparta'da geçirdi. Sistematik felsefeye ilgi duymadığı için, edebiyat, müzik tarihi, biyografi, siyaset bilimi ve coğrafya gibi özel bilgi dalları üzerinde yoğunlaştı. Bios Hellados'ta (Yunanistan'ın Yaşamı) başlangıçtan kendi dönemine değin Yunan uygarlığının tarihini işledi. Diyalog biçimindeki Peri psykhes'te (Ruh Üzerine) ruhun maddi ve ölümlü yapısını inceledi. Peri ftoras antropon'da (İnsanı Yok Etmek Üzerine) ise insanları doğal afetlerden çok birbirlerinin yok ettiği görüşünü savundu.

dikburun, mako olarak da bilinir, Isuridae (bazı sınıflandırmalarda Lamnidae) familyasının Isurus cinsinden, çok hareketli, çevik ve oldukça tehlikeli köpekbalıklarının ortak adı. Birbirine çok benzeyen en tanınmış iki türü Atlas Okyanusu ile Akdeniz'de yaşayan I. oxyrinchııs ve Güneydoğu Asya kıyılarında yaşayan I. glaucus'tuı.

Bütün tropik ve ılıman denizlere dağılmış olan dikburunlarm füze biçimindeki gövdeleri oldukça ince, burunları sivri, kuyrukları hilal biçiminde, dişleri ince ve uzundur



Isurus glaucus türü dikburun

Richard EIIİs




Suyun içindeyken lacivert gözüken sırtları mavimsi boz renkte, karınları aktır. Uzunlukları 4 m'yi, ağırlıkları 450 kg'yi bulan bu saldırgan balıklar uskumru, ringa ve kılıç- balıklarını avlayarak beslenir. Suda sürekli zıplayıp havaya kadar sıçradıkları ve çok uzun süre direndikleri için avlanması güç olan dikburunlar, açık denizlerde avlanan amatör balıkçıların en değerli saydığı av balıklarındandır.

Dikburun harharyas (Lamna nasus)

Richard Blis




nın Isurus cinsinden dikburun(*) ve Carcha- rodon cinsinden beyaz köpekbalığı(*) ile akraba olan dikburun harharyas, bu akrabaları kadar hareketli ve çevik bir balıktır. Uzunluğu yaklaşık 3 m'yi bulan gövdesinin üst bölümü boz ya da mavimsi boz, karnı daha açık renktir. Burnu sivri, kuyruğu hilal biçiminde, yalnız dişlerinin kenarları familyanın öbür üyelerinde olduğu gibi testere biçiminde değil düzdür; uca doğru sivrilen dişlerinin dibinde, her iki yanda küçük, keskin çıkıntılar bulunur.

Ilık sularda yaşayan ve ringa, uskumru, sombalığı, torik, sardalye gibi değerli av balıklarıyla beslenen dikburun harharyas, bu balıkların göçünü izleyerek açık denizlerde avlanmasına karşın, bazen kıyılara kadar sokulur. Beyaz köpekbalığı ve dikburun kadar saldırgan olmamakla birlikte gene de tehlikeli sayılan bu köpekbalığı, tıpkı dikburun gibi su üstüne sıçrayışlar yaptığından, amatör balıkçıların severek avladığı bir balıktır; kılıçbalığınınkini andıran eti de beğenilir.

Lamna cinsinin, Büyük Okyanusta yaşayan L. ditropis, L. whitleyi ve L. phillipi gibi öbür üyeleri de dikburun harharyasa çok benzeyen köpekbalıklarıdır.

dikçizgisel izdüşüm, ortografik projeksi yon olarak da bilinir, üç boyutlu cisimlerin kâğıt üstünde gösterilmesinde yaygın olarak kullanılan yöntem. Genellikle cisim iki boyutlu üç ayrı çizimle belirtilir ve bu çizimlerin her birinde cisme, çizim düzlemine dik olan paralel doğrular boyunca bakılır. Örneğin, bir yapının dikçizgisel izdüşümü, çoğunlukla bir üstten görünüş (plan), bir önden görünüş (ön cephe) ve bir yandan görünüşten (yan cephe) oluşur.

dikdik, Artiodactyla (çifttoynaklılar) takımının Bovidae familyasının Madoqua cinsini oluşturan, küçük, narin yapılı Afrika antiloplarının ortak adı. Adlarını, ürktükleri zaman çıkardıkları sesten alan dikdiklerin omuz yüksekliği 30-40 cm, ağırlıkları ancak 3-5 kg kadardır; burunları uzun, yumuşak tüylü postlarının üst bölümü boz ya da kahverengi, alt bölümü aktır. Tepelerindeki bir tutam dik ve kabarık tüy, erkeklerin kısa ve halkalı boynuzlarını bir ölçüde gizler. Dikdiklerin dört türü de genellikle kurak, çalılık yerlerde yaşar ve daha çok çalımsı bitkilerle beslenir.


Yüklə 2,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin