En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə23/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   117
M. Pickthall (English)

And if their aversion is grievous unto thee, then, if thou canst, seek a way down into the earth or a ladder unto the sky that thou mayst bring unto them a portent (to convince them all)! If Allah willed, He could have brought them all together to the guidance So be not thou among the foolish ones.

En’âm Suresi
36


إِنَّمَا

ancak


يَسْتَجِيبُ

icabet eder



الَّذِينَ يَسْمَعُونَۘ

işitenler



وَالْمَوْتَىٰ

ölülere gelince



يَبْعَثُهُمُ

onları diriltir



اللَّهُ

Allah


ثُمَّ

sonra


إِلَيْهِ

O'na


يُرْجَعُونَ

döndürülürler














Türkçe Transcript (*)

İnnemâ yestecîbu-lleżîne yesme’ûn(e)(m) velmevtâ yeb’aśuhumu(A)llâhu śümme ileyhi yurce’ûn(e)

Ali Bulaç Meali

Ancak dinleyenler icabet eder. Ölüleri (ise,) onları da Allah diriltir. Sonra O'na döndürülürler.

Edip Yüksel Meali

Ancak dinleyenler yönelir. Ölüleri ALLAH diriltir, sonra da herşey O'na döndürülür.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler.

Süleyman Ateş Meali

Ancak işitenler (çağrıya) gelir, ölülere gelince Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ancak gereğince dinleyenler çağrıya cevap verir. Ölülere gelince, Allah onları diriltecektir, sonra O'na döndürülecekler.

Yusuf Ali (English)

Those who listen (in truth),(857) be sure, will accept: as to the dead, Allah will raise them up; then will they be turned unto Him. *

M. Pickthall (English)

Only those can accept who hear. As for the dead, Allah will raise them up; then unto Him they will be returned.

En’âm Suresi
37


وَقَالُوا

dediler ki



لَوْلَا

değil miydi?



نُزِّلَ

indirilmeli



عَلَيْهِ

ona


آيَةٌ

bir mu'cize



مِنْ رَبِّهِۚ

Rabbinden



قُلْ

de ki


إِنَّ

şüphesiz


اللَّهَ

Allah


قَادِرٌ

kadirdir


عَلَىٰ أَنْ يُنَزِّلَ

indirmeğe



آيَةً

bir mu'cize



وَلَٰكِنَّ

fakat


أَكْثَرَهُمْ

çokları


لَا يَعْلَمُونَ

bilmezler














Türkçe Transcript (*)

Ve kâlû levlâ nuzzile ‘aleyhi âyetun min rabbih(i)(c)kul inna(A)llâhe kâdirun ‘alâ en yunezzile âyeten velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)

Ali Bulaç Meali

'Ona Rabbinden bir ayet indirilmeli değil miydi?' dediler. De ki: Şüphesiz Allah, ayet indirmeye güç yetirendir.' Ama onların çoğu bilmezler.

Edip Yüksel Meali

"Ona Rabbinden bir ayet (mucize) inmeli değil miydi!," diyorlar. De ki: "ALLAH istediği an bir ayet indirebilir; fakat çoğu bunu bilmez."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?" De ki: "Şüphesiz ki Allah, bir mucize indirmeye kâdirdir, fakat çokları bilmezler".

Süleyman Ateş Meali

Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mu'cize indirilmeli değil miydi?" De ki: "Şüphesiz Allah, bir mu'cize indirmeğe kadirdir, fakat çokları bilmezler."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Kuşkusuz, Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar."

Yusuf Ali (English)

They say: "Why is not a sign sent down to him from his Lord?" Say: "(Allah) hath certainly power to send down a sign: but most of them understand not.(858) *

M. Pickthall (English)

They say: Why hath no portent been sent down upon him from his Lord? Say: Lo! Allah is Able to send down a portent. But most of them know not.

En’âm Suresi
38


وَمَا

yoktur ki



مِنْ دَابَّةٍ

yürüyen hiçbir hayvan



فِي الْأَرْضِ

yeryüzünde



وَلَا

ve hiçbir



طَائِرٍ

kuş


يَطِيرُ

uçan


بِجَنَاحَيْهِ

iki kanadiyle



إِلَّا

olmasınlar



أُمَمٌ

birer ümmet



أَمْثَالُكُمْۚ

sizin gibi



مَا فَرَّطْنَا

biz eksik bırakmamışızdır



فِي الْكِتَابِ

Kitapta


مِنْ شَيْءٍۚ

hiçbir şeyi



ثُمَّ

sonra


إِلَىٰ رَبِّهِمْ

Rableri(nin huzuru)na



يُحْشَرُونَ

toplanacaklardır











Türkçe Transcript (*)

Vemâ min dâbbetin fî-l-ardi velâ tâ-irin yatîru bicenâhayhi illâ umemun emśâlukum(c) mâ ferratnâ fî-lkitâbi min şey-/(in)(c) śümme ilâ rabbihim yuhşerûn(e)

Ali Bulaç Meali

Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.

Edip Yüksel Meali

Kanatlarıyla uçan kuşlar dahil yeryüzündeki tüm yaratıklar sizin gibi birer toplum. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onlar (tüm yaratıklar) Rab'lerinin huzuruna toplanacak. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.

Süleyman Ateş Meali

Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadiyle uçan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra (onlar), Rableri(nin huzuru)na toplanacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.

Yusuf Ali (English)

There is not an animal (that lives) on the earth, nor a being that flies on its wings, but (forms part of) communities like you.(859) Nothing have we omitted from the Book, and they (all) shall be gathered to their Lord in the end. *

M. Pickthall (English)

There is not an animal in the earth, nor a flying creature flying on two wings, but they are peoples like unto you. We have neglected nothing in the Book (of Our decrees). Then unto their Lord they will be gathered.

En’âm Suresi
39


وَالَّذِينَ كَذَّبُوا

yalanlayanlar



بِآيَاتِنَا

bizim ayetlerimizi



صُمٌّ

sağır


وَبُكْمٌ

ve dilsizlerdir



فِي

içinde


الظُّلُمَاتِۗ

karanlıklar



مَنْ

kimseyi


يَشَإِ

dilediği


اللَّهُ

Allah


يُضْلِلْهُ

şaşırtır


وَمَنْ

kimseyi de



يَشَأْ

dilediği


يَجْعَلْهُ

koyar


عَلَىٰ صِرَاطٍ

yola


مُسْتَقِيمٍ

doğru













Türkçe Transcript (*)

Velleżîne keżżebû bi-âyâtinâ summun vebukmun fî-zzulumât(i)(k) men yeşe-i(A)llâhu yudlilhu vemen yeşe/ yec’alhu ‘alâ sirâtin mustekîm(in)

Ali Bulaç Meali

Ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

Edip Yüksel Meali

Ayetlerimizi yalan diyenler karanlıklar içinde bulunan birer sağır ve dilsizdirler. ALLAH kimi dilerse saptırır, kimi de dilerse doğru yola koyar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar.

Süleyman Ateş Meali

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.

Yusuf Ali (English)

Those who reject our sings are deaf and dumb-(860) in the midst of darkness profound: whom Allah willeth, He leaveth to wander: whom He willeth, He placeth on the way that is straight. *

M. Pickthall (English)

Those who deny our revelations are deaf and dumb in darkness. Whom Allah will He sendeth astray, and whom He will He placeth on a straight path.

İnsan, Allah’ı tanıyacak, iman ve İslâmla bağdaşacak fıtratta yaratılmıştır. Kişi bu fıtratı üzere yürümez; onu bozar, küfür ve sapıklığa kucak açarsa, Allah da onu şaşırtır.


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin